25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Bunlar da yaratısının rlgınçlık ve oku nıırluk katsayısını buyuk olçude arttırı yor Ikısı var kı anmadan edemeyece ğım, bu yazıyı yazarken bıle duşunduk çe altust oluyor ıçım Bırı "Uçuşkanlar" sahnesı (s 240 249) Olağanustu, ozgun bır buluş bu Anlatıcı benın (Bınya zar'ın) yaşamında yer almış, romanın da ha oncekı bolumlcrınde tanıdığımız dort guzel kadın, "ruhunu elınde taşıyan" H lı/'ı de aralarına alarak olumun ulkesıne nasıl goçtuklerının aulı oykulerını anla tırlar Anlatılanlardan, kadınlarımızın toplumdakı, daha doğrusu erkekler kar şısındakı yerlennın acılı ızduşumu yansır romana Otekı de 'Tarenın gece konuş ması" (266 274) Anlatıcı, yıllarca once Çorum'da Fıhz'le nışanlıyken Fılızler'ın evınde bır fare oldurrnuştur Oldurmuş tur ama, bır can almaktan da uzulmuş, farenın tıtreyışlennden, bakışlarından çok etkılenmıştır Işte o fare, yıllar sonra Fılız'ın olum gccesı kalkmış taa Ço rum'dan Berlın'e gelmıştır Avutmak, acısını yatıştırmak ıçın yaşamın, olu mun acının anlamı uzcrıne bılgece soz ler soyler anlatıcıya Olumun 'yokluk" olmadığını açıklar ÖLUM ACISININ DEVİ (, ok kışıye gore 'yokluk Sana gore değıl, sen varlığı olumde bulacaksın, gun olacak olumun golgelerı arasında dol aşa caksın Acılar dağ olmuş sende Pareyı oldurduğunu sanarak beynıne 'Oldurdu ğunun oldurduğusun sen1' sozunu ıyıce sokmuşsun Olum ausının devısın sen1 Yaşadığımı gor de kendını suçlama dıye geldım buraya Auyı, sevıyı ve sevgıyı anlatma, once lıkle onlara ozgu bır dıl, bır soylem ya ratmayı gerektırır Ister yaşanmış olsun ıstcr tasarlanmış ve duşlenmış, olayların, olguların, durumların yazınsallık kazan ması gelır dıle dayanır oncelıkle Turu ne olursa olsun her yazınsal yaratının ozdeğı dıldır çunku Dılın kullanımına bağlı bır olgudur Adnan Bınyazar bu gerçeğın ayırdında Yazınsallığa ulaşmanın kolay bır ış olmadığını, dılle sozcuklerle sava şımı zorunlu kıldığını bılenlerden Ro manında ıyı ve yetkın bır okurun hayran kalacağı buyulencccğı etkıleyıcı bır soy lem yaratmış Oyle kı romanı bıtırdığı nızde bu soylemın bır sese gorsel bır oğeye donuşmuş bıçımıyle belleğınıze yerleştığını duyumsuvorsunuz Soylem, kışısel bır kımlık kazanıyor roman kışısı ne donuşuyor sankı Salt bu yonu bıle başlı başına bır ınceleme konusu olabılır Ben burada bır ıkı noktaya değınmekle yetıneyım SÖZCUKLERİN SONSUZLUĞU Gıorgıo Manganellı bır denemesınde sozcuklerın sonsuzluğundan tuketıleme yışınden soz edıyor "Duru serın "tatlı" 'sular ' sozcuklerı tek tek ele alı nınca bunların kolay gorunurde yoksul sozcukler olduğunu behrtıyor Ardından da "Ama duru, serın ve tatlı sular yoksul bır sozcukler dızısı değıldır ' dıyor Doğ rudur Sozcuklerın ses anlam ve çağrı şımsal yuku onların yan yana ıstıflenme sı bırbırıyle bağdaştırılması sonunda or taya çıkıyor Bınyazar ın bıçem ve soyle mını belırleyen etkenlerden bırı de bu oluyor ışte Sozcuklerın tuketılmezlığın dcn anlam ağının sonsuzluğundan yola çıkarak onlarla yenı bağlamlar duzlemın de yenı bağdaştırmalar oluşturuyor Bu yolla şıırsellığı, şıırın etkı gucunu duzya zıya taşıyor, duzyazının sesı soluğu ıçın de erıtıyor onları Şıırselhğı duzyazının dokusuna ağdır ma soluğu ıçınde erıtme eğretılemele re, anlam aktarımlarına, değışmetelerc, benzetmelere ımgeler oluşturmaya baş vurmayı gerektırır Bunu yapıyor Adnan Bınyazar da Bu yojla sozcuklerı kanat landırıyor Anlatım bır ımgeler çıçeklığı ne donuşuyor Olu yaprakları bulama ca çevıren guz yağmuru ' "pencereye vuran ampul ışığını gun aydınlığı sanıp dışanya fırlamak ısterken duyargalarını cama çarpan arılar" "yarattığına el sur durmeyen tanrı', guzellığının bekçısı", ' olum yolcusu taşıyan kırık bır takanın mecalsız kurekçısı", "dağın doruğunda tullenen bahar bulutlan' ' fok bıyıklı bır koy ağası "benı duygu çarpmasına uğratan soru , ' evgının nakışlı yuzu", "ıssızlığa atılmış bır kuş olusu", "acılar dağının dumanı', "kara gozlerı kar al tındakı bu koyde soze dokulmemış bır aşk oykusu kadar guzel" "kara gecenın ardından kar aydınhklı bır gunun turku su' "olumun kemırgen ınce dışlerı "ıçımın ayna dokucusu guzellığın ev lıyası" 'su akışlı sesı", uzerıne kaynar su dokulmuş taze gul yaprağı gıbı sol mak" Şur yuklu, gorsel ve dokunumsal bo yııtlu bu kullanımları romanın yalnızca bırkaç sayfasından seçtım Dılsel orun tuyu orneklendır mek ıçın Buna şıır sellığın sessel yonu nu, sozcuklerın, soz lerın bır tartımdan geçırılerek anlatımın rıtmını sağlayan tumcelendırış duze nını de ekleyeyım Fare olunce bır kenarda buzulup kaldım Masada uzum buruştu, nar sarardı, sobada kes tane patlamadı, dağ elmasının kokusu kaçtı Olen fare de olsa, olum guzellığın ustune perde gerer, Fılız'ı goremıyor dum Onun yanın dan ayrılmak olum olurdu bana Oysa o anda farenın ınfaz yerınden kaçmak ıs tıyordum Acı çe kerken yuzumun derısı matlaşırdı, ba kışımın canlılığı so nerdı ses tellerım keçeleşırdı sozcuk ler ağzımda boğu lurdu Acaba Adnan Bınyazar'ın, sozu ve sozcuklerı boyle ım 751 gclere donuşturerek kanatlandırması, şı ırsellığı romanın kılcal damarlarına değın yayması soylemını yalınlığın dışına" ta şımıyor mu' Boyle değerlendırenler de çıkacaktır belkı Bu yalınlık terımıne yuklenecek anlama bağlı Ama Vladımır Nabokov'un bır sozunu "Yaratıcı duş gucune bağlı hangı yazar vardır kı yalın olsun sozunu de anayım burada Bınyazar'ın soylemme ozgu bır başka nokta da şu Bır durumu canlı aynntılar la oykuleyıp betımledıkten sonra okuru duralatıp duşunduren yoğunlaştınlmış ozdeyışsel nıtelıklı tumcelere yakınma ve ılençlere yer vermesı Ayrı harf karak terlerıyle verılıyor bu sozler "Ses yanıltır 1 da koku yanıltmaz" "Kor ol, umut " ' Olum, gorunum donmuşluğudur", "Olumun sınsı yuzudur umut' ' Sevgı de bendım, sevgıyı yaratan da' "Mutlu 1 luğun rengı varsa kar beyazdır O gun hayatımız kardan da beyazdı', "Ah mutluluk dıye ıçımızde o gun acılar da ğı'nın ruzgân esmıştı", "Insan ne zaman ıçındekı kotuluğu yenıp ınsan olacak?", "Dağlara vuruyorum sevgıden tıkanıyor yureğım" ÇOK SESLİ ANLATIM Olumun Golgesı Yok'u okuyan kışı nın romanın bıçem ve soylemınde dık katını çekecek bır başka yonu de onun çok seslı bır anlatım tezgâhında uretılmış olmasıdır Oyle kı ıyı ve dıkkatlı bır okur, romanın anlatımını besleyen ana damarlardan bırının halk anlatıları ol duğunu hemen gorebılır Bınbır Gece Masalları'nı da bu ana damarın ıçınde duşunebılırız Bu açıdan gelenekten su zulup gelen ınce esıntıler vardır Adnan Bınyazar'ın anlatımında Elbette bunu romanın butun kesımlerı ıçın soylemıyo rum Anlatılanların ıçenğıne gore değı şıp boyutlanıyor anlatım Romandakı an latımsal çok seslılık, çok duzlemlılık de buradan gelıyor ışte Orneğın anlatıcı kendını masallardakı yoksul dervışle oz deşleştırıp onun seruvenını yaşamaya yo neldığı zaman soylem ıster ıstemez ma salsı tona burunuyor Bu sevdayla onca tehlıkeyı goze almış tım deryalarda boğulmaktan kurtulmuş, ceylanlarla ırmaklarla konuşmuş başı dumanlı dağları aşmış gelıp buraları bulmuştum Kurtlar halıme acımış kuş lar kanatlarını başıma golge etmıştı Ge çılmeyen ırmaklara kopruler kurmuş uzerınden geçmıştım Gelıp kızın ulkesı nı bulduğumda çarığımın demırı eskı mıştı, elımde asa çurumuştu Yalnız ço zemedığım bır gız vardı, kızın ruyasına gıren yol gezgını dervış gerçekten ben mıydım, yoksa kızının sarayından ayrıl mak ıstemedığınden padışah baba kur gusal bır dervış mı yaratmışti'' YUREĞİN SÖZLUĞU Anlatımsal çok seslılığı, çok duzlemlı lığı sağlayan bır başka oğe de romandakı gondermelerdır ' Alıntüama ', ' anıştır ma", "anımsama' ve 'anımsatma ' gıbı değışık yollan kullanıyor Adnan Bınya zar Bınbır Gece Masalları ndan halk turkulerıne, Shakespeare den James Joy ce'a, Cahıt Sıtkı'dan Nâzım Hıkmet'e değın bırçok sanatçıya yapıt ve yaratıya romanın dokusu ıçınde "merhaba" dı yor Bunlar da metınlerarası Jışkıler açı sından Olumun Golgesı Yok'un nasıl genış ve zengın bır artalanı olduğunu gosterıyor bıze Korleşmenın, duyarsızlaşmanın yarat tığı kor karanlığın her gun bıraz daha us tumuze çoktuğu gunlerden geçıyoruz Boyle bır ortamda yureğının sozluğunu romanlaştırıyor Adnan Bınyazar Sevgı nın, ınsan denen yaratığı nasıl olumsuz kıldığını anlatıyor Anlatımına, anlatım rıtmıne I ıırkçenın yurek vuruşunu sındı rerek yapıyor bunu Romanın ozgunluğu de, derınlığı ve çok yonluluğu de bura dan gelıyor • Öykü ÖZEL BÖLÜM EDEBİYATIMIZDA 195O KUŞAĞI O\kıiLiıluğumu/üc 1^50 Kuşa^ı lıııdıın \ıuia^ • Bı/ I9S0 Kııjağı Ovkuculcrı Dcnuıtaş Cc\hıın • Soru'jtıırnı.ı tSi'zıhe Menç, MuzafferBuvrukçıı, Tahsın Yücel, Leyla I rhıl, Orhan Duru, Adnan Ozyalçıner, Demırtaş ( evhun, Demır ():lu, l.rdal Oz, Erhan Bener, Ahnıet Oktav, Muzaffer lllıarı l.rılost, Konur llrtop, Doğan llızlan TEMMUZ BU SAYININ KONUŞMASI l'ın.ıı Kııı ılc Durulcn B u g u n e AGUSTOS ÖYKÜ S.ııı D n s ı k d t l u ı ııif \ 1 a n \ f i e l d • l a l ı l ı k İİ.INIHKI \LI«.I (KIIII Marlııı \mı\ • llıtıdaltk Joyce C arol ()ale\ • Gn\hoıııul h . ı l t d i M Rulıard lirautıgan • Rıı N ılılı/ K.ıvdı \uru\ hâmuıan (^ıfl^t • 2004 lltuo • liıııhır ^ a^ıiın M ıs.ıllaıı/C I/JJI ( ) \ k ı ı B l . t ı k i o u h M a ı k c l Sıhat (ıiımr\ıl' '/tsalan • k o p c k \c Saks.ıiî.ın Alı O:(.elfhı • l /cılık I thetn Haran • \klor <t lcioı f larık Denr Sınter SAYFA 7 53 Kclal Vksc Ikrı t.nıs \kın • Mıuluııııı Kı/ı //A</ htıruka!} • Moııın ls\anı Salı/uı ) adıgar • Ilı>v«n ı Ciunal • Onun \ılı Dtıman l)ci!il dok{i Hılal C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle