Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Sellm ilerî ile "Saz, Caz, Düğün, Varyete "yi konustuk 'Çalışma ahlakı arttıkça bizim gibi toplumlara aydmlık gelecektir' "Saz, Caz, Düğün, varyete" ile yakın dönemin siyasi olaylarını, sanatçıların perspektifinden anlatan Selim İleri ile bu romanını konuştuk. n Denizcan KARAPINAR az, Caz, Düg'ün, Varyete "de sanatı ve sanatçıyı ço'zümlerkcn, özvarlığtnın bılıncine varamayan sanatçının yaratmnın da çok geçmeden suysuzlaşmaya yiız tutacağım yazıyorsunuz Bugün Batı, küratörler, sermaye çevrelerı gıbı güç odaklannın kıskaandakı modern sanatçılar için "özvarlıg'ın bılındnde olmak" ne denlı mümkün sizce? Sanatçı, "Saz, Caz, Düğün, Varyete" yazıldığı zaman bu kadar bombardıman altında değildi. Ben arada geçen yirmi yıla rağınen, bundan sonrasını da az çok görerek hâla inanıyomm ki, öz sanat hiçbir za man birtakım baskı gruplarının emri altında varolmayacaktıı. Tarih boyu oldıığu gibi kendi bağımsızlığını, illcgal yollardan da olsa bir şekilde ilan edecek ve koruyacaktır. Ekonomik açıdan sanatçı ihtiyaç duyduğu kadarını kazanmayı göze aldığı andan itibaren, bu tarz baskılar gcrçek sanatçının üzerinde çok tazla rol oynamaz. Bu umudumu ve inancımı asla yitirmedim. Çünkü gerçek sanatçılar dünyanın acdarını algılayan insanlardır. Dünyaya da şu an baktığımızda büyük bir kitlenin ekonomik açıdan güçlükler içersinde yaşadığını görüyoruz. Sanatçı kendisi için de gerektiği kadar rcfahı ister. O zaman da bu baski grupları sanatçıyı ekonomik bir himaye altına alamaz. Marjinal olmaya da inanmıyorum fakat elbette düzene karşı bir protestocu tavır alınmalı. Sanatçı marjinalliğe başvurduğu vakit, bu yol da onun için bir "satış garantisi" haline dönüşebiliyor. Kahramanlardan müzik sosyolojist uzmam Profesör Kerami, "sanatta devrım ruhunun önemi" üzerine yaptığı araştırmada, toplumun sanatsal açıdan tamamlanamayısının nedenini, halkın bu devrinı ruhundan yoksun olmasına bağlıyor. Btr ulusun, özellikle de Türk ulmunun kültürel sinerjisinın gehşememest, bu dcvrim ruhunun halka yanstmayışından mı ilerı geltyor? "• • Son kırk yddır, Türkiye'de ideolojik; SAYFA 10 "S çatışmalar konusunda çok büyük acılar yaşanmıştır. 1980 sonrasının tamamen bir ölü toprağı serpilmiş olarak yaşandığını dü^ünüyorum. lîn aydın ve ilcri insanlaı dahi, kendi çıkarları uğruna, toplumun çı karlannı anında fcda edebiliyoılar. Ama bu bizde daha toplumsalcı aydınlar yok denıek değildir.F.lbette vardı. Unutmamak gerekir ki; bu ülke geçmişte düııya devletlerince imkânsız zannedilen bir Kurtuluş Savaşı'nın altından büyük bir zaferle ve başanyla kalkabilmiştir.Bunu göz önüne aldığımızda bu kadar unıutsuzluğa kapılmamak gerektiğine inanıyo rum.Bugün ise inanılmaz derecede bireyci bir yakla^un içersinde yaşandığını görüyorum. Tabii bunu benim söylemem çok il ginç. Çünkü ydlarca bana "bireyci bir yazar" olarak bakıldı.Ama bugün film diyc yapılana, müzik diye sunıılana tüm iyi niyetli örneklere rağmen, müthiş, bir dura ğanlık, adamsendecilik var. Sanki her şey büyük bir eğlenceymiş gibi algılanıyor.Bu açıdan, "Saz, Caz, Düğün, Varyete" ismı bııgünü daha iyi taınmlıyor. Halkçı vc toplumcu bir lanatçı olan O, Ahgüne "sanatta ınkılap bitrnez"diyor. Inl'ilapçt ve yenılikçi ruhun operalarda ve sanatevlerinde aşılanmast gerektıg'tnı tavunuyonunuz Bu perspektıften bakıldıg'ında, \anatm amacı "eskıyı yıkmak", düzene karj / kendıne bas bir duruş belırlcmek değıl mı? l'ürkiye'dekı sanatçılar bunu ne kadar haşarabılıyorlar ya da ortam buna ne kadar müsaıt? Eskiyi yıkmak derken eskinin bilgi birikimini yıkmadan ve yok saymadan yeniyi getirmeli. Türkiye sanat, edebiyatta ve diğer tüm sanat dallarında eskiyi çoktan reddetti. Bugün baktığımızda bütün çıkış noktalarınm bir birikimde saklı olduğunu görebiliyorum. Bu gcleneksel birikim büs bütün terk edildiğinde de, bir yere gidilmediğini görüyoruz. Geçmişe döndüğümüzde, 30'lu yıllarda Yanya Kemal birçok şeyi mesele etmiş ve bu yüzden Yahya Ke mal'c gericilik yahası takılmış. Oysa Yahya Kemal'in o zaman gündeme getirdiği konular bugün yine bir sorun olarak kaışımıza çıkıyor. Saııatı ben büyük bir zıncir olarak görmek istiyorunı. Her yenı döncm o sanat zincirinin yeni bir halkasıdır. "Eskiyi yıkıp yeniyi getirmck" derken büsbütün bu zincirleri koparmak yanlısı da değilim. Romanda "küçük ınsanı" tantmlıyor\unuz Kıskançltklar, bırbirini yok etnıeye çalışan küçükburjuvalar, ardında "ben" kavramı saklı olan sözcük oyunlan Ru tablo insanltğın ve sanatçı bas\a\ıyetınin yitırili şı, ülkenıızdekt aydın çürümesinin bir pro/eksiyonu mu? 12 Eylül'den sonra bu aydın çürümesi diye tanımladığınız olgu çok daha yoğunlaşmıştır. Fakat bunun başlangıcına gittiğimiz zaman, yakın tarihimizde aydının kendini öne çıkarma saplantısı olduğunu görebüiyomz. Yani halkı da aydın düzenleyecek, halkın inançlarını da o yönetecek, K İ T A P C U M H U R İ Y E T S AYI 78