Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
? la. Tabii ruhban sınıfını düşünerek söylüyorum bunu. Haç da hep ilgimi çekmiştir, kana bulaştığı da gerçektir. Ben haç sözcüğüyle gizlilik kavramını eşitlemişimdir. Ona hep bir büyü bulmuşumdur. Haçla ilişkimi ayrıca hiç anlamamışımdır. Kitap sözcüğüne de gelince: Dünyayı hep bir kitap gibi görmüşümdür: Okunacak bir kitap. Metafiziğe inanır mısınız? Ya da ilgilenir misiniz? İnançlarım hiç olmamış gibi gelir bana. Sevgilerim hep sevgilerim olmuştur. Her şeye sevgiyle yaklaşmak isterim ben. Metafizikle ilgim oldukça yenidir. Büyülü bir sözcük o da. Zengin mi zengin: Bir şiir yatağı. Hep de ortaçağ sevgim gibi ona sarılıyorum nicedir. Tanpınar’ın bir sözü vardır: Ortaçağ’da insan güldüğü kadar, başka bir çağda gülmemiştir, der.. YAZMAK EVRENİN BÜYÜLER YUMAĞIDIR ‘‘Varolan sonsuzdur’’ diyorsunuz. “...Bu şairler ilerde varolacaktır! Bir anlamda siz de yapıtlarınızla sonKadının sonu gelmez köleliliği bittiği, suzluğa imzanızı atıyorsunuz. Ama yio kendi kendine ve kendisi için yaşane de şüpheye düşüyorum, sonsuzluğa yabilir duruma geldiği zaman; erkek, inanıp inanmadığınız konusunda. şimdiye dek iğrenç olarak kaçındığını Bilinmezlik, ya da fizik ötesi: Diyaptığı, ona özgürlük hakkını tanıdığı lin içkin sorular alanıdır. Düşünülür zaman, o da bir şair olacak, kadın biama, bilinmez olur, şaşkınlık gibi. linmeyeni keşfedecektir. Onun dünDüşünürler değin, şairlerin de konuyası bizimkinden farklı mı olacaktır? sudur. Sonsuzluk, düşüncesi benim Bize, garip, dipsiz , itici, lezzetli şeyler giderek konum oldu. Varolanın sonverecektir ve biz onları alacağız, anlasuzluğu, böylece ben de pekişti. yacağız. Hem özellikle aşkınlık, bende büyüO zamana kadar, şairden yenifikirlü serüvenini hiç eksilmeden sürüler ve biçimler istersen, bütün pırıltılı yor. Bunda büyük şiir yükü buluyoçocuklar bu talebi karşıladığını sanır: rum. Bu da bana yetiyor. Sonsuzluğa ve sorun o değil, hiç değil!“ imzamı atıp atmamaya gelince, böyle Arthur Rimbaud düşüncelerim olmadı benim. Yaz(Paul Demeny’e mektup’tan) ? mak evreni büyüler yumağıdır, bunun da tadını çıkarmalı derim. Adlandırılmayan Yoktur/ İlhan ‘‘Yüz tektir’’ diyorsunuz; ancak biBerk/ YKY/ 108 s. lim her şeyin icabına bakıyor. Genetikle oynanıyor kopyalarımızı çıkarabilecek durumdalar. O zaman yüzlerimizin benzersizliği de kalmayacak. Belki de bizi kurtaran tin olacak o zaman? Sizce kurtulur muyuz? Yüz, Levinas’ın büyük konularından biridir, yüz beni de çok ilgilendirmiştir. Yüzün tekliğini, benzersizliğini hiçbir şey bozamayacaktır. Yüz çünkü sonsuzdur. Siz hem mekânları, hemn sokakları bolca dolaşan birisiniz. Bu dolambaçlı yollardan hayatı öğrenip yazıyorsunuz. Fakat daha dolambaçlı bir yol var; o da kadın. Aynı zamanda bir kenti, kasabayı dolaşır gibi ya da Pera’da, Galata’da dolaşır gibi kadınların ruhunda dolaşıyorsu“Ben bedenime baştan beri nuz. Buna karşın bir yabancılaştığımı sanmıyorum. erkeğin üzerinde bir Yaşlılığımda da” diyor İlhan Berk... kenti dolaşır gibi dolaCUMHURİYET KİTAP SAYI 854 SAYFA 5 şamazsınız. Keşfedilecekleri çok bir şeyleri, yan sokakları yok. Bu açıdan baktığımızda kadınlardan daha çok az şair çıkmasının (nedenlerinden biri) sorumlusu erkeklerin kadın gibi grift olmaması gibi geliyor bana. Ne dersiniz? Başta Rimbaud, sonra da bütün gerçeküstücü şairler gibi ben de kadını devrimci, devrimin kendisi gibi gördüğümü söyledim hep. Sonra da yüce bir varlık gibi gördüğümü de yineledim hep. Sonra şairlere erkek, kadın şair, diye de bakmam hiç. Kadınlardan daha az şair çıkıyorsa (ki bu da tartışılır), kadınların şair olamayı istememelerindendir (bu da türlü nedenlerdendir). Ayrıca az değildir kadın (bu kadın sözcüğünü kullanmak istemezdim) şairlerimiz. Başta Gülten Akın’ı saygıyla anarak başlarsam, öyleleri var ki, şimdiden onları tanınmış pek çok şaire yeğlerim. Hem şu da bir gerçek: Rimbaud’nın aşağıdaki sözlerinin daha gerçekleşmemesindendir belki de: