23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Alova’nın manzum çevirisi Herakleitos’un ‘Kırık Taşlar’ı Şair Erdal Alova, Herakleitos’un Doğa Üzerine adlı kitabından kalan küçük parçaları (133 parça), Kırık Taşlar adıyla manzum biçimde çevirmiş. Alova’nın, Elitis’in bir şiirinden alıntıladığı şu epigraf, kitabın adına ayrıca bir anlam kazandırmış: “Ve kollarının arasında/ Kırık taşlar bulmak isterdim:/ Tanrının sözleri/ Kırık taşlar: Herakleitos’tan parçalar”. (Çeviren: C. Çapan) Yeni baskısı Can Yayınları’nca kısa bir süre önce yapılan bu kitap, 2003 yılında Bordo Siyah Klasik Yayınlar’ının Felsefe Dizisi’nde yayımlanmıştı. Ë Gonca ÖZMEN ntik Yunan ve Romalı filozoflardan bazıları, düşüncelerini şiirsel bir söylemle ortaya koymuşlardır. Örneğin Parmenides, görüşlerini şiir biçiminde dile getirmiştir. Lucretius’un da De Rerum Natura (Evrenin/Varlığın Yapısı) adlı kitabında felsefi düşünceyle şiir, şiirle felsefi düşünce iç içedir. Platon ise başlangıçta lirik şiirler, dithyramboslar ve şarkılar yazmıştır. “Ah gökyüzü olaydım da / sana binlerce gözle bakaydım,” gibi çarpıcı dizeleri vardır. Aristoteles’in şiirlerinin yanı sıra şiir üzerine yazıları da dikkate değerdir. (Bkz. Poetika) Şu dizeler Herkül’e yol gösteren erdem perisi Arete için yazdığı şiirdendir: “senin için ölmek, kaderin en tatlısıdır, / (...) / Öyle sonsuz, yakıcı bir alevle sararsın ki aklı / altının, servetin derdini yener / ve baba evinde tatlı uykuyu. / Senin için ey kızım, Zeus oğlu Herkül / ve Leda’nın oğulları, Dioskur’lar / binlerce acı çektiler senin için,” (Kostas Tapouzis, Antik Yunan Lirikleri I, PlatonAristoteles, çev. K. Cüneyt Çetinkaya, Öteki Yay., Mayıs 2000) Nietzche, şiirleri bir yana, çoğu felsefe yazılarını bile şairane bir dil kullanarak düzyazı şiir yazar gibi yazmıştır. Bu bağlamda Jean Paul Sartre’ın Baudelaire üzerine yazdığı kitabı anabiliriz. (çev. Bertan Onaran, Toplumsal Dönüşüm Yay., Eylül 1994) Martin Heidegger de şiirle yakından ilgilenen filozoflardandır. Onun Hölderlin ve Georg Trakl’ın şiirlerini irdelediği yazıları; şiire olan ilgisinin, şiir ve şiir dili konusundaki yetkinliğinin kanıtları olarak sayılabilir. (Bkz: Hölderlin, Seçme Şiirler, çev: A. Turan Oflazoğlu, İz Yayıncılık, 1977 ve CogitoŞiir, YKY, Sayı: 38, Kış 2004) Bu isimlere Bachelard, Bataille, Benjamin, Garaudy, Thomson, Caudwell gibi kitap, 2003 yılında Bordo Siyah Klasik Yayınları’nın Felsefe Dizisi’nde yayımlanmıştı. Herakleitos; “gizlenmeyi sever” dediği doğanın gizlerini çözmeyi, onu anlamayı ve açıklamayı amaçlamıştır. Doğadaki değişim ve düzende karşıtların çatışması ve birliğine dikkat çekmiş, bunu temellendirmeyi denemiştir. Her şeyin karşıtlık yoluyla ortaya çıktığını; varlığın sürekli bir akış, değişim ve oluş halinde bulunduğunu ileri sürmüştür. Bu değişimi açıklamada kullandığı karşıtlık, doğanın düzenini bozarak onu kaosa sürüklemez; tersine, karşıtların gerilimi doğada onca çeşitlilik arasındaki birliği ve düzeni sağlar. Her bütünü karşıtlıklar oluşturur. Bu bütünler de bağlantıları herkesçe görülemeyen bir birlik oluştururlar ki görünmeyen bu uyum görünenden daha güçlüdür. Çeşitli varlıkları bir arada tutarak evrendeki gizli uyumu sağlayan da bu karşıt gerilimdir. Örneğin karşıt seslerin uyumunun oluşturduğu lirin ezgileri ile kirişi terk eden okun ölüme doğru yolculuğu da aynı gerilimin sonucudur. Yaşam ile ölüm iki karşıtlık olarak birbirlerini üretirler. Ona göre, görünürde devinimsiz gibi duran şeylerin bile özleri sürekli bir değişim geçirmektedir. Herakleitos’un açıklanmaya çalışılan bu düşünceleri kendi sözleriyle desteklenmek istenirse: “Yeni / yepyeni / sular akar / aynı ırmağa”, “Aynı ırmağa / girdiğimizde / girmeyiz // Biziz / değiliz”, “Aynı şey içimizde / diriyle ölü / uyanıkla uyur / gençle yaşlı // Biri olur öbürü / öbürü biri”, “Bilmezler ki / Nasıl uyuşur karşıtlar // Uyumu / karşıt / gerilimlerin // Yay ile lir gibi”, “Bilin ki / her şeyde ortak / savaş // (...) // Çekişerek / var olup / yok olur / her şey” (Not: Herakleitos’taki “savaş” sözcüğünden, insanlar ya da ülkeler arası silahlıölümlü çatışmaları değil; doğadaki değişim ve oluşu sağlayan karşıtların çatışmasını anlamalıyız.) Hareket (akış) halindeki varlığı, değişim ve oluşu, evrensel ilke/yasa/ölçü saydığı logos ile açıklamıştır. Evrendeki her şey ve düzen, karşıtların uyumu ve birliği; logosa göre olup bitmektedir. Ancak ona göre çoğu insan bunu kavrayamaz: “Her zaman var olsa da Logos / insanlar kavrayamıyorlar onu / Her şey bu Logos’a göre / olup bitse de”. Evren; doğa yasası logosa ve ölçülere uygun olarak alev alıp, hiç durmaksızın yanıp sönen ve başı sonu olmayan bir ateştir. Evrenin ana ilkesini, varlığın temelini oluşturan ateşin büyük bir hareket ve değişme gücü vardır. Karşıtların birliği olan ateşteki değişim ve oluş da süreklidir; “Her şey / ateşle değişilir // Ateş her şeyle” der Herakleitos. Doğada değişmezlikten söz edilemeyeceğini belirterek; her şeyin özünün ateşin dönüşümleriyle oluştuğunu düşünür: “Ateş dönüşümleri: // İlkin deniz // Deniz ki / yarısı toprak / yarısı ‘yakıcı’ // Toprak ki / dağılır / deniz olur”. Güneş de bir ateştir ve her gün yenilenir. Ruh da ateşten meydana gelir ve eğer ateşini kaybederse insan ölür. EN BÜYÜK ÜSTÜNLÜK Herakleitos’un “En büyük üstünlük” olarak nitelediği bilgelik; dünya düzeninin işleyişini, logosu, çokluğun birliğini; karşıtlıkları içlerinde barındıran nesneler ve nitelikleri için esas olan devinimi, değişimi ve oluşu algılamaktır. Aristokrat bir aileden gelen Herakleitos, her şeyin olup bitmesindeki evrensel yasa olan ‘logos’u kavrayamayan halk yığınlarını hor görür ve “Çoğunluk / kavramaz / karşılaştığı şeyleri // Ne de anlar / öğretildiği zaman / ama öyle görünür” der. Önyargılar, koşullanmalar, cahillik, duyuların bazen yanıltıcı olması gibi nedenlerle kişilerin gerçeği göremediklerine dikkati çeker. Bilgi edinmede, duyuların rolünü önemsemekle birlikte, aklı esas alan bir filozoftur. İnsan davranışlarıyla ondaki değişmeleri yönetenin logos olduğunu ve sınırsız saydığı ruhun çok derinde bulunduğunu söyleyen Herakleitos; insanların rasyonel birer varlık olarak, bedensel arzuları ya da benleri ile başa çıkmalarının zorluğunu ancak davranışlarda ölçülü olmak gerektiğini vurgular. Herakleitos, kendini dinleyerek kendisi üzerine düşünür ve iç gözlemde bulunur. Ona göre uykusunda herkes kendi özel dünyasına döner. “Uyuyanlar da çalışır / dünya işinde” diyerek rüyalarla dünya işlerinin bağlantılarına değinir ki bunlar zamanı için oldukça ilginç düşüncelerdir. “Dinlememeli / çocukların / ana babayı / dinlediği gibi” sözleriyle söylenenlere ve inanılanlara kuşku ile yaklaşan ve bunları eleştiren Herakleitos, buna karşın akla, kentin düzenini sağlayan yasalara güvenir ve adalete inanır: “Akılla konuşanlar / güvenmeli / her şeyde ortak olana / bir kent / nasıl güvenirse yasalarına”. Her şeyde karşıtların birliği, çatışma, sürekli devinim ve dönüşümü esas alan; bu nedenle de diyalektiğin kurucularından sayılan Herakleitos; inancın, mitolojinin yerini gözlem ve aklın, felsefe ve bilimin almasında öncü rol oynamış düşünürlerdendir. Dünyayı doğaüstü güçler ya da efsanelerle değil, maddeden yola çıkarak açıklamaya ve yorumlamaya çalışmıştır. Hegel, onun bu diyalektik yöntemini idealist dünya görüşü doğrultusunda yorumlamış; Marx ve Engels ise bu yöntemi tarihsel ve toplumsal olayların, doğa ve toplumdaki değişimlerin materyalist yorumlanmasında kullanmışlardır. “Altın arayanlar / çok kazıp / az bulurlar” diyen Herakleitos’un yazdıklarından günümüze kalanlar azdır; ancak bunların insanlığın düşünce tarihine katkısı oldukça büyük olmuştur.? Kırık Taşlar/ Herakleitos/ Çeviren: Erdal Alova/ Can Yayınları/ 176 s. CUMHURİYET KİTAP SAYI 975 A düşünürleri de ekleyerek bu listeyi uzatabiliriz. KARANLIK FİLOZOF İlkçağ Yunan filozoflarından Herakleitos (MÖ 540480), anlaşılması güç biçemi nedeniyle “karanlık filozof” olarak anılır. Kullandığı dil çokça kapalı ve bulanıktır. Az sözcükle çok şey anlatma çabası şiirdeki sözcük ekonomisini çağrıştırır. Söylemek istediklerini apaçık söylemek ve açıklamak yerine imlediği; çağrışımlarla ya da aforizmayı andıran özlü sözlerle ortaya koyduğu için tutumu şairlerinkini andırır. Sokrates bile ona olan hayranlığını gizlememiş; düşüncelerinin kapalılık ve derinliğini vurgulayarak onların anlaşılabilmesi için “Delos’lu bir dalgıç gerek,” demiştir. Herakleitos, doğadaki oluş ve değişimi anlatmada sık sık savaş ya da çekişme gibi eğretilemelerden yararlanmıştır. Ondaki ırmak imgesi ise, bilindiği üzere, her şeyin sürekli bir akış ya da değişim içinde olduğunu vurgular. Anadolu coğrafyasında yaşamış olan Antikçağ Yunan şairleri ile Catallus, Lorca, Neruda, Kavafis ve Guillevic’ten çeviriler yapmış olan şair Erdal Alova, Herakleitos’un Doğa Üzerine adlı kitabından kalan küçük parçaları (133 parça), Kırık Taşlar adıyla manzum biçimde çevirmiştir. Alova’nın, Elitis’in bir şiirinden alıntıladığı şu epigraf, kitabın adına ayrıca bir anlam kazandırmıştır: “Ve kollarının arasında / Kırık taşlar bulmak isterdim: / Tanrının sözleri / Kırık taşlar: Herakleitos’tan parçalar” (çeviren: C. Çapan) Yeni baskısı Can Yayınları’nca kısa bir süre önce yapılan bu SAYFA 14
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle