25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nezihe Meriç'le 'Çavlanın içinde Sessizce'yi konuştuk Nezihe Meriç'in, yazarlık serüvenini, dostlarını, kaçak yaşamak zorunda kaldığı yılları. Ankara'yı, Bodrumu ve istanbul'u çocukluğundan anılarını da ekleyerek anlattığı kitabı Çavlanın İçinde Sessizce" bir dönemin Türkiyesi'nden de kesitler sunuyor. şimdilerde anılarının ikinci bölümü üstüne çalışan Nezihe Meriç'le anılarını konuştuk. Birsen Ferahlı da anıları değerlendirdi. n Nena ÇALİDİS enelc baktığımızda yazılan pek çok anı kitabınm ortak bir özelliği de yazdanların ö'zellikle adt geçen kişileri incitecek şeyler olması. Oysa siz antlartnızı yazarken hiç kimseyi incitmiyonunuz. Bu durumda ınsan, anıların adı geçenleri incitmeden de kaleme altnabileceg'ini görüyor... Nena Çalidis, genç arkadaşım, hoşgörü göstereceğine güvenerek, bu duygumun nereden geldiğini tam bilemem ama, şunu söylemeliyim, adının ahenginin, onu söylerken edindiğim hoş duygunun bunda etkisi olabilir ben soruları biraz birbirine katarak yanulamak istiyorum. Bcn, kcndimde olsun başkalarında olsun, şuna dikkat etmişimdir. Bu türlü röportajlarda, okuyanı cn çok çcken, o kişinin, o sanatçının nasıl biri olduğu, yaşama nasıl baktığı, nasıl katıldığıdır. Oyküsünü, romanmı, sanatsal düşüncelerini, bildiği kadar biliyordur da, bilemediklerini de, o sanatçı hakkında yapılan incelemelerde okumayı yeğ tutar insan. Bcn anılarımı yazarken bunıı göz önünde bulundurmaya gayret ettim hep. Günümün içinde yaşarken de ki, bu hemen herkeste böyledir geçmişimle kurduğum bağlantıyı, anımsamalar, çağrışımlar, anında oluşuveren durumlar vb. içinde rahatça, konuştuğum gibi, yaşadığım gibi yazdım. Incinmeye gclince, bu çok doğal. Bcn, zaten, insanları incitmemeye, beni incitebilecekleri durumları yaratmamaya özen gösteririm. Bu biraz da kcndiliğinden oluyor. Benim yapım böyle. Bu bir erdemse, evet. Kabulüm. Yani özel olarak yaptığım bir iş değil. Kendiliğinden. mişti neredeyse. Basına ıncsafeli durnıa nedenlerinizi herfırsatta dile getıriyonunuz. Son dönemlerde yazarlar kitaplarını nerede ıse herhangi bir ürun gibi pazarlıyor, reklamtnı yaptyorlar. Yıllarını yazım sanatına adamij biri olarak, sızce, kitap ve yazar deg"ışen yüzyılla birlıkte dcğ'crini kaybetmeye mi bajlıyor? " Kit ap benim suretım insam anlatmak, anlamlandırmak için, bu seçilenlcri bir kurgu çevresinde toplamak ne demek? Zor iş! Çok zor. Bugünlerde gene Balthus'la beraberim. Onun anılarını okudunuz mu? ükumalısınız. Orhan Suda'nın çevirisi "harika". Bu Balthus, bu çeviriyle, sanki Türk. Ondan bir parça buraya çok denk düşecek. Diyor ki: "Bir zanaattır resim. Örneğin bir ırgatın, bir köylünün, zanaatı gibidir. Bir çukur açmaİc gibidir. Hedeflenen amaca denk düşen, belli bir fizikscl çaba gerekir. Gizemlere ulaşmak, okunaksız, derin uzak yollara erişmek gerekir. En eski yollara..." Yaşama uygularsak bunu, yaşamayı aynen böyle duyuyorum. Zorluk ayan açık, ortada değil G MOOALAR. FURYALAR Ben daha yeni Nezihe Meriç olmuşken, Seçilmiş Hikâyeler ve Dost elimizin altındaydı. Biliyorsunuz, o dergileri biz çıkarıyorduk. Ama benim orada da böy lesine reklamını yapılmadı. BLMI hem çekingenim o konularda, henı de zaten bizim zamanımızda hiç de sevmem şu lafı böyle bir reklam anlayışı mı yoktu, neydi, dogrusıı bcn hâlâ alışamadım. Açtığım her gazetede, aldığım her dergide yeni çıkan bir kitabın, yazarının bin bir çcşit reklamını, açıklamalarını, röportajlannı gördükçe şaşıp kalıyorsun. Ben, hem bunun nasıl gerçekleştirildiğine akıl erdiremiyorum, hcm bunda bcni çok yadırgatan aykırı bir şeyler buluyorum. Oysa böyle yapınca ne güzel oluyor, kitap satılıyor, baskı üstüne basla yapılıyor. Şaşırılmayacak gibi de^il ki. Benim başıma dogrusu hiç böyle bir şey mi! Çavlan'a tepki? Ters bir şey? Hayır. gelmedi. Böylesine çalınmadı kapım. Okuyanlar çok sevdiklerini söylüyorlar. Böylesine aşındırılmadı eşigim. Eh işte, Atcrinler alıyorum. Seviniyorum. Antlarımzda ıızun sı'irc bir kaçak ola biraz biraz. O kadar olacak. Arkamda bir elli dört yıllık yazarlık var. Yoksa bu rak y<ı$adığınız dönetni anlatıyorsunuz. Kaçak yajamanın içinizı acıtttğı, ona rağ bir cskimişlik durumu mu? Ben pek bemen direndiğinizi görüyoruz. Kaçak yaşa g'enilmiyorum herhalde. Kitabın ve yazarın değer yitirmesi söz manın izlerini silmek zor olsa gerek... konusu değil. Ama bazı zamanlar, bazı O kaçak yaşadıgım zamanları, sırası toplumsal çalkalanmaların, çeşitli sogeldikçe yazdım. Oyle yıkıcı izler falan nuçları olur. Öyle günler yaşıyoruz. Bu bırakmadı. Benim kahramanım, Sevgili furya, bu önüne gelenin yazar olup kitap Türkan Poyraz'dı. Akıllı, özverili, sevgiyayımlanması geçecek. Göreceksiniz. li, canlı, hayat dolıı, insan bir kadındı Hep böyle değişik modalar, furyalar yaTürkan Poyraz. Evi evim oldu. Çocıık şanmıştır bilirsiniz. yanımdaydı. Salim Şengil işinin başında. Yazı ile olan büyük "aşk" diyorsunuz. Öyle rahat bir ortamdaydım ki, ince eleTanımlaması içinde işte: Aşk! Aşkı tayen, huysuz, mızırtı huyum bile düzel ANI YAZMANIN ZORLUKLARI Kitabınızda anı yazmanın zorluklarına açtk yürekliliklc değtnmişsiniz. Kilabınız yayımhındıktan sonra hiç tepkı aldınız nıt? Anı yazmak zor elbette. Neden, çünkü, yılları, günleri, saatleri hatta dakikaları düşünün, bunları yaşamayı düşü nün, içinden çıkılması çok zor bir duylar bin bir çeşit düşünceler, ilişkiler, acılar, sevinçler falan diye çoğaltın, akıl almaz, çılgın bir birikim. Bunların içinden, "asgari müşterek "leri seçmek, bir SAYFA 16 C U M H U R İ Y E T K İ T A P S A Yl 752
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle