24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

KISA KISA...KISA KISA...KISA KISA... Bir Kadın İşçinin Gençliği oluşu inanılırlığı zedelememişti. Çünkü eski bir din görevlisiydi. Avusturya’daki proleter kadın hareketinin kurucularından Adelheid Popp da (18691939) çocukluğunu anlattığında Almanya ve Avusturya’daki pek çok aydın, benzer bir şaşkınlık göstermiş olmalı. Çünkü Popp da bir işçiydi. Avusturya’nın çok sayıdaki çocuk işçilerinden biri. On yaşını beş ay geçince okul çağının bittiğine karar verilen, girdiği işlerde yaşını hep olduğundan daha büyük söyleyen bir kız. Ailesinin bütün üyeleri de işçi.. Üstelik aile, reisini yani babasını bir süre önce kanser gibi doktor giderleri ağır olan bir hastalıktan kaybetmişti.. Adelheid’in anlattıkları elinin emeğinin dışında yalnızca Tanrı’nın acımasına güvenen, kızının namuslu kalmasına önem veren bir işçi anne ile tanıştırıyor bizi. Kızının cinselliğinin sömürülmemesi için dikkatli olan bu kadın ne yazık ki emek sömürüsü ile ilgili hiçbir şey bilmemektedir. Çocuklarını okula göndermeyi aksattığında jandarmalarla evinden alınarak öğüt dinlemeye götürülen bir zavallı. Kadıncağız elbette okulun önemini bilmektedir. Ama çocuklarını okula gönderemez ? Sennur SEZER izler, Afrika’nın yarı vahşi toplumlarının yaşam koşulları hakkında, kendi toplumumuzun en alt tabakaları hakkındakilere oranla daha fazla bilgi sahibiymişiz”. Bu cümle 1890 yılında , Almanya’nın yüksek tirajlı muhafazakâr gazetelerinden birinde yayımlandı. Bu itirafın nedeni, Geohre’nin üç ay fabrika işçiliği yapışının öyküsünü anlatışıydı. Kitabın adı “Üç Aylığına Fabrika İşçisi”ydi. Geohre’nin Sosyal Demokrat Partili “B çünkü sırtlarına giyecek doğru dürüst bir giyecekleri yoktur. Kızı yani Adelheid, bir seferinde köylerinin en varlıklı kişisine, bir düşese, ayakkabısının yokluğundan söz eden bir yalvarma mektubu yazar. Düşes, okula haber gönderir. Kızın ayaklarının ölçüsü alınır. Adelheid ayakkabılarını düşeşin köydeki şatosunda devletlinin elinden alır. Düşes bu kızcağıza resimli kitaplar verir, hasta olan ağabeyine de doktor gönderir. Ama bütün yardım bu kadardır. Doktor ağabeyin hastalığını çaresiz bulacak hastaneye naklettirecektir. Bir süre sonra ağabey ölecek, kitaplar da evde açlık baş gösterince birkaç kuruşa satılacaktır. Düşes de ailenin durumunun aslında iyi olduğuyla ilgili dedikodular bahanesiyle yardım isteklerini geri çevirecektir. Adelheid’in elinde kalan tek şey, bir oda kapısından içeri baktığında gördüğü kendine benzer kızın kim olduğu sorusudur. Sorunun yanıtının kapıda bir ayna bulunuşu olduğunu yıllar sonra anlayacaktır. Adelheid’in bir işçi lideri oluşunun geçmişinde böyle bir çocukluk vardır. Ve kadın işçilerin siyasal toplantılara katılmasının olağandışı sayıldığı bir gençliktir Adelheid’in gençliği. İYİ BİR OKUR VE ANLATICI Okula yeterince gidememiş, ağır işlerle ezilmiş, besinsizlikten sık sık bayılma krizleri geçiren bir genç kızı Sosyal Demokrat Parti üyeliğine, işçi önderliğine, başarılı bir konuşmacı, önce Viyana Belediye Meclisi sonra Avusturya Parlemento üyesi ve Uluslararası Kadın Komitesi Başkanlığı’na götüren yolun ilk adımı elbette merak edilecek bir konudur. Bence sıradan bir işçiyi bir lidere dönüştüren ilk adımda kitaplar yer alıyor. Okuma ve öğrenme açlığı ile bulabildiği her kitabı okuyan bir çocuktur Adelheid. Okuduklarını anlatmaktan da hoşlanır. Okuyup anlattıkları kimin zaman anlamını kavrayamadığı aşk hikâyeleridir. Bu hikâyeleri kelimesi kelimesine tekrarlarken, ağabeylerinin neden güldüğünü anlamaz, söylediği cümledeki “masumiyetini kaybetmek” ya da “bekaret” sözcüğünün anlamını bilmemektedir çünkü. Ama iyi bir anlatıcı olduğu için dinleyicileri her gün artmaktadır. Bu anlatım gücü onu lider yapacak basamaklardan biridir. İkinci basamak, bugün işyerinde tacize katlanmamak tanımıyla özetlenebilir. Gezici şirket yöneticisinin “güzel elleri”ne iltifatlar edişini izleyen yaşam koşulları ile ilgili soruları, yakında daha iyi ücret alabileceği vaatleri onu önce umutlandırır. On iki saat çalıştığı bu işyerinde hakkı olan ücreti alabilecektir belki. O sıra yönetici onu öpüvermiştir. Adelheid dehşet içindedir. Bu olayı dışardan gözleyen bir iş arkadaşı, onu sevgilisini elinden almakla suçlar. Durumu evde annesine açtığındaysa, her zaman namus konusunda çok titiz olan kadıncağız, neredeyse pek tepki göstermez. Kızına pek kötü bir olay yaşamadığını söyler. “Daha iyi ücret alacaksa bir öpücükten bir şey çıkmaz! Ayrıca Noel’e de bir şey kalmadı.” Adalheid, Noel’de eve para götürmemeyi göze alacak, fabrikaya geri dönmeyecektir. İş arama günleri, ettiği dualar onu işçinin yaşam koşulları konu sunda bilinçlendirirken kilise ve kurallarına inancını da zayıflatacaktır. Kadınların işyerlerinde hem emek hem cinsel bakımdan sömürülüyor oluşunun bilgisi onun yaşayarak ulaştığı bir bilgidir. Bu bilgi, onun proleter kadın hareketine önderlik edişini de kolaylaştıracaktır. Adelheid’in eşi, Julius Popp hem düşüncelerini paylaşabildiği hem de kendisini geliştirmesine yardımcı olan bir kişidir. Dokuz yıl sürebilen evliliği annesinin umduğu gibi onu tam bir ev kadınına dönüştürmez. İleri bir işçinin gelişmesini pekiştirir. Adelheid’in gelişmesinin kadın işçilere önderliğine etkisini açıklamaya bile gerek yok. Adelheid’in siyasallığındaki en önemli yanı insancıllığı. Annesiyle bütün düşünsel çatışmalarına karşın onu hem kendine emek vermiş bir insan hem de eski bir işçi olarak değerlendirip el üstünde tutar. Onun hırçınlıklarını, ileri yaşına karşın işlevsiz kalmamak, elden ayaktan düşmüş görünmeme isteğiyle açıklar. Bu tavır onun sınıfına duyduğu sevgiyi de açıklar. Adelheid Popp, yaşamını iki ayrı kitapçıkta anlatmış: Bir Kadın İşçinin Gençliği (1909), Anılar (1915). Olcay Geridönmez’in çevirisiyle Evrensel Basım Yayınca basılan Bir Kadın İşçi’nin Gençliği bu iki kitabı da kapsıyor. Kitap yazarının sunusu yanında üç ayrı önsözü var. Kitabın önsözlerinden ilki Agust Bebel’in. Bu önsöze göre Bir Kadın İşçinin Gençliği’nin ilk baskısı yazarının adını taşımıyormuş: “Kitaba bir de eleştirim olacak; o da yazarın yersiz bir mütevazılıkla adını gizlemesidir.” İkinci önsöz Dimitrov’un. Bu önsöz, kitabın Bulgarca çevirisi için 1912’de yazılmış. Üçüncü önsöz Emek Partisi Genel Başkanı Levent Tüzel’in. ANILAR Adelheid Popp’un Anılar’ı işçi yaşamından kesitler/öykücükler içeriyor. Bu kesitler bize kendi işçilerimizin yaşam koşullarını tanıyıp tanımadığımızı düşündürüyor. Özellikle fotoğraflarda düzenli görünen 24 metrekarelik odalarda 6 kişinin yaşadığını öğrendiğimizde. Popp’un yorumu kuşkusuz bugünün az gelişmiş ülkelerinin emekçi sınıfları için geçerli “İşçi evlerinin içinde bulunduğu yoksunluklar üzerine bir kitap dolusu karamsar satır yazılabilir. Şimdi işçi alilelerinin de vazgeçilmez ihtiyaçları olarak yer edinen her şeye yalnızca zenginlerin sahip olduğu bir dönem olduğu göz önünde bulundurulursa, sağlık için bile gereken en basit kuralların ne kadar mütevazı talepler olduğunu görmek mümkün olacaktır. Işık, hava ve su, işçi sınıfı için birer lükstü.” Adelheid Popp, anılarında kimi zaman kendiliğinden mizah olan öğeler de kullanıyor. Kendisini işçi çalışmalarından alıkoymaması için annesiyle görüşmeye gelen Engels ile Bebel’in öyküsü gibi. Engels de Bebel de kadını Adelheid’ın çalışmalarının önemi konusunda ikna etmeye çalışmışlar. Annesi ise onları doğru dürüst dinlememiş bile, eve gelen her erkeği kızı için bir koca adayı olarak gördüğü için de kızına “Eve böyle ihtiyarları neden getiriyorsun” diye sitem etmiş. Bir Kadın İşçinin Gençliği, pembe dizilerden yorulup duygusal kitaplardan yorulanlara. ? Bir Kadın İşçinin Gençliği/ Adelheid Popp/ Çeviren: Olcay Geridönmez/ Evrensel Basım Yayın/ 192 s. KİTAP SAYI 854 SAYFA 18 CUMHURİYET
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle