Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
'"* Ben çok severek okuyorum. Öğrencilerime de bunu öneririm, ama biliyorumki şu anda onlar çok fazla kulak asmayacaklar buna. Ileride hatırlayacaklar belki bu sözlerimi. Ben bile ancak belli bıı olgunluğagelınubunun nasıl zevk Ü bir şey olduğu nun farkına var dım. Tarih okuyarak bazı aynntılart yakaladığınızt, kttabımıda bunlan kullanmaya bnem verdığıntzı söylüyorsunuz Nedir bu ayrınlılar? Bıraz wz eder misıniz bunlardan Örneğin tulumbacı teşkilatının kuruluşu, ya da mahyalar. Mahyalar çok ilgimi çekmiştir benim. Işıklara bayılmm ben oldum olası. Çocukluğumdan beri merakım vardır her türlü ışıklı şeye. Ben Sultanahmet'te büyümüş bir çocuk olarak mahyalarla çok ilgilendim. Sultanahmet Camii'nin mahyaları benim için müthiş bir seyirlikti. Bu yüzden böyle bir aynntı koydum. Daha fazla açmak istcmiyorum bunu. Okuyucu keşfetsin istiyorum. LEVNf'NİN KİŞİLİCI Osmanlı mınyatürlenmn gelişımine baktığımız zaman I^vnı 'nın mınyatürlertnın çok daha farkh olduğunu görüyoruz. Bufarklıltk nereden kaynaklanıyor^ Levnî farkh bir adam, bir dönüm noktası o. 18. yiizyd hatta 18. yüzyılın başı Osmanlı için bir dönüm noktası vc aynı zamanda Osmanlı sanatı içınde bir dönüm noktası. Bu öyle bir zaman ki bu Avrupa de ilişkiler farklı bir boyut kazanıyor. Karşılıklı bir merak var. Giderek artan bir etkileşim ve bütün bunların ortasında da Levnî var. Ama bu durum yalnızca bundan kaynaklanmıyor. Levnî zaten o dönemin çok parlak bir sanatçısı. Hem Doğu'dan hem Batı'dan etkiler almış. Bunları çok güzel özümsemiş. Müthiş bir yctcnck olduğu da tartışılmaz. Bütün bunlar bir araya gelince artık gelencksel minyatürün yiizcyselhğınden kurtulmuş bazı figürler ve inanılmaz renkler ortaya çıkıyor Levnî'de. Zaten Levnî bir takma ad. Abdülcelil Çelebi'nin mahlası o. Levnî çok renkli, çok çeşidi demek. Doğru bir takrna ad böyle bir sanatçı için. Levnî'nin kişiliğinden de kaynaklanıyor bu farklılık. Ama dediğim gibi aynı zamanda da yeni ortamdan kaynaklanıyor. Bunlar müthiş bir deha halinde Levnî'nin fırçasından kâğıda dökülüyor. Bu da Levnî'nin farkldığını ortaya koyuyor. Hem müthiş bir incelik ve ayrıntıcdık var onun figürlerinde hem de istiflenmesinde müthiş bir yenilikçi göz. Artık birtakım derinlik unsurları, perspektif işin içine giriyor. Ama bütün bunlar yavaş yavaş oluyor. Levnî birdenbirc her şeyi değiştiriyor demeyelim bu da doğru olmaz. Geleneği çok iyi biüyor ve bu gelcncği de canlandınyor aslında. Ancak tamamen yeni bir yorumla yapıyor bunu. Kı/apta Levnî'nin şıtrlerıne de yer verıyorsunuz Levnî'nın şaırltg'i hakkında nelersöyleyebdımnız? Levnî aynı zamanda bir şair. Bir halk şairi olarak biliniyor ancak divan şiirini de bilıyor o. Hepsinin içcrisinde zaten. Levnî kitabını hazırlarken Topkapı Sarayı Kütüphanesi'nde onun şiirlerini içeren bir defter buldum ve delilergibisevindım. Şiirlerınin hepsini "Levnî" kıtabına koymuştum.Bu şiirler zaten Levni'nin kişıliği hakkında pck çok şey veriyor bize. Oyü/den romana şiirlerin birkısmını koynıadan cdcmcdım. Bu sanatçının kişiliğinin ve sanatının bir parçası, o yüzden koymak gerekiyordu. Onun gerçek bir portresini çizmek gerekiyordu. Romanda e^cınselılışkıler de var. Bu konuda hıç tepkı aldınız mı? Evet aldım. Her zaman olduğu gibi o dönemde de eşcinsel ilişkiler var. Artık bunu inkâr etmenin anlamsızlığı ortada. Fakat bunları yazarken bazı tepkiler alabileceğimi düşüC U M H U R İ Y E T K İ T A P "Herkes bana bllimsel klmllölm dolayısıyla şu soruyu sordu durmadan: "Bu bir tarih ml?'. "Bu bir roman mı?" dlye. Bir roman olduğunu hlç durmadan tekrarlamak zorunda kaldım." nüyordum. Böyle de oldu. Bir söyleşi sırasında erkekten ekeğe yazılmış şiirler olduğunu söylerken bir itiraz geldi. Ne amaçla yazüdıkları çok belliydi. Ona rağmen 'bu şiirler kadınlara yazılmıştır' dendi. Kadınlara yazılanlar da var. Ben hiçbir zaman tamamı erkekten erkeğe yazılmıştır demiyorum. Ama bunların içerisinde benim dediğim gibi olanlar pek çok. Ben "Levnî" kitabında Levnî ile Aşık Omer arasında bir ilişki olabücceğinc değınmiştim. Bunu romanda hayallerımin özgürlüğü içerisinde işledim. iyi de oldu bence. Kttabınızda görsel malzeme kullanmayı hıç düşündunuz mü? Bunu düşündüm. Yayınevi ile bu kitap için ilk konuştuğumuz zaman onlar da görsel malzeme kullanmamı istediler. Kıtabı ilk okudukları zaman, "içinebirkaç minyatür koysak güzel olur" diye düşünmüşler. Benim de hoşuma gitti bu fikir vc bazı mınyatürler seçtim. Orneğin Levnî'nin yaptığı III. Ahmet Portresi, Sünnet Düğünününden bir sahne.benim Aşık Ömer'ın portresi olarak düşündüğüm minyatür ya da müzisyenlerden birisi olabilirdi. Ancak sonradan bunun bir roman olduğuna ve bu formatından saptırmamak gercktiğine karar verdik. Zaten herkes bana bilimsel kımliğım dolayısıyla şu soruyu sordu durnıadan "Bu bir tarih mı?", "Bu bir roman mı?" diye. Bir roman olduğunu hiç durmadan tekrarlamak zorunda kaldım. Bu yüzden de roman formatını değiştirmemek için görsel malzeme kullanmamaya karar verdim. Sonradan bunu soran pek çok kişi oldu. Hatta gözümün önünde canlandı keşke bir de gerçeği olsaydı diyenler çok oldu. Gerçekten ama onlar da arasınlar Levnî'nin minyatürlerini bulsunlar. Gerçeğinin ne olduğunu görsünler. YENİ ÇAÜŞMALAR... Yeni çaltşmalarınız var mu Yazmayı sürdürmeye kararlıyım. Yeni çalışmam bir cariyeyı anlatacak. Bu konu üzerinde çalışıyorum. Daha çok yeni. Ancak bu cariye, herkesin gözünde canlanan harıkulade güzel, padişahın iltifatını kazanan bir carıye olmayacak. Sıradan bir cariye olacak. Roman Sultan I. Abdülhamit döneminde, yani 18. yüzyılın sonlarına doğru bir zamanda geçecek. Buradaki ılişkilerı inceleyeceğim. C^ariyenin gözünden bakmak istiyorum bu kez. Sıradan bir cariyenin gözünden hem hareme, hem padişaha, hem de olaylara bakmak istiyorum. Birtakım notlar aldım, bazı şeyler yazdım, bunu bazı arkadaşlarımla da tartıştım. Şimdılik iyi gıdiyor diye düşünüyorum.Yine biiyük bir sevinçle ve ilk romanımda olduğu gibi yine çalıntı zamanlarda yazıyorunı. Gecenin garip bir saatinde birdenbire uyanıp bilgisayarımm başına geçiyorum. Ya da akşam ları bunun üzerinde çalışıyorum. Ama nedense bunu yaptığım sırada hıç yorgunluk duymuyorum. Yalnızca mutluluk duyııyorum. Bıze zaman aytrıp sorularımızı yanıtladtğınız ıçın çok çok tcşekkur ederız • Gölgemi Bıraktım Lale Bahçelerinde/ Gül îrepoglu/ Doğan Kıtap/İ38 s. 7 38 ciıncı Rüzgârlı bir yaz günü, sis San Francisco kıyısı boyunca hızla ilerlerken, küçük bir kız yanında köpeğiyle kumsalda yürümektedir. Pip Mackenzie on bir yaşındadır ve daha şimdiden trajediyle tanışmıştır; dokuz ay önce yaşanan korkunç bir kaza, annesini onulmaz bir acıya sürüklemiştir. Fakat temmuzun bu serin öğleden sonrasında Pip, hüzünlü ve donuk dünyasını renk ve ışıkla do/duracak biriyle tanışacak, yaşamlar değişecek ve umuda doğru bir yolculuk başlayacaktır. REMZİ KİTABEVİ SAYFA 15 S AYI