05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

? 1389 Ingmar Bergman’a (19182007) veda yazısında The Guardian onu, “Karanlıklar Sanatı’nın Ustası” diye selamlamış. Bence o sinemanın Thomas Bernhard’ıydı. Fanny and Alexandra’yı irkilerek ama saygıyla izlemiştim. Damadı, polisiyeci Henning Mankel onun için, görme yeteneğini yitirdikçe müziğe sığınmıştı demiş. 1390 Ne zarif site komşumuzsunuz siz Ayla Çınaroğlu Hanımefendi. Artı, yetkin bir çocuk öyküleri yazarı ve titiz bir okursunuz… 1391 07.08.07 tarihli Cumhuriyet’ten iki haber: 1) “Notu düşen CEO, istifa etti”: Küresel yatırım bankası Bear Stearns’in genel müdürü Warren Specter şirketin kredi derecelendirme notu bir çıt düşünce görevinden derhal istifa etmiş. (Bu haberi okuyan her duyarlı insanın aklına istifa özürlü CHP’liler geliyordur. Benim aklıma, istifa ile istifade arasındaki minigelgit de geliyor.) 2) CHP İzmir Milletvekili Kemal Anadol mal bildirimini açıklamış: “İzmir’de 1 Foça’da 3 taşınmaz, 1 otomobil, 2 tabanca ve 1 tüfek.” (Örnek olacağına trajikomik olmamış mı?) 1392 The Last Novel’dan (David Markson): “Edebiyat iki kez okunacak nesneler yazma sanatıdır” der Cyril Connoly. ”Okumak başkasının beyniyle düşünmektir” der Schopenhauer. Robert McAlmon, James Joyce’a Ulysses’ini pencereden atmayı düşündüğünü söyleyince o, “Sakın ha!” demiştir. “Sokaktan Socrates geçiyor olabilir.” ”Dante daima popüler kalacaktır, çünkü onu kimse okumaz” der Voltaire. ”Yazarın en iyi dostu çöp kutusudur” der Isaac B.Singer. 1393 20 Ağustos 1 Eylül arası, romanımın son bölümüyle ilgili verileri tamamlamak için Boston, New York ve Baltimore’daydım. Aldığın kitaplar, gittiğin konser ve müzeler senin olsun, kalandan (s)öz et derseniz; Metropolitan Museum of Art’ın Rockefeller Center’daki hediyelik eşya dükkânında, Sezen Aksu çalıyordu. / Broadway’deki bir Starbucks’ta kahvaltı siparişi için sıramızı beklerken kasadar kız portatif raftaki CD’leri çalmaya çalışan orta yaşlı adamı (beyaz) uyarınca hırsız adayı, gösterisi yarıda kesilmiş bir sanatçı tepkisiyle mekândan uzaklaşmıştı. New York’ta klasik müzik CD’leri aldığım iki mağaza da kapanmış. / Beşinci Bulvardaki Barnes and Noble nam kitabevinin kafesinde, karşı masadaki bayanı Derya Baykal’a benzettim. Cep telefonu çalsa da merakımı gidersem diye umutlandım. Derhal çaldı, (Canımmm…) Muhabbetin sonunu bekleyip merhabalaşacak zamanım yoktu. / Bindiğim taksinin şoförüne (zenci) “İyi günler” diledim; “Peki” dedi. / Şoförler, göçmenler ve bayanlar ne kadar sık cep telefonuyla konuşur olmuşlar. O iletişim aleti olmaktan çıkmış, terapi aracı olmuş. / Park Avenue’daki bir kuyumcunun vitrininde taşlı bir dolmakalem gördüm. Etiketinde 900 bin dolar yazıyordu (KDV’si hariç.) / Yedinci Bulvar’daki İrlanda Pub’ında, “AC Milan Sevilla” Avrupa Süper Kupa finalini izledim. Vitrinde Şampiyonlar Ligi’ne kalan takımlar listelenmişti. 32’sinden yalnızca ikisinin adı yanlış yazılmıştı (Fernabahçe, Beskiktas). / Müthiş insan, iyi yazar Erje Ayden ve eşi Lisa’yı evlerinde ziyaret ettim. Onlarla sohbet için her yıl New York’a gidebilirim. / Altı milyon kitaptan mürekkep, gezegenin en büyük sahafı Strand’da aradığım iki kitabı da bulamayınca (Colin Wilson’dan The Outsider ve P.K.Page’dan bir şiir kitabı), deplasmandan 20 galip dönmenin doyumuyla mekânı terk etmiştim. / Dönüş uçağında önümüzde oturan zarif bayan tiyatro sanatçısı Oya Başar’mış. Yemek yerken bile kitap okudu… 1394 Şiirin Anlamı mı? “Şiirlerin anlamı olsaydı onların şiir olması gerekmezdi.” Adam Phillips, 1998 “Şiirin nesri aştığı noktada, sözcüklerin de anlam ötesi bir varsıllığı vardır.” F.R.Jones, 1994 Kenneth Koch “Şiirlerinde gizli anlamlar var mıdır?” John Ashbery “Hayır, yoksa okura onu bulabilme şansı vermiş olurdum.” 1395 Yazar Adaylarına (Son Uyarı): “Yazarlık bir meslek değil mutsuzluk durumudur. Bir sanatçının mutlu olabileceğine inanmam.” Georges Simenon “Yazmak için konsantrasyon gerekir, uzun ve zahmetli bir konsantrasyon. Ve yalnızlık o konsantrasyonun bedelidir. Kötü bir roman yazmak için bile uzun bir karantina kaçınılmazdır.” Tobias Wollf “Yazarın zor bir yaşamı vardır. Herkes böyle der ve herkes haklıdır.” Stephen Koch “Yazmak sizi yaşamdan koparır. Yazmak her şeye terstir; çocuk ve iş sahibi olmaya bile…” Paul Theroux “Savaşın diğer yazarlarla değil, kâğıda döktüklerinledir.” J.P.Donleavy 1396 10.08.07 tarihli The Guardian’da, iki bin okurun katılımıyla yapılan “En Büyük Aşk Öyküsü Kitapları” anketinin sonuçları açıklandı. İlk on; 1.Rüzgârlı Tepeler E.Bronte / 2. Gurur ve Önyargı J.Austen / 3. Romeo ve Juliet W.Shakespeare / 4. Jane Eyre C. Bronte / 5.Rüzgâr Gibi Geçti M.Mitchell / 6. İngiliz Hasta M.Ondaatje / 7. Rebecca D.du Maurier / 8. Doktor Jivago B.Pasternak / 9. Lady Chatterley’in Sevgilisi DH Lawrence / 10. Çılgın Kalabalıktan Uzak T.Hardy. (Benim okuduğum en büyük aşk romanı şimdilik Gabriel Garcia Marquez’den Kolera Zamanında Aşk’tır.) 1397 “Türk edebiyatında okuduğunuz en büyük aşk romanı hangisidir?” dersem yanıtınız hazır mıdır? Benim İnce Memed I diyesim geliyor. (Aynı konuda bir anketin sonuçlarını şevkle okurdum.) 1398 16.08.07 tarihli Hürriyet’teki, Ertuğrul Özkök’ün “Çölaşan’la Veda Yemeği” başlıklı yazısından iki alıntı: 1) “Hürriyet’e gelince, işin rengi değişiyor. Bir muhabirin işine son verilmesi bile olay oluyor. Büyük gazete olmanın bedeli var. Başkaları küçük kalmaya, kendilerini küçük görmeye devam ettikçe…” (Emin Çölaşan’ın işine son verilmesi olay olduysa bu Hürriyet’in büyüklüğünden ziyade Çölaşan’ın popülaritesindendi. Özkök kovulsa acaba kaç kişi Hürriyet’e küser?) 2) “Hürriyet bundan 5 yıl önce yeni yayın ilkelerini belirledi. Bu ilkeler, yeni ve çağdaş yayıncılık anlayışının temel taşlarıydı. Kişi hakları, hakaret, takıntı gibi konularda daha titiz bir yayıncılık sürdüreceğiz. Bunda kesin kararlıyız.” (Selçuk Altun’un ilk iki romanına Hürriyet ve onun kardeş gazete ve TV kanalları ilgi gösterdi. Ku(r)şun Lezzeti adlı romanından sonraysa kitapları doğaçlama aforoza uğradı. Hürriyet, kitaplarının varlığından habersiz gibi davrandı. Radikal, kitapları hakkında yazılan yazıları refüze etti. Bir kültür dergisi onun hakkında yazmayı düşüneni caydırdı. Hakkında saldırı yazılarına çanak tutuldu v.s. v.s. (Çünkü Selçuk Altun Ku(r)şun Lezzeti’nde, medyada antitekelciliğe karşı bir duruş sergilemişti.) Bu tutum, “kişi hakları ve takıntı” konularındaki yayın ilkeleriyle nasıl bağdaşır, merak bile etmiyorum. Umursadığımdan değil, kayıt aşkına söyledim.) 1399 Uğur Kökden’den yeni bir gezi ve Güven Turan’dan öykü kitabı okumak isterdim. 1400 İyi şair Süreyya Berfe kitaplık’ta (Mayıs, 2007), “Selçuk Altun “Kitap İçin”leri yayımlamaya başladığı için seviniyordum. Yine ara verdi. Neden?” demiş. Selçuk Altun hiç ara vermedi. Notları bine ulaşınca ayda bir yazmaya başladı. Çünkü yazmakta olduğu romana vakit ayırmak istiyordu. Cumhuriyet Kitap’ın zarif yönetmeni Turhan Günay köşesinde, artık onun her ayın ilk perşembesinde yazacağını önceden belirtmişti. Berfe’nin yanılgısına başkaları da düştü! Bir dergiye göz gezdireceksem, genel yayın yönetmeninin sunuş yazısını ıskalamam. Genelde en heyecanlısıdır. ? KİTAP SAYI 920 SAYFA 10 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle