04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

VİTRİNDEKİLER İyi Geceler Öpücüğü/ Nurdan Beşergil/ Can Yayınları/ 186 s. Edebiyat meraklılarının öykü ve romanlarından tanıdığı Nurdan Beşergil, yapıtlarındaki sağlam Türkçesi ve akıcı kurgusuyla dikkat çekiyor. Beşergil şimdi yeni öykülerini topladığı kitabı “İyi Geceler Öpücüğü” ile okuyucularının karşısına çıkıyor. “İyi Geceler Öpücüğü” kişilerin tarihiyle kainatın tarihini birbirine tutturmak için bir efsanenin izini sürüyor. Kitaptaki on dört öykü, tek Tanrılı dinlerin “Yaratılış” efsanesinin bir parçası olan Habil ve Kabil etrafında yoğunlaşıyor. Efsanelerdeki içe işleyen, iz bırakan derin anlamın, sıradan hayatların ortak bayağılığından ya da mucizevi muhteşemliğinden uzak olup olmadığını görmeye çalışıyor. Öteki Tarih I/ Ayşe Hür/ Profil Yayıncılık/ 326 s. Ayşe Hür “Öteki Tarih”te, Abdülmecid’le başlayıp İttihat ve Terakki’nin sonuna kadarki dönemin öteki tarihine bakmaya çalışıyor. Yeni Osmanlılar aslında neyi kurtarmaya çalışıyordu, Abdülaziz nasıl öldü, Kıbrıs’ı nasıl kaybettik, Hamidiye Alayları’nın amacı neydi, 31 Mart Olayı’nı kim örgütledi, Abdülhamid nasıl halledildi, Babıali Baskını neyin miladıydı, Birinci Dünya Savaşı’na neden girdik, Sarıkamış Faciası’nda kaç evladımızı yitirdik, Ermenilerin tehcirine nasıl karar verildi, Cemal Paşa Arap milliyetçiliğini nasıl kışkırttı, Şerif Hüseyin’in İsyanı’nın arkasında kimler vardı gibi sorulara bugüne dek bize öğretilenlerden farklı cevaplar veriyor yazar. Senden Çok Uzakta/ Sebahattin Demiray/ Epsilon Yayıncılık/ 568 s. Sebahattin Demiray’ı daha önce yazdığı romanlardan tanıyanlar olacaktır: “Masalcı”, “Kayıp İsimler Sözlüğü” “Ecel Sayacında Gece”. Demiray şimdi yeni romanı “Senden Çok Uzakta” ile okuyucuların karşısına çıkıyor. Romanın kahramanı ve aynı zamanda anlatıcısı da olan Dimitris Angelos. Yakın tarihin 1955 olayları gibi dramatik izlerini etkileyici bir üslupla kurgulayan yazar, Dimitris’in değişen kimliklerinde okuyucuyu farklı yaşamlara tnıklık ettiriyor. Bununla birlikte “Senden Çok Uzakta”, sevgiliye ulaşma ve kavuşma umudunu içinde taşıyan aşıklarında romanı. Ancak ana eksende “Senden Çok Uzakta” bir aşk romanı olsa da okuyucuya farklı okuma perspektifleri de sunabilecek bir roman. 2666/ Roberto Bolano/ Çeviren: Zeynep Heyzen Ateş/ Pegasus Yayınları/ 992 s. Latin Amerika edebiyatının son yıllardaki en önemli ismi Roberto Bolano’nun adeta ölümle yarışarak tamamladığı romanı “2666” okuyucuların karşısında. Bolano’nun tüm dünyada büyük bir ilgiyle karşılanan romanı “2666”, Kuzey Meksika’dan Nazi Almanyası’na, Stalin’in Moskovası’na, Drakula’nın kalesine ve denizlerin derinliklerine uzanan çarpıcı edebi labirentin içine sokuyor okuyucuyu. Bolano’nun kitabı, Teksas sınırındaki Ciudad Juarez’de öldürülen yüzlerce kadını ele alan şoke edici bir gövde gösterisi. SAYFA 26 ? 1 MART 2012 Bolano, “2666”da, kötülüğün en yalın halinin bugünün Meksikası’ndan bir gazete haberiyle başlayan hikâyesini anlatıyor. Hikâyenin geçtiği Santa Teresa sadece cehennem olmakla kalmıyor, aynı zamanda “sürekli işe yaramaz bir değişim içinde olan zengin ve yoksul Amerika’nın hüzünlü bir aynası” haline de geliyor. Bütün İsimler/ José Saramago/ Çeviren: Nesrin Akyüz/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 256 s. Don José yirmi beş yıldır Nüfus Kayıt Merkez Arşivi’nde çalışmaktadır. Sağların ve ölenlerin kayıtlarının tutulduğu, hiyerarşik bir düzenin uygulandığı Arşiv’de günlerini doğum, evlilik, boşanma ve ölüm belgeleriyle geçirir. Ancak Don José’nin herkesten sakladığı bir tutkusu vardır: Gazete ve dergilerden kestiği, ünlü kişilerle ilgili kupürleri biriktirmek. Koleksiyonuna eklemek için Arşiv’den gizlice aldığı dosyaların arasına meçhul bir kadının fişinin karışmasıyla Don José’nin sıradan hayatın yön değiştirir. Don Josée, bu kadının hayatıyla ilgili her şeyi öğrenme isteğiyle yanıp tutuşur. Daha geçen aylarda “Kabil”le okuyucuların karşısına çıkan ve oldukça ilgi gören, Türkçede birçok kitabı bulunan Nobelli yazar José Saramago bu absürd, ürpertici, gerçeküstü ve büyüleyici romanıyla insanların yalnızlığını, tesadüflerin gücü ve etkisini, yaşayanlarla ölüler arasındaki o ince çizgiyi özgün bir anlatımla aktarıyor. Daha önce de okuyucularla buluşan “Bütün İsimler”, yapılan bu yeni çevirsiyle tekrar raflarda. Deniz Feneri/ Virginia Woolf/ Çeviren: Kıvanç Güney/ Kırmızı Kedi Yayınları/ 228 s. Virginia Woolf’un en otobiyografik romanı olarak nitelenenen “Deniz Feneri”, yazarın kendi ailesinin izlerini taşır. Sıcak ve içtenlikli bir aile atmosferiyle dokunan roman, sekiz çocukları ve dostlarıyla birlikte bir adada yaz tatilini geçiren Ramsay ailesinin çevresinde döner. Kocasına hayran güzel Mrs. Ramsay, ressam olmak isteyen, yaşı geçkin bekâr Lily, züğürt Tansley, eşiyle çocuklarına duyarsız davranan bencil Mr. Ramsay “Deniz Feneri”nin öne çıkan figürleri. Bu kişilerin karakterlerini ele veren iç monologlarıyla gelişen roman, adanın açıklarındaki deniz fenerine yapılacak gezinin ve Lily’nin elinden çıkacak Mrs. Ramsay tablosunun izleğinde ilerliyor. Yaşadığım İstanbul/ Selim İleri/ Everest Yayınları/ 320 s. “Neyse ki, ‘kendini koruyan’ İstanbul var. İstanbul maceramda ona sığınmak iç açıcı. Kendini koruyan İstanbul bazen edebiyatta, resimde, eski bir fotoğrafta karşınıza çıkar. Bazen daracık sokakta zamana direnebilmiş bir çeşme, bazen önünden geçip gittiğiniz mezarlık, küçük semt camii, taa Bizans’tan kalma ören, duvardan fışkırmış mor salkım bulutları, kır kahvesi, bazen sadece baharlı akide şekeri ya da ansızın karşıma çıkan, kıpkırmızı ve karanfil kokulu loğusa şekeri, kim bilir daha neler, bir türlü sona erdiremediğimiz Öz İstanbul’u söylüyor.” Yıllardan beri bir gönül borcu gibi İstanbul’un izini süren Selim İleri, bu yeni kitabında eşsiz şehrin binlerce yıllık yaşamını, tarihi mirasını, mimari dokusundan mutfağına kültürel birikimini, yazarlarından, şairlerinden ressamlarına, tiyatro ve sinema sanatçılarına sayısız ayrıntıyla irdeliyor. Bahçede Eğlence/ Katherine Mansfield/ Çeviren: Oya Dalgıç/ Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları/ 228 s. Katherine Mansfield gündelik olayların içinden duygu dünyasına yönelen, ruhsal çatışmaların üstüne eğilen derin bir gözlem gücü ve şiirsel öğelerle süslenmiş diliyle farklı bir üslup geliştirmiş kendine. “Bahçede Eğlence”nin incelikli ve örtülü anlatımında ise Çehov’un etkisi sezilir. Kitapta yer alan ‘Ölü Albayın Kızları’ düş kırıklığının en ustaca yazılmış öykülerinden biri olarak nitelenir. Mansfield bu kitabıyla kısa öykünün bir edebi tür olarak gelişmesine önemli katkılarda da bulunmuş. “Bahçede Eğlence”, Oya Dalgıç’ın çevirisiyle okuyucuların karşısına çıkıyor. yirmi5april/ küçük İskender/ Sel Yayıncılık/ 88 s. “Tehlikeli bir koşuşmaya eklenmiş, cam bir labirent. İçinden çıkamıyor ve koridorlarında ilerlerken hayale dönüşmenin acısını çekiyorsunuz. Bu trajedi hüzünden oluşmuyor, sadece sihirden ibaret. Kahramanları ise bilinmek ile bilinmemek arasına diz çökmüş, tanrıların eteklerinde aykırı ama görkemli bir şölene davetliler. Kimisi iyiliğin kollarında felaket planları kuruyor, kimisi kötülüğün atıldığı kuyularda sevgi şarkıları besteliyor.” küçük İskender, her yeni baskısında eklenen bölümleriyle sürekli gelişen organik metin, şiirmasal dediği “yirmi5april”de bu kez de hayata dağılmış yalnızlıkları, bir güzellik çatısı altında toplayıp mahzenlere, yeraltına indiriyor. Anılarım – Bir Dönemin Perde Arkası/ Vural Savaş/ Bilgi Yayınevi/ 422 s. Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş’ın belgelere dayanan anıları, siyasal İslamcıların ve onlara destek veren kiralık kalemlerin maskelerini indirmekle kalmıyor; bugünlerde de çokça tartışma konusu haline getirilen ‘28 Şubat süreci’ dahil, karanlıkta kalan ve çok tartışılan bir devri gün yüzüne çıkarıyor. Keskin zekâsı, ince nüktedanlığı, çarpıcı ironi gücüyle gülmeyi ve güldürmeyi de seven Savaş’ın anıları, geçmişi ve özellikle günü anlamak için önemli bir yapıt. Tam Benim Tipim – Bir Font Kitabı/ Simon Garfield/ Çeviren: Sabri Gürses/ Domingo Yayıncılık/ 352 s. “Tam Benim Tipim” bir font kitabı ama binlerce fontu alt alta sıralayan katalogvari bir kitap değil. Tersine; gerçek öyküler üstüne kurulmuş hayli eğlenceli bir kitap. Gutenberg’in ilk harf kalıbını dökmesinden, Steve Jobs’ın onları bilgisayarın font menüsüne doluşturup modern zaman font salgınını başlattığı ana, pek çok şaşırtıcı ve hatta kimi zaman büyüleyici öykünün kahramanı bu kitapta bahsedilen fontlar. “Helvetica neden ve nasıl bütün dünyayı istila etti ya da daha romantik bir deyişle, ‘şehirlerin parfümü’ haline geldi? IKEA’nın fontunu değiştirmesi nasıl oldu da ‘İsveç kaynaklı en büyük infial’ olarak anılacak bir toplumsal tepkiye sebep oldu? Obama’yı Beyaz Sa? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1150
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle