Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Trevanian'ın Nicholas Seare adıyla yazdığı masallar yayınlandı… Trevanian’ın dönüşü! 'sakinler' köşelerine çekilmiş dünyanın sonunun geldiğine olan inançlarıyla günah çıkartıp Tanrı'ya dua etmektedirler. Cehennemin kapısından biraz uzaklaşmak için edilen dualar, 'günahlar' hesaba katıldığında çok da sebepsiz görünmüyor çünkü. Elbette kimse kusursuz değil! Ve Trevanian da bu bilinçle yazıyor ve müthiş bir keyif veriyor eski hikâyelerden bugüne dair gönderdikleriyle. Kendi adını kullanmayarak ve saklanarak hep gizemli, 'kimliksiz', bilinmez hatta bilinemez olarak addedilen Trevanian bazıları için bir idolken bazıları yalnızca onun kitaplarını severdi. Trevanian ve Nicholas Seare adları onun en bilinen takma adlarını oluşturdu; gerçek adıysa hep Rodney W. Whitaker'dı. TREVANİNAN YILI Gerçek adını yalnızca mesleğine dair ve gündelik hayat pratiklerinde kullanırken konu, romanlarına ya da öykülerine geldiğinde edebiyatını takma isimler üzerine oturttu. Böylece müstear isimler de onun hem yaratıcı bir özne hem de bir roman kahramanı olarak ikili bir işlevle çıkmasını sağladı okuyucuları karşısına. Texas'ta sinema üzerine dersler veren daha sonra Fransa Bask’ına geçerek hayatını bu bölgeyle İngiltere arasında geçiren ve 2005 yılını Trevanian yılı olarak kutlayan Whitaker, 14 Aralık'ta bu yılı tamamlayarak hayata veda etti. Son romanı İnci Sokağı ve kendine ait yeni sitesiyle (www.trevanian.com) birlikte giderek gün ışığına çıkmaya hazırlanan Trevanian'ın ölüm haberi kamuoyuna yaklaşık bir hafta sonra arkadaşı ve aynı zamanda yayıncısı olan Michael Carlisle tarafından, mezarının yeri gizli tutularak duyuruldu. Kategorik olarak Bestseller bir yazar olmasına rağmen kimliğindeki gizem Trevanian'ı daha kişiye özel bir yazar, kahramanlarını da özdeşleşilen daha içeridenbizden biri yaptı. Şibumi'nin kahramanı Nicolai Hel bu anlamda tüm insanüstü özelliklerine rağmen gerçek biri olarak görüldü ve benimsendi. Kasaba, İnfazcı, Hesaplaşma, Şibumi, Katya'nın Yazı, Yirminci Mil, Kentte Sıcak Gece editörlüğünü yaptığı Ölüm Dansı ve son romanı İnci Sokağı ile yukarıda kısaca anlatmaya çalıştığımız Kaba Saba Masallar ve 1339 ya da Öyle Bir Yıl ise yazarın Nicolas Seare adıyla kaleme aldığı kitapları. Yazarın bugüne kadar yayınlanmış tüm kitapları E Yayınları tarafından çevrildi ve yayınlandı.. Kimliğini saklama meselesini bir imaj kaygısının dışında farklı romanlarındaki farklı karakterleri tasarlamak için yaptığını belirttiği bir söyleşisinde, yazdığı karakterlere bürünme gerekliliğinden dem vurur Trevanian. Çeşitliliği yakalamak adına da kendi kimliğinin dışında 'bilinmeyen'den hareket eder. Önce kendi bilinmez olur ki kahramanları da o derecede bilinmez olsun. Özellikle Şibumi Türkiye'de ve dünyada büyük bir ilgiyle bu bilinememezlikle birlikte odak haline geldi. Olağanüstü yeteneklere sahip kahraman Nicolai Hel ile romandaki Go oyunu üzerine kurulu olan büyük felsefi derinlik Şibumi'nin okuyucu kitlesinde geniş bir etki uyandırdı. Karakterdeki gerçeküstücü efektlerin hiç kimsenin sahip olamayacağı türden olması bunu engellemedi ve hatta diğer yandan kahramanlarla özdeşleşme eğilimi romanın asıl başarısının temel noktasını bile oluşturdu. Roman, Go'nun basitleştirilmiş şekli ve onun gölgesi olan hayatı, olağan görünümlerin altında yatan gizli üstünlükle birlikte Şibumi'yi aramaya gerek bir felsefe olarak işler kısacası: Hayat basitliktir; hayat bilgiden çok anlayıştır; hayat ruhsal rahatlıktır ama asla pasifisizm değildir. Tüm felsefesi Şibumi düzeyinde bir insan olabilmek olan Nicolai Hel'i böylesi bir kahraman yapan işte bu anlayış, arayış ve görme biçimidir. Ve dolayısıyla özdeşleşen okuyucu kitlesi açısından da aynı kriterler söz konusudur. 1979 yılında ilk baskısının yapılmasına ve aradan geçen yıllara rağmen okuyucu kitlesinden hiçbir şey kaybetmeyen Şibumi, giderek artan bir merak ve istekle hergün yeniden keşfediliyor. Klasik bir action ya da best seller gibi tasarlanan ancak içeriğine Doğu ve Batı felsefesinin karşılaştırmalı etkisinin da katılmasıyla, aksiyonlara içerik ve anlam kazandırıp Doğu felsefesiyle işleyen Şibumi, kahramanı Nicolai Hel vasıtasıyla tüm Batı felsefesine başkaldırıyor; Hel'in hayatını adadığı 'gerçek yaşam felsefesi'ni Amerikan pragmatizmiyle karşılaştırıyor ve pragmatizmin kurduğu “modern dünya” algısını alaya alarak ilkel görünen ancak binlerce yıllık akıl ve zekâ ürünüyle donanmış Go stratejilerini hem kendi hem de okuyucunun yaşam alanına sokup büyük ve ulaşılamaz görünen Batı felsefesine karşı yalın ama gerçek bir alternatif oluşturuyor. Trevanian Şibumi'yi Go oyununun binlerce hamle olanağı üzerine kurar. Böylece okuyucudaki derinlik hissi romanın akışı içerisine yerleşirken bir anlamda görünmeyen ama hakim tema 'sonsuzluk' ortaya çıkar. Aslında bu ikili yapıyı Trevanian'ın diğer kitaplarında da görmek mümkün. Çok kültürlü bir zemin yakalayarak farklı kültürler arasındaki ilişkileri romanlarına kaynak eden Trevanian, Katya'nın Yazı'nı da bunun üzerine bina ediyor. Özellikle Bask kültürü üzerine oturtulmuş kurgu temelinde bir aşk öyküsünü işleyen yazar, çok basit bir öyküden Bask'ın kültürünü taşıyan diyalogları, insan suretlerini, toplumsal davranış biçimlerini ve folklorunu taşıyan bir izlek sunuyor. Aşk romanından şiddetin en ucuna kadar savrulan Katya'nın öyküsü hem Kasaba, İnfazcı, Hesaplaşma, Şibumi, Katya'nın Yazı, Yirminci Mil, Kentte Sıcak Gece editörlüğünü yaptığı Ölüm Dansı ve son romanı İnci Sokağı, Nicolas Seare adıyla kaleme aldığı ‘Kaba Saba Masallar’ ve ‘1339 ya da Öyle Bir Yıl’ Trevanian'ın kitapları. Kitapların tümü E Yayınları tarafından Türkçe'ye çevrildi ve yayımlandı.. ? Emrah YARALI okuyucuyu altüst ediyor hem de Trevanian'ın üslup çeşitliliğinin sınırsızlığını keşfettiriyor okuyucuya. Örneğin kurguyla bilgi düzeyinin aynı oranda aktığı bir dinamik Katya'nın Yazı'nı psikolojik bir roman tadına ulaştırabiliyor. Böylece ne sadece bilgi veren eklektik bir öykü ne de öykünün içine eklenen sözlüğe dönüşüyor. Roman bu anlamda müzik, dans, ritim, estetik ve öykünün aktığı bütüncül bir ilişkiyi sağlıyor. Romanları arasında Kasaba, aralarında en sakin ve durağan kurguya sahipken, okuyucuyla daha mesafeli bir dil ve ilişki kurarak, Times yazarının dediği gibi bir yazarın yazabileceği en gerçek ve en duygulardan sıyrılmış kitabı olarak dikkat çekiyor. Birbirinin devamı niteliğindeki Hesaplaşma ve İnfazcı, daha action'a dayalı, öyküyü okuyucuya hızlı miseenscene'lerle, öyküsel kırılmalarla ve okuyucuyu boşa düşürmelerle kurgunun gündelik hayata olan uyumunda hayranlık verici olabiliyor. BÜYÜK BİR KAYNAK... Fark edilebileceği üzere gerek romanlarında gerek ortaçağ masallarında gerekse de öykülerinde, her kitabın kendine has üslubu okuyucuya zenginlik ve çeşitlilik sunmakla beraber kitaplar, farklı yazın olanaklarını göstermesi açısından hem yazarlara büyük bir kaynak hem de üslup farklılıklarının içerisindeki Trevanian'a 'özel' olanı gösteriyor. Öyle ki yedi yıl aradan sonra ve ölmeden hemen önce tamamladığı İnci Sokağı, otuzların Amerika'sını resmeden, o dönemin arka planında ekonomik buhranın oluşturduğu hayat standartlarını, ona eşlik eden Amerikan kültürünü, müziklerini ve hikâyelerini ve bir çocuğun penceresinden radyoya sığan koca bir dünyayı nostaljinin tüm etkileyici atmosferiyle sunuyor okurlarına. Romandaki çocuk zerafetiyle bir dönemi anlatmak da Trevanian'ın düşünsel ve yazınsal yeteneğinin bir sonucu olsa gerek. İnci Sokağı'ndan sonra diğer kitaplarını bu sefer onu anlamış olarak yeniden okumak, Trevanian'ın keşfedilmemiş ya da kişide “gizemli” kalmış yanlarını açığa vurmak adına daha da iştah artırıcı olabiliyor. Haydi sofraya, Trevanian ya da Nicholas Seare okumaya! Anısına saygıyla... ? İnci Sokağı/Trevanian/ E Yayınları/470 s. Kaba Saba Masallar/Trevanian/ E Yayınları/168 s. KİTAP SAYI 908 T revanian'ın Nicholas Seare adıyla yazdığı piyasaya yeni çıkan hikâyeleri her zaman için bildiğimiz aynı ustalık ve aynı zekâ ürünüyle karşı karşıya bırakıyor okuyucularını. İnce espri yeteneğiyle Trevanian bu sefer ortaçağın “karanlık” yüzüne ve masallarına ironik bir üslupla yaklaştırıyor bizi ve güçlü anlatım tekniğini bir kez daha ama başka bir üslupla örneklendiriyor. Tarihte yer etmiş kahramanlıkları ters yüz ettiği ‘Kaba Saba Masallar’ ve hem gerçek bir entelektüeli hem de müthiş bir anlatıcıyı ortaya çıkaran ‘1339 ya da Öyle Bir Yıl’, Nicholas Seare adıyla yayınlandı. Kaba Saba Masallar bir dilencinin malikâne kapısında inildemesiyle başlıyor. Trevanian gibi masal sever malikane sahibi anlatmasını istiyor yeni dilenci, eski Şövalye Lancelot'tan kendi zamanını, yaşadıklarını ve Kral Arthur'un Yuvarlak Masa Şövalyeleri'nin ters yüz edilmiş hallerini ya da Hektor ile Aşil'in 'masalsı' hikâyesini. Masal olmasına masal olan bu anlatılar biraz da açık saçık olmasıyla ortaçağın kilise algısına inat tersine bir dünya kuruyor ve belki de her şey 'başka olabilir' sorusuna yönlendiriyor okuyucuyu ve hikâyeleri. Tarihten diğer bir sayfa olan 1339 ya da Öyle Bir Yıl kitabı ise çok gezmiş, çok görmüş sokak satıcısıyla onun “aydın” arkadaşının yolunun, soğuktan donmamak için gizlice girdikleri boş bir malikâneye düşmesiyle başlıyor. Masalın oluşacağı ve gelişeceği üzere malikâne boş değildir. Ama SAYFA 14 CUMHURİYET