02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

îslam dünyası Türkiye Cumhuriyeti'nden nefret ediyor Böylc bir benzetme yapılıyor. Cjazetelerin aklı varsa, diğer gazeteler de benim gibi insanları fıkra yazarı yapar, köşe yazarı değil. Çiinkü bir edebiyatçıda diğcr insanlarda olmayan bir sezgi vardır. ü sezgiyle bulur bazı şeyleri. Bir şair sezgiyle bilcbilir, anlatabiliyor muyumr' Nasıl ki peygamberlerin bir şeyleri vahiyle bildiği kabul ediliyorsa, şairler ve yazarlar da sezgiyle bilirler. Ben ilkokulu 1940'larda okudum, 1950 ortasında liscyi, 1960'de yükseköğrenimimi tamamladım. Bu demek oluyor ki gerçek bir cumhuriyetçi eğitimden geçtim ben. Benimle özdeşleştirilen bir şey var; öğretim birliği yasası: Tevhidi Tedrisat. Ben bunu bulup çıkarmadan önce ne politikacılar ondan söz ediyordu, ne de basın söz ediyordu. Sanıyorlardı ki imam hatip okulİarı yasaldır. İmam Hatip okulları şu anki varlığıyla yasal değil. Tevhidi Tedrisat kanununa aykırı. Istediği kadar Başbakan çıkıp, "Babam beni imam olayım diye göndermedi" desin. O okullar imam yctiştirmek üzere yapıldı. Nc diyc insanları kandırıyorsunuz? Tabi bu bir politik programın sonucudur. Bütün mesleklerin 'imamlaştınlması'; imam vali, imam başbakan, imam meclis başkanı, imam bakanlar... Bir tek şimdi imam cumhurbaşkanı ve imam genelkurmay başkanı olmak kaldı. Bunlar tamamlandığı zaman Türkiye'ye hilafet de gelecektir, padişahlık da gelecektir. Ama Türkiye'nin cumhurbaşkanını imam hatipli yapmak, orduyu imamlaştırmak dünyanın en zor işleri. 'Dini bütünlük'le imam olmayı karıştırmamak gerek. KEMALİZME HAKSIZLIK Düjüncelerinızden ve sözlerinizden yola çıkarak sizin Kemalist olduğunuzu söyleyebilir miyiz?... keye. Keşke Atatürk'ün yaptığı devrimlere Atatürk Devrimleri değil de Cumhuriyet Devrimleri denscydi. Atatürk o devrimleri kendisi için yapmadı ki... Bu devrimleri cumhuriyeti kurmak ve cumhuriyetin içeriğini doldurmak, cumhuriyete toplumsal ifade ve gelecek gücii vermek için o devrimleri yaptı. Dcvrimler Atatürk'ün kaprisleri için yapılmadı. Veya Atatürk Türkiye'yi tiyatro sahnesi gibi düşünüpte insanlara yeni kostümler giydirmek düşüncesiylc yapmadı. ü yüzden tarihte, toplumsal hayatta böylesinc yanlış nitelemelerin insanları zor durumda bıraktığı görülmüştür. Mesela nasıl ki 'üstgerçekçilik'e, sürrealizmc 'gerçeküstücülük' diyerek altüst ettiler. O nedenle, ben Atatürk, yerine Cumhuriyet Devrimleri kavramının kullanılmasının Cumhuriyete daha yakışacağı düşüncesindeyim. Çünkü Atatürk'ün yaptığı devrimler kendi ailesi için değil, kendi arkadaş çevre'si için değil; Türk toplumu ve Cumhuriyet rejimi için yapıldı. Atatürk devrimi denildiği anda iş biraz daralıyor, daraldıkça da içi boşalıyor. Atatürk'ün tanımı nedir? Atatürk bir insandır, mareşaldır, cumhurbaşkanıdır, cumhuriyeti kuran büyük bir insandır. Ama cumhuriyet dediğimiz zaman cumhuriyet aynı zamanda cumhurdur, yani halktır. Cumhuriyetin devrimleri demek halkın devrimleri demektir. Bu devrimler halk için yapılmıştır. Az biraz dil bilen bir insanm bir kavram üzerine düşünmesi ve yanlış varsa müdahale etmesi gerekiyor. CARDROP ATATÜRKCÜLÜCÜ Cumhuriyet Devrimleri denılmtş alsaydı gelinen nokta farklı mt olurdu? 10 Kasım 1938'den sonra Atatürk'ün ölümünden sonra Cumhuriyet devrimleri denilmiş olsaydı, bence devrimlerin bilinçlenmesi, yorumlanması, anlaşılması, daha başka bir platformda daha çok içerikli, daha anlamlı, kavranabilir bir hal alırdı. Şimdi bunu ilk defa söylüyorum, benden önce söylemiş olanlar var mı bilmiyorum. Olsaydı hatırlardım. Şimdi bunu ben söyleyeceksem, benden başka henüz söylemiş olan kimse yoksa ben bunu söylemek zorunda değil miyim? Bunu ister tarihçi olarak söyleyeyim, ister şair olarak söyleyeyim, ister televizyon müdürü olarak söyleyeyim hiçbir şey değişmez. Ama bunları isterdim ki sosyologlar söylesin, tarihçiler söylesin. Şu anda benim konuşmam kelime bilgisiyle dilbilim arasında bir yerden hareketle, kelimeye dayanan toplumsal bir yorum yapmak. Cumhuriyet devrimleri denildiği zaman 19 Mayıs 1919'dan itibaren Türkiye'nin yaşadığı her şey, ondan önce 1. ve 2. meşrutiyet, ve bunlara karşı çıkan bütün düşünce örgütleri, bütün dinsel reaksiyonlar, tarikatlar hepsi bunun içine girer. Atatürk devrimleri dediğimiz zaman bunlar girmez, daralır. Ve 'Gardrop Atatürkçülüğü' denilen kavram belki de Atatürk Devrimleri denildiği için ortaya çıkmıştır. Şair OzK İ T A P S A Y I 7 3 8 şiirlerini, edebiyat teorilerini okumaya alıştığımız, özdemir ince, Cumhuriyet Kitaplan'ndan çıkan yeni kitabı Yedi Canlı Cumhuriyet'te, kuruluşundan günümüze kadar geçen süre içinde Türkiyeyi yöneten iktidarların Cumhuriyet'e yaklaşımlarını anlatırken cumhuriyet karşıtları cephesinde yer alanları listeliyor. ince, kitabında yer verdiği Adonis söyleşisiyle ise "Müslüman toplumlar neden gelişmiyor" sorusuna yanıt arıyor. • EC6BAKTIAYA zıları yazdırıyorlar. Ama ülkenin temel sorunları île ilgili konulara gelince edebiyatçıya, şaire diyorlar ki "sen bir kcnarda dur!" Eskiden böyle değildi... Cumhuriyetin ilk yıllarında 1930'larda, 1940'larda hatta 1950'lerde bu ülkenin en sözü dinlenir, en edebi edipleri gazetelerin en önemli adamlarıydı. CAZETECİLİK ANLAYIŞI Şimdiyse gazetecilik anlayışı değişti. Haber merkezlerinin yapısı, haber alıp verme, haber toplama, toplanan haberlerden bir haber demeti gündelik olarak hazırlama ve yayımlama artık tamamcn farkhlaştı. Eskiden zehir hafiye gibi çalışan gazeteciler şimdi önüne konulan tabaktakileri yiyor. tşin bu yönüyle ben klasik Babıâli edipîcrinc bcnziyorum. Türkiye'de bu açıdan benim akrabalarım var fakat benim önderlerim bellidir; yirmi yaşımdan bu yana yazdığım yazılarda gösterdiğim kişiler; Jean Paıil Sartre, Emile Zola, Albert Camus! Yani yazar, okuryazar ve aydının aynı kişide birleşmesi. Kendine ait olmayan konulara burnunu sokma, "durun bakayım" deme kaygısı ve bilinci. 1985'ten itibaren edebiyat hayatına müdahalede bulundum. Bu Türk edebiyatının en önemli olaylarından biridir. llk iş yanlış kavramların düzeltilmesi, yalanların ortadan kaldırılması. Bu tür yazılar yazmaya basladığı zaman insan giderek politikleşir. Zaten ben dokuz yaşından beri politik bir insanım. 1946'da dokuz yaşmda Demokrat Parti'nin bayrağını sallıyordum Mersin sokaklarında. 1950'de DP'nin bayrağını sallıyordum, CHP'ye muhalefet için, değişim için... Sonra Varhk'ta, Dünya Kitap Eki'nde, Hürriyet Gösteri'de yazdığım yazılar bir edebiyatçırun yazdığından çok, bir edebiyat sosyoloğunun, edebiyat filozofisine meraklı bir adamın yazıları olmaya başladı. lşin içine sosyoloji, varlık, bir insanın ne yapması gcrektiği girdiği ve "ben kimim, ne yapmam lazım?" demeye basladığı anda toplumsallaşır ve kozmikleşir. Babıâli'den 'kovulan' edebıyatçılann ruhunu yasatma kaygısı dtyebilır miyiz buna? iirler, edebiyata ilişkin yaztlardan sonra farklı bir kitap 'Yedi Canlı Cumhuriyet'... Benim yazın hayatım dikkatle incelendiği zaman çok erken yaşlarda edebiyatın ve toplumun sorunlarıyla ilgilenmeye başladığım görülür. Bu yazılar politik olmasının yanı sıra toplum sosyolojisini de içeriyor. Bir yığın 'yalan bozan' yazılar... Bu benim edebiyat dünyasındaki varlığımla, şair yapımla kesinlikle çelişmeyen, onıın uzantısı olan konular. Bunları yazmasaydım eksik kalırdı. Bana niçin Türkiye'nin biiyiik gazetelerinden birinde yazı yazdırıyorlar? Çiinkü düşünsenize edebiyatçılar Babıâli'den kovulalı neredeyse 50 yıl olmuş... Artık edebiyatçılara ancak kitap tanıtma vcya sinema yaSAYFA 24 ^^ C • \ ^jÇ Ben Kemalist değilim. Bir aydınlanmacı tavrıyla "durun bakayım, ne oluyor? Insana yakışmayan bu davranışla bu insanları niçin eziyorsunuz" diye müdahale ediyorum sadece. Kemalizme haksızlık yapıhyor. Sandıyor ki Türkiye'deki bütün melanetin kökeninde Kemalizm var. Bu, yeryüzünün en alçakça düşünce tarzıdır. Kemalizm adına olağanüstü kötülükler yapılmıştır bu ül C U M H U R İ Y E T
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle