Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
OKURLARA TÜYAP Çukurova Kitap Fuarı ile başlayan fuar sezonu Bursa Kitap Fuarı ile devam ediyor. Bu yıl sekizincisi gerçekleştirilecek olan Bursa Kitap Fuarı 27 Şubat7 Mart 2010 tarihleri arasında TÜYAP Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde okurlarla buluşuyor. Tüyap Bursa Fuarcılık Anonim Şirketi tarafından Türkiye Yayıncılar Birliği işbirliği ile düzenlenen Bursa 8. Kitap Fuarı, Bursa Büyükşehir Belediyesi, Bursa Ticaret ve Sanayi Odası, Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ve Uludağ Üniversitesi desteği ile 37 Mart 2010 tarihleri arasında gerçekleştirilen Bursa Eğitim Fuarı, Bursa 6. YurtiçiYurtdışı Eğitim Fuarı ve eş zamanlı düzenlenen Bursa Sağlık Hizmetleri Fuarı, Tüyap Bursa Uluslararası Fuar ve Kongre Merkezi’nde gerçekleştiriliyor. Yaklaşık 220 yayınevi ve sivil toplum kuruluşunun katılımıyla düzenlenecek Fuarda söyleşi, panel, şiir dinletisi ve çocuk etkinlikleri gibi 90’a yakın etkinlik var. Fuara katılacak 600 yazar ve bilim insanı etkinliklerde yer alacak. Dokuz gün süresince imza günleri ve etkinliklerde yer alacak yazarlar Bursalı okurlarla buluşacak. Kitap Fuarı kapsamında 7 Mart 2010 Pazar günü TÜYAP ve Nilüfer Belediyesi Kent Konseyi Kadın Meclisi ortak etkinliklerle 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayacaklar. Gün boyu sürecek etkinlikler panel, belgesel film gösterimleri, söyleşi ve Sevgi Korosu’nun seslendireceği bir dinletiyle sona erecek. Girişin ücretsiz olduğu fuar 27 Şubat6 Mart 11.0020.00, kapanış günü olan 7 Mart 2010 tarihinde ise 11.0019.00 saatleri arasında ziyaret edilebilecek. Bursalıların bol kitaplı bir fuar geçirmelerini diliyoruz. eposta: turhangunay@cumhuriyet.com.tr cumkitap@cumhuriyet.com.tr P L e Petit Palais’deki “Mont Athos” sergisi zengin, dolgun, iyi hazırlanmış. İkonalar, tablolar, parşömen kitaplar, belgeler, kumaş ve gümüş eşya bir yanda, fotoğraflar ve mimarî çizimler ötekinde, genel dokuya hâkim olunmasını kolaylaştırıyortümünün arkasında, derin bir fısıltı, Ortodoks musikîsi eşlik ediyor. ervasız Pertavsız ENİS BATUR İki sergi, bir kitap nüyorum. Belki de, William Blake sergisini hemen Deccal’i izledikten sonra gezmiş olmamın etkisi var şu gözlemlerde. Ama, geçen kış, Louvre’deki Fabre sergisiyle Greenaway’in filmi sonrasında da benzeri düşüncelerin eşiğine gelip dayandığımı unutmuyorum. İyi şiir, iyi Edebiyat aynı semptomları göstermiyor hâlâ, sanırım. Hortlayan simgecilik, asıl hafif yazılı metinlerde duyuruyor ağırlığını. Gene de, gerilerde bir yerde, önümüzdeki dönem bize bir şeyler hazırlıyor olabilir. William Blake (17571827) TURHAN GÜNAY Aynaroz, keşiş kültürün efsanevî merkezi. Sınırları içine kadınların kabul edilmemesiyle ünlü. İki büyük dönemden oluşuyor tarihi: İstanbul’un fethinin (onlara göre “düşme”sinin) öncesi ve sonrası. Sergide, zaman içinde geniş yaygınlık kertesine ulaşmış birkaç ikona vardı; onları ayırırsak, konunun uzmanları dışındakilerin ilk kez göz göze gelme olanağını buldukları parçalar. Resimde, yazıda, tahtada, kumaşta yüksek bir estetik gusto, aşırı süse hiç yüz sürmemiş bir işçilik. Duvarlardaki açımlama metinlerinde ikonoklazma döneminin etkisinden söz ediliyor, ama Aynaroz manastırları enikonu kuytuda, korunaklıydılar, “figür”den bütünüyle kopmamış olabilirler, o sarsıntılı yıllarda. Benim açımdan heyecan verici parçalar belliydi: Olağanüstü güzellikte bir Vlakerna Meryem’i (Ekelöf’ü andım), Fatih’in 1451 tarihli bir tuğralı beratı (Samih’i andım), Nazianze’nin parşömen üstüne Söylevleri (Bilge’yi andım), bir musikî risalesi (Pascal’ı andım), görece yakın bir çağdan (XVII. Yüzyıl) iri harfli bir elyazması (kendimi andım!). Fatma Tülin, yalın derinliğe hayran kaldı. Aynaroz, göremeden bu dünyadan çekip gideceğim için hayıflanacağım noktalardan biri. * William Blake, şiirlerine biraz, desenlerine çok az yakınlık duyduğum biri; gene de, görsel dünyasını topluca görebildiğim için mutluyum. Bazı taşbaskılar ilgimi çekti. En etkileyici parça, Bacon’ın yağlıboyada uzantısını getirdiği, bir in vivo Blake maskebüstüydü. Yakınlık duyup duymamak farklı bir konu: Bütünüyle kendine özgü bir evren kurduğu tartışılmaz Blake’in. Desenleri ve resimleri, şiirinin imge düzenini somutlaştırdıkları için önemli, bir o kadar da tehlikeli ama! Kiminin gözünde, biri ötekini destekliyor, güçlendiriyordur belki, karışılmaz; benim gözümde, illüstratif ağırlıkları ve simgesel aşırılıkları nedeniyle, biri ötekini örseliyor. Şiirlerine birazdan fazla yakınlık duyuyor olsaydım yorumum değişmeyecek miydi? Bilmiyorum: Belki daha sivrileşecekti yargılarım. İlk izlenimim başkaydı: “Mont Athos” sergisiyle William Blake sergisinin aynı mekânda, aynı tarihlerde gerçekleştirilmiş olmasını yersiz bir karar saymıştım, çıkışta. Bir gün sonra, yabana atılamayacak bir ortaklığın o karara yerindelik kazandırdığını düşünmeye başladım: Neresinden bakılsa, inanç eksenli iki Dünya getiriyor önümüze, iki sergi. Biri, geniş zamana yayılmış, kolektif; ötekisi bir kişinin ömrüyle ve çizgisiyle sınırlı olsa bile, arkadaki dünya ortak. Üslupların taban tabana zıt oluşu, inanç ortaklığının estetik düzlemde bağlayıcı yanının bulunmadığını kanıtlıyor bir kez daha. Simge egemenliği iki sergi toplamının ikinci kesiştiği alan. Sanat ve Edebiyat, iyi ki simgecilikten uzaklaşmıştır, ayrı; hepten kurtulmuş, sıyrılmış mıyızdır o depodan, tartışılır. Modernler enikonu ayıkladılar alanı, simge istiflerinden. Yerlerine yenilerini koyup koymadıklarını tartmak gerekir. Öte yandan, şüphesiz çok farklı bir dille, geri dönüşler yaşadığımızı görüyoruz. Kiefer’den Jan Fabre’a dönüp bakalım son otuz yılın ürünlerine. Soyutlama devrimi bir noktada duvara dayanmıştır: Rothko’dan, Soulages’dan sonra gidecek yer, gidilesi yol bulamadı Resim sanatı; bundandır, bir bakıma kısır döngü, yeniliği tartışılır bir simgeci yaklaşımın hortladığını gözlemliyoruz. Bu sonuçta, inanç sorusu çerçevesinde yaşanan tıkanıklığın, yinelenme gücünün payının büyük olduğunu düşü MEHMET GÜLERYÜZ Güldüğüme Bakma: Mehmet Güleryüz’le Ayşegül Sönmezay’ın gerçekleştirdiği ırmaksöyleşiyi taşıyan kitap, son zamanlarda okuduğum en etkileyici kitaplar arasına girdi. Çok iyi, güçlü bir ressam Güleryüz bana sorulursa; ama bu kitap, ayrıca güçlü bir anlatıcı çıkarmış ortaya. Öyle bölümlere rastladım kitapta, değme yazarı imrendirecek zenginlikte: Kelime seçimleri, üslup, ritm duygusuyla bunlar bir Türk Edebiyatı Antolojisi’nin seçme sayfaları arasında yer tutabilirdi rahatlıkla. Yazsa, yazacak olsa aynı sonucu alır mıydı bilemeyiz; Güleryüz’de yazınsal retoriğin has özellikleri göze çarpıyor, gene de. Kitabın başlığını da derin buldum. Kapak fotoğrafı tipik ifadelerinden birini taşıyor, gülümseyen Mehmet maskesi bu. Şüphesiz sahici cephelerinden biri bu, ama perde arkasını unutmaya gelmez: Tam oturmuş kitabın adı. Güleryüz’ün Karşı Rüzgâr’ının katalog yazısını ben yazmıştım. Sonrasında, daha soluklu bir metne girişme isteği birkaç kez kabardı içimde, olmadı. Başkalaşımlar bitti diyorum (ve ‘emin değilim’ diye ekliyorum bazan) ya, 1012 Resim üzerinden bir Güleryüz okuması için yeniden çerçeve oluşturuverdim iki çırpıda: 1. MG ve hayvanolum (bis); 2. Su problematiği (bis); 3. Sosyal Mizah, Eleştirel tipleme: Daomier, Gnog&Co; 4. Erotizm eşikleri: Ten üzre; 5. Pozisyon ve Hareket (bis); 6. Surat; 7. Resim “altı” olarak isimlendirme; 8. “Sahne” ve “Rol” dağılımı: Tiyatrodan akan 9. Nesne/l Dünya: Gariplikler Müzesi; 10. El, Atölye, Tablo’nun (Desenin) içinde/dışında duruşu/duruşlarıyla Ressam; … İlk, hızlı çatı böyle. * Yan tasarı: Güleryüz’ün Votre Beauté dergisi için yaptığı sanatçı söyleşilerini kitaplaştırmak. ? İmtiyaz Sahibi: Cumhuriyet Vakfı adına İlhan Selçuk?Genel Yayın Yönetmeni: İbrahim Yıldız?Yayın Yönetmeni: Turhan Günay? Sorumlu Müdür: Miyase İlknur?Görsel Yönetmen: Dilek Akıskalı?Yayımlayan: Yeni Gün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık A.Ş.?İdare Merkezi: Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2, 34381 Şişli İstanbul, Tel: 0 (212) 343 72 74 (20 hat) Faks: 0(212) 343 72 64?Baskı: DPC Doğan Medya Tesisleri, Hoşdere Yolu, 34850 Esenyurt İSTANBUL.?Cumhuriyet Reklam: Genel Müdür: Özlem Ayden/ Reklam Müdürü: Eylem Çevik?Tel: 0 (212) 25198 74750 (212) 343 72 74?Yerel süreli yayın?Cumhuriyet gazetesinin ücretsiz ekidir. CUMHURİYET KİTAP SAYI 1045 SAYFA 3