04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

sevdiği müziği de o belirleyecek. Bunların hepsi Tiirkiye'de fiyaskoyla sonuçlanıyor. Opcrayı vc sanatı romanda biraz alaycı bir üslııpla kullannıaya çalıştım. Çünkü opera Tiirkiye'de tutmamıştır. Benım opcrayı sevmem başkalarına da empoze etmek için bir sebep değildir elbette. lürkıye'de, romanın başkisıst Perihan Yellı gıhı, sanatın duyarlıltğını ve sorumluluğunu ıçındc taştyan sanatçılar, toplum tarafmdan bir kenara itilip bayal boyu mutluluk dcncmesı mi yapıyorlar? Kesinlikle öyle olmalı diye düşünüyorum. Perihan Yelli de uzun siyaset hayatı içerisinde, bir siyaset çinin romanda kadın olarak kullanılmış karşılıgıdır. O siyasctçinin ismi önemli değil. Ama uzun yıllardır, bir önccki gün söylediğini crtesi gün, başkası söylemişçesine reddedip, zıt bir söylem geliştirebilmişrir. Sonra bir bardak suda yüzeyc çıkan zeytinyağı danılası gibi işin içinde çıkabilıneyi başarmıştır. O çaU kantılı dönemin siyaset adamlarından esinlenerck kahramanları yaratmaya çalışlıın. "Sanatta herhangt bir atdımda bulunmadığtmıza göre bızler sadece ve sadece uygulayıcıyız" önermcsini koyuyorsunuz ortaya. Bu açıdarı sanatçı sislemin birer androıdt veya ptyottu olmaya mahkum Aradan geçen zaman, söyledig"iniz noktaya getirdi Türkiye'yi. Tabii ki böyle bir çıkmaz söz konusu. Insan istediği kadar "ben piyon ulnıayacağını" desin, bir nokta geliyor vc sanatçı piyonlaşmak durumuyla mecburen karşı karşıya geliyor. Bir sanatçı bugünkü siyaset ortamına asla girmemeli, muhalcfct cdcceksc dışandan eleştirıııeli. Siyasetin bir parçası olduğıı anclan itibaren birtakım ödünler vermeyc mahkum kaJacağını düşünüyorunı.Tiirkiye'de siyasctin artık "Ben siyasete girerim, yarın sabah ta her şeyi diizeK tirim, veya benim gibi on kişi daha olsa herşey düzclir" noktasında olmadığını düşünüyorum. Sanatçısiyasethalk konusıına gelince, ben o kadar halkçı da değilim. Nietzcheci taraflarım da vardır. Ozclliklc sanat söz konusu olduğunda sanatın yanında belli bir "sanat kültürüne" de gereksinim oldıığunu düşünüyorum. Burada acı olan şey sanatçının durumu, o halk kitlelerinc o sanat kültürünü aşılama imkânı elde edemiyor. Bu yüzden ikinci planda kalıyor siirekli. Fakat, bu da bir döncm diyc düşünüyorum. Bunun hep böyle sürmeyeceğini tahmin ediyorum. Belki §u anda çok umutsuzuz ama ilcridc daha aydınlık ve uygar bir noktaya niye gitmeyelim? Bütün bu siyasikültürel olumsuzluklar içinde aydınlanan bir insanoglu da var Türkiye'de. Karakterler araalıgı ile Türk tuplumundaki "sanatsalyozl<ışmaya"dti keskin göndermelerde bulunuyormnuz Bu soiyolojık kaosun ve beklentilenn sanatta açttg't yara ve sanatçıya vurdug'u darbe kolay ko lay kapanmayacak Sistem gün be gün sanatçının aleyhıne ışlerken bu sosyolojik sorunun çözümii bulunmayacak mı? Sanat kavramının yozlasmaya yu'z tuttuğu bir ortamda ulusal bir duruş belırlemis aydın kesım buna bir çnzüm üretemeyecek mt? Uretiyor zatcn. Türkiye' de sanatsal yozlasmaya muhalif, modern sanat duruşunıı korıımak isteyen çok değcrli yazarlar, hikâyeciler var. Hiçbir zanıan bu insanlar günlük gazetelerin kapaklarında, saytalarında yer alan yazarçizer takımından olmııyor. Ama kendi köşclcrinde escrlcrini yaratıyorlar. Içlerinde çok iyi hi kâye yazanlar var. Belki bunlan çok az in Oğuz Atay Ironisi... VarlıklıMısırPrcnsıAbbar lürkıye'de v'yaseti "bırını ötektne kırdırmak" olarak tanımlıyor. Kahramanınızm vurguladtğı gibi, Tiirkiye'de btrirıt ötekine ktrdıran ve sanatı, operayı yok sayan siyasetten kurtulus yok mu? Tiirkiye'de sanatçıiıyasethalk ıltskısınt nasıl değerlendiriyorsunuz? san okuyor. Ama o yazar, kcndi üretimindcn sorumlu ve onu yazıyor. Biraz da bu eserleri, hikâyecileri ve gizli kalmış edebıyat ortamını görmek başkalannın sorumluluğu. Yedi sckiz kişinin ortamında dönen kültür ve yazı ortamı söz konusu. Bunun da sonuna gelindiğini düşünüyorum. Yakın bir gelecckte, zaten çok kısıtlı olan okur sayısından vazgeçilecek ve yeniden bizim yetiştiğimız yıllardaki gibi, edebi değerlerin daha fazla önemsendiği dönemc geri dönülecek. Bu sancıh bir dönenı diye düşünüyorum. Çok fazla umutsuz olmamak gerekir. Bir kadın sopranonun ıç hesaplasmalarını vc duzenı surgulayışını yazarak çok cesur bir adım atmıssınız, Soprano Perihan, geçmişıne ve geçmıştekt tutkulanna şıddetlı bir özlem duyup, sankı Oğuz Atay 'tn "lutunamayanlar"ından biri olup çıkıveriyor karşımıza Sız bu türpukolojık çözümlemeler bakımından " Tutunamayanlar" ile "Saz, Caz, Diigün, Varyete" arasında bir benzerlik gözetıyormusunuz ? Benzerlik değil belki ama, csinlcnme diyebiliriz. Bu kitabın ana damarlarının nerelerden doğduğumı göstermek için, kitabın başında Dostoyevski, Behçct Necatigil ve Oğuz Atay'ın "Korkuyu Beklerkcn" eserinden üç aluıtı yaptun. 'Tutunamayanlar' yayımlandığı dönemde benı çok sarsmış bir kitaptır. Romanın başkişileri Turgut Ozben ve Selim Işık da burada çok etkili tabii ki. Bunu yanı sıra Oğuz Atay'ın, hüziin ve ironiyi yan yana işleme başarısının da etkisi altında kalmış oldugumu söyleycbilirim. Yakın dönenı siyaset hayatımm işlerken, aydın bir ressam ve kendtnı topluma adamıs Münevver Hanım'ın herbakımdan uygar bir Avrupalı ve Batı kültürünü özümsemış bir hanımefendı aldugunu yazıyonunuz Sızce Batı kültürünü bzumsemek, uygar olrnakla esanlamlı mı? Batı, uygarltğfn ızdüşümü müdür? Bugün, dünya siyaset arenastna bakttfcımtzda Batı'mn sanat felsefesınin ve kültür polttikalanntn hiç de uygar ve adil olmadığını söyleyebilinz. Bu romanda da zaten hiçbir karakterin nıasumiyetine inanmamak gerekir. Batı konusunda söylediklerinize gelince, ben de aynı şcylcri düşünüyorum. Batı'nın kendi dışındaki herşey, tiiın uygarlıklan canavarca yok etmeye çalıştığını gözlemliyorum. "Sanatta bir Kuvayı Milliye'ye gereksinim v a r Batı kültürünü sındirmış bir ressant olarak Münevver Hanım kültür hayatımıZt çekıp çeviren 'kara aydtnlardan' söz ediyor Ve kara aydınlarla çetın bir savaşım için "datma eylem, datma devrım" sloganını özümsüyor. Kimler bu kara aydtnlar? Bugün hâlâ kara aydınlarla savas için "daıma eylem, daıma devrım" dıyebtlen beyaz aydınlar da var mı Türkiye'de? lki ayrı açıdan yaklaşmak gerekiyor. Ressam Münevver açısından bakmak gerckirsc, o kcndi Batılı düşünccsinin karşısında kim varsa onlara 'kara ayduı' gözüyle bakıyor. Benim açımdan bakılacak olursa, ben 'aydın' denilen kişinin empatisinin, özellikle Türkiye'de çok yüksek olduğunu düşünüyorum. Beyaz aydınlara gelince, gerçek bir aydın, riirettiğınız be yaz aydın kelimesini gülünç bulması gereken kişidir. Türkiye'de de bu aydınlar da var tabii ki. Dönüp son elli yıla baktığı mızda, Türkiye adına, aydınlanma adına bir şeyler yapmak için çabalayan vc bu çabalarını hayatlarıyla ödemiş olan pek çok yazar var. Bunların bir kısmı siyası hatta edebi görüşlerinden ötürü hapishanelcrdc sürünmüşlerdir. Bu aydınlaruı mudak suretle solcıı olmasına da gerek yok, aralarında milliyctçilcr dc var. Ve onlar da çok kıymetli insanlar. Bugün artık başka türlü bakılmalı. Sabahattin Ali'nin adil bir son la yok edildiğini düşünmüyorum, kımsenin de düşüncbilcceğine inanmak istcmi Can Dündar'dan Kırmızı Bisiklet Bir çocuğun babasına, bir babanın çocuğuna yazdığı yazılar... 176Sayfa 8YTL C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 785 IMGE kitabevi SAYFA 11
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle