Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
B U L M A CA İLKER MUMCUOĞLU • B 2 I3 A 4 10 J 11 A 12 H 13 I 14 H 15 C 16 H 17 C 1 20 H 21 F 22 J 23 E 24 30 C 31 G 32 F 33 G 34 A 35 H 36 J 40 A 41 H 42 E 43 H 50 D 51 G 52 K 53 J 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 J5 D 6 A 7 K 8 J9 18 C 19 25 B 26 J 27 J 28 J 29 37 B 38 H 39 1 48 Türkçe Cünlükleri Feyza Hepçilingirler 8 Aralık çarşamba ££ T " \ ıhtımda demirli bir Rııs yolcu 1^ gemisinin adını sökmeye çalışl\.tım. Kril alfabesi bilmem, lise yıllarımdan aklımda kalan lamdaları, betaları hatırlamaya çalışıp 'Prens Zamyatin' adını çözmeye yaklaşmışken bu adın zatcn geminin bayrak direğinin yanında, kaptan küşkünün üstünde yazmakta olduğıınu fark ettim." Son sözcüğün yerine "gördüm" denmesi daha mı uygun düşer? Bu tümceler, benim "Isa Gülleri" adlı öykümden. "Fark etmck" ve "görnıck" arasındaki "tark'ıdüşündüren de Eray Karınca. Ankara Öykü Günleri'ndc bu öyküyü okumamdan sonra, Eray Karınca, adamın o adı, fark etmesinin değil, görmesinin daha uygun düşüp düşnıediğini sordu. Hazırlıksız yakalandım: "Evct, belki, bilmem ki, olabilir" gibi bir şeyler geveledim; ama aklıma da takıldı. Fark etmek kullanımı yanlış mı? Niye ille de görmüş olsun adam? Fark etmiş olamaz mı? Yoksa Eray Karınca bana alttan alta, "Türkçe uzmanı geçiniyorsunuz; ama siz de hata yapıyorsunıız." mıı demek istemişti? Peki, ben hata yapmayacağımı mı iddia ediyordum? Bende hata arayan, aradığından fazlasını bıılamaz mıydı? Hele de kötü niyetliyse... Aklımdan bunların tümü geçti mi, yoksa yaşadığım yalnızca içten içe bir kırılma mıydı; bilmiyorum; ama Eray Karınca'nın kitabını okumaya başladığımda, hata yakalama dikkati içinde bulunduğumu "fark ettim". Eark ettim ve çok utandım. Ne yapıyorum? Öç alma duygusuna mı kapıldım? Ancak kendimde bunlaıı gözledikten ve tanısını koyduktan sonra yansız bir gözle okuyabıldim Eray Karınca'nın kitabını, yani "Erken Açan Papatyalar"ı (Bilgi Yayıncvi, 2002) ve ne yalan söyleyeyim, kendimden bir kez daha utandım. Usta bir anlatıcı, kılı kırk yaran vc kıvrak bir kalem vardı karşımda. Karınca, ortam yaratmada çok usta: "Yiyecek aramaya çıkmış erkenci bir baykuş, geceyi ve kalabalığı yırtıp geçti o an. Dalgalanan kalabalığın ve yırtılan gecenin boşlıığunu, dereden yayılan kurbağaların çirkin vıraklamalarıyla bozkır böceklerinin ötüşleri doldurdu önce. Sonra cılız sarı ışığını karanlığa korka korka salan sokak lambasının altında, ko ca göbekli, kasketi hafifçe yana kayık, kırk beş elli yaşlarında bir adam belirdi." (s. 66) Bu alıntıdan öykü kişilerini çizmedeki rahatlığı da anlaşılıyor zaten. Kiıni öykü kişilerini, "Umduğum değil, beklediğim gibi çıklı Selvinaz. Adı Selvi, kendi közlemelik, topak patlıcan gibi bir kadındı." (s. 42) biçiminde çarpıcı benzetmelerle anlatırken, kimi kişilerini de kitabın en güzel öykülerinden biri olan "Son Yıldız"da, bir eski arkadaşı anlatırken yaptığı gibi, "Anladığım kadarıyla cömcrtçe harcamış yaşam kredilerini. Mutsuz. Daha kötüsü umutsuz. Bir tek, öğrenciliğimizdeki becerileri, umutları, beklentileri kalmış tüketmediği. Bir de ben." (s. 13) diye, kısa, kesin çizgilerle çiziyor. Yalnızca bir öykünün başkişisi kadın; ama bu, Karınca'nın konuları arasında "kadın" sözcüğünün çağrıştırdığı cinselliğe yer verilmediği anlamına gelmivor. Tam tersine, hemen hemen tüm öykülcrde örtük ya da açık bir cinsellik var. 1 1 61 I62 H 63 B 70 D 71 H 72 H 73 J 74 j 75 J 76 H.. 7 D 78 G 79 H 80 7 1 1 1 1 64 44 G 45 H 46 H 47 54 D 55 B 56 A 57 C 58 C 59 1 65 F 66 J 67 H 68 c 69 Önce aşağıda tanımlan verilen sözcükleri bulmaya çalışın ve her bir harfi bir yatay çizgi üzerine gelecek biçimde yazın. Sonra çizgilerin altlarındaki sayılara görc bu harfleri bulmacadaki aynı sayılı karelere aktarın. (Kara kareler iki sözcük arasını gösterir. Bir satırın sonunda kara kare yoksa, bu, sözcüğün alttaki satırın başına sarktığını gösterir.) Bulmaca tamamlanınca, sorulan tanımların karşılığı olan sözcüklerin ilk harfleri yukandan aşağıya doğru Oğuz Ödem'in Piya Kitaplığı'ndan çıkan şiir kitabının adını ve yaşadığı tstanbul semtinin adını oluşturacak; bulmaca karelerindeyse, aynı güzel şiir yapmndan bir alıntı ortaya çıkacaktır. Tanımlar ve sözcüklerinlz: A. "... Adam" (Georges Perec'un bir romanı). 3 34 6 11 40 56 78 31 51 44 33 H. "Büyük / Bizim öz musikimizin piri." (Yahya Kemal). 43 19 49 76 20 35 67 12 72 38 41 45 62 9 14 79 71 46 16 B.Davud Pcygamber'e indirilen kutsal kitap. 25 55 37 1 63 C. Anıtsal. 68 30 17 57 15 18 58 "Çimlerin Dansı"nı anlatırken bile anlatım, alabildiğine "erotik": "Çimler, boylarını olabildiğince uzatıyor ve daha havadavken kapıyorlar damlaları. O isimsiz ağaçların dalları açılıp genişliyor, yaprakları iyice kabarıyor; memeden süt çeker gibi emiyorlar yağmııru." (s. 54) "Uzun aşk oyunlannın ardından şimşek sevişmeleri yaşamış bir kadın gibi nazlı nazlı salınıyorlar. Gökyüzü ise istediğini elde etmenin kıvancıyla yagmur olup ince ince öpücükler konduruyor toprağa." (s. 55) Kadın yürüyüşünü bu kadar cinsel çağrışımlı bulup bu kadar şiirsel anlataıı başka bir yazar tanımadığımı rahatlıkla söyleyebilirim. "Tabureye çok hoş bir kıvrımla yerleşen kalçaların yuvarlaklığı kadar, incc beyaz boynundan yay gibi kıvrılarak inen sırt çizgisi ve bel çııkuııı nun derinliöi, son yılların tasarım harikası otomobilleriyle yarısacak denli düz gündü kızın." diye anlattığı (Güzellikte otomobille yariijtırılan kız, düşüncesine pek sıcak bakmasanı da bunu konunun dışında tutuyorum; çünkü bu benim kişisel yargım!) ve otururken beğendigl kı zı, daha sonra beğenmez kahramanımız: "Ncdensc otururken oldugu denli güzel gelnıedi bu kez. O gittikten sonra kusurun ncresinde oldugunu buldu. Yürüyüşünü beğenmemişti. Ucuz, sıradan bir havası vardı." Yürüyüşünden dolayı kızı beğenmekten vazgeçen bir öykü kişisinin varlığı, yazarımızın yürüyüşe ne ka dar önem verdiğini bilmeyen bir okurıın tuhafına gidebilir ancak. Kitabın ilk öy küsünün taşıdığı ad, bu konuda yardımcı olabilir: "Yürümek Değildi Bu". Yü rüyüşündeki güzellikten dolayı saygıyı hak ettiği düijünülen, besbelli bu yüzden "siz" diye seslenilen bir kadının yürüyüşü anlatılıyor bu öyküde ve yalnızca bu anlatılıyor. Bir kadının yürüyüşünün an latıldığı tek öykü belki de budur: "Kalçalarınızı, biçimli baldırlarınızı, adımlarınızı, bedeninizin algılayabildiğim cn küçük titreijimlenni bilc kaçırmadan izledim. Yürüyordunuz ve yer çekimi hiç etkilemiyordu sizi. Aslında yere salt i^ olsun diye, diğer insanlara aykırı düşmemek için bastıgınızı biliyordum. Sizden başka kimsenin dııymadığı bir ezgi ahenk veriyor olmalıydı adımlarınıza. Bir tül gibi, ılık bir esinti gibiydi çünkü yürüyüşünüz. Bir kelebeğin, çi çcklcrin taç yapraklarına dokunuşuydu belki." (s. 8) Kitabın son öyküsü, "uzaylı" bir öykü ve genel içerige aykırı düşmiiş gibi geldi bana. Son zamanlarda edindiğim bir merakla, yazarların mesleklerinin yazdıklanna yansıyıp yansıma dığına baktıgımda da bir yere oturtamadım o öyküyü. Eray Karınca'nın mesleği, aslında kitabın yarısına kadar yansımamış yazdığına. Sonraki öykülerde de ancak bilenlerin anımsayacağı kadar var. Ben de arka kapagın içindeki bilgiden öğrendim: Eray Karınca, "Halen Ankara Adliyesi'nde yargıçlık görevini sürdürüyor." I lata aramamak konusunda kendimi sıkı sıkıya tembihlcmiştim; ama bulmadığımı söyleyemem. Bulduklarımı söyle meyebilirim. Zaten öyle yapaca^ım.* feyzahep@yahoo.com fcilingr@yildiz.edu.tr Adres: Baraj Yolu CHCI. StNPAŞ Kuru Kunutları Funda 9 Ataşehir Ümraniye / lst. SAYFA 31 I. Pablo Picasso'nun resim akımı. 47 13 61 24 2 64 D. Karaciğer. 54 50 70 77 5 J. " Gazeteci" (Emin Çölaşan'ın bir kitabı). 10 53 75 4 22 8 73 74 66 80 26 36 69 27 E. "The ..." (Charlie Chaplin'in, "Yumurcak" adıyla da gösterilcn filmi). 23 60 42 F. " Çıplak Günü" (Buket Uzuner'in bir öykü kitabı). 21 32 65 29 48 59 39 28 K. "Yedek"in kısa yazılışı. G. însanı eyleme iten eğilim, ilgi ya da herhangi bir duygu. 7 52 773. sayının çözümü A. Ağır, B. Dalay Lama, C. Ihlamur Ağacı, D. Neşe Yaşın, E. Irgadın Türkiisü, F. Zeynep Aliye, G. Kahin, H. îbibikler, I. Madımak, J. Ev. Şiir: "Benim yapamadığımı yap bir arzuda yiirü aldırma üveyiklerin vahşi tenhalığına gelecek kışa saklan" C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI 775