Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
"Abdülkadir Budak Dosyasrnda geniş bir kaynakça var. Bu kaynakçada yüzü aşkın yazarla ozanın çalışması yer almış. Demek ki iz bırakan, üzerinde durulması gereken bir ozanla karşı karşıyayız. imi yazarlar "Kırk Kuşağı"nı, yalnızca, toplumcu şiirin yeniden soluklanması, diye niteler. Gerçekten "Kırk Kuşağı toplumcuları" önemli bir güç oluşturur. Ne var ki "Kırk Kuşağı" beş kollu bir ırmak gibi akar. ü kuşağın kollarından birini olıışturan toplumcular savsöz şiirine sığındıkları için giderek güciinü yitirdiler. Toplumcu şiiri kendi sorunlarının bir parçası olarak gören kimi ozanlar yaşamaya değişik bir gözle baktı. "Garipçiler"in şiirinde, "Süleyman Efendi'nin nasırı"ndan, "Vesikalı yarin tütün tabakası"na kadar şiire yakışmadığı düşünülen nice kunular yer almışsa, "Yaşanmış Duyarlık" dediğimiz yeni bir anlayıştan söz açmamız gerekir. "Kırk Kuşağı"na kişilik kazandıran, yaşamanın değişik renklerini şıire yansıtan bu duyarlıktır. Ne var ki bu " Yaşanmış Duyaılık"la, "marazi duyarlık" diye yorumlayabileceğimiz, şiiri çürüten kötü dııygusallığı, birbirinden ayırmak gerekir. Gene dc kırkiı yıllar şiiri; kendini açıklayan bir anlatı şiiri olmak özelliğiyle yavaşça eskimeye başladı. Yeni arayışlar, ayrı bir şiir dilini oluşturup, şiiri anlattdan kurtarmaya çalışırken, değişik boyutlar kazandı. "Jkinci Yeni"nin cn belirgin özelliği, anlamı gizleyerek, şiiri anlatıdan kurtarnıak istemesidir. Ne var ki bu oluşıımların sınırları belirsizdir. "Garipçiler" de "İkinci Yeniciler" de o kaynaktan beslenip değişik şiirlere yöneldiler. Belli bir anlayış ozana görmeyi öğretiyor. Eninde sonunda şiir, yaşamayı yorumlarken kendiyle ödeşmenin gizlerini aramaya çalışıyor. Mustafa şerif Onaran Dergilerden K Yaşanmış duyarlık Fuat Çiftçi'nin, şiirin ayrıntılarını öğreteıı sorularına verdiği yanıtlarla, kcndinin gerisinde durarak, Abdülkadir Budak'ın, şiire bakışını değerlendirelim: Evin kızı bir merdiven boşluğu" dizelerindeki gerçek karşısında "Ev Zamanı"na yalnızca şiir kitabı olarak bakmak zorlaşıyor benim için. Bu acıtıcı şiirlere rağmen buradan şair Abdülkadir Budak'a sesleniyorum: Eve dön baba! (Şiiri Ozlüyorum', MayısHaziran 2005). BUDAK ŞİİRİNİN GİZLERİ Fuat Çiftçi, Budak şiirinin gizlerini kurcalayan bir yazar. Yalnızca sorgulamı yor, o şiirin aynntılarında kalmış gizli duyarlıklan görmemizi de istiyor. Gösterişli anlatımı seviyor. "Yaşamın tarlasını yüreğiyle süren" bir ozan olarak görüyor Abdülkadir Budak'ı. "Gerçeğe duyarlı bir incelik kazandırmak" diye yorumlamalı bu sözü. Abdülkadir Budak'a görc gerçeğe bakış, ozanın dıınışuyla ilgili bir sorundur: "Şair olmak kendinin taıkında olmakla kalmayıp durduğu yeri gösterebilmekle de ilgili bir şeydır. Neyı nasıl yazdığınla ilgili olduğu kadar, nerde niçin durduğunla da. Ycteneğinin sınırlannı bilen, ama onu geliştirmekle yükümlü olması gereken biri. En iyi nerede oluyorsa orada olmayı önemseyen biri. Her an her yerde değil, bulunması gereken yerde." Belli bir dünya görüşünüz varsa bir duruş edinirsiniz. Gelişmiş bir şiir diliyle gerçeğe bakarken, yaşanmış duyarlığa yalın bir derinlik kazandırırsınız. "Konuşma dilini şiir diliııe çevirmeyi başarmış şairlerin adları vardır altında. Derinliği barındıran bir yalınlıkla yazılmışlardır. Hayat yükü fazladır bu şiirle rin. Kâğıda girmekle kalmaz bu şiirler, insana geçer." Abdülkadir Budak o yaşanmış duyarlı ğı kullanırken kendi sesini bulmanın özlemi içindedir: "Imzam olmadan tanınacak bir şiirim olsun." KENDİYLE YÜZLEŞMEK Budak şiirini, "Ev Zamanı" içinde düşünmek yanlışından kendimizi kurtaramaz mıyız? Ev onu koruyan bir sığınak mıydı? Yoksa kurtulmak istediği bir hücre mi.' Abdülkadir Budak'ın kızı Emel Güz, değerleı karmaşasındaki edebiyat ortamında, görmezden gelinen iyi bir ozan. "Eve dön baba!" derken, kendiyle ödeşmek isteyen babasının özbenliğini nasıl kazanacağını sorguluyor: "Şiirin bir yüzleşme pratiği olduğu düşiinüldüğünde onu yazan kişide yarattığı sonuçlar önemlidir: "Evden çıkmak kendimizden çıkmaktır Kendimize dönmek dönmekse evimize Evden çıkmak kendiınizden çıkmaktır Çıkalım kendimizden hiç olmazsa bir kere Dönmeyelim evlerc!" dizelerini yazan bir şair evini yitirmişrir. "Evin oğlu yama gibi duran balkondur ABDÜLKADİR BUDAK DOSYASI Abdülkadir Budak'ın şiirinde bu anlayışın izlerini bulabilır miyizr1 "Abdülkadir Budak Dosyası" bu an layışınipuçlarını veren özellikler taşıyor. (Şiiri Ozlüyorum: "Kâğıda geçmekle kalmaz bu şiirler, insana geçer" Fuat Çiftçi'nin Söyleşisi, Mayıs Haziran 2005) Şiiri Ozlüyorum, Nevşehir'in Avanos ilçesinden "Şiir Gözü" ile edebiyata bakan bir dergi. Sergiyi yöneten Fuat Çiftçi çağdaş şiirimizi bilen, kendine özgü bir yorumla değerlendiren bir yazar. O zaman Avanos gibi bir yer taşra olmaktan çıkıyor, şiirin merkezi olacak bir özellik kazanıyor. Fuar Çiftçi, Abdülkadir Budak'ın şiirini özümseyen bir yazar olarak, sıradan sorularla değil, o şiirin özelliği olan aynntıları tartışarak söyleşiyi sürdürüyor. Abdülkadir Budak'ta hece şiirinin kokusu var, ama hece şiiri değil. Evin içinden bakıp yaşamayı yorumlarken Ziya Ostnan Saba ıle Behçet Necatigil'c yakın durduğu sanılır, ama onların süreği de vardır. Kimi ozanlar bu dııruşun bilincinde değildir. Relki de bilinç altına sızan duyarlık yaşamayı yorumlamayı ko laylaştırır. O zaman bclirsiz bir gerçeği sezdiren şiir kendini ele vermez. Abdülkadir Budak ruhsal bulanıklıkta yitip giden bir şiirden yana değil: "Biraz nazlanarak da olsa kendini ele veren bir şiir yazdığımı biliyorum. Öteki okumalan zorunlu kılan, kültürel şifreleri olan bir şiir değil." Her ozamn kendine özgü bir duruşu "İÇİNDEKİ SOKAKTA" Bir ozanın kendi şiirini anlatması herhangi bir eleştirmenin, bir başka ozanın görmediği özellikleri belirleyebilir. Şiiri yazarken yaşadığı yaratı serüveni değişik ayrıntılan göstercbilir. Ama hiçbir ozan şiirine kem gözlc bakmaz. Bir ozanın kişiliğini belirtmek için değişik yönleri ele alınmalıdır. "Abdülkadir Budak Dosyası"nda geniş bir kaynakça var. Bu kaynakçada yüzü aşkın yazarla ozanın çalışması yer almış. Demek ki iz bırakan, üzerinde durulrnası gereken bir ozanla karşı karşıyayız. "Dosya"da Fuat Çiftçi'nin söyleşisi ile birlikte 10 yazarla ozanın Budak Şiiri'ni yorumlaması ilgi çekiyor. Avanos gibi bir ilçede yayımlanan şiir dergısi için, edebiyata kaynak olacak böyle bir dosyanın düzenlenmesi önemli bir olay. Her ne kadar örtüşen konıılarda bile değişik ayrıntılar varsa da; dosyayı düzenleyen I'u at Çiftçi, kimlerin ne yazacağı ktınusun da işbirliği yapsaydı, Abdülkadir Bu dak'ı değişik yönleriyle tanımış olacaktık. Gene de bu dosyada görüşjeri yer alan yazarlarla ozanlar: Hüseyin Avni Cinozoğlu, Hüseyin Peker, Şeref Bilşel, Zeki Karaaslan, Emel Güz, Fergun Ozelli, Günay Güven, Berna Olgaç, lmam Demir; Abdülkadir Budak'ın şiir scrüvenini, kendine özgü yorumlarıyla değerlendiriyorlar. Bu emek birikimi Abdülkadir Budak'ı yeterince anlamayı kolaylaştırıyor. Ama onu "evlerin ozanı" diye yorumlamayalım. Gene onun olizelerinden yola çıkıp: "Evlerden biraz uzakta Içindeki sokakta" arayalım. , Bir ozanın içindeki sokakta neler var? Istcr istemez kendinden önceki şiir biri kiminden yararlanacaktır bir ozan. Ama bu, eski bir şiiri yinelemek anlamına gelmemelidir. Abdülkadir Budak diyor ki: "Geleneği dönüştürmek adına bilc olsa yazılmış olandan hareket etmek için kolayına kaçmaktır." Değişen koşullar bir ozanın yaşamaya bakışındaki özellikleri belirler. Günay Güner, T.S. Eliot'un "tarih bilinci" anlayışında, geçmişrc geleccği aramanın izini sürer. Geçmişte gelcceği ararken gelenekçiliğin tuzağında geriye mi düşülür, yeni bir açılımla ileriye mi bakılır? Günay Güner diyor ki (Şiiri Ozlüyorum, "Abdülkadir Budak'ın Ev Zamanı Üzerine Doğaçlamalar", MayısHaziran 2005): "Oysa her iki tavrın da, kentleşmesiyle ve sanayileşmesiyle yoğunlaşan kapitalist ilişkilerin, insanı yabancılaştıran, yalnızlaştıran etkilerine karşıdırlar." Her geçen gün yeni bir yalnızhğın, yeni bir yabancılaşmanın içine düştüğümüze göre; Abdülkadir Budak'ın şiirindeki yaşanmış duyarlıkta bu gerçeği görmek bize kendimizi öğretecektir. Kendimizi öğrenmek iyi de; Abdülkadir Budak nasıl bir şiir dili oluşturdu, bu dili nasıl geliştirerek kendi sesine dönüştürdü? Asıl bunların üzerinde dıırmak gerekmez miydi.' Nedense bu ozanın şiir dokusunu yeıcrince incclcmiyoruz. Hangi sözcüklere ne gibi anlam yükleri kazandırmıştır, sözcüklerin gücüyle nasıl bir gerçeğe varılmıştır? Bunları ayrınrılı bir biçimde gösteremiyoruz. Abdülkadir Budak, şiir dilindeki inceliklerle keşfedilmeyi bekliyor. • K İ T A P SAYI 80 1 SAYFA 22 C U M H U R İ Y E T