03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hazırlayanlar: Nilay Yılmaz, Aytül Akal, Mavisel Yener, Çiğdem Gündeş, Mustafa Delioğlu. ÇOCUKGENÇLİK OKUMA! Ë Mavisel YENER Ö ykü, roman, deneme yazarı Mehmet Güler, bu kez Düşler Bahçesi adlı kitabıyla okuruna “merhaba” dedi. 1944 Sıvas doğumlu, eğitimci, yazar Güler, yirmi sekiz yıl Türkçe ve yazın dersleri öğretmenliği yaptıktan sonra emekli olmuş. Yapıtlarından bazıları: Ak Badanalı Ev, Okul Bir Türküdür, İkizler, Keloğlan Keleşoğlan, İçim Dışım Gökkuşağı, En Güzel Gülücük Oyunu, Bir Eski Sevda, Üst Geçit, İstanbul Kanatlı Ben, Uçurtmam Bulutlardan Yüce, Ferhat Gibi, Adım Çocukların Olsun, Kese Kâğıdı Ustaları, Balonlar Gökyüzünün Olsun, Aşkı Çeyrek Geçe, Yedi Renkli Dünya Çocukları, Aydede’nin Öpücüğü, Öznesi Aşk, Satılık Uzay Mekiği, Arka Oda, Yelesi Rüzgâr, Yeşil Dinozorlar Derneği, Zamanın Elleri Var, Kargaya Şarkı, Yüreklerde Fay Hattı, En Güzel Gülücük Oyunu, Düşlerime Kuşlar Konuyor, Ayrılıktan Çok Aşktan Fazla. Bu yapıtların ortak yanı dil ve üslupta güzellikler yaratılmış olması. Mehmet Güler, yazınsal bir yapıtın malzemesinin dil olduğunu iyi bilen, dille hesaplaşan bir yazar. Düşler Bahçesi, Mehmet Güler’in ustalığını kanıtlayan, ince ince işlenmiş bir yapıt. Bahçedeki erik ağacı tam da çiçeğe, yaprağa duracakken kuzeyin acı poyrazı birden bastırır ve ağacı kavuruverir. Ağaç aldanmıştır; ilkyazda çiçeğe duramaz, herkes onun öldüğünü düşünür. Öldüğüne erik ağacı da inanır: “Topraktan, köklerden gelen ince sızımı unutup ölü gözlerle baktım çevreme.” Aynı bahçedeki dut ağacında yaşayan kuş ilkyazda kuruyan erik ağacını şarkılarıyla uyandırmak için çok uğraşır. Başarılı olamasa da umudunu asla yitirmez çünkü “şarkıları bitmemiş”tir henüz. Gelip gidip en neşeli şarkılarını söyler. Bu da yet Çocuklar Düşler Bahçesi’nde Oynayalım mı? meyince tüm kuşlar toplanıp bir koro kurar ve umutla şarkılar mırıldanırlar ona. Çocuk, mevsimi ilkyazdan bile saymaz: “Dalına çıkarken dizlerimi kanatan, meyvesiyle dişlerimi kamaştıran o ağaç olmadığı için ilkyazdan saymıyorum bu mevsimi. Bu yıl ilkyaz erik ağacına uğramayacak herhalde. Ve benim dişlerimi kimse kamaştıramayacak.” Çocuğun babası “bu ağaçtan artık hayır gelmez, ancak odun olur,” diyerek dallarını keser. Ağacın kesilmedik yeri, tek gövdesidir. “ ‘Yapmayın, köklerim daha canlı! Belki yeşeririm!’ diye feryat ettim. Yaprağı çiçeği olmayan ağaç demek ki dışarıya değil, kendi içine bağırırmış. Çığlığımı duyan olmadı. Bahçe sahibi gövdemi kesmedi. İnsan gibi sadece iki kol bıraktı. Yoksa kendine mi benzetmek istiyordu beni?” Çocuğun babası kuşları ve çocukları korkutsun diye ağacı korkuluk yapmaya kararlıdır. Korkuluğa eski giysiler giydirir, kocaman bir kafa yapar, eski bir şapka bulup geçirir kafaya. Boynuna yırtık bir atkı… Kaşı, gözü, ağzı, burnu olmayan bu korkuluğun yüzünü kim yapacaktır acaba? Korkunç bir korkuluk yüzü boyaması için babası çocuğu görevlendirir mi dersiniz? Çocuk nasıl bir yüz tasarlar? Peki korkuluğun onlara hazırladığı büyük sürpriz nedir? Bunların yanıtlarını kitabı okuyan kitap kurtları bulacak. Öykü, erik ağacı/korkuluk, kuş ve çocuğun ağzından anlatılan kısa bölümlerden oluşuyor. Bu da öyküye devingenlik getiriyor; kişileştirme yoluyla üçünün de ayrı ayrı iç dünyaları yansıtılıyor. Aslında kuş, çocuk ve erik ağacı, çevremizde yaşayan tanıdık “kişiler”. Her biri farklı bir kişiliği simgeliyor. Yazar, ustalığını bir kez daha kanıtlıyor. Akıcı anlatım, olayların sürükleyiciliği, çocuk okura göre dil, kolay okunmasını sağlıyor. Bulunduğu ortamda var olmaya çalışan insanları, başkalarının yaşamlarını da güzelleştirmeye çalışanları bir arada anlatıyor. Sanki satırlarda şiir yüreği de atıyor gibi. Uzun cümleler çok az. Genelde kısa ve şiirsel cümleler yeğlenmiş. Bedrettin Aykın iki bin yılındaki bir yazısında Mehmet Güler için diyordu ki; “Öyküde ve romanda, dozunu kaçırmamak koşuluyla, şiirsel söylemden yararlanarak, şiirsel tatlar katabilir yazar öykü ya da romanına. Yaşar Kemal, Sait Faik, Mehmet Güler ve Osman Şahin bu eğilimin yazınımızda şu an anımsadığım örnekleri.” Mehmet Güler, Düşler Bahçesi’nde de Bedrettin Aykın’ı haklı çıkarıyor ve dozu iyi ayarlanmış bir şiirsel anlatımla nakışlıyor öyküsünü. Doğa ile insan arasındaki tuhaf, hatta gizemli bağa dikkat çeken Düşler Bahçesi’nde karakter gelişimleri de çok başarılı. Karakterler ele alınarak okurun yaşama ve diğer canlılara dönük yeni bir bakış açısı edinmesi sağlanmış. “Bilirsiniz, biz serçeler, göçmen kuş değiliz. Sahi neden göçmen kuş değiliz, orasını anlamış değilim. Göçmen kuş olmak doğanın bir ödülü mü? Onları gizli gizli kıskanıyorum. Kim bilir, tüm gücümü, cesaretimi toplayarak belki bir gün takılırım onların arkasına. Doğamda olmadığı halde, bir göçmen kuş olup çıkarım. Ama üzerinde yaşadığım dut ağacını da özlerim.” Azerbaycan doğumlu İlham Enveroğlu’nun çizgileri okurun ilgisini görsel sanatlara çekebilecek denli başarılı. Onun çizgileri ve kitabın tasarımı resim yapmanın çok derin bir geleneğin uzantısı olduğunu, dolu bir bellekten süzülen renkler anlamına da geleceğini düşündürdü bana. Çocuk kitabı resimlemenin bilgisunar ortamında bulunan resimlerle, kopyala/yapıştır yöntemiyle, sayfaları renklendirme olduğunu sananlara önerim, bu kitabı edinmeleri. Düşler Bahçesi, okurunun özdeşim kurabileceği kahramanları olan, dönüşüm ve değişim olgusunu başarıyla vurgulayan, estetik bir yapıt. Başka bir deyişle, yazar bu yapıtı ile çocuğun dünyasına girebilmeyi başarıyor. Öylesine akıcı, capcanlı, akılcı bir serüven ki bu, Düşler Bahçesi’nin geçmişten bu yana var olduğunu ve gelecekte de var olacağını düşünüp yakınınıza koyuveriyorsunuz kitabı. Her kim Düşler Bahçesi’nin sayfalarını çevirirse, hemen gölgelerin gücünden vazgeçip “Edebiyatın gücü adınaaa! Güç bende artııık!” diye haykıracak gökyüzüne… ? www.maviselyener.com * Düşler Bahçesi, Mehmet Güler, Resimleyen: İlham Enveroğlu, Tudem Yayınları, 70 s., 2008 (8+ yaş KİTAPÇI Rüzgârlı Bir Gün Anna Milbourne/ Resimler: Elena Temporin/Çeviri:Tuba Akoğlu/ Tübitak/ 2008/24 s. (36 yaş) Kitap, okul öncesi çocukları rüzgarın ne olduğu konusunda bilgilendirmek için hazırlanmış, ancak resimleri öyle güzel ki, yetişkinler de zevkle okuyabilir, hatta dilerlerse kendi kitaplıklarına koyabilir. Ağaçların bir o yana bir bu yana neyin salladığını merak etmez mi çocuklar? Ederler elbette. İşte bu kitap, onların bu meraklarını giderebilir. “Görebileceğiniz bir şey değil. Tutabileceğiniz bir şey değil.” Peki ama nedir rüzgâr? Kitabın ilk sayfasında, Tübitak’tan anne ve babalara önemli bir not var: “Kitaplıklarımızdaki kitaplar belirli yaş grupları için hazırlanmaktadır, ancak her çocuğun ayrı özellikleri olduğunu unutmayınız... Bu nedenle çocuklarınız için kitap seçerken, içinde bulundukları yaş grubuna dikkat etmenin yanı sıra, lütfen bireysel gelişim özelliklerini de göz önünde tutunuz.” Çabuk İyileş Janey Louise Jones / Resimleyen: Veronica Vasylenko / Çeviri: Nevin Avan Özdemir / T. İş Bankası Kültür Yayınları/ Basım yılı: 2008 / 28 s. (5+ yaş) Prenses Gelincik’in birçok macerası var: Kartanesi, Arkadaşım Leylak, İkiz Kardeşlerim, Oyun Parkı… Elimizdeki kitap, Gelincik’in büyükbabasının hastalığını konu alıyor. Büyükbaba hastanededir ve bütün aile onun için endişelenmektedir. SAYFA 24 A. Akal, M. Yener, Ç. Gündeş, N. Yılmaz Doktorlar büyükbabanın hastanede bir hafta kalması gerektiğini söyler. Gelincik, onu her gün ziyaret eder. “Her gün, bir öncekinden birazcık daha iyi göründüğünden emindi.” Yine de, jimlastik yarışmasında aldığı sonuç, büyükbabanın hastalığı ile ilgili olabilir miydi acaba? Kitabın girişinde okurlar sayfaya yapışmış minik bir zarf bulacak. Kartta, Gelincik, okurlara “geçmiş olsun” kartının önemini ve nasıl hazırlandığını anlatıyor. Annem Neden Şişmanladı? Fatih Erdoğan / Resimleyen: Fatih Erdoğan / Mavibulut Yayınları / Basım yılı: 2006 / 32 s. (47 yaş) “Çocuktum ufacıktım, Bir susayıp bir acıktım. Dedim: Dede masal anlat. Dedem dedi: Sen anlat. Ben anlattım dedem güldü. Bilmem dedem neden güldü.” 1985 yılından beri yayımlanmakta olan “Artık Kendim Okuyabilirim” dizisinin bu kitabı, 2008’de yeni baskısını yapmış. Dizide tam 20 kitap var. Hepsi de yukardaki tekerlemeyle başlıyor, “Çocuktum ufacıktım...” “Fili Yuttu Bir Yılan”, “Ablam Bana Dil Çıkardı” ya da “Geçiyordum Uğradım” diyerek başlayan serinin ilk okurları, şimdi otuz yaş cıvarında olmalı... Ritmik cümle yapılarıyla kolayca ezberlenen öyküler, önce yetişkinler tarafından okunuyor çocuklara, daha sonra okumayı öğrenen çocuklar, kendileri kolayca okuyabiliyorlar. Anneler şişmanlarsa ne olur? Bunu bilmeyecek ne var, tatsız tuzsuz diyet yemekleri gelmeye başlar sofraya. Üstelik bu diyet sırasında anneler epey sinirli de olur... Ama bu kez şişmanlayan anne pek mutlu. Gülüp duruyor durmadan. Acaba anneye neler olmuş dersiniz? Vampirin Asistanı (İkinci kitap) Darren Shan / Tudem Yayınları / Türkçeleştiren: Arif Cem Ünver / Kapak Resmi: Tim Byrne / Yaş Grubu: Belirtilmemiş/ Nisan 2008/ 216 s. Vampirin Asistanı, Ucubeler Sirki ile başlayan dizinin ikinci kitabı. İlk kitapta, örümcek hayranı genç Darren Shan ve üç arkadaşı Ucubeler Sirki ile tanışır. Aslında sadece sirkle değil bu aynı zamanda gençlerin korku ve heyecanla da gerçekten! ilk karşılaşmalarıdır. Özellikle Darren ve Steve tüm hayatlarını değiştirecek bir serüvene atılır. İkinci kitap olan Vampirin Asistanı, işte bu serüveni anlatıyor. Darren birinci kitaptaki başına gelenlerden sonra hiç istemediği ve nerede biteceğini bilemediği bir yolculuğa çıkmak zorunda kalır. “İnsan istemezse yolculuğa çıkar mı hiç? Hem de nereye gideceğini bilmeden…” demeyin. “İnsan”sanız karşı koyabilirsiniz belki ama ya insan değilseniz… Darren bu yolculuk sırasında yeni arkadaşlar edinir. Ucubeler Sirki’ni daha yakından tanıma olanağı bulur. Hatta o da bu akıl almaz gösterinin bir parçası olur. Nasıl mı? Ama sonunu da söyleyip korku, gerilim ve heyecan türü ro¥ CUMHURİYET KİTAP SAYI 987
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle