Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Özkan Mertten şlir üzerîne yazılar ve düşünceler 'Ben savaşçı değil gül yetiştiriciyim' Özkan Mert aynı dünya görüşünü paylaştığı üç şair arkadaşıyla birlikte(Ataol Behramoğlu, İsmet Özel, Şüreyya Berfe) "Devrimci şairler Savaş Açıyor" adı altında görüşlerini açıklarken "60 şiir Kuşağı Manifestosu'na da imzasını attı. Savaşçı değil de "Gül Yetiştirici" olduğunu söylemesi, savaşçı ruhunun daha geniş bir kapsama alanına gönderme yapmak isteğinden, düşüncesinden kaynaklanıyor olmali: Çünkü;i944yılında doğan özkan Mert, hukukadına, hukuka rağmen öldürülen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin İnan'ın canlarını feda ettiği 1968 olaylarının tam içinde idi... n NecmİSELAMET sonrası toplumcu şiirin en belirgin özelliklerini taşiyan, aynı yıllarda şiire başlayan Özkan Mert, "Kuracağız Hcr Şeyi Yeniden"(1969) isimli ilk şiir kitabı ile yasaklanarak girdi Türk şiirine. Aynı dünya görüşünü paylaştığı üç şair arkadaşıyla birlikte(Ataol Behramoğlu, Ismet Ozel, Süreyya Berfe) "Devrimci Şairler Savaş Açıyor" adı altında görüşlerini açıkJarken "60 Şiir Kuşağı Manifestosu'na da imzasını attı. Savaşçı değil de "Gül Yetiştirici" olduğunu söylemesi, savaşçı ruhunun daha geniş bir kapsama alanına gönderme yapmak isteğinden, düşüncesinden kaynaklanıyor olmalı: Çünkü; 1944 yılında doğan Özkan Mert, hukuk adına, hukuka rağmen öldürülen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan, Hüseyin tnan'ın canlarını feda ettiği 1968 olaylarının tam içinde idi... îlk kitabı bu dönem bağlamında yasaklanmış olan Özkan Mert, bugün tarihi, umutlarında taşıyarak, yaşadıkları vc şiirlcri ile günümüze dek, sosyalist diişünce vc uzam içinde akarak gelmiştir. Bu nedenlerle "Gül Yetiştirici"liği bir yanılsanıadır: "Ben öylesine severim / Savaşmayı vc scvişmeyi"(l:sf.7O) diyecek kadar... Mayıs acılanndan sonra aynı yıl Aralık ayında yurt dışına sürgüne giderSAYFA 10 ki şiirlerin hemen hepsindeki temel öğe sürgünlüğü ve devrimci diişünce kökenli evrensel anlayış. 1972 yılında başlayan sürgün yaşamından süzülmüş şiirler... Şiirini, kendi yaşamı, gerçekçi, toplumcu anlayışı ile özdeşleştiren bir şair. Bu tavrı, şiirlerinin doğal biçimde giincele ve geleceğe kolayca uyum sağlamasına yol açarken; kitaba da bütünlük sağlıyor. Özkan Mert şiirinin, Demir Ozlü'nün deyimiyle "Kendini yaratan şiir" yeteneği buradan kaynaklanıyor ki; şiirlerinin öznesi kendi yaşamı ile doğrudan bağlantılı. Özne çoğu zaman kendisi, işçi ve işçi sınıfı, annesi, sevgilisi, yol, ülkc, memlekct ve sürgünlük. Özneler, izlekler için bir tür ipucudur da tliyebiliriz; diyebiliriz ancak kendiliğinin ve devrimci düşüncenin her öznenin içinde, kökeninde yer alma koşıılu vardır Ozkan Mert şiiri için. Poetikasını da belirleyen ana unsur budur. 1960 sonrası şiirinin slogan söyleminden sadeliği ve doğallığı ile ayrılan Özkan Mert, slogan şiire yakın duruyor olsa da; poetik anlayışı şiirin estetiğini gözden kaçırmı yor(l:sf.69): "Diren' Ey kalbim Dıren' Hayasızltğa Namussuzlug'a Diren! Kötüye Çirkine, yanlışa Diren! Yenilme." ÖZCÜN VE DESTANSI BİR ŞİİR Biçim arayışlarında, dizelerinin oluşumu anlamsal vurguya dayanırken, görselliği, varlığı da yadsınamayacak bir biçimde arka plana atıyor; erek, anlamı etkili kılabilmek. îdeoİojik duruşu ve buııdan kaçınmayışı, özgün vc dcstansı bir şiir yaratıyor. îkinci yeni şiirinden ayrılan önemİi bir poetik anlayış ortaya koyuyor. Anlamın ve kavramların üstüne gidiyor. îmgelerini bu biçem ile kuruyor (l:sf.76): "Dünyayı açıklayabilmek sana. Elbet Bir gün Kuracağız her şeyi Yeniden, Şarabı tütünü yıldızları insanları, Yaşamak güzel şey olacak O zaman Güzel şey be Kardeşim." Metinlerarasılık da sık sık görülüyor Özkan Mert şiirinde. Ses uyumunu daha çok dize yinelemelerine bırakırken; birden fazla poetik unsuru aynı erek için kurguluyor. Estetik anlayışı anlama yaslanıyor ve ses uyumları için anlamı değiştirmiyor. Bu da, döneminde yaşanan acılara yabancılaşmadan, onları sorgulama, irdeleme olanağı sağlıyor kendisine(l:sf.81): ken, ardında aynı gün, kehdisi için verilmiş on bir yildan fazla bir hapis cezasını da gcride bırakıyordu. Yıl 1982; aradan on yıl geçmiş olmasına rağmen dünyanın her yerinde ölümden söz etmek eski sıradanlığını yitirmemişti: "Iştc Hayat! Işte Ölüm ve Tarih! Portakal satılan küçücük tstasyonlardan geçip geldik. Işte orada! Ülkem, dostlarım ve ince belli çay bardagım. Nerede olursan ol, çiçck ve ceset kokuyor genç dünyamtz." 1995 yılında yazdığı "Ben Savaşçı Değil, Gül Yetiştiriciyim" isimli şiirinde Mayıs'a olan hıncını, ölümü öpüşmekle eşanlamda kullanarak çıkaracaktı(l:sf. 124127): "(...) / Takvimlere bakıyorum: Mart'ı gösteriyor Ben'se Nisan'a çarpıyorum Öpüştüğüm güzelin adınt soruyorsamz: Mayıs" "(...) Tanrı öpecek hepinizi bir gün uçurumda..." "ŞAİRİN HAYATI SÖZCÜKLERİN HAYATIDIR" Özkan Mert'in mistik bir eğilim göstermediğini hem şiirinden ve hem de yaşamından çok iyi biliyoruz. "Tanrı" sözcüğüne ve o sözcüğün işlevine gelince; Özkan Mert şiirde sözcüklerin kullanımına ilişkin şöyle diyor: "Bir şiirde kullandığımız sözcükleri milyarlarca sözcük içinden seçerken ölçeğimiz nedir? Sözcükler birbirini nasıl karşılar ya da karşılamaz, aralanndaki milyarlarca yanma noktasının şiire düşümünü neler belirler. Tüm bu ve buna benzer soruların yanıtını bulmak için sözcükler üzerinde bir bilim adamı yöntcmi ile çalışırım.(...) Şairin hayatı sözcüklerin hayatıdır." (lısf.lO). Özkan Mert, Orhan Veli'nin "Beni bu güzel havalar mahvetti" dizcsine de gönderme yaparak eleştirel yakla şırken "Dünyada Çok Güzel Şeyler Var" isimli şiirinde tannyı da sorgular. Bu şiir, tanrı ve şair konuşmasına dönüşür (I:sf.l54): "(...) /Benizaten hep bu güzellikler sarhoş etti. Ey Şair! Güzel tözlcrle, büyülü sözcüklerle kandtrırsm kullarımı, diyor koca tanrı: Ben yalnız güzel şeyleri mi yaratttm? Savaşlart, açlıkları, ölümleri, ayrıltkları... ben yaratmadım tnu" Bu bağlamda; gerçeklik ile şiirsel gerçeklik arasındaki fark gereği, yaratıcı gücü ile gerçekliği, yeniden yaratarak şiirsel gerçeklik düzeyine çıkaran şairin "yaîancılığı" çok yazıldı söylendi. Şairin yaratıcı gücü ve gerçekliği şiirsel gerçeklik düzeyine çıkarma yetisi ve birikimi, "yalancılık", "büyücülük" ya da "oyun" kavramı ile eşleştirildi. Gerçek anlamda bunun eşleşmediğini ve eşleşemeyeceğini, kavramları kullananlar da anlatma çabasını her zaman gösterdiler. Özkan Mert'te bu anlamda "Güneş Uçurtmamdı Benim"(l:sf.91) isimli şiirinde "Ne demiş Kuranı Kerim, / Inanmayın şairlere." dizeleriyle serzenişte bulunuyor. Mayıs ile öpüşmesinin gerekçesi ise: 6 Mayıs 1972'de asılarak öldürülen Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan'ın acılarından yola çıkılması gerektiği kuşkusuzdur. Yaşamının en verimli zamanından kalma bir acıdır bu; bu kitaba alınmayan ancak "Nehir" isimli Toplu Şiirlerinde vardır bu şiir; 1972 yılında "Deniz Yusuf Hüseyin'di Adlan" isimli şiirinde şöyle dizelenirler (2:sf.64): "Siz! Hepiniz. Tanıyorsunuz onları / Siz! Hepiniz. Gördünüz / Nasıl gidilir ölüme gülerek / Halk için / Baharında üstelik hayatın". Özkan Mert'in bu kitabında '60 CUMHURİYET KİTAP SAYI 823