Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
T 21 TEMMUZ ÇARŞAMBA üney Afrika’da oynanan Dünya Kupası maçlarında en çok (özel biri sayıldığına göre adını ve unvanını büyük harfle başlatmalıyız) Ahtapot Paul’ün adı geçti. Kâh “kâhin” diye, kâh “falcı” diye. Gazetelerde onunla ilgili haberin çıkmadığı gün yok gibiydi. 2001 Uzay Yolu Maceralarıyla hazırlandığımız 21. yüzyılın başka türlü olacağını düşlememiş miydik aslında? Bu yüzyılda geleceği bilme yetisinin bir ahtapotta bulunduğuna inanılacağı kimin aklına gelirdi? Bunca önemli bir kişilik olan Paul’ün bir özelliğini belirtmek gereğini duymuş gazetelerimizden biri: “Sekiz kollu ahtapot Paul” diye yazmış. Bir kere o uzantılar kol değil, bacak. “Sekiz ayaklı kafadan bacaklı yumuşakça cinsinin ortak adı”dır ahtapot; adı da bu özelliklerinden dolayı ahtapottur zaten (Yunanca ohto: sekiz, poda: bacak). ürkçe Günlükleri FEYZA HEPÇİLİNGİRLER G 24 TEMMUZ CUMARTESİ ardımsever” sözcüğünün İngilizcesini kızıma sorduğumu, onun da İngilizcede böyle bir sözcük bulunmadığını söylediğini yazmıştım. Elime Türkçenin önemsenmesini sağlayacak bir fırsat geçtiğinde bunu hep yapıyorum. Yalnız Türkçeyi varsıl göstermek için değil, sağlama yapmak, doğrusunu öğrenmek için de. Bu köşede sağladığımı sandığım bir imece var. “Ben her şeyi bilirim”cilerden hiç olmadım. Okurlarımın desteğine her zaman gereksinme duyuyorum. Ayrıca yazdıklarımın okunduğunu en çok, gelen katkılardan anlamaktayım. Sözgelimi, Ankara Üniversitesi Dilbilim Bölümünde doktora öğrencisi Ekrem Malkoç, “Cumhuriyet Kitap’taki yazılarınızı büyük bir beğeni ve keyif ile takip ediyorum, kaleminize sağlık. Lütfen yazmaya devam edin.” deyince dünyalar benim oluyor. “Yardımsever” sözcüğüyle ilgili, “Ben de yazınızı okuyunca, ‘Yardımseverin İngilizce karşılığı ne olabilir?’ diye düşününce, ilk başta bulamadım.” demiş Ekrem Malkoç; sonra da benim yapmadığım araştırmanın sonuçlarını sunmuş. İşte katkı diye ben buna derim: “Yardımsever sözcüğünün İngilizce karşılığı bulunması gerektiğini düşüncesinden hareketle biraz araştırma yaptım ve ‘philantrophist’ (cnbce kanalında bu adda yeni bir dizi başladı bu aralar) ve ‘benevolent’ sözcükleri ile karşılaştım. Her iki sözcük de, naçizane çevirimi mazur görürseniz (ingilizceden ingilizceye Merriam Webster internet sözlüğünü kullandım), aşağı yu “Y karı ‘insanlara iyilik yapma amacı ile hareket eden kişi’ anlamında. Sanırım bu da bizim ‘yardımsever’ sözcüğümüzün anlamını karşılıyor. Ayrıca yine yardımsever karşılığı olarak kullanılabilecek oldukça yaygın bir İngilizce sözcük daha var: ‘kind’. Şahsen yabancılara karşı yapmış olduğum, bize özgü yardımlardan çoğuna cevap olarak ‘you are very kind’ ifadesi ile sık sık karşılaştığımı da ifade etmek isterim. Bu ifadeyi ‘Turks are very kind’ olarak, tırnak içinde Google’da arattığımızda karşılaştığımız yaklaşık 3960 sonuç da bu konuda yanılmadığımızın istatistiksel bir göstergesi olabilir bence :) Ayrıca MerriamWebster ‘kind’in anlamı olarak ‘sempatik ya da yardımsever bir yapıya sahip kişi’ şeklinde vermiş.” Ekrem Malkoç’a teşekkürlerimle birlikte noktalamanın önemine ilişkin, belki de bilmediği bir örneği (naçizane çevirimle) sunuyorum: İngilizce öğretmeni tahtaya şu sözcükleri yazıp öğrencilerinden noktalama imlerini onların koymalarını istemiş. “A woman without her man is nothing” Sınıftaki bütün erkek öğrenciler tümceyi, “A woman, without her man, is nothing.” (Bir kadın, erkeği yoksa, bir hiçtir.) diye düzeltmiş; bütün kız öğrenciler de, “A woman: without her, man is nothing.” (Bir kadın: o olmazsa erkek, bir hiçtir.) diye. Efendim, akşam saat bilmem kaçtan sabah saat bilmem kaça değin konuşma ‘koşulsuz şartsız’mış. Diline, dilinin kurallarına bu denli saygısız başka uluslar var mıdır, bilmiyorum. Fakat Stuttgart’ta öğretmenlik yaptığım o kısa zamanda bile Almanların dillerine ne denli sahip çıktıklarını, İngilizce bilmelerine karşın çoğu kez zorunlu olsalar bile o dille konuşmadıklarını, bizi Almancayı daha iyi konuşmamız için nasıl zorladıklarını anımsıyorum. Ne biçim ‘kurum’ bunlar böyle!? Neden hiç kimse uyarmaz? Uyaranı silerler diye mi? Olabilir, çünkü dil, yazım ve noktalama işaretlerini doğru kullanmadıkları için uyardığım bazı ‘yayıncı’lar da beni ‘sildi’ler.” Aslında adının içinde “Türk” sözcüğü geçiyorsa o kurumun Türk olmadığı düşünülmeli değil mi zaten? Türk Telekom’un bu reklamıyla ilgili başka yazanlar da oldu. “Koşul şart” aynı anlamda sözcükler çünkü. İlki Türkçe, ikincisi Arapça. Demirel’di değil mi, “türlü çeşitli” diye bir laf etmişti bir zamanlar. Başlarda kimi kulakları rahatsız ettiyse de sonra sonra alışıldı. Türkçe “türlü” ile Farsça “çeşitli”nin böyle birlikte kullanılması bugün pek az kişiyi rahatsız ediyordur. “Koşulsuz şartsız” da Türkçeye duyarlı kulaklara şimdilik itici geliyor; ama sonra ne olacağını kim bilebilir? Belki de bir çeşit ikileme olarak yerleşip kalacak. 25 TEMMUZ PAZAR afer Hergünsel, iyimserliğini bakışıyla, her zaman gülümseyen yüzüyle herkese cömertçe sunan bir kişidir. Yazar olarak da öyledir, neşeli, iyimser. Kendisini edebiyat yapacağım diye kasmaz. İçinden geldiği gibi anlatır, yapmacıksız, doğal. Son öykü kitabı “Ara Beni Sesini Duyayım”da (Edebiyat Koop yayını) yaşadığı semti, Emirgân’ı anlatmış en çok. Ama biraz tembel mi ne? Aşağı yukarı aynı zamanda yola çıkmışız; Hergünsel otuz yıl içinde üç öykü (ilk ikisi: “Kalfa” ve “Yaşam Sürgünlerini Verirken”), bir de 48 sayfalık roman(cık) yazmış: “Hamit Nasıl Okuma Yazma Öğrendi?” Yaşamı derin derin solumaktan yazmaya zaman bulamıyordur. Tahminim böyle. 28 TEMMUZ ÇARŞAMBA C M illi Eğitim Bakanlığının önerdiği “100 Temel Eser”, özgün metin değiştirilerek, kısaltılarak, gelişigüzel biçimlerde pek çok yayınevi tarafından basıldı. Yalnız anne babaları değil, öğretmenleri de şaşkına çeviren bir karmaşa yaşandı. Remzi Kitabevi’nin “Ömer Seyfettin’den Seçmeler” (1 2) kitabını görünce, özenle basılmış çocuk kitapları arayanların içine nasıl da su serpilmiştir. Kendisine duyulan güveni yıllarla pekiştirmiş bir yayınevi, Remzi. Prof. Dr. Üstün Dökmen’in, gençlerin severek okuduğu ve çok yararlandığı kitapları da Remzi Kitabevinden çıkıyor. “Evrenle Uyumlaşma Sürecinde Varolmak Gelişmek Uzlaşmak” kitabının 13. basımı da Şubat 2010’da çıkmış. ? 26 TEMMUZ PAZARTESİ İ B 3 B 14 zmirli yazar arkadaşım Aydoğan Yavaşlı: “Feyza Öğretmenim” diye başladığı mektubunu şöyle sürdürmüş: “Biz ‘Telekom artık Türk değil!’ derken kimse inanmıyordu. İşte kanıtı: www.feyzahepcilingirler.com / feyzahep@gmail.com Yıldız Teknik Üniversitesi, Türk Dili Bölümü Çukursaray Binası Kat: 2, Barbaros Bulvarı34349 Yıldız/İst. B U L M A C A Önce aşağıda tanımları verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara göre bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukarıdan aşağıya doğru ÇN Çeviri Edebiyat Dergisi’nde, yayımlanan Kontas Karyotakis’in bir şiirinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı şiirden dizeler ortaya çıkacaktır. Dikkat: “E/11”, “I/28” ve “I/43” harfleri ipucu olarak yerlerine konmuştur. 1 G 2 C 4 D 5 D 6 F 7 I 8 H 9 F 10 D 11 12 E 13 D 15 B 16 B 17 B 18 G 19 G 20 F 21 I 22 Hazırlayan: İLKER MUMCUOĞLU E H. “bir hayatı, ısmarlanmış bir hayatı bırakıyorum / görünler üstünde iyi duruyor, derlerdi” diyen şairi simgeleyen harfler. 8 44 I. Mesleği psikiyatri olan tanınmış romancı, yazar. J 23 G 24 I 25 D 26 D 27 D 28 34 D 35 J 36 B 37 D 38 C I 29 K 30 F 31 I 32 J 33 E 39 I 40 J 41 I 42 I 43 44 H 45 K 46 G 47 J 48 A 49 B 50 I 51 K 52 C 53 I 24 68 31 85 J 54 F 21 58 64 7 41 50 71 42 72 39 J. “Ne tank / ne top ne ...’den korkmayan ‘Fare’sini de!..” (Oktay Rifat Horozcu). 60 35 22 40 53 32 47 K. Her değişen duruma göre davranmasını bilen karaktersiz kimse. 51 75 45 78 29 69 84 Tanımlar ve sözcükleriniz: A. Osmanlı’da bir tımar türü. 57 66 48 B. Okuma Sanatı, Konuşma Sanatı ve Sözcükler Arasında adlı kitapları da olan, dilbilimci ve yazar. 13 79 49 16 56 83 73 2 67 17 36 C. “Sen benim gözüme baksana!” anlamında bir sözcük. 3 80 52 62 38 D. “Çemberlitaş, Şehzadebaşı, Saraçhane / Al 65 F 55 D 56 B 57 D 58 I 59 D 60 J 61 E 62 C 63 D 64 I 66 A 67 B 68 I 69 K 70 D 71 I 72 I 73 B 74 G 75 K 76 D 77 D 78 K 79 B 80 C 81 D 82 F 83 B 84 K 85 I mışım parmaklarını ellerime / ... ...nda giderim yane yane” (A.Kadir). 4 59 77 5 27 10 26 55 25 63 76 81 14 37 34 70 E. Hediye etme. 15 61 12 33 F. “Ah Mevlam, yedi mahallenin ... toplayıp da bu Hacı ile Hafız’ın konaklarına doldurursun” (Hüseyin Rahmi Gürpınar). 6 65 20 9 82 54 30 G. Lahor şalı. 46 23 1 74 18 19 1067. sayının çözümü: A. KONUK KIZ, B. İNSANCIKLAR, C. MİNA, D. SUÇSUZLAR, E. EPİK, F. LOST, G. EDİP, H. RONİ, I. İO, J. NARA, K. ADAK, L. KASK, M. ŞİKE, N. ARPAÇAY, O. MEG, P. IBSEN. çan sokak,/girip otursan/ yaslansam dizlerine/ konuşsak”. (Kimselerin Akşamı) SAYFA 31 Şiir: “Annesiz çocuk kedileri kapıma bırakıp ka CUMHURİYET KİTAP SAYI 1068