Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Hüseyin Peker'le Ateş'in Zilleri' üzerine Kelimeleri bıçaktan bir Veysel ÇOLAK H üseyin Peker, 1964'teyazmaya başladı. Siirler biriktirdi; taşkınlaşan coşkular yaşadı. Bır karştlık bulamayınca da uzaklaştı şiirden; ama yaşadı. 19H1 'de Sanat Olayt 'nda yayımladığı şiirlerle durduğu yerı yeniden işaretlemek ıstedi. Bu döncmdc, santrım, dört şiir yazdı; dördü de sanat ortamma ilişkindi. Amacı, dikkat çekmekti. Olmadt, yarasımn kabuğunu kamrtarak kaldırması da işe yaramamıştı. Bu olumsuzluk bir kez daha küsmesine neden oldu. Bu, eskisi kadar uzun sürmedi. '9<)'lı yıllara gelindiğinde tam bir patlamayaşadı Hüseyin Peker. Şiirlerinden, iyi bir anlatıct, kurgulayıcı oldıığu biliniyordu Hüseyin Peker'in. Ama bir ronıanla çıktp geldi: Yazıcı ya da Bır Yol Rumanı (1996) adlı bu yapıt, onun iîk şiırlerımn bir açıhmıydı aslında. Sonra tzmirli (1998); gerçekle düşsel olanın sürtüşmesini yansıtan bir romandt. Bu süreçlerde Hüseyin Peker'in kovulduğu ve kovduğu şiir hep gündemdeydi. Siirlerini okuyucuya ulaştırmak gibı bir amacı; boğucu birtelaşı vardı. Acıtan duygular içinde yayımladı ilk şıir kitabını. 1977 Arkadas Z. Ozger Şiir Öaülü 'nü alan insan A rkadaştntndır adlı kitap aynt zamanda toplu şiirler özelliği taşıyordu denilebilir. Hüseyin Peker o ^ air yaşamı bütünüyle kucaklaC malı görüşündesiniz. Bu, yazıla \ rınızda; söyleşilerinizde yan.sı**tç yan bir vurgu oluyor. Ama bu önerinizi sizin şiirlerinizde karşıladığıntz, söylemek olanaksız gibi. Görünen o ki; yaşam deyince, siz kendi yaşamımzı anlıyorsunuz. Bu da sizi ister istemez, siiri kendi yaşam pratig'inizde çıkarmak zorunda kaldığınız bir noktaya getirip bırakıyor. Böyle olunca da bireysellikle bireycilig*in ara kesiti olabilecek bir şiir yazdığınız kanıst oluşuyor bende. Bu baSlamda söyleyecekleriniz açtklaytct olacak. .. Benim yaşam diye örnekleyebileceğim, önce kendi yaşam kesitlerim, yani kahvaltı edebilirsem edip, sokağa taşmam, orada gazctc başlıklarına karşı heyecanlandıktan sonra herhangi bir sözleşmem yoksa, ya da çalışmaya gitmiyorsam (çalışmak bir çeşit tutsaklıktır) nerelere savrulacağıma göre, bir ırmak olup dünyaya akmam: Trenler, otobüsler; dışıma taşmam. Pazar yerleri, sahaflar, telef'on kulübelerindeki sıralar, otobüsten inince terini kurutmak için sırtımıza cekct atmalar, paran varsa sinema, tiyatro bilcti çiğnemeler, ya da gitmeler, gitmelcr. Başı bozuk, bilinmeyene, yeni bir dosta, postaneye ya da bir eve, sizi çağıran, daha sıcak bir yere, pastanelere, artçı lokantalara... Bütün bunlar yazma sebebimiz olduğuna göre ya da toplumsal bir anlam taşıyorsa, yaşadıldarımız, çevremizdekiler; orneğin, siz, ötekiler... Bunların ötesi yazılabilir mi? Ben toplumun alt ettiği kişileri, insanımızı var etmeye çalışıyorum, belki kendimi de işin içinde kurban sayarak. Kahramanım; toplumun yok etmeyc çalıştığı h"er türlü tip ve duygular. Onları sivri bir biçimde önemsiyor ve vermeye çalışıyorum. Ya da başka bir deyişle sigaramın, sessiz odada kıvrılan dumanını yazmıyorum ben. Hani içki bardağının içine kıvrılıp dolıışuveren sigara dumanlarından yana değilim. Yazdığım sokaksa sokak, mahalleyse mahalle, komşularsa komşular; gelişe gelişc buraya vardı. Onu bırakın gazete yazarlan bilc köşelerinde puslu bir dil kullanır oldular. Yazınla gazete yazarlarının işi birbirine karıştı. Çok sevdiğim köşe yazarlan var; yazılarını bir edebiyat yapıtı gibi okuduğum. Her ne kadar onların işi güncel kalsa da politik olmanın anlamı değişti bence, saklanarak daha vurucu olunabiliyor. Okumanın da yazma gibi şekli, biçemi değişti. Bu çizgide konuşulması gereken bir şey daha var samrım. Senin hırikimini saglayan kaynaklar yerel olduğu kadar evrensel de. Sorunsalını da bu bag'lamda irdeliyorsun. Ulaştıg'ın ve uğraştığın insan Dante'den, Albert Camus'den, Vricdrich Nietzsche'den çıktş senin şiirıne gelip oturmuş gibi. Bu açıdan senin şiırine bakıldığı söylenemez. Kendi ki/apları hakgüne dek yazdığı tüm şiirleri bir araya getirmişti. kında (bir tepki olarak) yazı yazan bir şaBu arada Hüseyin Peker'in boş durmaaığı; her ay ir olarak bu bag'lamda da açıklayıa 'şey 'ler birkaç dergide yaytmladığı şiirlerle gözleniyor ve ilgıyle karşılanıyordu. Şaşırtıa bir ürelkenlik içindey söyleyeceğini umuyorum. Sahi, kimdir senin anlattığın insan? Çelişkileri nelerdir? dı Hüseyin Peker. 1999 da üçüncü romanı Eli TorNeden umutsuz olduğu anda korktugu balı Adam çıkageldi. Nostaljik bır boyutta kurgulanmtştı bu yapıt. Biyogra/ik özellıkler taşıyor. Te kadar; umutlu olduğu zamanlarda da korkmaktadır? ma'sı, arkadas ısltklannı hep duyar gibi olmaya Doğaldır ki, Nietzsche'nin üst insadenk düşen romandı denilebilir. Ceyhun AtufKannı, yaratıcı kartalı (o hep yükseklerde su 2000 Şiir Odülü'nü kazanan Yer Bezinden Bir uçar çoğu kişiler gibi bcni dc çok etkileKöle ise, şairin ikinci siır kıtabı; 2001 Orhon Mumiştir. Çıkış noktam olmuştur. Gittiğim rat Arıburnu Şiir Odülü'nü alan Ses Salkımları'nın kentin, hep kalelerine tırmanmam; bir ardından geçen yılona 200i bastmı YKY Toplu Şişehre yakın tepesinden bakmam, o şehirler'i 'Ateşın Zilleri'ni getirdi. Hüseyin Peker, şairlere, şıirlere ilişkin yazılar da ri anlamayacağımı düşünmetn, her şehyazıyor. Bu çalışmalarını eleştıri ya da ınceleme tür rin yükseğinde oturup uzun uzun dülerinin içinde görmek çok zor. Ele aldığını bır ncsne olarak görü şünmem, dünyayı bir kez daha anlamayor; bu nedenle daha çok bir ınetın çahşması oluyor bu yazılart. ya, anlatmaya çalışmam tüm bu varoluş Taraf olmuyor hıç. Olumlark.cn oluınsıtzlayan oluyor hirden. Kı çu sebeplerdcn doödu gitti. (Bakınız: sacası bu tiir yazılarında paradokslar oluş/urmakla yetiniyor de 'Sessiz Baskın' şiiri, İnsan Arkadaşınınnilebilir. Ama hep savtınduğu şey, yaşamın gözetilnıesioluyor. Tekdır) îşte sevgili okurumdan ve eleştirizleğın süreklı ıştenmesine tahammüledemiyor. Yaşamın bütünüy menlerden beklediğim de bu. Yalnız benim için değil, tüm yazanlar için. Hele le kucaklanmasından yana. Kendisiyle yapacağım söyleyişi tam Türkiye gibi insanı, dimağı, yaşadıkları bu noktadan başlatmak doğru olacak gibi geliyor bana... zcngin ve an gibi hareketli, ccylan gibi çevik bir yaşamı koşturan çoğunluğun yaşadığı bir ülkede; insanımızı, yazdığımız insan tipini bir çııvahn gözenekleri gibi inceleyiniz, gözleyiniz. Bence sevgili eleştirmenlerimizin Türk yazarı, şairi için yazacak çok şeyleri olmalı, yazarımızın zihni öylesine zengin ki, yarattıkları insan, öyle sıcak buharlar tüttürüyor ki, o sıcaklıktan ısınmamak mümkün değil. lnsanımız, yazarımız sevilecek kadar sıcak bir beldeden üretiyor yaptıklarını. BİRİKTİRİLENLER. Şimdi konuş/uğumuz bag'lamda değerlendirilebilecek bir konu daha var: Siz yalnızlıg'ı seviyorsunuzama yalmzyaşayamıyorsunuz. Biraz da bunun şiirini yazdığınız oldukça açık. Siire uygun bir tema ayrıca. Bu da sizi alıp hep geçmışınize taşıyor. îsteyerek ya da istemeyerek, vedalaştığtnız anların şiirini yazıyorsunuz Yani gelecek yok. sizin şiirinizde; hirıkiirilenler var. Bu da sizin bir gelecek tasanmından yoksun olmanıza nedeti oluyor. Bunun, şiirin doğasıyla çeliştiğini düşünüyorum. Poetik kavrayıştnız açısmdan söyleyecekleriniz bir katkı olabilir. Ote yandan, bu durum Türkçe şiir içerisinde sizin farklı yanınız. Ne dersiniz? Gelecek zaten yok, sevgili Veysel, biz ona doğru yol alırken neyin nereye gideceğini kestiremeyiz. Geleceği yazarsak, bilimkurgu gibi olur. Ben de böyle ütopik maceraları yazamam bir türlü, clbet geçmişin külleridir, üzcrindc durduğum. Onları eşeledikçc, yeniden yaşarım ve yazarım. Bence geçmişi yeniden yaratmaktır, üzerinde durduğum. Geçmişi tekrar ederek, onu yaşamak istediğim gibi yazarım. Yazılanların çoğu da geçmişin küllerini yeniden eşeleyerek yaratılan kurmacalardır. Sözcüklerı buluşturmanız ilgi çekici. Ama şiir cümleleriniz öyle değil. Daha çok dcvrik cümlelcrle yetiniyorsunuz. Orneğin; "Oğrencilik günleriyse saçıma düşürülmüş bir toka/Göbek bağtnı anamın parasıyla kesmiş..." biçiminde birbirinı ızlcyen dizeler şiirlerde scsin yitmesine neden oluyor. Bilinen o ki şiirde sesle anlam K İ T A P bu kaldırımlardan geçenlerden biri de benim nasılsa. Bu bağlamda sürdürmek isterim. Politik bir şiir yazdığınız söylenemez. Ama günlük yaşamı resmetmeniz; kendi için değil, kendilig"inden bir politikleşmeyi gündeme getirdiği söylencbilır Bu durum sizi deg'işmckdeg'iştirmek süreçlerine uzak düşürüyor. Bu anlamda, yorum yapıyor noktastna yakın durdu^unuz söylenebilır. Oysa, ınsanlara yeni şeyler söylemek için şiiryazdığınızt sıivladığıntza göre, kendinizle çeliştiğiniz söylenebilir mi? Yoksa duran bir şiir yazıyor oluşunuz, bilinçli bir scçim mi? Yandtyor olabilirim. Senin yazdtğın 'kuyuda Yusuf'un şiiri sanki. Ama kuyu da sensin, Yu.su/da... Ne dersin? 12 Eylül'den sonra insanlar ve şairler bir tuhaf oldu sanki. Sindikhepimiz, hepimiz, yazacağımız şeyden korkar olduk. Sanki gizlenerek yazıyorıız. îkinci Yeni'nin hâlâ sürmesi de buraya bağlanabilir. Yazdıklarımız hep değişik anlamları taşıyor. Şair artık bulutlu bir diizen; gri, puslu. Açık konuşamıyor. Biraz da şiir, SAYFA 10 C U M H U R İ Y E T S A YI 7 38