19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Nadja'dan Çılgın Aşk'a Andre Breton D Nedret TANYOLAÇ ÖZTOKAT ndre Breton'un iki önemli metni Ismail Yerguz'un çevirisiyle Türkiye'de de yayımlandı. Her iki kitabın da idealize edilmiş, efsaneleştirilmiş kadın imgesi çerçevesinde yazıldığını biliyoruz: Nadja ve Jacqueline. Ancak bu kadınların hcr ikisi de yaşamış, Breton'u tanımış, ünlü bir yazarla birlikte olmayı seçmiş, ancak aradıklarını bulamanıış, edebiyata konu olmaktan da son derece mutsuzluk duymuş, isyan etmiş gerçek kadınlar. Andre Breton rastlantıya (kendi deyişiyle "nesnel rastlantı") çok inanmıştır. Yitik Adımlar'da aktarılanlara göre, Breton ve Aragon Bonaparte Sokağı'nda Dİrbirlerinden habersiz, iri gözlü, havanın ılıklığına rağmen ürpererek dolaşan bir kadına rastlar: Kadın sık sık arkasına bakmaktadır. Oysa kimseyi beklemiyor gibidir. Yanına kılıksız, berbat bir adam yaklaşır, kadın ondan uzaklaşarak bir başkasına yanaşır ve onunla otobüse biner. Breton vc Aragon, buluştııkları kafede onları bekleyen Andre Derain'e rastladıkları bu kadını tarif ettiklerinde, onun da bu kadınla karşılaşmış olduğu anlaşılır: Kadın konuşmak üzere değişik insanları durdurmaktadır. Bu bilmeceyi çözmek üzere Aragon ve Breton mahalleyi arşınlarlar ancak eli boş dönerler. Nadja'nın 69. sayîfasında aktanlan bu rastlantı, tanımadıkları bir kadının yazgısı akıllarını kurcalamayı sürdürür... Nadja'ya kadar. Yapıt bir bakıma bu iz sürme isteği ve ediminin ürünüdür. bi gördüm" (s. 98). Ote yandan, yoksulluğun pençesindeki genç kadına para yardımı da yapan Breton karısına ve dostlarına sürekli Nadja'yı anlatmaktadır, kansının da kadın olduğunu unutarak. Gözden kaçırdığı bir nokta daha vardır: O da Nadja'nın kadın olarak sevilme isteği. Buluşmalarında Nadja hayatıyla ilgili birbirinden acı hikâyeler anlatmakta, Breton anlatılanlar karşısında bunalmaktadır. Yavaş yavaş ilişkilerinin niteliği değişmeye başlar, Breton ayrılığı düşünmeye başlar. Aralarındaki tartış A Üç ay kadar süren bu serüvenden geriye can alıcı bir anlatı kalır. Rastlantının kurdıığu bir ilişkinin anlatısı. 1937'de Çılgın Aşk'ın yayımlanmasından on yıl kadar önce sürrealistler aşk üzerine yoğun tartışmalara girişmiştir. Çılgın Aşk'ın maniresto niteliği buradan ileri gelir. Kadının tekil (unique) bir varlık olabilmesi tartışmasından yola çıkan Breton bir çiftin yaşadığı birliktelik sürecini dört evreye ayırır: Tüm bilinmezlikleri içinde barındıran karşılaşma; aşkın bütünselliğine sahne olacak yabancı bir ülkeye iki kişilik yolculuk; birlikteliği tehdit eden anlaşmazlık; çocuğun doğması. Böylece Breton, aşkın olağanüstülüğünü anlatmak yerine aşk sırasında insanın tepkilerini anlatmayı yeğler. NESNEL RASTLANTI 29Mayıs 1934'te Blanche Meydanı'nda bir kafeye giren kadın ilgisini çeker. Kadını izleyen Breton onunla konuşur ve gece boyunca Paris'te gezinirler. Bu da Breton'un "nesnel rastlantı" diye tanımladığı sürecin bir örneğidir. }acqueline Lamba ile evlenen Breton, eşiyle Kanarya adalarına gider. Yolculukta yaşadığı olağanüstü anların şiirselliği başdöndüriicüdür: Ardından anlaşmazlık dönemi başlar. Eşler arasındaki anlaşmazlığın dış dünyanın kurduğu bir tuzağa benzediğini düşünen Breton yapıtını o sıralar henüz doğmuş olan kızı Aube'a bir mektup yazarak bitirir. Çocuktan sonra da Breton boşanır. Mektupta kızının doğumııyla ilgili duygularını ve reddettiği burjuva tipi babalık kavramına karşı düşüncelerini aktaran yazar, kızından bu mektubıı on altı yaşına gelince okumasını ister ve kızının çılgınca sevilmesini dilediğıni belirtir. Mektup birbabanın kızına yazdığı duygu olan metinden öte, karısı tarafından okunmak üzere yazılmış bir çağrı metnidir: "Bu çocukla beni yalnız bırakma" diyen bir adamın çağrısıdır. Nadya ve Çılgın Aşk'ın edebiyatseverlere çekici gelecek bir özelliğini daha anarak yazıyı bitirelim. Her iki anlatı da, Breton'un beslcndiği edebiyat damarını okurlara sunması; sürrealizmin temel özelliklerini (düş anlatıları, gerçekgerçekdışı sınırı, bilinçbilinçaltı sınırı, otomatik yazı, vb.) ve sürrealist dönem ve çevreyi bize anlatması açısından önemli tanıklık metinleridir. Breton'un yaşamı boyunca koleksiyonunu yaptığı nesne ve fotoğrafların da kaliteli baskısıyla, her iki yapıt da bir kültür şölenine dönüşerek, Fransız edebiyatının önemli akımlarından olan Sürrealizmle tanışmak isteyenler için değerli bir okuma deneyimi oluşturmaktadır. • Çılgın Aşk/ Andre Breton/ Dost, 2003/ çev. îsmaıl Yerguz. Nadja/ Dost, 2002/ çev tsmail Yerguz. K İ T A P SURREEL KADIN Yapıt bir aşk hikâyesi anlatmamakla birlikte,Breton Nadja'yı "Sürreel bir kadın imgesi" olarak tanımlar. Kadının aşkından çok, olağandı§ı kişiliğinin bir yazara esinledikleridir yapıtın özünü oluşturan. Kaynaklardan öğrendiğimize göre, 4 Ekim 1926 günü akşamüstü La Fayette sokağında, biirolarından çıkan insan kalabalığı içinde, Breton o sıradanlığı kıran bir varlıkla karşılaşır. Sarışın, narin, yoksulca giyimli, özensiz makyajlı bu kadının hafif adımlarla yürüyüşü ve siyah kalemle boyadığı gözlerindeSAYFA 6 ki parlaklık, başının dik duruşu yazarın dikkatini çeker. Kadına doğallıkla bir şeyler söyler, kadın da onu sanki çok önceden tanıyormuş gibi yanıtlar: Önemsiz bir şeyler söyler önce, sanki saçlarının inanılmaz dağınıklığını açıklamak istercesine berbere gittiğini, maddi sıkıntıları olduğunu... söyler. Neredeyse aklı duran Breton kadını bir kafeye götürür. "Hiç böylesi gözler görmemiştim... Gülümsedi, çok gizemli bir gülümseyişle gülümsedi, nasıl söylesem, sanki bu karşılaşmanın neden ve sonuçlarının bilincindeymişcesıne... Oysa ki bende hiçbir şeyi kavrayacak hal yoktu" (s. 58). Gare du Nord'a yakın bir kafede oturduklarında, kadın Lille'de doğmuş olduğunu, sevdiği öğrenciye terk ederek Paris'e geldiğini söyler. Adını soran Breton'a ise, kendi seçtiği bir adı, Nadja'yı söyler. Çünkü "Nadja" Rusça'da umut sözcüğünün başıdır. (s. 60). Breton kadının anncsinden, babasından, metroda gördüklerinden, sağlık sorunlarından söz etmesini dinler. Ayrılacakları sırada Breton'u karısının beklediğini duyunca kadın dalgınlaşır, Breton ona kim olduğunu sorar. Kadınsa hiç duraksamadan, "serseri bir ruhum ben" diye yanıtlar. Bu ilk buluşmadan sonrakilerde Nadja iyice değişik bir hal alır. Genç kadın, adamın hoşuna gitmek istemektedir. Breton'un ona okuttuğu kitaplardan Çözünür Balık'ın kişisine benzemeye çalışır. Breton ise Nadja'nın yanında başdöndürücü bir deneyim yaşamakta, tutkulu bir izleyiciye dönüşmektedir. Bir sonrasının ne olacağını bilmeden, şaşırtıcı bir şimdiki zamanı tutkuyla yaşamaktadır: Nadja şiirin bedenleşmiş biçi midir, o halde birliktelikleri sıradanın çok ötesinde, kutsal ve spritüel birlikteliğe dönüşür. Nadja mitolojik bir varlığa dönüşür, özellikle de kitapta sık anılan Melusine'e. Breton gittikleri yerlerde, yürüdükleri sokaklarda yabancıların Nadja'ya hayranlıkla bakması karşısında büyülenir: "İlk günden son güne dek Nadja'yı özgiir bir deha, havadaki ruhlardan biriymiş gı malar sertleşir. Ayrılmalarının üzerinden çok geçmedcn Breton, Nadja'nın, bir otel koridorunda anlamsız davranışlarından ötürü akıl hastanesine kaldırıldığını öğrenir. Elimizdeki kaynaklar bu akıl ve duygu karışıidığı karşısında Breton'un hiç bir sorumluluk üstlenmediğini belirtir. Yazara göre genç kadın zaten delilikle akıl arasında gidip gelen bir insandır. Breton Nadja'yı "Surreel bir kadın imgesi" olarak tanımlar. Kadının aşkından çok. olağandı$ı kişiliğinin bir yazara eslnledlkieridir yapıtın özünu oluşturan. C U M H U R İ Y E T S AY I 7 24
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle