05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ülkemizde 200 dolayında edebiyat dergisi çıkıyor. Nice umutlarla yayınlanıp, sessizce yayın ortamından çekilenler de var, yeni yıla yeni umutlarla giren dergiler de... nakentlerde, uç bölgelerde, ilçelerde, köylerde bile çıkan edebiyat dergileri var. Tuncer Uçarol'un bir açıklamasına göre, ülkemizde 200 dolayında edebiyat dergisi çıkıyor. Nice umutlarla yayınlanıp, sessizce yayın ortamından çekilenler de var, yeni yıla yeni umutlarla giren dergiler de... Geçen yıl şiir dergisi BUDALA, posta kültürü dergisi POSTA KUTUSU yayımına son verirken, yeni yılla birlikte öyküşiir dergisi LACİVERT, öyküclcştiri dergisi ÎMGE ÖYKULER, yemek kültürü dergisi YEMEK ve KÜLTÜR, Trabzonlu ADA'dan ayrılıp, şiirkent kültürü olarak, gizenıli bir yolculuğa çıkan MOR TAKA, yeni edebiyat dergileri olarak ilgimizi çekti. Önce edebiyata uzak gibi duran bir dergiyi ele alalım: Mustafa şerif Onaran Dergilerden A 2005'in dört yeni dergisi SU ile mektup kültürünü edebiyata kazandırmaya çalıştı. Edebiyatımızı yarınlara taşıyacak belgeler yayımlıyor. Edebiyata değişik açılardan bakmanın anlamı üzerinde durmamızı istedi. YEMEK ve KÜLTÜR edebiyata yeni bir bakış açısı kazandıracak bir dergicülerin, yaratıcı yazarlığa açılan uzun bir yol var önlerinde. Onlar böyle bir yola baş koymanın nasıl bir emek istediğini bilen, bunun bilincinde olan öykücülerdir. Tuncer Uçarol, MOR TAKA'yla, Sait Maden'in şiirine doğru, büyülü bir yolculuğa çıkanyor bizi. Aruz ölçüsüne çağdaş duyarlığı koymasını bilen, kendisinin gerisinde durmayı alışkanlık edinen Sait Maden gibi usta bir ozanı, gerçekçi bir yorumla anlatan Tuncer Uçarol, onıı, Çağdaş bir Yunus Emre gibi görüyor. Hele bir MOR TAKA'nın seferden dönmesini bekleyelim. İMGE ÖYKÜLER "Dünya Öykü Günü", 14 Şubat'ı, "Sevgililer Günü"yle paylaşırken uzun bir beklcntiden sonra, önemli bir öykü dergisi İMGE ÖYKÜLER, yayın dünyasına doğdu. Böyle bir der ginin yayımlanmasına karar veren "Imgc Kitabevi"nin sahibi Refik Tabakçı, edebiyatımıza yeni bir ivme ka zandırdı. MOR TAKA Karadeniz'de birkaç kayalığın dışında ada yoktur. Samsunlu ADA, ile Trabzonlu ADA iki edebiyat dergisiydi. Trabzonlu ADA, yerini. "Şiir ve Kent Kültürü Dergisi" MOR TAKA'ya bıraktı. MOR TAKA Yaşar Bedri Ozdemir'in kaptanlığında Karadeniz'in gizemli sularına doğru açılıyor. Dergiyi yöneten Yaşar Bedri ilk sayı için benden bir önyazı istcmişti. Trabzonlu ADA'nın bölge dergiciliğine ışık tutan çalışmalarını bildiğim için, MOR TAKA'nın da başarılı olacağını umuyordum. Anamal desteğiyle çıkan nice dergilerin yayınını sürdiiremediğini görüp, "uzun yola çıkmaya hüküm giyen" bir bölge dergisinin daha etkili olabileceğini düşüncrek söze şöyle başlamıştım: "Talat Sait Halman'ın masasında ta ka biçiminde bir küllük durur. Taka, Karadeniz'in simgesi. Talat Sait, Istanbul'da doğmuş olsa da, kökeni Karadenizli. Taka hiçimindeki küllük bir süs eşyası gibi durur masada. Küllüğün adı "Takanik". Dev yolcu gemisi "Titanik"e el sallayan yolcuları düşlcrsiniz o kayıkta. Trabzonlu ADA'dan edebiyatın derin sularına açılan MOR TAKA'da, işlevi olmayan edebiyat dergilerine gülümseyen şiir tayfaları da var" (MOR TAKA, Şiir ve Kent Kültürü Dergisi, dört ayda bir demir alır, ilk sayı/kışbahar iki bin beş). MOR TAKA "Şiir ve Metafizik" üzerine bir dosya düzenlemiş. "Doğa ötesi"ne çağdaş bir yorumla bakıla mazsa, gizemci anlayış, Karadeniz'in LACİVERT sularına görülmekten kuıtaramaz MOR TAKA'yı. LACİVERT Her insanın söyleyecek bir sözü vardır. lyikötü, her insan bir sözü yazıya döniişrürmeyc çalışır. Yazı, ne zaman yaratıcı bir güç kazanıp da edebiyata dönüşür? LACİVERT "öykü ve şiir" dergisi, "Yaratıcı Yazarlık Atölyesi"nden yetişen öğrencilere kapı aralayan bir dergi. LACİVERT'İ, derinlikle yalınlığın simgesi gibi görenler, öğretmenleriylc öğrencilerini böyle bir dergide buluşturmak, edebiyatın, belli kişilerin tekelinde olmadığını göstermek istiyorlar. "Yaratıcı Yazarlık Atölyesi"nde ders verenler arasmda, öykü ile şiir dallarında ödüller de kazanarak adını benimseten yazarlar da var. Yaratıcı kişilikle öğretmenlik birleşince edebiyata bakmak, kendine bir yol seçmck kolaylaşabilir. Kimi genç yazarın önündcki engeli kaldırınca coşkulu bir ırmak gibi akacak, kendi yatağını bulmaya çalışacaktır. LACİVERT, "aslolan edebiyattır" diye bayrak açarken "yeni seslerin, genç yazıncıların yeri olacaklarını" öne sürüyor. LACtVERT, özgürce yaşanacak bir dünyaya bakan cdebiyatçıların, o çeliş kiler ortamını barışa dönüştürecek öz gün dilin özlenıi içinde, yeni yazarlara açıyor kapısını. "Yaratıcı Yazarlık Atölyesi"nin öğ retmenleıi arasmda şiirin dokıısıınu iyi bilen Ahnıet Telli, Salih Bolat, Hüseyin Atabas, Mahmut Tetnizyürek, Ayclm Şimşek gibi ozanlar var. Hasan Ali Toptaş, Cemil Kavukçu gibi öykücülerin düşlcm gücünde, iç gerçekleri görmeye alışıyorlar. Nizamettin Uğur, dil dediğimiz o büyülü düzenin anla mını öğretmeye çalışıyor. Nizamettin Uğur, dilin anlam boyutundaki gizlerini açarken ilgi çekici bir serüvene çağırıyor bizi (ANLAMBİLtM, Sözcüğiin Anlam Açılımı, Doruk Yayıncılık, 2003). Nizamettin Uğur, LAClVERT'teki yazısında, dil bilincine varamadığımız için dildeki bozulmanın siirüp gittiğine değinirken şu gerçeğin altını çiziyor: "Bilgi, bilince dönüşmezsc işe yaramıyor. Ne var ki bilinç de hızla aşınıyor. Sık ya da işlevsel kullanılmayan bilgi ya da bilinç kendini koruyaınıyor." Yaratıcı yazarlığın öğretilmesi olana ğı var mı? O "atölye"de içi sevinç do Iu yazarlar, edebiyatın sonsuzluğuna bir kapı aralamaya çalişıyor. O kapıdan geçen Kevser Ruhi, Müyesser Giiner, Mine Hoşcan Bilge gibi öykü YEMEK V6 KÜLTÜR Kültürün değişik tanımları var. Enindesonunda bu tanımların hepsi yaşaının biçimine dönüşür. Dize kurnıanın sıkıntılarını çeken ozanla diktiği ceketi giyene yakıştırmaya çalışan terzi, aynı yaşamanın içinden geçer. Giyimine aldırmayan insanlar da var. Kimi gençler kot pantolonunun dizinde ya da baldırında örselenmiş bir yer olsun istiyor. Belki de o dağı ıııklıkta arıyorlar mutluluğu. Anıa aç dolaşmak kolay değil. Yahya Kemal Beyatlı'nın şiirinde, "Kurıı ekmekle bayat peyniri lezzetle yiyen", o yazgısına boyun eğmiş insan bile aç kalmamalıdır. Açlıkla eğitilmenin kültürü olmaz. YEMEK ve KÜLTÜR, Turgut Çeviker'in, "Çiya Kebab ve Turizm" kurııluşundan destek alarak yayımladığı, mevsimlik bir yemek kültürü dergisi. Yemek kültürüyle edebiyatın ne ilgisi var, diye düşünülebilir. YEMEK ve KUTTUR, yemek tanımlarınm yapıldığı bir dergi olarak çıkmıyor. Kimi yörcsel yemeklerin tanımı yapılsa bile, daha çok yemek kültürünün edebiyata yansıyan özellikleri üzerinde durulu yor. Bir yandan Çiya Lokantası'nın ustası Musa Dağdeviren; Osmaniye, Gaziantep, Elazığ, Antakya, Sıvas, Adapazarı, yörelerine özgü yemekleri tanıtadıırsıın; Nizip'te, bir (ınnda başladığı çıraklık gimlerinin anılarını anlatadıırsun; öte yandan, Ferit Edgü'niin deııcmesinde, yemek, "dumak bcllcği olaıı ender kişiler taraiından anımsanan bir sanat ânıdır." Bizi tarih içinde bir yolculuğa çağıran îlber Ortaylı "Osmanlı MutfağıTürk Mııtfağı" özellikleri üzerinde duruyor. Yemeğe ilişkin şiirler, öyküler, incelemeler; yemek kültürüne yeni anlamlar kazandırıyor. Cemal Süreya'nın, "Yemek yemek üstünc ne dü\ünüyorsunuz bilmem Ama kahvaltmtn mutlulukla bir ilgisi olmalı" demesine çok kişinin katılacağını umarım. Turgut Çeviker, dergicilikte uzmanlaşmanın bilinciylc edebiyatın ayrıntılarında dolaşırken, GÜLDİKEN ile gülmece kültürünü, POSTA KUTUSAYFA 22 Bir yıldır bu derginin haznlığı içinde olan Özcan Karabulut, örgütçü, birleştirici kişiliğiyle etkili olan, öykücülüğün gelişmesine emek veren, usta bir öykücümüzdür. Onıın genel yayın yönetmenliğini yaptığı bu dergi, ede biyatımızda etkisi yankılanan bir dergi izlenimi bırakmaktadır. Ozcan Karabulut, son 15 yıldır yur dumuzdaki öykü gelişmesinde emcği olanlar arasındadır. "Ankara Öykü GünlerP'ni 8 yıldır gelenek haline getirmiştir. 14 Şubat Dünya Oykü (iiinü'nün yurdumuzda kutlanmasında da etkili olmuştur. Edebiyatımızdaki öykü etkinliklerini yakından izlediği için, böyle bir dergiyi hazırlamanın yetkili adı olarak öne çıkıyor. imge Öyküler gibi, 200 sayfaya yakın, geniş oylumlu bir dergi üzerinde ayrıca durmak gerek. Şimdilik yazıya "14 Şubat Dünya Öykü Günü Bildirisi"nden kısa biı alıntıyla son vcrelinı: "İnsan öyküsüyle var... İnsan öyküleriyle uzanıyor geleceğe. Tıpkı geçnıişi öyküleriyle saklayabildiği gibi. Dünyanın dört bir yanındaki insanları birbirine sınırlara ve ulusal kimliklere aldırmaksızın yaşanan öykülerin benzemezliği kadar benzerliği de bağlıyor. Dünya barışı, evrensel adalet anlayışı, paylaşımcı dünya görüşü dina mizmini, yaşanan öykülerin anlaşılır ve aktarılır olmasıyla kazanıyor" (ÎMGE ÖYKÜLER, iki Aylık Öykü ve Eleştiri Dergisi, ŞubatMart 2005 Ankara). • u8« luaiıJUL «L (oii) ne n uaı a « C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 785
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle