25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bir kez daha Terry Eagleton 'Kuramdan Sonra' ve Türkiye nıl/sag teorisvenlerin pek scvtli^i Arnold Tynbee, Study ol Hislory (Tarih Çalışması) adl lı ) ciltlik kitabında ö/etle, Batı tarihinin maya.sını mıllıyctçılık vc sanayileşmecilif*in olu^turdu^unu, ne var ki sanayü'nin devasa gclışıminın ulusal sınırları zorlanıasıyla bu iki yapının yani milliyetgilik ile üretinı ilişkileıinin pallaıııasuıınlıirbiriyleçt'liş tiğını, bırbınnı parçalamaya başladığını yazıyordu. Bu kriz aneak digeı ulus dev letlere yıkıldlğında eözülebilirdi. Bıınu cilalamak da ılev kültur endüstrisiyle mümkundü. Bu da "uygaıhklai" dü/e yinde miadını doldurmıı^ ulııstlcvlct kategorisinın ötesinde" bulunabiliıdi. (Aktaran Pcrıy Anderson/Postnıodernienin Kiikenleri") [ovnbe, bu düşüncesi doğıultusunda "ulusdevlet" kumıaya çalı şan ılevletleri kendilerini taklit hılc etmelerıne ızin vermiyor, dettere not ediyordu: Rusya", "Maocıı Çin", "Meijija ponyası" ve "Kemalist Türkiye"! "Batı dışındaki entelijansiyalaruı nıodemligin sıı la ıına vakıl olııp Batı'ya karşı kullanma yönündekl bas,arılan"na ijiddet kusuynrdıı. eukların kolu baca^ı koparılırken bu yüksek "kültur"den çallak bir ses bile çıkmadı. Fransa'nın ve Alnıanya'nın mırıklanmalan pastadan pay kapmak için ancak oldu. Bu durıımda "Kral çıplak!" ve bunun pek luı^ devıimci bir dıırıım olarak algilanması gerekiyor. BATILI AYDINLAR VE SANATÇILAR BUGÜN NE YAPIYOR? Bu iki soruya Batının, "ınarksist" olarak kendini tanmıladığı önemli isinılerinden Terry Eagleton'ıın Türkçede de yayınlanan Kuramdan Sonra adlı kitabında önemli açıklanıalar yapıyor. I'errv Eagleton, sapına kadar ulus dcvlet milliyetçilijîiyle donaıınıı^, buııu artık ilikle rine işletmi^, lartışıııa konıısıı bile rtmeyen bir ülkeden, tngiltere'den yazıvor. MarksistlijSini de bunun ü/erine koyunta yazdıklaıı bi/.i ger çekten ilgilcndirmcli diyc düşünüyorıım. Eagleton, Kuramdan Sonra'da ya/ının ba ijinda kendinu sordııpum soruyıı, Batı'nın gü vcnilirlifii konusunu işlivor. Son virmı yılı, "kuramdan sonıa"ki dönem olarak adlandınyor. 1%58() arasını devrinıci kültürel fıkırlerin altm ça£ı olarak ele alıvor. Bu ça£ kııltıır çajjıdır. Kültür kuıaııılarınııı alıın çagı! lacgues Lacan, (llaude Lcvi Straus, Louis Althusser, Koland Barthes gibi isimlerin "önciı nitelikli" çalışma larından övgüyle sö/ ediyor, Ravmond Willi ams, Picrre Bourdieu, Fredric Jamcson, I lelcn (jxous'un ya^adı^ı yıllaıı ^iikıanla yad ediyor. < )nlardan sonra onların dii/evınde "bu fikir ana ve babalarının" yazınsal tııtku ve o/gıınlükleriııe ulaşan çalışmanın çıkmadığını vurgıılıı yor. 80'dcn sonrayı, cski buvuk/kuçuk anlatılardan kopıış dönemi, "Modernizmin yavrusu postmodcrnizm" (ki katılnııvorum, .incak düşman olabiliıler) ve en oncmlisi, genelde kuraııısızlık olaıak adlandırdığı, anti kuranuıların egcmcn olduğu döncm olarak adlandmyor. Oldukça karışık görünen bu sıralamasında, modernist dönem ve kuıamlar dönemi için övgüler dizen Eagleton, kilabmın ilerleyen bolümlerinde "Kültür Kuıanıı"nın da bir "ka/anç" ola bileceği üzcrindc duruyor. Eagleton çok ilginç bir biçimde bizdeki gibi "1980" tleıı Miııra ya ıla "7()'lerin somından sonra" mıladını sık sık kullanıyor. Baıı kapitalizminin, 70'lerin baijinılaki kıizinden sonra biiyük bir yenilenme ıçine gırdığıni söyleyen Eagleton, sistemin bu krizi çevre ülkelere yıkma araçları üzerinıle duruyor. Bu yeni talan stratejisindc kapitalizmin: "llerledıkçe sıglaşan bir ça^da, kulaga derinlikli gelen bir s,eyler söy lemesi gerekiyordıı." (Eagleton, s. 74) "Kuram, sözlük tanımına yakın tanımlarsak, rehber olarak aklığımız varsayımlarımı/ üzeri ne ürertiğimiz bir makııl sıstcmatık düijünceler bütünüdür." 0 halde vazgeçilmezligini korııması gerekmektedir. Ne var ki "Bu çıgır açıcı figürlcrdcn" sonra gelen nesil, kendine özgü fikirler biitünü yaratamadı Eagleton a göre. "Yapısalcılık, nıarksizm, post yapısalcılık vs. artık eskisi kadar seksi konular dejiil. Şinıdilerde seksi olan şey, daha çok seksin kendisi .. İnsan bedeniylc ilgililer vcni ncsildekılcr, ama açlık çeken bedenle, çalışan bedenle değil, erotik l>e denle."(s.5) Kendi aydınlarımızı okumuyoruz; yazdıklarını, söylediklerini ulus deylet fetişizmi olarak değerlendiriyoruz, onları "Sevr paranoyakları" olarak rahatça suçluyoruz, yayın organlarımızda adlarını bile anmıyoruz. Ama işte görüldüğü gibi, bizim pek hayran olduğumuz Batıda da, yani kapitalizmin merkezinde bir aydın da bizim kaygı ve gözlemlerimizle aynı sonuçlarıyaşıyorve yazıyor. Ona da kulak vermeyecek misiniz? a AhmetYiLDiz TÜRKİYE UÇUNCÜ DÜNYA DECİL Ml? retti. Alfabe, kıyafet devrimi vs. gibi önemli de ğişikliklerlc, biiyük bir taktik, inanç ve kahranıanlıkla sonuçlanmış bir zalerle kıırulııuış Cumhuriyet'in verdiği itici güçje ulusal bılinç oluşturulmaya çalışıldı. İlk birkaç on yıl için dünyanııı konjonktürii işimize yaraclı. Amerı ka'dakı ekonomik kriz, Avnıpa'nın Birincı Dünya Savaşı'nın yaralarını taııı sannadan tkiııci Dünya Savaşı'na merkez olması bu ken dilerini fena haldc taklit cdcn devletle ugraşmayı crtelediler. Gerçi Lord Curzon'un "Nasıl ol sa bizim elimize diişeceksiniz" rürii söylenmesi aslında bir tarihsel gcrçekti. Kapitalist kalkın ma yolunu seçen getıç Cunıhuriyet'in dıırumu özel bir dunımdu. Bunun vc başarı ıçın daha başka ıç dinanıiklere gerek oldugunun ayırdm daydı ama zaınanı çok iyi kullanması gerektigı ve hıç hata yapmaması gerektiginin ayırdmda dcgildi. O lıatayı Amerika'ya karşı Marshall yardımını kabul ederek ve (îüneydogu'da toprak reformunu sürckli crtcleyerek önce lııönü yaptt. Batıdan çeviriler başladı. "Milli Eğitinı Klasikleri"nin sütrc gerisinden top atısjarı, ulusal talıkimatı epey yumuşatmıştı. Batı kapitalizıııi euıperyalist biı kapitalizm di. Biz emperyalist kapitalist sistemın dışında kalarak kapitalist birgclişmcyi nasıl saglayacak tıkr1 Ya da kanjinuzdakiler l)izde bu gelişmeyı denetim dışı bıraktıklarında kendi varolıiij nedenleriyle (,eli^kiye düşnıeyeeekler nıiydi? Bi limsel olarak da bu olanaklı değildi. I ,ord (lurzon bunıı bihyordu. Çiinkü dcvrimd durumla rını çoktan terk etıni^lerdi ve bu avantajlaıını da kimseyle paylaşmak niyetinde değillcrdı. Curzon'dan yülar sonra, bizde son yıllarda libc CAM KIRIKLARI Tarihsel a<,ıklar kolay kapatı l.ımıyor. Çünkü bunun içın dc bir tarihsel süret gerek. Ne vaı ki sizden önde olanlar da hir zaman süreci yaşıyor, yeni ilişkilcr, yeni hayatlar tüketiyorlaı. Kııyrıı^ıınıı kovalama oytınundan sıyrılınak ıçirı (indekinden daha hızlı ko^mak gerekiyor tarıh bandında. Bunun için gerekli olan malzeıneleri de yine ündekilerden almak zorunda bu tür ülkeler, toplumlar. îlişki kurunca da öndekinin sizin koşıı yolunııza sürckli cam kınkları atınasmı geliriyor. Cumhuriyet'teıı sonıa cam labıikalarını (A/ öııccki tünıccyle nasıl bir ıroni.M) kuımak için aşmdırdıg'ımız Batı tek bir kuru^ para ve eıvata vermedi. Oenıir çelik tesislerimiz içın de alüminyum, pctrol işlcme tesisleri için de (PETKİM, TÜPRA^İ, Seydişehir Alüminyıını, Ereğli Demir Çelik, hcpsı Sovyetler Birligi yardımlarıyla yapılmıştır). Bugün Kürtçe ilkokul kitabı için milyonlarca "Ikııo" vermeye çalışanlar, Kürtlerin ve tüm Arap ülkclcrınin tanmsal gereksinimini karşılayacak, bölgeye kendilerindeki gibi nıo dern sınıllar, "çağdaş" üretim ılişkileri getirecek olan CîAP için Dcmirel'in o kadar kapı aşındınnasıııa karşın tek kuruş ödemediler. Tümiinü Tiirk halkı cnflasyon olarak ödeyerek yaptı. Şimdı onları, yerli is,birlikçilerinin "özellesjtirme" çı^ırtkanlıklarıyla biiyük bir zevkle yağmalıyorlar. Artık bu ülkc kendi artı dcgcrine sahip degildir. Tüm bir iilkenin bir yılıla çalışıp iirettiği fazlalık "faız dışı fazla" adıyla emme basma tulumbasındaki gibi iaiz alacağı ola rak "Batı"nın kasasına akmaktadır. Bütün bıınlardan sonra Batı'nın son dört yılda duııyaya bakış açısında büyük değişiklikler oldu demek sallık olur. Knıperyalizmin kendi iç yapısını bilmeycn birisi için bu normal. Aına yine de Batı'nın devrinıci tarihiyle gözü kamaşmış, onların yazar/şair vc cntelektüellerini hep referans noktası alan bizlerin, Batının soygun ve talanını, gerici yüzünü meşrulaştıracak ideolojik/kültürcl savlarının tükcnmuj olması sanki ^asjiıtıyor. üysa bu bizi rahatsız etmemeli. "Demokrasi" ve "insan hakları" gibi kulaga hoş gelen ninnilerin boş olduğunu Irak'ta kesinlikle gördük. Müzeler yağmalanırken, ço T uhai zamanlar yaşıyoru/. Batı denen, insanlık tarihindc olmamış bir hız vc devingenlikle, adeta insanlığın tarihi ni sıkıştırarak iki iiç yüzyLİda kültürel, ekonomik muazzam başarılar sagiamış, böylccc dünyanırı diger lıalkJanndan bir adım öne geçmiş bütünün adından ilk kez kendinıi çok uzakta, deyim yerindeyse "kendimi kcndi başıma" duyunısuyorunı. Attila tllıuıı'uı tezlerinin birer birer gerçekleştig'inin hakkını vermck gcrck. Batı bu ülkede laik, kapitalist ilis,kileri ör gütlemeye çalışan, "demokratik" ilkelere sahip siyasal güçlere destek olacak ycrdc, "din/Islam" vurgusunu öne çıkaran, çağdışı, leodal değeılere baglı (Başbakan'ın birşirkctin ortağı olmasının, gerçck kapitalist ülkelerde olanagı yoktur. Feodal yönetimlerle örülü Arııp ülkelerinde isc işadamı olmayan kimse başbakan, bakan olamaz!) bir zihniyete destek veriyor. Aslında ilkokuldan beri bilinçaltımıza yerlcştirilcn gcrçck, bizim "düşnıan"a, pcşinden dc dolayısıyla düşman olarak isimleri sayılan ülkelere, Yunanistan, Ingilterc, ttalya, Fransa'ya karşı bu Cumhuriyet'i kurdugumuzdu. Yani "Batı" denen büyük emperyalist biitüniin gerçek yiizünü karşımıza alarak büyüyorduk. Yaptıg'ımız şey Batı'ntn kcndi iç dinanıikleriyle uzıın miicadeleleı, devrimler, karşı devrimlerle yaptıgı şeyc boyumuza posumuza bakmadan "Biz de yapabiliriz"le balıklama dalmaktan iba ETNİSİTE VE DİNSEL KİMLİKLER Etnisite'nin ve dinsel kimliklerin ccnıaat diizeyinde bile pohpohlandı^ı bir donem " 1970 sonrası mııhafazukârlığınııı kasvetli ve sıkıcı yirnıi otıız yılı içinde, tarih bilinei gidcrek artan bir biçimde körleijti; ki bu duruın da bizden nıevcut olanııı dışında hiçbir alternatif hayal etmcmemizi bckleyen iktidar sahiplerinin çok i^ine geliyordu..." (s.7) "Küresel siyasetle yeni ve uğııısuz bir dönem açılmıştır..." (s.8) I^agleton, "Şıırası kesın kı ılgınç bir çafiıla yaşıyor olmak, öpüp de başmuza koyacağımız bir nimet değilılir.. 1 ler hafta sonıı I lyde Park'ta polıs tarafından katanızın kırılnıa ihtinıalüıin olduğu, o eski günleıi hasrelle yad et nıenin bir anlamı yoktur. Zaten Dünyayı saran siyasal olayların tarihini anımsanıak, en azından siyasal sol için, büyük oranda bir yenilgiler tari hini anımsamaktır. (...) Bugün eksikli£ınin ne dercce tahrip edici oldugunu ispat etnıiş bir ^ey varsa o da kolektif ve etkin siyasal eylem anıla rıdır. Bugün bir çok kültürel düşünccnin ^eklini çarpıtmı^ olan da budur. Di'üjüncenıizi dog rıı yoldan yanlış yola çekip sürükleyen tarihsel bir anafor söz konusudur." Diyor. (s. 8) Eagleton'a görc: "Bugün artık meydana gelK İ T A P SAYFA 12 C U M H U R İ Y E T S AY I 7 80
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle