25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

...KISA KISA... Yüreğini Ferah Tut ‘Psihi Vathia’ Ë Ahmet TELLİ C elal Saçaklıoğlu’nun Yüreğini Ferah Tut “Psihi Vathia” adlı romanı, tarihsel bir roman değil. Öyleyken, Balkan Savaşları, Bulgaristan’ın işgali, Yunanistan iç savaşı, Türk Kurtuluş Savaşı ile bu savaşın sonundaki mübadele dönemindeki olaylara yaslanır. Bu bakımdan resmi tarihin kayda almadığı ama savaşların asıl kişilerinin öyküsüdür anlatılan. Romanın kahramanlarından Arif, 80’li yılların sonunda kendisine gelen bir mektuptaki ipuçlarını izleyerek köklerini araştırmak üzere Yunanistan’a gider. Orada Eleni ile tanışması rastlantısal değil, sanki mektubu gönderenin planladığı bir sonuçtur. Eleni’nin de Arif’e katılmasıyla devam eden iz sürme, onları Bulgaristan’a götürür ve orada Teodor ile tanışırlar. Aslında bu üçünün geçmişleri ortaktır. Büyük dedeleri Selim, Yorgos ve Dimitar Balkanlar’da, Yunanistan’da ve Anadolu’daki sancılı, çalkantılı yıllarda birlikte olmuşlar; zaman zaman aynı cephede, zaman zaman da karşıt cephelerde savaşmışlardır. Üçü de çetecidir. Arif, yazarın yaşamından izler taşıyan bir kişiliktedir. Eleni ise ırkçı bir Yunanlı ile evlenmiş ve boşanmıştır, üniversitede görevlidir. Teodor, Hıristiyan bir ilahiyatçıdır. Bu üçünün ilişkiler yumağı dedelerinden kendilerine kalan dostluğun bir miras olarak kabullenilişidir bir bakıma. Onların sürdüğü izler, dedelerinin, Selim, Yorgos ve Dimitar’ın serüvenlerini ortaya çıkarır. Selim, Yorgos ve Dimitar, yoksul halk çocuklarıdırlar. Delikanlılık günlerinde kötü koşullardaki tütün fabrikalarında ve benzeri yerlerde çalışmaktadırlar. Osmanlı egemenliğindeki coğrafyada bir yandan işçi eylemleri, bir yandan ulusal bağımsızlık kıpırdanışları uç vermektedir. İşçi eylemlerindeki gözüpek ve dayanışmacı kişilikleri bu üçünü bir araya getirir ve ömürleri boyu sürecek dostluğun başlangıcı olur. Üçü de partizandır, partide, cesaretleriyle tanınırlar ve sözlerine değer verilir. Osmanlı egemenliğine karşı girişilen mücadelede her üçü de askere alınırlar ve emek savunmasında birlikte olan Selim, Yorgos ve Dimitar, kendi ordularının çetecileri olurlar. İtalyan ve Alman faşizmine karşı bu üç gözüpek çeteci, bir araya gelme yolunu bularak aynı cephede mücadeleye katılırlar. Bulgaristan işgalinde ve Yunanistan iç savaşındaki birliktelikleri, onların dostlukları kadar kararlılıklarını da gösterir. Arif’in büyük dedesi Selim, Osmanlı ordusundayken, İttihatçılar’ın vurucu güçlerinden biri olur ve Balkan Savaşları’ndan sonra güney cephesine gönderilir, oradan da kuzeye. Ruslara esir düşer. Sovyet devrimi sürecinde oradadır. Anarşistlerin yardımıyla kurtulsa da, dönem değişmiş, mübadelede bütün ailesi Türkiye’ye göçmesine karşın kendisi Yunanistan’da kalmıştır. Çünkü Türkiye’deki yeni yönetim, onlara iyi gözle bakmamaktadır, dahası, Türkiye’de cezalandırılması olasılığı vardır. İşçi eylemlerinde tanıştığı ve evlendiği Hatice de Türkiye’ye geçmek zorunda kalmıştır. Hatice, 1 Mayıs eylemlerinde ve işçi direnişlerinde öncü kadınlardan biridir ve o da partizandır. Savaşlar sırasında, gözünü budaktan esirgemeyen tavırları olmuştur. Mübadele sonunda bir Ege kasabasına yerleşen Hatice, Selim’i özleyerek, bir gün Türkiye’ye gelebileceğini umut ederek çocuğunu yetiştirir. Eleni ile Teodor’un büyük dedeleri de benzer serüvenlerle geçirmişlerdir ömürlerini. İç savaş sırasında birer gerilla olarak son bulur yaşamları. İkinci kuşak torunların Arif’in, Eleni’nin ve Teodor’un dostlukları, romanın paralel öyküsüdür ki, Arif ile Eleni’nin birliktelikleri aşka dönüşmüş ve evlilikle sonuçlanmıştır. Teodor ise ilahiyatçı olmasına karşın, dedelerinin mücadelesini öğrendikçe dünyaya daha gerçekçi açıdan bakmaya başlamış ve o da Müslüman bir Arap kızıyla evlenmiştir. Roman kişilerinin ortak özellikleri, üzerinde durmaya değer. Hemen hepsi, sıcakkanlıdırlar ve Akdenizli insanın özelliklerini gösterirler. İlk karşılaşmalarından itibaren birbirleriyle şakacı ve sanki önceden tanışıyorlarmışçasına senli benli oluşları yazarın bir zaafı mıdır, yoksa insan ilişkilerinin sahici ve yapmacıksız olmalarına duyulan özlem midir? Buna karşın geniş bir coğrafyada ve geniş bir zaman diliminde geçen olayların roman kurgusu içinde, yer, zaman ve belgelere, tarihsel gerçeklere uygun olarak verilebilmesi romanın asıl başarısıdır. “Psihi Vathia”, Yunan komünistlerinin ölen yoldaşları ardından birbirlerine söyledikleri teselli sözüdür, Türkçesi, “yüreğini ferah tut”tur. Romanın adı da buradan geliyor. ? Yüreğini Ferah Tut “Psihi Vathia”/ Celal Saçaklıoğlu/ Kırmızı Yayınları, 2008/ 426 s. Celal Saçaklıoğlu (19552008): İzmir Maarif Koleji’nde okudu. 1973’te ODTÜ İdari İlimler Akademisi’ne kaydoldu. Üniversitenin süresiz kapatılması üzerine Fransa’ya gitti. 197778’de Sorbonne Üniversitesi’nde “Fransız Dili ve Kültürü “ eğitimi aldı. ODTÜ’ye döndü, yeniden kaydını alarak Makedonya Teknik Üniversitesi’ne kayıt yaptırdı. Bir yıl sonra geri döndüyse de, ODTÜ; kaydını iki kez aldığı için başvurusunu reddetti. 12 Eylül süreciydi. 1981’de üniversite sınavlarına yeniden girerek Dokuz Eylül Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne girdi. Mezuniyetinden sonra Deniz Ticaret Hukuku alanında uzmanlaştı ve uluslararası birçok davada bulundu. Bu süreçte Fransızca, Almanca, Yunanca ve Rusçayı öğrendi. Dokuz Eylül Üniversitesi’nde “Deniz Ticaret Hukuku”, “Deniz Sigorta Hukuku” gibi alanlarda lisans eğitimi verdi, uzmanlık alanında birçok konferansa katıldı. Yazdığı romanın geçtiği coğrafyanın her bölgesini motosikletle dolaştı. Lise yıllarından itibaren herkes onu Şako olarak adlandırdı. 2008’de kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. CUMHURİYET KİTAP SAYI 986 SAYFA 19
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle