Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Turgut Acar'dan '"Şaz' "Şaz benim dostum" dığı yere sürünür. Yorgundur besbelli. Uracık boyuyla uzun nzun öksürür. Solıığunu toparlayınca "Boyayalım abi..." der. Fırçasını sallarken şiş elleri soğuktan mosmor, çatlak çatlaktır. Sorulan yanıtlar, burnunu çeker: Ilastaydım! Arada öksürür, güçsüz. Sekiz kardeştirler. Anası koltıığunun altında ısıtır ellerini çocııkların, ama yalnız küçüklerin, sobası yanmayan odada. Gözleri duru suya düşmüş cam yuvarlaklar gibi titreşerek bakar da bakar. Sonra: Ölmüşüz abi be! Sözlcri dökülür ağzından. Böyledir insanımızın kimi halleri... "Kırmızı Başjıklı Üstlük"te, sokakta ufarak teferek, değnckle yürüyen bir kocakannın elinden kaçıp, oyun oynayan çocuklara karışan küçük bir kız anlatılır. Giderek tüm çoculdar betimlenir: "Usa sığmaz ağlanç sözdür ama yine dc çocuklar öliimü de oyun sanırlar... Sanki niye sanmasınlar. Kirlenmemiş yaşamlarının daha ucundalar. Öteki uca giden yolu bilmczler ki..." (sayfa 18) Bir tüyyeğnikliğindegelip, kırmızı başIıklı üstlüğü alan, giyen çocuk, etcklerine bakar, yalın ayaldarını altına çekcr, çömelir, büzülür, oyuna dalar, alışır, horlanmaz, ebe olur, sobelcr de ve sonra... Acar, "Ustümüzdeki Çocuk "ta, anne siyle babasının kavgalarına dayanamayan üç yaşındaki bir erkek çocuğun ruhsal durumunu şiirsel bir dille sıınar. Gecc yarısı bir çığlıkla ııyanırlar. Ust kattakilerin çocuğudur. "Yeter!" diyebağırır. "Bıktım!" der. Bazen dc "Gideeeğim" der. Turgut Acar, öykülerinde, her zaman olduğu gibi halk dilinde kullanılan, yöresel ama o denli sevilesi sözcükler seçiyor, yakıştırıyor, yerli yerinde kullanıyor. "I Yılmaz ÇONCAR "Şaz bir çocuk... Şaz bır büyük adam... Şaz bir ayakkabı boyacısı... Şaz benim dostum..." (sayfa 11) Yapıta da adını veren "Şaz" adlı öykü böyle başlıyor. Üzun zamandır görünmez, bir akşam üzeri çıkıp gelir. Omuzuna astığı boya san Çocuğun gözünde hep bir damla yaş parıldar. Babasını anlatmaya başladığında o damla düşer, yenisi gelir. Yaş, aynı zamanda, okurun yüreğine düşer. "Yan Yana Düşünmek"te anlatıcı, anılarından yola çıkar. Erzurum'un dondurucu soğuğunda, kardan sonra çıldırtan ayazında, tezek sobası yanan tek odada, anası ve boy boy beş çocuk yer yatağındıidır. Baba, makata uzanmış, sigarasının dumanına bakıp durur. Bir de dayı vardır. îki mahalle ötede oturur. Hali vakti iyi, evi geniş, odaları sıcak... "Ortadan Kınk Öykü"de, adam evinde rakısını demlenirken, kırmızı gıysili, ağzı sakızlı karısı, bir laf soyler. Oyle bir laf ki, ne rakının keyfi kalır, ne odanın ışıtı. ne karısının kırmızı giysisi, ne sarı saçları, ne pembe parlak yüzü. Hatta... "Tarha" (bir tür egri budama bıçafı) adlı oyküde; ana yerde bağdaş kurar, dirseklerı dizlerinde, çenesi, biraz yukarıda birleşmiş iki elinin üzerindedir. Derin derın düşünür. Derdi kardeşidir. Ona ablalıktan çok analık etmıştir. Kıyamaz Rıza'sma. Köy odasında mendil ucu çeken köylüler, töreler, "korkak" suçlamaları, Çatal'da dikilen kurt canavarı, hepsi üşüşür ananın usuna... "Balina Düşü" adlı oyküde, bir düş görmüştü o sabah. Yüzü aynen sen, dedi karısına. Sabah sabah yatakta gülüşürüz diye anlatmak istemişti. Ama ne gezer... Düşünün gerisini söyleyemedi. Kadın hırsından dudağının içini ısırdı, şimdi aynanın karşısındaydı, dingin: Nasıl oldum bakar mısın? Kalçalarına bakıyordu kadın. Süzdü adam göz ucuyla, bıngj bıngıl. Yine balina düştü usuna. Belli etmeden güldü. Ama bu işin sonu kötü bitecekti. Istenmeyen olaylar, çarpılan kapılar... Yapıtın diğer bölümlerinde, eski fotoğraflarla ilgili anılar, bellefiin köşesinde gizlenmiş perili köşkler, içki evinde ziyafetler ve benzeri olaylar sergilenir. Sayın Acar, öykülerinde, halk dilinde kullanılan, yöresel ama o denli sevilesi sözcükler seçer, yakıştırır, yerli yerinde kullanır. Örneğin: Iradıkça, Çor, Göynük, Duldalamak, Yeğnik, Yadlamak, Tarha, Değirmi, Örge, Yekinmek, Ağan, Bırbırlık, Kaşmerlik, Şahrem şahrem, vb. Yapıtta akıcı, yalın bir dil kullanılmış. Kısa tümceler, okuma kolaylığı sağlıyor. Bizim kişilerimizin sorunlarına eğilen, anıların, iç hesaplaşmalann çoğunlukta olduğu öykülerde, yaşamın yalnızca maddeden, ekonomiden oluşmadığı, çoğu zaman, tinsel değerlerin, duygusallığın daha ağır bastığını kanıtlıyor. Eskiden sık sık duyardık "Ne olacak bu memleketin hali?" Şimdi "Ne olacak bu insanlığın halır1" diyen bir yazarla karşı karşıyayız. "Şaz"ı tüm okurlara önerir, yazan Sayın Turgut Acar'ı kııtlarım.B Şaz/ Öykiiler/ Turgut Acar/ Engin Yayıncdık/ htanbul, Eylül 2002/ 88 s. Bir sabah uyanıyorsunuz ve yoksunuz. Aynaya bakıyorsunuz, yüzünüz aynı yüz, elleriniz aynı eller... Bedeninizi yokluyorsunuz, orada duruyor... Ama siz hükümsüzleştirilmişsiniz, yoksunuz... Tapındığınız Allah'ın kitabı da dahil olmak üzere her şey, herkes değişmiş, tanımıyorsunuz... . . 1 1 EVERE§T Rusya'ya ve bana böyle oldu. JK.1 L â ü Ç l l â l C l â . . . C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 751 SAYFA 9