Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLARA umhuriyet Kitap’ın çocuk kitapları ilgili duyarlığı okurlarımızın ve yayıncılarımızın malumudur. Çocuk kitabı yayıncılığımızın geçmiş yıllardaki başı boşluğu ve savrukluğu ilgimizi bu alana yöneltmiş ve dergimizde bir çoçuk kitapları sayfası oluşturmuştuk. 1990’lı yılların ortalarından bu güne bu sayfalarımız sürmekte ve hem okurlarımızdan hem de yayıncılarımızdan destek görmektedir. Yine 90’lı yılların ortalarından itibaren okulların yaz tatiline başladığı sırada yıl içinde çıkan önemli çocuk kitaplarını ve yeni kitapları bir kez daha çocuklarımızın ve büyüklerimizin dikkatine sunmak için çocuk kitapları özel sayısı düzenlemeye başladık. Epeydir ara verdiğimiz bu uygulamayı bu yıl itibarıyla yeniden başlatıyoruz. Dergimizin sayfalarının elvermediği durumlarda bu özel sayıları, bir ayrı ek olarak da okurlarımızın hizmetine sunmayı düşünüyoruz. Çocuk kitapları sayfalarımızı ve bu özel sayımızı hazırlayan arkadaşlarımız Aytül Akal, Nilay Yılmaz, Mavisel Yener ve Çiğdem Gündeş’e bir kez daha teşekkür ediyoruz. Yazar Erol Toy’un üç ciltten oluşan “Bade Harab” dizisinin ilk cildi Obadan UlusaGeçmişin İzi Geleceğin ÖzüBade Harab I, Oğuz boylarının birleşerek bir imparatorluğa doğru yol almasını ve Büyük Selçuklu İmparatorluğu’nun kuruluşunu anlatıyor. İlk ciltte, 960’ta Cend’de toplanan Oğuz kurultayının, Oğuz boylarını tek bir din çatısı altında birleştirmesi öyküleştiriliyor. Bade Harab dizisi gözden geçirdiği belgelerle, içinde bulunduğu ortamı karşılaştıran İbni Bibi’nin kendi kendisiyle hesaplaşmasıyla gelişiyor ve kurulacak imparatorluğa adını veren Selçuk Bey’in babası Kınık Beyi Dokak’ın, Oğuz Yabgusu Beygo’ya başkaldırısıyla devam ediyor. Yapıtı okurken o dönemde yaşananlarla Cumhuriyet tarihimiz arasındaki benzerlikler göze çarpıyor. Kitabın yazarı Erol Toy ile kitabı üzerine söyleştik. Bol kitaplı günler... Georges Perec’ten ‘Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?’ C Anlamak istiyorsan, debelen ey okur! Ë Ali BULUNMAZ smini duyunca kimilerinin“eyvah!” dediği biri Georges Perec. Edebiyat tarihinin garip adamlarından. Yazdıklarıyla, görünüşüyle ve yaşayışıyla ilginç bulunan, uzak durulabileceği gibi benzeri bir acayiplikle merak edilen bir adam. 19361982 yılları arasında yaşayan Perec, “e” harfi kullanmadan veya noktalama işaretine gerek duymadan yazdığı kitaplarla da biliniyor. Hep yeni biçemlerle okuyucusunu şaşırtmaktan mutluluk duyma gibi bir özelliği de var. 1965’te Şeyler’le Renaudot Ödülü’nü kazandığında çoktan Raymond Queneau ile tanışmış; onun, François le Lionnais’yle kurduğu “Oulipo” akımına kendini kaptırmıştı. Bu akımın ana amacı, yazarların nasıl isterse öyle kullanabileceği yeni biçim ve yapılar geliştirmekti. Perec, bu akım ve amacı doğrultusunda kitaplar kaleme alırken, “başka yapıtlardan oluşan bir bütünün parçası” diye nitelediği eserlerinin hemen hepsine otobiyografik öğeleri yediriyordu. Elbette etkilendiği önemli isimler de vardı: Flaubert, Kafka, Joyce, Verne, Queneau ve Leiris. Perec, yazarlık ya da yazma tutkusunu “çağın tüm edebiyatını adımlamak” şeklinde özetler. Bir anlamda “yürümek, sürekli yol almak” demektir bu. Perec’in bu yolda yarattığı romanlardan biri de, Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi? İsmi gibi kendisi de tuhaf bir roman Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi? Savaşmak istemeyen, Cezayir’e gitmeye yanaşmayan bir askerin ve ona yardıma koşan bir grup gönüllünün komik ve iğneleyici hikâyesi. Perec’in, askerlik sanatı ve insanlık hallerine dair kenardan patlattığı bir kahkaha. İ cak şey bellidir o noktada: Karabilmemne’yi sakatlayıp bir yere kıpırdamamasını sağlamak ya da hasta etmek, dövdürmek, delirtmek… Kafadarların, Karabilmemne’yi Cezayir’e yollamama çalışmaları sonucunda ortaya çıkacak durum için kılıf da hazırlanıyor elbet: Karabilmemne’ye dengesiz, var oluşundan bıkkınlık duyan, intihara eğilimli, umutsuz, yaşamaktan sıkılmış bir adam görüntüsü vermek ve işleri böylece kolaylaştırmak. Ona verilecek ilacın adı bile belli olur bu arada: Azrailum Telefat! Hiç kimsenin gücünden şikâyetçi olmadığı, etkili ve bu etkisi garanti altına alınan bir karışım! Namı diğer teneşir tabletleri… FÜTURSUZ KİTAP Ne haplar ne alkol; ne intihara eğilimli olduğunu sanan saftirik asker kılıfı ne de Arapsavarlara direnen yiğitlerin telaşı… Karabilmemne’yi resmen salak bir halde kışla bahçesinde gören, yiğit ekibin akıl hocası çavuş Henri Pollak… Her şeyin sallandığı, Polak’ın sinirinin dağları taşları aştığı sahne. (Perec’in sinematografik anlatımının başarısı da diyebiliriz buna.) Hangi trenle, ne zaman gittiği tam da belli olmayan; sevdalanmış ama ordunun kendisine aşıladığı disiplinle, gitmek istemediği Cezayir’e yollanan (ya da kendini akıntıya kaptıran) Karabilmemne’nin ağır mizahla yüklü hikâyesi. Perec’in destansı metni, alaycı hatta dozu yüksek iğneleyici anlatımla birleşince ortaya, hem absürd hem de yolundan sapmış; benzerine ancak yine Perec’te rastlanabilen bir roman çıkarmış. Perec’in romanı, 1960’larda Fransa’yı kasıp kavuran Cezayir Savaşı ve Fransa’nın, Cezayir’de yaptıklarına ilişkin tartışmalara yergi dolu bir bakış. Perec bunu, savaşa karşı duran; ülkesi tarafından Cezayir’e yollanmayı reddeden bir askerin gözünden anlatıyor. Anlatırken, kendine özgü dilini korumayı ve olay örgüsünü yerli yersiz besleyen kimi sapaklara da girmeyi unutmuyor. Öbür kitaplarında yaptığı gibi okuru silkeleyen fütursuz tavrı ve kitaba dalanların zihnini gıdıklayan bir yola girmesi, Perec’in, sevenlerini hüsrana uğratmayan bir roman kotarmasını sağlamış.? bulunmazali@hotmail.com http://bulunmazali81.blogspot.com TURHAN GÜNAY eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr Perec, yazarlık ya da yazma tutkusunu “çağın tüm edebiyatını adımlamak” şeklinde özetler. Bir anlamda “yürümek, sürekli yol almak” demektir bu. SAVAŞSEVERLERLE İNSANSEVERLER Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?’nde belirgin bir karşı duruş; işgali evetlememe anlayışı var. Perec bunu yaparken insanın saflığından ve naif duygularından yola çıkıyor. Elbette burada savaş ve işgale karşıtlığın ana eksenini, romanın yazıldığı dönemde Fransa’nın aydın çevrelerinde epey tartışılan Cezayir meselesi oluşturuyor. Cezayir’in Fransızlaştırılması sürecinden dem vurduğu anlatım, “Afrika’nın necip tepelerini kanlarıyla sulamaya gidecek askerlerin” belirlenme aşamasına geçtiğinde, hem ironik hem de gayet ciddi bir hale bürünüyor. Bu ikisi başta çelişir görünse de, Perec’in sürükleyici biçemi burada ete kemiğe bürünüyor. Yüksek Komutanlık tarafından Cezayir’e yollanmaya çalışılan asker ile buna engel olmaya çabalayan; Perec’in deyimiyle “bir grup yiğit”in çekişmesi. Bir başka ifadeyle, savaşsevicilerle insanseverler arasındaki mücadele. Perec’in adını bir türlü denk getiremediği (Karamanlis, Karanmo, Karafol…) askerin savaş sevmezliği, ona yardım etmek için çırpınanlara türlü yollar aratır. Bu arada Karabilmemne ağzındaki baklayı çıkarır: “Savaşı sevmiyorum, savaşmak istemiyorum, Cezayir’e gitmek istemiyorum, vurulup sevdalandığım kızın yaşadığı Paris’te kalmak istiyorum, onu güçlü kollarımla sarıp sarmalamak istiyorum.” Karabilmemne’nin bu tavrı, onu ve pek çok askeri Cezayir’e yollamaya kararlı “yüksek” komutanlar tarafından “dangalakça” bulunur. Yapıla Bahçedeki Gidonları Kromajlı Pırpır da Neyin Nesi?/ Georges Perec/ Çeviren: Cemal Yardımcı/ Metis Yayınları/ 88 s. İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1062 SAYFA 3