Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gabriel Garcia Marquezin anıları Türkçede: Anlatmak için Yaşamak Gabo anlatıyor... Gabriel Garcia Marquezin yayımlandığı ülkelerde büyük bir coşkuyla karşılanan anıları Pınar Savaş'ın çevirisiyle Türkçede de yayımlandı. Aşağıda ünlü yazar Cioconda Belli'nin Marquez'in anıları üzerine bir yazısını ve kitaptan aldığımız bölümleri bulacaksınız. 1 Gioconda BELLİ nlatmak Için Yaşamak Gabriel Garcia Marquez'in yazar oluşunun öykiisü. Giiniin birinde annesi çıkagclip Aracataca'daki nincsiylc dedcsinin evini satmak için yardım ister. "lkı gtınlük o masum yolculuğun benim açımdan böylesine belirleyici olacağını, en uzun ve gayretkeş yaşamın bile onu anlatmama yetmeycccğini ne annem bilebilirdi ne de ben. Şimdi, iyi yaşanmış bir yetmiş beş yılın ardından, bu yolculuğun yazar yaşamımda aldığım bir sürü kararın en önemlisi olduğunu biliyorum. Bu şu anlama gelir: bütün hayatımın en önemli kararı." Ilk bölümlerde Marquez annesiyle yaptığı yolculukta bizi yalnızca Yüzyıllık Yalnızlık'a değil, hayal evreninin büyük kısmına götüren kişiscl öyküsüyle ve coğrafyayla tanıştırır. Çocukluğunda yaşadığı dünyaya gider, en ünlü yapıtındaki Aureliano Buendîa gibi ya/.arın kendi dedesinin de bir gümüş ışliği olduğunu, orada 'saatlerini geçırdiğinı gövdesi hareket edebilen ve minicik zümrütlerden gözlcrı olan altından balıklar yaptığını, bunun ona para kazandırmaktan çok, iyi zaman geçirmesını sağlayan bir iş olduğunu' öğreniriz. Ninesi Tranquilina Iguarân tıpkı romanındakı Ursula gibı şekerlemeler yapıp satarak aile bütçesine katkıda bukınur ve Rebecca Buendia'ya csin vcrcn kardeşi Margot'un 'yalnızca bahçenin nemli toprağını ve duvarlardan tırnağıyla kazıdığı kireci yemekten hoşlandığı anlaşılana kadar, kimse nasıl olup da yemeden yaşayabildiğini anJayamaz.' Tüm aile bıreylerinin ve anlatılan hcr anektodun bizi romanlarında ya da öyküJerinde tanıdığımız karakterlerden birine kavuşturduğu bir yolculuktur bu. Buendîalann gizli genetik şifrelerini keşfeder, mercektcn bakarak gerçekle hayali birbirinden ayırt edebileceğimizi düşünür, ama asla ayırt edilemeycccklerinı kavrarız. A CERÇEKLİĞİN BUYUSÜ Garci Marquez kitabının adıyla da bizi bu konuda ııyarır: Anlatmak Için Yaşamak sevilen bir Latin Amerıka dcyişıdir, yaşam ve edebiyat arasmdaki senıbıyotik bağı inanılmaz bir yalınlıkla ortaya çıkartır. Pablo Picasso'nun 'Sanat hakıkatı ortaya çıkartan bir yalandır' demesi gibı, Anlatmak Için Yaşamak da ta en başından hem büyünün gerçekliğini hem de gerçe k'tan. E l Tercer I Iombre'de başlardı gece, çevrede yaşayan sanatçılar ve bir araba tamirhanesinde çalışan tamirciler gelirdi, aralarına yoldan çıkmi1} memurların vc tuhaf tiplerin karıştığı da olurdıı. En akla gelnıeyecek kişiyse, gece yarısından biraz öncc iş giysileriyle gelen ınahallenin hırsızıydı: bale taytı, tenis ayakkabıları, beyzbol şapkası ve içine hafif alet edevatını doldurduğu bir sırt çantası. Biri tam evini soyarken hırsızın fotoğrafını çekmeyi başarmış, bir tanıyan çıkarsa diye gazetelere bastırmıştı. Adamcağızın elde ettiği tek şey zavalh hırsızlara kötü muamele ettiği için kızgın okurlardan aldığı mektuplar olmuştu. } Iırsızın iyi bir edebî sezgisi vardı, sanat ve kitap üzerine konuşmaların tck bir sözcüğünü bile kaçırmazdı, bilirdik ki gizliden aşk şiirleri yazan utangaç bir şairdi o; biz ortalarda görünmediğimizde öbür müşterilere okurnmş yazdıklarını. Saatler gece yarısını geçince mahallenin zengin kesimlerindc işe çıkar, üçdört saat sonra asıl ganimetten ayırdığı ufak tefck armağanlarla geri dönerdi. "Kızlara" derdi, sevgilimiz olup olmadığını bile bilmeden. Bir kitap dikkatini çekerse çalıp bize getirirdi, biz de değer bulursak çetenin kitapçısı olan Meira Delmar'a verirdik. îştc bu tür karargâhlardaki gece toplantılarımızdı bizc inançlı ve iyi yürekli comadre'ler arasında gayet tatsız bir ün ka/andıran; sabah bcş âyininden çıktıklarında, şatak vakti sarhoş gezen scrserilerle karşılaşmamak için kaldırım değiştirirlerdi. CJerçek şu ki, bundan daha onıırlu ve meyve veren bir cümbüş yaşanmamıştır dünyada. Ben bunu en iyi bilecek kişiyim, arkadaşlarıma kerhanelerde John Dos Passos'un eserleri ya da Deportivo Junior Takımının kaçırdığı goller hakkında attıkları çığlıklarda eşlik ederdim. El Gato Negro'nun şakacı sahibesinin, bedavaya çığlık çığlı^a tartışarak tükettiğimiz bir gecenin sonunda besbelli ki içi bayılmış, yanımızdan geçerken, "Bana bakın, konuştuğunuz kadar düzüşseydiniz, biz kızlar kendimizi cennette hissederdik!" deyivermişti. Güncşin doğuşunu Orlando Rivera, namı diğer Figurita'nın yıllarca yaşayıp dönem tarihini anlatan bir duvar resmi çizdiğı Genelev Sokağı'nda, adı sanı olmayan bir kerhanede izlerdik. * ** Grup halinde yaptığımız sohbetlerde herkes çorbaya kendi tuzıınu katıyordu, herkesin erdemleri ve eksiklikleri başkalannınkine karışıyordu; yıllardan beri bir ansiklopcdide yaşayan bir adanıla sanat ve zafer üzerine konuşacağım aklıma bile gelmezdi. Geceleri geç vakitler, odamın yalnızlığında kitap okurkcn, sık sık cdcbî kuşkularım hakkında onıınla sohbet cttiğimin hayalini kurardım, ama bunlar gün ışıyınca hiçbir \/. bırakmadan yok olurlardı. Altonso harika Hkirlerinden biriyle ortaya çıkınca, Germân Üstat'ın daha olgunlaşmamış düşüncelerinden biriyle ters düştüğünde, Âlvaro aklımızı başımızdan alan bir |irojeyle öne aıılınca, utangaçlığım daha da artardı. Şanslıydım ki o gün Don Ramön inisiyatifi alarak bana okumalarımm nasıl gittiğini sordu. O zamana kadar Yitik Kuşak'a ait Ispanyolca bulabildiğim her şeyi okumuştum, Faulkner'e özcllikle dikkat cdiyor, kanlı bir jilet gizemiyle izini süriiyordum, çiinkü uzun vadede kurnaz bir retorikçiden başka bir şey çıkmaması gıbi tuhaf bir korkum vardı. Bunu der demez bir kışkırtma olabileceğini düşünerek ürperdim ve söyledikJerimi yuınuşatmak için atıldım ama Don Ramon fırsat vermedi, "Kaygılanma Gabıto" dedi bana başka türlüsünü kabul ctmez bir tavırla, "Faulkner Barranquilla'da olsaydı, bu masada olıırdu." * * k 10 Temmuz 1939'da, annenı bir kız bebek dünyaya getirdi, giizel bir yerli profiline sahipti kardeşim. Büyüklerimin Casialı Azize Rita'ya olan sevgisi nedeniyle adını Rita koydular. Azıze Rita pek çok iyiliğinin yanı sıra, sapkın kocasının köıü karakterine gösterdiği sa bırla da takdir topluyordu. Annemin anlattığına göre adam bir gece, tavuğun biri yemek masasına pisledikten hemen sonra zil zurna sarhoş eve gelmiş, tertemiz masa örtüsünü temizleyecek zaman bulamayan karısı pisliği bir tabakla örtüp zorunlu soruyu sorarak adamın dikkatini dağıtmaya çalışmış: "Ne yemek istersin?" Adam aksi aksi homurdanarak, "Bok!" yanıtını vermiş, Bunun üzerine kadın tabağı kaldırarak azizlere yaraşır tatlılıkıa bir sesle, "Ah, işte burada!" demiş. Söylenccye göre bunun üzerine koca karısının azizeliğine ikna olarak Hz. Isa'ya inanmaya başlamış. • SAYFA 4 C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 8 1 3