06 Mayıs 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Süreyya Berfe’nin şiirleri Şiir Çalışmaları Süreyya Berfe, Şiir Çalışmaları’yla, kısa, yoğun dizeleriyle şiirin güzelliğini duyumsatıyor. Şiiri sevmeyenlere bile sevdirecek dizelerle sesleniyor. Doğayı, insanları sevmemize katkıda bulunuyor, yaşama sevincimizi çoğaltıyor. ? Hasan AKARSU zan Süreyya Berfe, 1943 İstanbul doğumlu olup ilk şiirlerini 1963’te yayımlamaya başlar. 1975’te ilk şiir kitabı Gün Ola’yı, ikinci şiir kitabı Savrulan’ı kendisinden aldığımı, üçüncü şiir kitabı olan Hayat ile Şiir’i ise ozan İlhami Bekir Tez’in bana armağan ettiğini anımsıyorum. Onun şiirlerinde kendime bir yakınlık bulmam, Berfe’yi sürekli izlememi sağladı. 1991’de Şiir Çalışmaları’nı1 edindiğimde de çok sevinmiştim. Berfe, şiirlerinde öz olanı, yoğun olanı kısa dizelerle anlatmayı başarıyor. Şiir Çalışmaları’nda ve sonraki yapıtlarında buna tanık oluyoruz: “Dikkatle bakıyorum fırtınaya/ kafamdaki fırtınaya yetişebilecek mi?” (s. 5), “Kimsesizliğin değerini bildiğim için/ yüreğimle konuşuyorum her yerde/ yine de elimden bir şey gelmiyor/ yalana ve boşluğa karşı susuyorum” (s. 9). YIRTILIP ATILAMAYAN ANILAR Berfe, aynı sesini ve söyleyişini yıllarca sürdürüyor. Yolunu bırakmıyor, yaşamını yıldızların çiğnemesini istiyor. Doğayı, fırtınayı, seviyi, hayvanları ve özellikle kuşları, çiçekleri, ağaçları vb onun kadar tanıyan, şiiriyle buluşturan bir ozan var mı diye düşünmeden edemiyorum. “Suyun kalbinin”, “yazın tüylerinin” ürpertisini, güvercinlerin uykusunda gümüş kokusunu duyumsuyor ozanımız. “Gitmiyor” adlı şiiri, kurgusu yönüyle de ilgi çekiyor: “Sen olmadan gitmiyor/ taptığım yalnızlık bile// sen olmayınca gitmiyor/ yenilerini tanıdığım acılar bile// sen olmadan gitmiyor/ bıktığım, usandığım ölümler bile” (s. 54). Ozan, anıların yırtılıp atılamayacağını biliyor, yitirilen sevilere üzülüyor. Kimi kez İlhan Berk’in sesini anımsatıyor bize: “İyi ki bitti her şey/ şimdi o/ bir yaz denizi gibidir (s. 75), “Köpekler hiç durmadan havladı/ gece iyice uzadı (s. 76), “Ne giyersen giy/ mavi ortancaSAYFA 10 ? 8 ARALIK O lar çoktan açmış” (s. 77). Sessizliği ve çiçeklerde arıların ayak izlerini gören ozan, dilin bile aşkın karşısında sustuğunu anımsatıyor. Şiirlerinde yaşamdan damıttığı deneyimlere yer veriyor: “Yeni olanlar her zaman iyidir/ anladım, anılar seyrelmiş// tensel şeyler almış aşkın yerini/ aşklar seyrelmiş// benim de annem öldü, ayrıldık/ ve sildi attı bazı acıları/ iyi ki öldü, farkındayım artık/ acılar seyrelmiş” (s. 134). Berfe, şiir çalışmalarını yeni yapıtlarında da sürdüren bir ozan. Ruhumun 2 adlı yapıtında da ilk şiir, “Şiir Çalışmaları I.” Kimi ikilik, kimi üçlüklerle yazdığı bu şiirciklerde, sözcüklerle resim çizdiğini, kimi saptamalara yer verdiğini gözlüyoruz: “Dikeninin resmini yapamayan/ gül resmi yapamaz” (s. 9), “Baharda çiçekli hiçbir şey giymez, kullanmazdı/ asıllarıyla karıştırmaktan korkardı” (s. 10) “Git peşinden ateşböceğinin/ ışık perisi olursun/ yıldız kaydı/ duydun mu alnındaki serinliği?” (s. 11). Berfe, sonsuzluğu arayan, güneş doğarken dünyanın yıkandığını özümseyen ozan. “Su Boyu” adlı şiirindeki özgünlük ilgi çekiyor: “Sular boyunca gördüm/ duydum sular boyunca// Sular boyunca ağladım/ estim sular boyunca// Sular boyunca durdum/ yürüdüm sular boyunca/ Su oldum kaldım/ sular boyunca” (s. 32). İçi tutulup sevdiğine soracağını soramayan, “gelme gittiğin yollardan, gördüğün yerlerden” (s.49) diyerek uyarılarda bulunan ozan, yaşamını dolduran insanların azalmasından yakınıyor, ölmekten korkmuyor: “Yaşamaktan korkarım, ölmekten değil/ Nesi var ki ölmenin/ nesinden korkayım?” (s. 55). Yaşamla, ölümle dalga geçtiğine tanık oluyoruz kimi kez. “Hiçbir mülküm yok/ zamandan başka” diyerek zamanı önemsediğini anlıyoruz. Yalnızlığa sığındığını, yaş2011 landığı için kaygılandığını gözlüyoruz: “Ellerimden başladı yaşlılık benleri/ yüreğimden değil” (s. 106). YAŞAMI ŞİİRİNE SIZAN OZAN Berfe, Nabiga3 adlı yapıtıyla da ilgi çekiyor, “nabiga” sözcüğü, ulu, onurlu kimse ve sonradan ozan olan anlamlarına geliyor. Sanırım ozan, soyunda ozan olmadığını vurgulamak için bu adı kullanıyor. Soyunda ozan olmadan, ozan olmak da kolay değil elbet. Berfe’nin yaşam anlayışı da yansıyor şiirlerine. Eğilmeyen bir ozan olduğunu, sevilere, doğaya tutkun olduğunu vurguluyor yeri geldikçe. Kırlangıçların gözlerinden nasıl etkileniyor bakalım: “Gözlerini gördüm./ Yakından çok yakından baktım/ gördüm kırlangıç yavrularının gözlerini./ hepsi birbirine benziyor./ Çok benziyor/ çok güzel benziyor./ Çocukluğumun ilk anısı/ kalbimin son sancısı/ çok benziyor/ çok renkli benziyor” (s. 20). Karşılıklı konuşmaya yer verdiği şiirinde, şiirsel söyleyişin tadına doyamıyorsunuz: “Konuşmayalı ne var ne yok?Seni duymak var// Beraber yürümeyeli ne var ne yok? Seni koşmak Süreyya Berfe var.// …Nergis toplamayalı ne var ne yok?Seni koklamak var…” (s. 24). Bir süre Foça’da yaşayan ozanımızın şiirlerinde, Foça duyarlılığı, Foça’dan izler olması doğal değil mi? Foça rüzgârını nasıl abartıyor bakalım: “Foça rüzgârı bu. Sinirlenmeyin/ Yeni ütülenmiş/ bütün giysileri buruşturabilir” (s. 39). Kimi şiirlerini kendisiyle konuşur gibi yazıyor ozan: “…Bağlanmak istemiyorum/Seni, en küçük zeytin yaprağının altını seviyorum. Bağlanma./Sorumluluk almak istemiyorum/Seni bir kız çocuğunun esnemesi/ ayakparmaklarını bilmesi kadar seviyorum./ Yapma. Bu kadarını istemiyorum…” (s. 75). Kuşkulu yalnızlıkları, ölüm düşünce sini, sevileri yazıyor ama nelere şiir yazmayacağını da belirtiyor: “Benim, senin ve onun gibi/ hem ağlayan hem giden/ hem dokunan hem içen/ hem bilmeyen hem bilen/ durduk oturduk yerde/ ‘Bir daha mı, tövbe’ diyen hırtlara/ ölsem şiir yazmam…” (s. 93). Erotik şiirler de yazıyor Berfe: “Salyangoz toplanır mı bu mevsimde?/ Bilmediği belli; etekleri yel içinde/ farkında değil, memeleri gürül gürül// Bıraktım/ eğilsin eğilebildiği kadar/ doğanın baştan çıkarıcılığı önünde” (s. 98). Berfe, Nabiga adlı yapıtıyla 2002’da, Behçet Necatigil Şiir Ödülü’nü almıştı. Yeni yapıtı Seferis ile Üvez’e de4, 2011 Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü verilmişti. Her şiir yapıtıyla yazınımızın önemli ödüllerini kazanan ozanımızla övünüyoruz. Seferis ile Üvez’de, duru, yalın şiir söyleyişinin sürdüğüne tanık oluyoruz. Egeli, Yunanlı ozanlarla sıcak bir iletişim kuruyor Berfe ve Kavafis’i, Seferis’i anıyor yeri geldikçe. Doğayı, hayvanları gözleyip yazıyor: “Köpekler neşesiz iştahsız/ kediler tembel meraksız// Kuşlar yarı baygın/ Kırlangıçlar sıcaklara başladı// Ağustosböcekleri yazı erken karşılayacak/ Ateşböceklerinin ateşi kısık…” (s. 17). Lozan Antlaşması sonrasında, ülkeler arasında yapılan insan değişiminin acılarını yansıtıyor, “mübadilleri” unutmuyor: “Bıraktık hayvanlarını mübadelenin/ keçiler eşekler atlar/ birkaç koyun bıraktık// Bizden önce gitmişler/ gitmek istemediğimiz yerlere…” (s. 26). Doğanın ve tarihin insanları bir yerlere savurmasının yankıları, ülkeler arasındaki çatışmaların kaygıları ozanı da etkiliyor: “Döneceğimize inanmıştık/ yanılmışız/ Derin karanlık/ bir yolculukta bulduk kendimizi// Homeros yaşadı mı// Odisseus yaptı mı o yolculuğu// Sen burada mı doğdun” (s. 43). Üvez, meyvesi muşmulaya benzeyen bir ağaçtır. Ozan, doğayla bütünleştiği için üvezi, diğer meyveleri, kuşları, diğer hayvanları, ağaçları, çiçekleri yansıtıyor şiirlerine: “Bir çocuğum olsa/ açaçık bıraksam// Bulut yedirsem/ rüzgâr içirsem (s. 53)…Seviyorum/ Şimşeklerin aydınlığından bile/ medet umuyorum// Göçmen kuşlar göçmüyorlar/ Bizden bıkıp gidiyorlar// Çoban köpeği kuzu emziriyor// Daha ne desin/ bize bunlar” (s. 55). Ozanın gözlem ve duyumsama yetisine örnek iki dize: “Pazar bozulmuş/ Burnumun direği kırılacak” (s. 59). Ozan, doğanın kıyımına tepki gösteriyor: “Dağ tepe mi bıraktılar/ baharda/ yollarında yürünecek” (s. 65). Bu toprakları, altın arayıcı, yabancı şirketlere peşkeş çekenlere sözü olanlara ne mutlu. Ozanın çarpıcı saptamaları kimi kez gülümsetiyor bizi: “Bostan korkuluğu/ bazı insanlardan/ daha çok işe yarıyor (s. 83)…Bahçıvana iş kalmadı// Ay ve rüzgâr/ çekip çevirdi bahçeyi (s.92)… Anadilini iyi bilen bir şair/ iki dil biliyor demektir (s. 111)…Fırtına din artık/ Üvezimi düşünmek istiyorum// Aşk/ pürüzsüz çapaksız/ Göğün denize bakması gibi” (s. 123). ? (1) Şiir Çalışmaları/ Süreyya Berfe/ Can Yayınları, 1. baskı, 1991/192 s. (2) RuhumunSüreyya Berfe, Şiir, YKY, İstanbul, 1. Baskı, Eylül 1998, 110 s. (3) NabigaSüreyya Berfe, Şiir, 2002 Behçet Necatigil Şiir Ödülü, Adam Yayınları, İstanbul, 1. Basım, Aralık 2001, 142 s. (4) Seferis ile ÜvezSüreyya Berfe, Şiir, 2011 Melih Cevdet Anday Şiir Ödülü, Metis Yayınları, İstanbul, 1. Basım, Haziran 2010, 198 s. ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 1138 CUMH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle