04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

OKURLARA Dominique Laporte’dan ‘Bokun Tarihi’ Enver Aysever ‘Yazgıcılar’da izlenmenin, dinlenilmenin ve gözlenmenin yaşanan bir gerçeklik olduğunu yer yer mizahi bir anlatımla dile getiriyor. Bir Türkiye manzarasının hâkim olduğu “Gibi Site”de yaşayan sakinlerden kimin suçlu, kimin masum olduğu tam bir muammaya dönüşüyor. Romanın kahramanı EA ise izlenmenin, dinlenilmenin ve gözlenmenin merkezinde yer alıyor. Herkes ona bakıyor, onu sorguluyor ve onu araştırıyor. EA ise aydın olmanın sorumluluğunu ve açmazlarını, çağına tanık olma tutkusunu iliklerine kadar yaşıyor. Aysever’le romanı üzerine söyleştik. Kerem Işık iki yıl önce “Aslında Cennet de Yok” adlı öykü kitabıyla yazınımıza giriş yapmış ve adından olumlu yönde bahsettirmişti. Bu ilk kitabın ardından Işık, şimdilerde yeni kitabı “Toplum Böceği”yle okurlarıyla buluştu. Öykülerinde, insanların değişen tekonoloji karşısında onların açmazlarına odaklanıyor Kerem Işık. Bir diğer yandan da yeni dil oyunlarıyla ironik dili harmanlayarak toplumda böcekleşen bireyi öykülerine konu ediyor. Işık’la yeni kitabını konuştuk. Asuman Susam, ilk şiiri 1989’da yayımlandığından bu yana şiirle yaşamını, duygularını, düşüncelerini örtüştürerek sürdürüyor eylemliliğini. Susam, şimdi de geliştirip kurduğu şiiri iyice somutlaştıran “Dil Mağarası”nı yayımladı. Hep, şiiryoğun bir yaşantı içerisinde olan Susam’la yeni kitabı ve şiiri üzerine söyleştik. Uzun zamandır, edebiyatla resmi birarada sürdüren yabancı yazarların resimlerini kullanıyorduk dergimizin kapağında. Bu sayımızdan başlayarak bizim yazarlarımızın yaptığı resimleri sunacağız sizlere. Önümüzde azımsanmayacak bir yazarressam birikimimiz varmış meğer. Bunu bu işe soyununca gördük. Bol kitaplı günler... Öznelliğin tarihini koklamak Dominique Laporte, Bokun Tarihi‘yle uygarlığı araştıran akademisyenlerin söylemini alt üst ediyor. Mizahi ve provokatif biçemiyle Loporte, zamanında kanalizasyona hapsedilen atığını uygarlıkla bağlantısını ve ondan türetilen pazarın üstüne üstüne gidiyor. ? Ali BULUNMAZ irey dediğimiz şey, görünenin ötesinde temizlenenin, yani atığının da içinde olduğu bir küme. Şehrin altında dolaşan, ana caddeden veya yanımızdan yöremizden temizlediğimiz dışkı, gerçekte bize ne kadar uzak? Pis kokunun ötelenmesi, insanın rasyonel hayvana dönüşme evresinde, gösteriş babında ve façayı düzeltme anlamında işe yaramış gibi dursa da, bok hep yakınımızda bir yerde varlığını bize hissettiriyor. Dominique Laporte, bir şekilde bu konunun üstüne gidiyor; metafor olarak ama daha çok da gerçek anlamda boku eşeliyor. B TURHAN GÜNAY eposta: [email protected] [email protected] BOK, YOLUNU BULUR Laporte’un yorumuna göre etrafı saran pislik, hayatın her alanına etki ettiğinden bunun temizlenmesine ön ayak olacak bir efendi ve kurallar bütünü gerekliydi. Çünkü “boktan yerleri temizleyen bir efendi, onların düzen ve güzelliklerini ölçüştürmek için lisanı ve şehri pisliklerden arındırır ve esenlik verir.” Dili temizlemenin yolu, pislik yığınının temizlenmesinden geçer. Edepsiz dilin kibarlaştırılması da ortalıktaki bok kokusunu yok etmeye yardım eder; kısacası iki eylem de birbirini destek“GÜZEL OLAN KOKMAZ” ler. Laporte, burada Freud’un kapısını çaKötü kokuları ortadan kaldırma veya salıyor: “Dilin arındırılması medeniyetin üç ğı solu dezenfekte etme, belli ürünlerin pigereksinimine denk düşer: Temizlik, düyasaya sürülmesini gerektirdiğinden bok zen ve güzellik.” ekonomisine önemli katkıda bulunur. Beri Temizlik için çıkarılan fermanla bunun uygulamaya geçmesi, “bok yolu”nu, yani kanalizasyonu yaygınlaştırır. Dilin de kanalizasyonu vardır elbet: Edepli ve güzel konuşma, argoyu borulara hapsedip kibarlığı parlatır. Laporte’un bir sonraki aşamada “bokun evcilleştirilmesi”ne değinmesi konuyu şavullamak açısından önemli: “Öznenin objeyi onun gerçek yerine, yani evine yerleştirilmiş görmesinin sonucu olarak bokun evcilleştirilmesine tanıklık ettik (...) Atığın özelleştirilmesi, evrenselliğin tarihi veri olmayan bir sürecidir. Bu süreç, aile muhiti içinde en yakın sosyal bağların yuvasında bok kokusuna katlanabilmeyi mümkün kılar.” Bokun özelleşmesi, aynı zamanda atığın kullanılması için de kapı ara Eugéne Atget’nin İtalya portrelerinden biri: “Çöplük” lar. Atık yatırımı ya da gübreleme Laporte’a göre bir “dirilişi temsil eder.” Böylelikle bokun ekonomisi oluşmaya başlar; “mükemmel temizlik, kazançlı atık”: “Bokta bir ahlaksızlık ve bunun yok edilmesi için zamana ihtiyaç vardı ya da o, insanoğlunu tahrik edecek, onun tarlalarını yakacak ve art niyetli yılanı besleyecekti, bu yılan da ahlaksız olanın vücut bulmasıdır. Fakat atık tortularında arındırılırsa arkasında sadece fayda sağlayan etkilerini bırakacaktır.” Uygarlığı “temizlik, güzellik ve düzen”le eşleştirdiğimizde, Laporte’a göre devlet de kanalizasyonun ta kendisi haline gelir. Bunun nedeni sadece ağzından ilahi kanunlar püskürtmesi değil, “kendi kanalizasyonları üzerinde temizlik kanunlarının hüküm sürmesidir.” O kanunları özetleyen ifade de, “buraya çöp dökülmez”in eşdeğeri sayılabilecek olan “sıçmak yasaktır” ihtarıdır. Boku altına çevirecek temizlik vergisinin de önü açılır böylece: Boku gözden uzak tut, kokusunu sav ama ondan para kazan! Virginia’da “Lağım İşleme Tesisi.” yandan hijyen söyleminin gelişmesini sağlar. Sağlığı tehdit ettiği söylenen kötü kokunun bertaraf edilme çabası, sağlıklı olmanın koku yoksunluğuyla açıklanmasına zemin hazırlar. Dışkının yok edilişi ya da hijyen de böylelikle bir endüstriye dönüşür. Bu endüstrinin doğuşu, “güzel olan kokmamalı” sloganıyla iş görürken kokunun uygarlık tarafından küçümsenmesiyle bir zamanlar “koklayan hayvan” olan insan da hepten tökezler. Hijyen, düzen ve güzellikle kurulan uygarlıkta koku hep şüphe ve tiksintiyle karşılanacaktır artık. Laporte’a göre koku, “sarhoşluk ve ahlaksızlığın hatırlatıcısından başka bir şey olmaz” bundan böyle. Çünkü “güzel koku yoktur, güzel olan kokmaz” düsturu yaratılır. Laporte’un bokla uygarlık arasında kurduğu bağlantıya bir üçüncü dal daha eklenir; kutsal olan. Ona göre “kutsalın boku vücudu terk etmesine rağmen kutsallığını korur, devletin boku da öznelerini boğarken onları arındırmayı bırakmaz.” Laporte, hijyenistler için bokun “inatla reddedilen”, “düzeltilemez ve ölçülemez zararın kendisi” olduğunu söyler. Bu yüzden önlem alınması ve olası zararın hesaplanması zorunluydu. Tüm bu ihtimaller, boktan uzakta yaşamayı sağlayacak temizlik ritüellerini de harekete geçirdi. Laporte’un deyimiyle bokun tarihine eğilmek, “öznelliğin tarihini koklamak” demek. Bu nedenle odaklandığı konuların başında koku alanının anlam kaybı geliyor. Kötü kokunun hapsedilmesi veya ehlileştirilmesini, yani “kokudan arındırma işlemi”ni incelemek yazar için rasyonelliğin ve uygarlığın kanalizasyonundaki anlam öbeğini kavramak adına önemli. İşin öbür tarafında ise geri dönüştürülmüş bok var: Onu anlamak ise “güç figürlerine gülme” veya Nietzsche’nin deyişiyle “maskeleri düşürme” adına bir fırsat. ? [email protected] http://bulunmazali81.blogspot.com Bokun Tarihi/ Dominique Laporte/ Çeviren: Ece Çavuşoğlu/ Altıkırkbeş Yayın/ 190 s. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına Orhan Erinç?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0 (212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Genel Müdür Yardımcısı: Nazende Pal/ Reklam Koordinatörü: Hakan Çankaya?Tel: 0 (212) 251 98 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1150 1 MART 2012 ? SAYFA 3
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle