08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Hobsbawm’dan Kısa 20. Yüzyıl tarihi… ‘Kısa 20. Yüzyıl Aşırılıklar Çağı 19141991’, Hobsbawm’ın ‘Devrim Çağı 17891848’, ‘Sermaye Çağı 18481875’ ve ‘İmparatorluklar Çağı 18751914’ yapıtlarını tamamlayan kitabı. Kitapta Hobsbawm, Kısa 20. yüzyıl olarak belirlediği 19141991 arasında yaşanan olayların neden o şekilde geliştiğini ve nasıl bir araya geldiğini 'anlayıp açıklıyor'. Yazar, kendisi gibi 20. yüzyılın tamamını ya da büyük bir bölümünü yaşamış biri için bunun aynı zamanda otobiyografik bir çaba olduğunu söylüyor. ? Mehmet ÇAKIR ısa 20. Yüzyıl Aşırılıklar Çağı 19141991’, üç bölümden oluşuyor: ‘Felaket Çağı’, ‘Altın Çağ’ ve ‘Toprak Kayması’. ‘Felaket Çağı’, 1914’ten İkinci Dünya Savaşı’nın ertesine kadar geçen dönemi ele alıyor. Yaklaşık otuz yıllık bu süreç, yedi başlık altında inceleniyor: Topyekun Savaş Çağı, Dünya Devrimi, Ekonomik Uçuruma Doğru, Liberalizmin Düşüşü, Ortak Düşmana Karşı, Sanatlar 19141945 ve İmparatorlukların Sonu. Kısa 20. Yüzyıl: Savaş ve Devrim ekonomik boyutuna ve insani etkilerine değiniyor. ‘Dünya Devrimi’ne, "Devrim 20. yüzyıl savaşının çocuğuydu: Özgül olarak, Otuz Yıl Savaşı’nın ikinci aşamasında bir süpergüce dönüşen Sovyetler Birliği’ni yaratan 1917 Rus Devrimi ama daha genel olarak yüzyılın tarihinde bir küresel değişmezlik olarak devrim" sözleriyle başlıyor. Dünya Devrimi, 1917 Rus Devrim ve sonrasında yaşanan ayaklanmaları konu alıyor. Hobsbawm, "modern tarihte görülen en heybetli ve örgütlü devrimci hareketi" olarak tanımladığı Ekim Devrimi’ni ve onun, "ilk yüzyılı içinde İslamın gerçekleştirdiği fetihlerden bu yana görülmemişti" dediği küresel yayılışını anlatıyor. Çarlık Rusyası’nın sonunu hazırlayan olaylar, devrimin gerçekleşmesi, Meksika’dan Çin’e sömürgelere yayılması ve önce Batı’da sonra da Doğu’da başarısızlığa uğraması. Yazar, Ekim Devrimi olmaksızın Kısa 20. Yüzyıl tarihinin anlaşılamayacağını belirtiyor: "…Bunun nedeni, bu devrimin en azından, hem Batı’nın Hitler Almanyası’na karşı İkinci Dünya Savaşı’nı kazanmasını sağlayarak ve hem de kapitalizme kendisini reformdan geçirme dürtüsünü kazandırarak ve –paradoksal biçimdeSovyetler Birliği’nin Büyük Depresyon’a karşı görülebilir bağışıklığı sayesinde serbest piyasa Ortodoksluğuna duyulan inancın terk edilmesi için bir dürtü sağlayarak, liberal kapitalizmin kurtarıcısı olduğunu kanıtlamasıydı." Bir sonraki başlık ‘Ekonomik Uçuruma Doğru’, 19291933 yılları arasında yaşanan ekonomik buhranı işliyor. Birinci Dünya Savaşı ile birlikte dünyanın adım adım krize doğru ilerlemesi ve Büyük Çöküş. Bu ekonomik krizin Kısa 20. Yüzyıl’daki önemini şu sözlerle ifade ediyor Hobsbawm: "Bu ekonomik kriz olmasaydı kesinlikle Hitler olmayacaktı. Neredeyse kesinlikle Roosevelt olmayacaktı. Büyük bir ihtimalle Sovyet sistemi ciddi bir ekonomik rakip ve dünya kapitalizmine bir alternatif olarak görülmeyecekti." ‘Ekonomik Uçuruma Doğru’yu ‘Liberalizmin Düşüşü’ izliyor. Bölüm, önce dünyadaki sosyalist gelişmelere paralel olarak liberalizmdeki gerileyişe; sonrasında faşizme, faşizmin tırmanışına yer veriyor. Hobsbawm, faşizmin yükselişini liberalizmin zayıflamasına bağlıyor ve faşizmin kazandığı zaferin, liberalizmdeki düşüşün en dramatik ifadesi olduğunu söylüyor. Liberalizm için, “Hiç kimse bu sistemin 1990’ların başında bütün yerküreyi kaplayan hükümet biçimi olarak kısa süre sonra geri döneceğini, onun savaş sonrası rönesansını, önceden göremedi ya da böyle bir beklenti taşımadı" diyen yazar bölümün sonunda bir öngörüde bulunuyor: "Dünya bu sistemin avantajlarının 1950 ve 1990 arasındaki kadar belirgin biçimde görülmediği bir döneme ne yazık ki girebilir." Kapitalizm ve komünizmin faşizme karşı ittifakını içeren ‘Ortak Düşmana Karşı’yı ‘Sanatlar, 19141945’ işliyor. ‘Kısa 20. Yüzyıl Aşırılıklar Çağı 19141991’de Hobsbawm, ele aldığı dönemdeki sanatsal gelişmeleri aktarmayı da unutmamış. 19141945 yılları arasındaki sanatsal akımlara, yazın, sinema, müzik ve sanatın öbür dallarının değerlendirilmesine ‘Felaket Çağı’nda; 1950 sonrasına ise ‘Toprak Kayması’nda yer vermiş yazar. ‘Felaket Çağı’nın son başlığı ‘İmparatorlukların Sonu’nda, sömürgelerin bağımsızlıklarını ilan etmeleriyle ortadan kalkan imparatorlukların öyküsünü (!) anlatıyor yazar. Kötü çağın, güzel anları arasında okunabilecek bu öyküyü edebi bir saptamayla noktalıyor yazar: "Geçmişin artık telafi edilemeyecek bir bölümü eski emperyal devletlerin duyarlı edebi ve sinematik anılarının bir parçası haline gelirken, eski sömürge ülkelerden çıkan yeni bir yerli yazarlar kuşağı, bağımsızlık çağıyla birlikte yeni bir edebiyat üretmeye başladılar." ALTIN ÇAĞ Dünyada ekonominin tırmanışa geçtiği 19471973 yılları arasındaki dönemi anlatan ‘Altın Çağ’, altı başlıktan oluşuyor: ‘Soğuk Savaş’, ‘Altın Yıllar’, ‘Toplumsal Devrim: 19451990’, ‘Küresel Devrim’, ‘Üçüncü Dünya’ ve ‘Reel Sosyalizm’. 19471973 aralığı, dünya için her ne kadar ‘Altın Çağ’ olarak değerlendirilse de Türkiye için aynı sözü söylemek olası değil. Demokrat Parti’nin kuruluşuyla esen demokrasi rüzgârının iktidara gelmesiyle dağıldığı, bir darbe, bir muhtıra, kanlı olaylar ve idamların yaşandığı bu dönem; ekmeğin karne ile alındığı günler demek Türkiye için. Ne var ki dünya, İkinci Dünya Savaşı sonrası Soğuk Savaş’la başlayan dönemde, ‘K FELAKET ÇAĞI ‘Topyekun Savaş Çağı’, Birinci Dünya Savaşı’nı doğuran etkenlerle başlıyor. Tarafları ve cepheleriyle savaşımın gelişimini, ardından sonucunu anlatıyor. Bölüm, İkinci Dünya Savaşı ile devam ediyor, "İkinci Dünya Savaşı’na kimin ve neyin sebep olduğu sorusu en basit biçimde şu iki sözcükle yanıtlanabilir: Adolf Hitler" diyor Hobsbawm. Kitabın yayıMlandığı hafta, Londra’nın Lostwithiel kentinde bir müzayede şirketi, Adolf Hitler’in 21 tablodan oluşan suluboya resimlerini satışa sundu. Resimler 176 bin Avro’ya alıcı buldu. Yine aynı hafta, Leonardo da Vinci’nin ünlü yapıtı Mona Lisa üzerinde yapılan üç boyutlu renkli lazer taramasının sonuçları açıklandı. Tabloda hiçbir fırça darbesi bulunamadı. Rönesans dâhisi Da Vinci, en ünlü yapıtlarından birinde hiçbir iz bırakmamıştı. Ondan altı yüzyıl sonra yeryüzüne gelen 20. yüzyılın delisi Hitler ise, derin bir darbe vurdu dünyaya: İkinci Dünya Savaşı. Hobsbawm bu savaşı da ilkiyle aynı sistematik içerisinde anlatıyor. Daha sonra da sırayla savaşların SAYFA 10 ? CUMHURİYET KİTAP SAYI 877
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle