08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Selçuk Altun’la “Senelerce Senelerce Evveldi” üzerine... ‘Poe’nun pelerinini gerdiği bir romanla karşı karşıyayız’ misafirleri tarafından çalınır ve onlar büyük ikramlar bahşeder… Balat’ta ev sahibi olmak vasiyet karşılığında çok az kişiye nasip olur örneğin… Sürekli yeni kahramanların kahramanının hayatına girmesi, onu yeni hikâyelerde buluşturur. Sizin de böyle bir ruh halinizden söz edebilir miyiz? Ya da şöyle sormalı: Çok geziyorsunuz ve bu size farklı hikâyeler sunuyor ister istemez… “Hep aynı ana karakterle” roman roman yol aldığım bir kişisel değerlendirmedir, ama bunu ilk kez duymuyorum. Aslında nice yazar için, kaç kitap yazsalar da hep aynı kitaba devam ettiler denmemiş midir? Dayalı döşeli evden armağanlar, yaşamsal yardımlar ve gizemli misafirler aslında bir tuzağın parçaları olamaz mı? Unutmayalım Edgar Allan Poe’nun pelerinini gerdiği bir romanla karşı karşıyayız. Çok gezmekten, “bilet almadan çıktığım yolculukları da” kastediyorsan doğrudur. Ve ben en çok, odaklandığım bir kitap, konçerto veya yağlıboya resimle çıktığım gizemli yolculuklardan beslendiğimi duyumsarım. AYKIRI GEZİLER Çok geziyorsunuz; öyle ki hikâye Buenos Aires’e dek uzanıyor… Biraz anlatır mısınız; hangi atmosferlerde, hangi seyahatlerden beslendi bu roman ve kaleme alındı? Romanlarımda mekân önemlidir. Mekân, bazen bir derviş, bazen bir estet duruşlu karakter gibi sahne alır romanlarımda. Yazdıklarımı varsıllaştırmak için aykırı gezilere çıkarım. Mahmudiye ve Tirebolu ilçelerinde rahmetli babam kaymakamlık yapmıştı. Mahmudiye’ye, 46 yıl sonra ilk kez gittim; bir zaman tünelinde beni bekler gibiydi. Çalakalem kentleşmesine rağmen Tirebolu’nun hüzünlü ama kartpostal güzelliği direnmektedir. Ara sıra yazılarımda adı geçer, Grassia Yalman nam bir kadim dostum vardır. Yaşam dolu ve içten bir insandır. İyi bir anlatıcıdır. Bana babasının kuzeni A.’nın öyküsünü anlatmıştı. Bir kırık aşk öyküsünün ardından Buenos Aires’e giden varsıl A. artık bir huzurevinde gün sayıyordu. Duyduklarımdan etkilenmiştim onu takdir hakkımı da kullanıp bir ana karakter olarak son romanıma monte etmek istedim. Buenos Aires’e gittim ama A.’yı değil de ruh ikizi Ester’i bulmaktı amacım. Grassia, istersem A.’yı görmemi sağlayacağını söyledi ama onu tanırsam kısıtlanacağımı duyumsadım. 2006 ilkyazında Buenos Aires’e gittim. Buenos Aires’in İstanbul’un kuzeni olduğuna inandım. O gezi beklediğimden daha fazla verimli geçti. (Serendipity!) Geçen yıl A. öldü. Buenos Aires’e yeniden gittiğimde mezarını ziyaret edeceğim. Romanda yine Grassia’dan dinlediğim sarsıcı bir yaşamöyküsü daha var. Onu deşifre etmemeliyim. Roman aşkına Edgar Allan Poe’nun kabrini ziyaret için Baltimore’a da gittim. Kente girerken romanımın finalini kafamda çözmüştüm. Ürktüm! Selçuk Altun ideal okuruna ulaşabildi mi? Kitaplarımın satış adedi açısından soruyorsan, umurumda değil. “Annemin Öğretmediği Şarkıları” bu yıl İngiltere’de yayımlayacak olan yayınevinin bir ortağı kitabın Türkiye’de 5500 satmış olmasından etkilenmişti. Demek ki bestseller olmayan bir romanın kaderi ülkemizdekinden pek farklı değil. Edebiyat dünyasını takip edenler bilir, Ku(r)şun Lezzeti başlıklı romanımdan KİTAP SAYI Selçuk Altun’un yeni romanı Sel Yayıncılık tarafından yayımlandı. Bu kez Edgar Allan Poe’nun ünlü “Annabel Lee” şiirinin ilk dizesi olan Senelerce Senelerce Evveldi’yi kitabının başlığı yapan Altun, İstanbulBuenos Aires hattı üzerinde aşk hikâyelerine tanık ediyor bizleri. Altun’la, dilsel oyunların romanın sonuna dek devam ettiği yeni kitabı üzerine söyleştik. ? Erdem ÖZTOP* S ayın Altun, yeni romanınız yayımlandı; Senelerce Senelerce Evveldi adını verdiğiniz. Tabii ilkin kitabınızın adına ilişkin bir sorum olacak! Biliyoruz ki, “Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir” ve “Bir Sen Yakınsın Uzakta Kalınca” Oktay Rifat’ın dizeleridir. Şimdi de Edgar Allan Poe’nun bir dizesi kitap adı oldu. Bu tutku nasıl başladı? Tutku derken, şiire olan tutkunun bir vefası mı bu? Evrensel şair Oktay Rifat, bana şiirselliği sevdirmiştir. Döne döne okuduğum iki şairden ilkidir (diğeri Louse Glück.) İlk iki kitabıma başlık olan dizeleri “Yalnızlık Gittiğin Yoldan Gelir” ve “Bir Sen Yakınsın Uzakta Kalınca” da bir şiir doyuruculuğu yok mudur? Ben Oktay Rifat’ın dizelerini romanlarıma katık yapmadan öte, onun seçme şiirlerinin 1993 ve 2007 yıllarında İngilizceye çevrilmesi ne uğraştım. Bu projelere zaman ve para harcadım. O kitapların ünlü AngloAmerikan üniversite kütüphanelerine girmesini sağladım. Bu uğraşıların şiire olan tutkudan öte bir sıfatla taçlandırılmasına itiraz etmem. Yeni romanımın başlığına gelince... Her şiirseverin bildiği üzere “Senelerce Senelerce Evveldi”, Edgar Allan Poe’dan ünlü “Annabel Lee”nin ilk dizesidir. Önemli yazar ve estet Güven Turan, Melih Cevdet Anday’ın çevirisinin orijinalinden daha vurucu olduğunu söyler. (İlginç bir durum da Anday’ın, Annabel’i “Annabell” olarak yazması ve bu yanlışın 1952’den günümüze dek düzeltilmemesidir.) Romanımda Edgar Allan Poe hayranı bir karakter var. Suat’ın Poe fanatizmi, Selçuk Altun’un Oktay Rifat tutkusundan bir galaksi yılı daha üsttedir. Suat güya romanda üç, dört sayfa görünüp romanın dışına çıkacak ve diğer ana karakterleri kukla gibi oynatacaktı. Ama o Selçuk Altun’u da yönetmeye kalkınca aralarında bir düello başladı. İnşallah düelloyu okur kazanır! Edgar Allan Poe (18091849) çağdaş gizem edebiyatının öncüsü, önemli şair, denemeci ve eleştirmendi. Dâhi özellikleri vardı, ayaklarının yere bastığı dünyada ıstırap ve yokluk içinde öldü. “Senelerce Senelerce Evveldi”yi Edgar Allan Poe’yu anımsatacak kaçınılmaz dize olduğu için seçtim. Bol kahramanlı bir roman daha! Sizin roman tarzınız bu yönde diyebilir miyiz? Bol kahramanlı bir kurgu zinciri! “Edebiyat aslında bir matematiktir” düsturundan yola çıkış söz konusu olabilir mi bunda? Okura sadece okuma görevi sunulmuyor Selçuk Altun romanlarında! Kahramanlarla, kahramancıkları karıştırmamak gerekir. Okur kahramancıkları ilk fırsatta unutmalıdır. Yazarın ana hedefine hizmet ediyorsa bir romandaki karakter sayısını yadırgamamak gerekir. Romanda gizem ve kırık aşklar at başı giden iki temadır. Anlatıcım bir adresten diğerine koşturarak Ester Arditti’yi ararken kırık aşk öyküleri de dinleyecektir. Bu, anlatıcının iz sürebilmesi için sanki ödemesi gereken bir bedeldir. Ben de kısa pasajlara unutulmaz (?) aşk öyküleri sığdırmaya çalıştım. (Annabel Lee şiiri, bir aşk romanı denli sarsıcıdır.) Roman karakterlerinin sayısını bu kurgu planı belirledi. Edebiyat aslında bir matematiktir söylemine itiraz etmezsem, Selçuk Altun onu cebire dönüştürüyor demeye mi getireceksin? Edebiyat matematiğin kuzenidir. Bu yüzden üniversitelerde fen ve edebiyat bölümleri aynı dekana bağlı kılınmaktadır. Selçuk Altun romanlarını biraz birikimli ve sabırlı okurların benimseyeceği söylenir. Bakın adaş olsanız da soydaş olmadığınız kahramanlarınız var; Selçuk Alten (mesela bu da mezar taşında yazan addır), Selçuk Altan gibi… Bunu nasıl açıklarsınız? Bir oyun mu? Gizemin üstadı Edgar Allan Poe’nun bir tutkusu da kriptolojiydi. (Şifreli belgeleri çözme ilmi.) Adaşlarımla ilgili denklemi okurlarımın takdirine bırakmalıyız. Ne kadar çok da olsa kahramanlarınız aslında tek bir tanedir ana karakteriniz! Harp Akademili kahramanınıza sürpriz yaşamlar bahşedilir. Kapısı sürekli tanrı ? SAYFA 4 CUMHURİYET 935
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle