22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Y odoslamadan söyleyeyim: Kasım ayının Varlık ve Sözcükler dergilerini mutlaka edinin. Melih Cevdet Anday’ı, ölümünün onuncu yılında, yalnızca bu iki edebiyat dergisi anımsadı. Melih Cevdet çapında şairlerimizin, yazarlarımızın böylesi günlerde anımsanmasını; anımsamanın ötesinde, yıldönümlerini fırsat bilerek yeniden, yeni bir yaklaşımla incelenmesini hep önemsemişimdir. Kasım 2012 sayısının Edebiyat Gündemi’ni Melih Cevdet’e ayıran Varlık’ta, Turgay Fişekçi, “Tanıdığım Melih Cevdet” başlıklı yazısında, kişiselden çok yazınsal bir tanışıklığın kendisindeki etkilerine değiniyor. Yücel Kayıran, kapsamlı incelemesinde, Anday’ı “‘Felsefe Şiir’in Herakleitos’u” olarak nitelemekle kalmıyor, “Anday’la konuşma” altbaşlığını verdiği “Polemos” adlı bir şiirini sunuyor okurlara. Mehmet Can Doğan, “Melih Cevdet Anday’ın ‘Aylaklar’ında Belirgenleşen Temalar”ı incelerken; Yaşar Güneş, “Söylemden Dile Geçiş, Bir Art Alan Okuması” başlıklı yazısında, “Kolları Bağlı Odysseus”tan yola çıkarak Anday’ın şiirindeki “poetik yenilenme”yi açıklamaya yöneliyor. Varlık dergisinin doyurucu Melih Cevdet dosyası, Hasan Güçlü Kaya’nın “Melih Cevdet Anday Şiiri Üzerine Bir Okuma Denemesi”yle bütünleniyor. İPUÇLARI VE GİZLER Sözcükler’in 40. sayısında ise, Melih Cevdet’i kişisel olarak da yakından tanıyan Ferit Edgü, ustanın Ölümsüzlük Ardında Gılgamış adlı yapıtındaki “Öğle Uykusundan Uyanırken” adlı düzyazı şiiriyle ilk karşılaştığı andaki “şaşkınlığından” yola çıkarak, Anday’ın gerek şiirinin, gerek kişiliğinin kimi ipuçları ve gizlerini ele veriyor. Varlık’taki yazıları da, Edgü’nün Sözcükler’deki yazısını da mutlaka okuyun derim. Ama ben bugün bir başka konuya, şairlerimiz ve yazarlarımızın yapıtlarının aslına uygun biçimde yayımlanmasına, daha doğrusu yayımlanmamasına değinmek istiyorum. Melih Cevdet’in Ölümsüzlük Ardında Gılgamış adlı kitabını 1981’de Ada Yayınları’ndan yayımlayan Edgü, sözünü ettiğim yazısındaki alıntıları, Everest Yayınları’nın 2008’de bastığı Sözcükler / Bütün Şiirler’den aldığını belirtirken, uğradığı bir düşkırıklığını vurgulamadan edemiyor: “Kitabın, İş Bankası Yayınları arasında yer alan bir önceki baskısındaki akıl almaz yanlışlardan sonra, artık eksiksiz, yanlışsız bir baskıya kavuştuğumu ummuştum. Ne gezer! Ne yazık ki durum bunun tam tersi. Yalnızca, bu yazının konusu olan ve kitapta 22 sayfa tutan bu şiirde, bir önceki yanlışlardan bazıları düzeltilmişse de, bazıları aynen kalmış. Örneğin, s. 369: ‘horlatmasının nedeni’ deSAYFA 6 ? 29 KASIM eryüzü Kitaplığı CELÂL ÜSTER celaluster@cumhuriyet.com.tr B Sait Faik’i rahat bırakın... Sait Faik’in daha önce Yapı Kredi Yayınları’ndan çıkan kitaplarının geçtiğini kestirebiliyorum. O sıralar bu gereksiz, dahası sakıncalı yaklaşıma biriki yazımda ben de değinmeden edememiştim, birkaç dostumu kızdırmak pahasına. Edgü, Sait Faik’in kitaplarının, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları’nca gerçekleştirilen yeni basımlarını gördü mü, bilmiyorum. Son Kuşlar’ın, Alemdağ’da Sait Faik Var Bir Yılan’ın, Mahalle Kahvesi’nin yeni basımları kısa bir süre önce geçti elime. Kapak tasarımları çok güzel. Yanılmıyorsam, daha önceki basımlardaki anlamsız eklemelerden de arındırılmışlar. Gel gör ki, bu kez de, kitapların sonuna Sait Faik üstüne bazı yazılar ve yazarın yasal temsilcisi Darüşşafaka Cemiyeti’nin bir açıklaması eklenmiş. Mahalle Kahvesi’nin sonunda, Orhan Veli’nin 1 Şubat 1950 tarihli Yaprak dergisinde yayımlanmış “Sait Faik İçin…” başlıklı yazısı; Son Kuşlar’da, Bedri Rahmi Eyuboğlu’nun Haziran 1954 tarihli Varlık dergisinde çıkmış “Sait’ten Hatıralar” yazısı; Alemdağ’da Var Bir Yılan’ın son sayfalarında da, Fikret Ürgüp’ün yine Haziran 1954 tarihli Varlık’ta yayımlanmış “Sait Faik’in Realitesi” başlığını taşıyan yazısı yer alıyor. Sait Faik’i yakından tanımış Orhan Veli gibi bir şairin, Bedri Rahmi gibi bir şair ve ressamın, Fikret Ürgüp gibi Sait Faik’in yakın dostu ve doktoru olan bir öykücünün, onun üstüne yazdıklarının önemini kim yadsıyabilir ki? Ama, bu yazıların Sait Faik’in kitaplarına, “aydınlatıcı olmak” niyetiyle eklemlenmesi, ne yazık ki, kitapların orijinallerini bozmaktan başka bir işe yaramıyor. Sait Faik’in kitapları neden bir türlü aynen yayımlanmaz, anlamak olanaksız. Bu tür yazılara ya ayrı bir kitapta ya da eleştirel basımlarda yer verilmesi daha doğru olmaz mı? İş Kültür, sözünü ettiğim üç kitabın yanı sıra, Sait Faik’in Seçme Hikâyeler’ini de yayımlamış. Özellikle “Sait Faik okurluğuna” sağlam bir adım atmak açısından çok yararlı bir kitap. Öncelikle okullarda öğrencilere salık verildiğini sanıyorum. Seçkide, Sait Faik’in öykücülüğünün ruhunu yansıtan öyküler yer alıyor: “Stelyanos Hrisopulos Gemisi”, “Eftalikus’un Kahvesi”, “Sinağrit Baba”, “Son Kuşlar”, “Haritada Bir Nokta”, “Hişt, Hişt!..” Tipik Sait Faik öyküleri… Yanılmıyorsam, Seçme Hikâyeler de daha önce YKY’den çıkmıştı. Ne ki, öykü kitaplarının sonuna gereksiz yere bazı yazılar eklenerek orijinallerinin bozulmuş olmasına karşılık, kanımca bu seçki gerekli aydınlatıcı bilgilerden yoksun. SEÇKİ ÖZNELDİR Her seçki, şu ya da bu ölçüde bir öznellik taşır. O yüzden, seçkiyi kimin ya da kimlerin yaptığı önemlidir. Bunu bilmek, okurun hakkıdır. Oysa, Seçme Hikâyeler’de, öykülerin kim ya da kimler tarafından, hangi ölçütlerle seçildiğini öğrenemediğimiz gibi, yazarın hangi yapıtlarından alındığını, hangi tarihlerde yazılmış/yayımlanmış olduğunu da anlayamıyoruz. İş Kültür’den yayımlanan Sait Faik kitaplarının sonunda yer alan “Darüşşafaka: Eğitimde Fırsat Eşitliği…” başlıklı açıklamaya gelince. Darüşşafaka’nın ülkemizde ne kadar soylu bir misyon üstlenmiş olduğunu sanırım bilmeyen yoktur; Sait Faik’in yapıtlarının yasal temsilcisinin Darüşşafaka olduğunu da… Ama Sait Faik’in kitaplarının yayımlanışı vesilesiyle Darüşşafaka Cemiyeti’nin misyonunun bir kez daha duyurulması istendiyse, bu, yazarın kitabının aslını bozmak pahasına değil, kitaba dokunmadan içine bir yaprak atarak da yapılabilirdi diye düşünüyorum. Bir yazarın yapıtlarının yayın hakkına sahip olmak ya da onun yasal temsilcisi olmak, o yazarın ya da yapıtlarının kayıtsız koşulsuz sahibi olmak değildir. Yasal haklar, beraberinde, yapıtlar üstünde değişiklikler yapma hakkını da getirmez. Tam tersine, o yazarın yapıtlarını orijinallerine sadık bir biçimde yayımlama sorumluluğunu da getirir beraberinde. Bir sanat koleksiyoncusu, sahibi olduğu bir resim üstünde dilediği değişikliği yapabilir mi? ? ğil, ‘hortlatmasının nedeni’ olacak. Çünkü söz konusu olan Hamlet’in babası. S. 382’deki ‘burunu soktu’ da tabii ‘burnunu soktu’ olacak. Ve şiirin sonunda (s. 388) yer alan ‘değiş tokuştun’, söylemek gerekli mi, ‘değiş tokuştan’ olacak.” Bırakın tek bir sözcüğü, tek bir harfin bile can alıcı önem taşıdığı şiir’in, bu türden dizgi yanlışlarını kaldırmayacağını söylemek de gereksiz olsa gerek. (Memet Fuat’ın, aralarında Anday’ın da bulunduğu şairlerimizin şiirlerini yayımladığı Yeni Dergi’de, dizgiden gelen şiirleri dize dize, sözcük sözcük, harf harf, virgül virgül nasıl titizlikle okuduğunu anımsıyorum.) SIRASI GELMİŞKEN Edgü, yazısında, “sırası gelmişken”, göz ardı etmeye gelmez bir konuya daha değiniyor: “Artık aramızda olmayan yazarların, şairlerin kitaplarını yayımlarken lütfen daha dikkatli, daha saygılı olalım. Onların yaşarken yayımladıkları kitapları aynen yayımlayalım. Onlara, yeni öyküler, şiirler eklemeyelim. Öykü ve şiirlerin sonlarına da ‘edebiyat arkeolojisi’ adına, hiçbir anlamı olmayan yayımlandıkları dergilerin sayılarını ve tarihlerini eklemeyelim. BİR KİTABIN ORİJİNALİ ONUN, YAZAR YAŞARKEN YAYIMLANMIŞ HÂLİDİR. Bunu unutmayalım.” Bunu söylerken, Edgü’nün aklından, Melih Cevdet Anday 2012 CUMHURİYET KİTAP SAYI 1189
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle