22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y leştirel düşünce, özgürlüğün en sağlam güvencesi belki de. Edebiyat ise, eleştirel düşüncenin onsuz edilemez bir parçası. Kuşkusuz, bire bir siyasal eleştiriden söz etmiyorum burada. Ama nitelikli edebiyat yapıtlarının hemen tümünde köktenci bir yaklaşımın, sorgulayıcı bir bakış açısının, insanlığın en örtülü halleriyle yüzleşmekten çekinmeyen bir tutumun ağır bastığını söyleyebiliriz. Gerçek edebiyat, önümüze, yaşadığımız dünyayla, bireyin varoluşuyla, toplumsal yaşamla ilgili köktenci sorular sermeden edemez. Şiir yazmak, roman yazmak, öykü yazmak, yazgılarına boyun eğenlerin, yaşadıkları yaşamdan hoşnut olanların işi değildir. Aynı şey nitelikli edebiyatın okurları için de geçerlidir. Edebiyat ruhun başkaldırısını besler; var olanla ne yetinir, ne de uzlaşır. Mario Vargas Llosa’nın deyişiyle, iyi edebiyat, gerçek edebiyat her zaman yıkıcı, boyuneğmez ve asidir: Var olana bir meydan okumadır. eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr Devletin yazarı olmamak! E lışma ve yaşam koşullarından yola çıkarak ABD’nin toplum düzenine en keskin eleştirileri yöneltmişti. 1967’nin Nobel’li yazarı Miguel Ángel Asturias’tı. Guatemalalı şair ve romancı Asturias, uzun yıllar sürgünde yaşamış, Maya mistisizmini toplumcu bir başkaldırı doğrultusunda destansı bir anlatımla harmanlayan yapıtlarında halkının toplumsal ve manevi özlemlerini dile getirmişti. 1970’te Nobel en derin muhaliflerden birine, Rus yazar Aleksandr Soljenitsin’e verilmişti. Stalin döneminin çalışma kamplarındaki bir tutsağın günlük yaşamını anlatan İvan Denisoviç’in Yaşamında Bir Gün ve gizli polis adına EDEBİYATIN ELEŞTİREL DAMARI Bu yıl Çinli yazar Mo Yan’a verilen Nobel Edebiyat Ödülü’ne bu gözle baktığımda, ödüle değer bulunan pek çok yazarın, edebiyatın eleştirel damarından geldiğini görüyorum. 1950 yılında Nobel Edebiyat Ödülü’nü kazanan İngiliz mantıkçı ve düşünür Bertrand Russell, matematiksel mantık alanındaki çalışmalarının yanı sıra toplumsal ve siyasal kampanyalara öncülük etmiş, barışı ve nükleer silahsızlanmayı savunmuştu. I. Dünya Savaşı sırasındaki pasifist etkinlikleri yüzünden 1916’da 100 sterlin para cezasına çarptırılmış, Trinity College’daki öğretim görevinden atılmış, 1918’de 6 ay hapis yatmıştı. Yıllar sonra da ABD’nin Vietnam politikasına şiddetle karşı çıkacak, Russell Mahkemesi diye bilinen Uluslararası Savaş Suçları Mahkemesi’ni toplayacaktı. 1958’de Nobel verilen Boris Pasternak, toplumcu gerçekçilik gibi resmi sanat akımlarıyla arasındaki uçurumun giderek büyümesi sonucunda şiirlerini yayımlayamaz duruma gelmişti. Devrimin acımasız ortamı ve sonrasındaki göç, tinsel yalnızlık ve aşk üstüne epik bir roman niteliğindeki Doktor Jivago yasaklanmış; Nobel Ödülü’nün verilmesi üzerine SSCB’de Pasternak’a karşı yoğun bir saldırı kampanyası başlatılmıştı. 1962’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen John Steinbeck, Bitmeyen Kavga ve Gazap Üzümleri gibi romanlarıyla tarım işçilerinin acımasız çaSAYFA 6 ? 20 ARALIK Mo Yan araştırmalar yürüten bilim adamlarının ikilemlerini konu edinen İlk Çember’in yazarı, yapıtlarının yasaklandığı SSCB’ye bir daha alınmayacağından çekinerek Stockholm’deki ödül törenine katılamamıştı. 1971’de Nobel Edebiyat Ödülü’ne değer görülen Şilili şair Pablo Neruda, uzun yıllar sürgünde yaşamıştı. Salvador Allende’nin askeri darbede öldürülmesinden birkaç gün sonra, 23 Eylül 1973’te öldüğünNadine de evinde göz hapsinde tu Gordimer tuluyordu. 1972’nin Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Heinrich Böll’ün yapıtlarını kuşatan temel öğeler, I. Dünya Savaşı sonrasının yolluk yılları ile II. Dünya Savaşı ve sonrasıydı. Ama Böll, en keskin eleştirilerini 1970’lerin Alman toplumuna yöneltecekti. Katharina Blum’un Çiğnenen Onuru’nda, basın özgürlüğünün yalan haber vermekle bağdaşıp bağdaşmayacağı, artık bireyi aşan, toplumu ve düzeni ilgilendiren bir sorun olarak tartışılır. Teröristlerin izlenmesiyle ilintili olarak yaratılan antidemokratik baskılar ele alınırken, öykünün ana izleğini de basına, polis ve yar2012 AYDIN OLMANIN ÖLÇÜTÜ... Nobel Edebiyat Ödülü’nü alanların tümü olmasa da önemli bir bölümü, kendi devletlerinin resmi politikalarıyla uzlaşmayan, bu uzlaşmazlıklarını yapıtlarında ille de dolaysızca yansıtmasalar da, yaşananlar karşısındaki tutumlarıyla ortaya koymaktan çekinmeyen Boris yazarlardan oluPablo Neruda Pasternak şuyor. Yazar olmanın, aydın olmanın ölçütlerinden biri de, egemen 2000 yılında, Nobel Edeanlayışları sorgulamak, toplumun ve bibiyat Ödülü ilk kez bir reyin yaşadığı çelişkiler ve ikilemlerle Çinli yazarın, romancı, yüzleşmeyi göze almak, dahası resmi oyun yazarı ve eleştirmen politikaları eleştirmeye cesaret etmek. Gao Xingjian’ın olmuştu. Bu yıl Nobel Edebiyat Ödülü’ne de1987’de siyasal göçmen ğer görülen Mo Yan ise, Çin’de tek parolarak Fransa’ya yerleşen, ti yönetimine son verilmesi ve demokradaha sonra da Fransız uytik reformların başlatılması çağrısında ruğuna geçen Gao, bulunan bir bildiriyi kaleme aldığı ge1989’daki Tiananmen rekçesiyle on bir yıl hapis cezasına çarpolaylarını temel alan Katırılan insan hakları eylemcisi ve 2010 çaklar adlı oyunu yayımlaNobel Barış Ödülü sahibi Liu Xiaonınca Çin hükümeti tarabo’nun serbest bırakılması için hazırlafından “istenmeyen adam” nan bir dilekçeye imza atmaktan kaçınilan edilmiş, yapıtları yadığından, Şeytan Âyetleri’nin yazarı Salsaklanmıştı. man Rushdie tarafından “rejimin yalaMacar yazar Imre Kerkası” diye nitelendirilmişti. tész, II. Dünya Savaşı sıraAynı zamanda devlete bağlı Çin Yasında başka Macar Yahuzarlar Birliği’nin başkan yardımcısı olan dileriyle birlikte toplama kamplarına Mo Yan, havalimanlarındaki güvenlik gönderilmiş, savaş sonrasında da komükontrollerine benzettiği sansürü savunanistlerin baskılarıyla karşılaşmıştı. rak da tepkileri üstüne çekmişti. 1960’ların ortalarında tamamladığı ilk Bir yazar, hiç kuşkusuz, her şeyden romanı Kadersizlik’in 1990’da Almancaönce yazdıklarıyla değerlendirilmeli; da yayımlanmasıyla ünü Avrupa’da yaama yine de, bir yazarın sansürü şu ya yılmaya başlayan Kertész, 2002’de Noda bu ölçüde gerekli bulması, yazarlığın bel Edebiyat Ödülü’nü almıştı. Yapıtladoğasına aykırıymış gibi geliyor bana. rında Macaristan’daki toplama kamplaNadine Gordimer’ın deyişiyle “düşrında da Yahudi soykırımı uygulandığıgücüne vurulmuş bir damga” olan sannı anlattığı için Macar hükümetince busür, çoğunlukla devlet eliyle uygulanır. gün hâlâ hoş karşılanmıyor, dışlanıyor. Yazar, uğraşının doğası gereği, devletle Nobel Edebiyat Ödülü 2003 yılında J. uzlaşmamalıdır. ? M. Coetzee’ye verildiğinde, Nadine CUMHURİYET KİTAP SAYI 1192 gı düzeneğine yöneltilen eleştiriler oluşturur. Böll’ün son romanlarından Özenli Kuşatma ise, polis devleti modeline yöneltilmiş bir taşlamadır. 1991’de Nobel Edebiyat Ödülü yanılmıyorsam ilk kez bir Güney Afrikalı yazara verilmişti. Nadine Gordimer, ırk ayrımının en sert muhaliflerinden biriydi. Öykülerinde ırk ayrımının Güney Afrikalıların yaşamı üstündeki yıkıcı etkisini anlatmıştı. 1997, Nobel’in belki de en çok tartışıldığı yıllardan biri olmuştu. Birçoklarınca “hafif” bulunan İtalyan oyun yazarı Dario Fo, ülkesinin en köktenci yazarlarından biriydi; Katolik Kilisesi’nce birçok kez sansüre uğramıştı. Gordimer’dan çok da uzun olmayan bir süre sonra ikinci kez bir Güney Afrikalı yazara verildiği için epeyce eleştirilmişti. Ne ki, Coetzee de sömürgeciliğin toplumdaki etkilerini konu alan romanlarıyla tanınıyordu. Texas Üniversitesi’nden doktora derecesini aldıktan sonra, apartheid’a karşı olmakla birlikte Güney Afrika’ya dönmüş, Michael K. Nasıl Yaşadı ve Utanç adlı romanlarıyla Booker Ödülü’nü iki kez kazanan ilk yazar olmuş, Utanç’ın Güney Afrika’da tepkilere neden olması üzerine Avustralya’ya yerleşmişti. Nobel Edebiyat Ödülü, 2004’te, ülkesi dışında pek az tanınan, ama aşırı sağın yükselişine karşı kararlı bir tutum takınan Avusturyalı romancı ve oyun yazarı Elfriede Jelinek’e verilmişti.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle