Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? dair şöyle der: “En önce Sirenlere rast geleceksiniz; bunlar kendilerine yaklaşan bütün insanları büyüler. Biri bilmeyerek yakın geçip nağmelerini işitmiş olsa, vay haline! Karısı ve suçsuz çocukları bir daha yurtlarında görüp dönüşünün şenliğini yaşamayacaklar; çünkü Sirenler onu ahenkli nağmeleriyle büyülemiş olurlar: Onların oturduğu çayırın kenarlarında etleri çürümüş insan kemiklerinden ve kalıntılarından yığınlar vardır… Oradan çarçabuk geçmeli ve adamlarının kulaklarını tatlı balmumu ile tıkamalısın, hiçbiri seslerini işitmesinler diye…” Öyle görünüyor ki Ahmet Oktay da “Her ürün ayartıcı bir Siren” derken modern dünyanın Sirenleri’nden söz açıp ülkesine, anavatanına, İthaka’ya dönmekte olan Odysseus’un yolculuğu ile “Gittik pazarın sonuna kadar;/dönüş başladı sonra aynı yoldan” diyerek bir ilişki kurmuş. Odysseus gibi zordur herkesin işi. YAŞAMLA İNSAN ARASINDAKİ İLİŞKİ Bu doğrultuda, Ahmet Oktay şiiri olağanüstü işlevsellik gösteren bir şiir. Sizin nasıl baktığınıza bağlı olarak şiir ya da yaşam şeklinde görünen. Diğer bir deyişle Lirikler’e eğer şiir mi diye sorarsanız şiir, yok eğer yaşam mı diye sorarsanız size yaşam yanıtını verecektir. Ahmet Oktay, Lirikler’de yaşamı yalnızca tarif edip açıklamaz, yaşamla insan arasındaki ilişkiyi de gösterir bize. Tam bu noktada özellikle de son yıllarda şiir dilinin tıpkı “yaygın bilim sel dil” gibi betimsel olduğunu özellikle söylemek istiyorum. Bu ne anlama geliyor peki? Betimsel tasviri şiir dili deneyimlenen ve yaşantılananları vermekten uzak bir dil olduğu gibi ister istemez kurguya yönelen bir dildir. Deneyimlerin niteliksel karakterini aktaracak “tarifi” şiir dilinden uzaklaşmak anlamına geliyor bu. Amaç da zaten deneyimleri aktarmak değildir, daha çok bir kurgu uyarınca ‘görünebilirlikler’ kurmaktır. Lirikler sözcüklerin bir araya gelip kurduğu bir metinden daha fazlasını ifade edebiliyorsa, bu, Ahmet Oktay’ın yaşantı ve deneyimleri tarif edip açıklamasındadır ki şiir derken ben bunu kastediyorum. Gerisi birtakım oyunlar, birtakım hamlıklar, birtakım çekişmeler, ıvır zıvır işte… Büyük ölçüde imgesiz bir şiir olup teknik denilen birtakım uygulamalardan fersah fersah uzak bir şiir olması bakımından da Ahmet Oktay şiiri yaşamın karşısına dikilmez. Anlaşılması için deneyimlenmesi gereken bir şiirdir dersem sanırım Ahmet Oktay şiirine birazcık da olsa yaklaşmış olurum. Örneğin, Bir Kederi Duyumsamak (s. 28) adlı şiirde hakikaten kederi duyumsarız. Üzerimize aleni çöker hüzün. Şiir, nesnel bilgi (bu da ne demekse, insan sanki her şeyin dışında bir gözlemci ve buradan yola çıkarak nesnel dediği kendinden bağımsız bilgilere ulaşıyor) veren bir şey değildir. Yukarıda da söylediğim gibi deneyimleri, yaşantıları aktarma işidir. Lirikler’i okurken bunu gördüm, Ahmet Oktay, deneyimlediği hayatın darbeleriyle şiir yazıyor ve böylece okuyucuyu hayatla bire bir ilişkiye sokuyor. Şiirsel bir yaratıcılık içinde yaşantıladığı hayatı bize tarif edip aktarıyor. Oyun yok, illüzyon yok ve en güzeli hayatla aramızda herhangi bir şey yok. Kimi zaman tarif etmekte zorlandığımız ve “bu anlatılmaz, yaşanır” dediğimiz noktada devreye girerek bal gibi de anlatılır diyor Lirikler. Bu anlamda bir alete dönüşüyor: Hayat açacağı!... Sonra ver elini köpüksü, alevsi dünyalar. “Anlamak istiyorsan yoksulu, sadaka verme, birlikte dilen. Çanağını tut ve yorul.” (s. 26) Şiirsizlikten kavrulanlara Lirikler. ? Lirikler/ Ahmet Oktay/ Şiirden Yayınları/ 60 s. Ahmet Oktay Hamas ? Helin SARI* ir yanda İsrail'in yıllardır süren baskı politikaları, diğer yanda ise El Fetih ve Hamas arasındaki, bitmek bilmeyen güç mücadelesi… “Kutsal Topraklar” zor bir sınavdan geçiyor. Aslında “aynı geminin yolcusu” olduklarını unutan, El Fetih ve Hamas, iç çatışmanın dozunu arttırırken, Filistin halkı barışın hala çok uzakta olduğunu bir kez daha fark ediyor. Ancak belki de en acısı, İsrail'in yıllardır gerçekleştirmeye çalıştığı “Filistin'i bölme” politikasının, bu kez bizzat Filistinli örgütlerCUMHURİYET KİTAP SAYI B ce yürürlüğe konuyor olması. İç çatışma Gazze ve Batı Şeria arasında kalan son bağları da koparıyor. Peki, Hamas'ı Hamas yapan ve El Fetih ile bu denli sarsıcı, Filistin halkı için de, bir o kadar yıkıcı olan bu rekabete sokan ne? CNNTürk'ün deneyimli dış haberler muhabiri Bora Bayraktar'ın, Karakutu Yayınları'ndan piyasaya çıkan yeni kitabı “HAMAS”, bu sorulara yanıt arayanların karşısına, tam da zamanında çıkıyor. Bölgeyi çok iyi bilen ve uzun yıllardır, Arafat başta olmak üzere, Filistin meselesinin pek çok önemli aktörü ile yüz yüze görüşen Bayraktar, “HAMAS” ile Filistin'in dünü, bugünü ve yarınını anlamaya çalışanların işini kolaylaştırıyor. Yazar, Mısırlı Hasan El Benna'nın kurduğu Müs908 ? SAYFA 25