Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Kapak konusunun devamı. •• Her iki döneme baktığımızda da yeni ivmeler kazandığını kolaylıkla görebiliriz Varlık'ın. Konur Ertop'un dönemine bir toparlanmadöncmi diye bilirim. Edebiyatımızı ve kültürümüziı veniden değerlendiren çok önemli sayılar yayınlandı o süreçte. Kenıal Özer'le birlikte ise yeni bir atağa geçti Varlık. Her iki dönemde de okuyucusuydum derginin, benim gibi birçok arkadaşa da yol gösterici olduğunu biliyomm. Bazı şeyler bugün pek anımsanmıyor: ben yayın diinyasına 1985'tegirdim, büyük bir vılgınlık hâkimdi ortama, pek çok kişi kendini açık seçik ilade etmek şöyle dursun, biraz kurcalayınca iğfal edilmişlik duygusuyla günan çıkarmava başlı yordu hemen Epeyce bir süre, koca koca insaıiların geçmişlerinin onünde böy le yığılıp kalmalanna bir anlam verememiştiın. Özelejjtiri sanıyorlardı bunu. Oysa Kemal Ozer 23 yıl önceden yazınsal duyarlıkla roplıımsal duyarlığın kesişme noktalannın altını ccsarctle çizmeye başlamıştı Varlık'ta. Ve 1l)WtI<ı iiv uz veldtmz göreve Evet, gorevi devralmam konusunda beni desteklemekten de öte yüreklendiren Kemal Özer oldu. 7 yılın sonunda, kendi kitaplarıyla il gilenmek istıyordu artık. Pt'kı bu 70 yıllık süreçte yaşanan yanetim değışıklık/eri size görc Varlık'ın çizgisinde de bir defcıştme neden oldu nıu J Bu biraz da ne kastettiğınize bağlı. Ulıısal Kıırtuluş Savaşı'nm ardından yaşananların bizzat r.ınığı olmuş, devrim leri yaşamış, yeni bir toplumun inşasının gerekliligine cani gönülden inunmış ve bu tığtırda dergi çıkarmış, yüzlerce kitap yayımlamiij bir insan Yaşar Nabi Nayır. Konur Ertop da, Kemal Özer de, ben de bu çizginin yabancısı olsak bu dergide göıev alınazdık. Ama Yaşar Rey'le beniın aramda ram 50 yıl var; her şeyin hızla değiştiği, toplumsal ve yazınsal bü SENNUR SEZER Tüm Cumhuriyet kuşağım aydınlatmış, 70 yaşmda bir dergi yuk sıcramaların ve elbette kırılmalann yaşandığı («ellikle son 1015 yılda ben den Yaşar Bey'in bire bir takipçisi olmamı beklemek, en başta ona büyük hak sızlık ve saygısızlık olur. Ama Nayır'ın değerlerine, Varlık'ıngelenegineherzaman sahip çıktıgımı ranatça söyleyebilirim. Biraz da sizin 70. yıl için yayına hazırladığınız antolojilerden söz edelim mi? 'Varlık Şiirleri Antolojisi!' bir geleneği siirdiıriiyor. 1 ler on yılda bir hazırlanan bu antoluji, Varlık'ta yayınlannıış şiirlerden bir seç meyi içeriyor. Antolojinin amacı heın dereinin şiir çizgisinden bir kesit vermek, nemdeoşairlerinkarakteristiközclliklerini bir iki şiirle de olsa şiirseverlere yansıtmak/anımsatmak. Tabii, antoloji 70 yıllık bir dönemi kansadığı için, okurların şiirimizin gelişimi konusunda bir likir sanibi olnıasını da sa/ilamak. Elbette bu bir Türk Şiiri Antolojisi' değil; şairlerden şı ir secerken şiirimizdekı özgül ağırlıkları birölçuttıı ama, dergiyle olan ilişkileri de birölçütlü. Bu yıizden, yıllarca Varlık sayfalarında okıırla buluşmuş, scizgelimı, bir AJınıet Muhip Dıranas'la; yine sözgeli mi, birkaç şiir yayıınlanıış bir ("emal Sureya'dan aynı sayıda şiir yer almıyor antolojide. Yine de gönül isterdi ki 1 (XX) say fakk bir seçki olsun. 'Varlık'td ilkİmzalıir', bızokıırlarıçın bir sürpriz oldu Beninı için de. Açıkçası, edebivata ilk adımını Varlık dergisinin sayfafarında atmış kişilerin o ilk iıriinlerinden bir kitap oluşturulup oluşturulamayacagını tam kestiremiyordum. Kaynaklar sınırlıydı, kişilere başvurmanın farklı farklı sakıncaları vardı: anımsanamıyordu, bellek yanıltabiliyor du. Ama sonunda öyle bir loplam çıktı ki ortaya, daha sonra edebiyat dışı alan larda iinlü olmuş kişilerin ürünlerini, hepsini belirleyemeyeceğimi anladığım için kimi şair çevirmenlerin çevirilerinı kitaba almadım. Varlık sayhılarının ba na verdiğı bu sürpriz arnıa^anı okurlarla paylaştı^ım için de ayrıca keyifliyim. Derginin bundcin sonrast ıçın okıtrLıra neler söylemek nlersınız 21. yüzyılı da hak eden bir dergi olduğunu kanıtlayacak birçok yeni açılımlar kazandıracağız dergiye. Teknik açıdan da tabii... • D ilimizin zenginliğinın r'arkında mıyız.* Özeflikle yıldönümlerden sriz ederken. Diyelim bir kıırum yüz yaşına bastı, ne dememiz, hangi tanımı kullanmamız gerekir? Yıllanmak, eskimek, kocamak, yaşlanmak, büyümek... Kolayimıza gelen belki de "dalya demek"le kurulan bir cıimledir. Yetmiş yaş da nedense "yaşı yetmiş ama işi bitmemis" gibi bir espriyi çağrıştırır. Oysa bu yıllar dünyadaki canlılardan yalnızca insan icin uzun bir süredir. Birçok canlı ıçın orta yaştır yetnıi^ yaş. Üstelik insan elinden çıkan eserler örnefiin mimari yapırlar da tıpkı çınarlar, sekoyalar gibi uzun yaşadııcça değerlenır^ ler. Kültür kurumları da yaşadıkça bir ekolün, bir anlayışın simgesi olurlar. Her eskiyi "köhne" sayan, yillanmışın degerini biimeyen bir bakış açımız mı var, yoksa yenilerrmeyi bilmeyenlerin tutumu nıu yandtıyor bizi.. Bir sanar dergi si yetmişine basıverdi işte. Varlık Dergibi. insanoğlunun kimi istisnalar dışında sevineceği ama köşesine çekilmeye hazırlanacağı bir vaştır bu. Bilgelik yaşıdır ama çevikliğin kaybolduğu yaştır da. Biraz tutueu bir ravır da edinilir bu yaşta. Varlık dergisi bilge bir dergi mi? Evet. Peki tutueu mu? Hayır hiç tutueu bir görünümü yok. Belki de hep genç bir anlayışla yönetildipi için Varlık'ın en sakin döneminde bıle düzenle uyuştuğu söylenemez. Bir derginüı, hele bu dergi yetmiş yılı ardında bırakmışsa, doğuşundan günümüze edebiyat anlayışının gelişimini nasıl değerlendirebiliriz? Bence bu değerlendırme için derginin yazarlarını, ozanlarını gözden geçirmek gerekir. Bu göz Varlık 70 yaşmda ama vazarları genç den geçirmeyi Varlık dergisi için gerçekleştirmemiz pek zor değil. Bunıın için elimizde yeni düzenlenmiş iki seçki var: Varlık'ta llk İmzalar ve Varlık Şiirleri Antolojisi. Her iki seçkınin de hazırlayıcısı Enver Ercan. Varlık'ta llk tmzalar'ın "Sunu"sunda Enver Ercan seçkiyi yaratan soruyu açıklıyor: "Derginin geçmiş vıllara ait sayüarını karıştırırken, adı okurların her zaman belîeğinde olan, kitapları bilinenokunan, hatta yeni yeni baskılar vapan iarklı kuşaklardan yazar ve şairlerle karŞilaştıkça hep şu boru gelirdi aklıma: Bıı imzalar içincîe edebiyata ilk adınıını Varlık sayfalarında atanlar acaba hangıleri? llk ürünlerini Varlık'ta yayımladığını bildiğim, bildiğimiz birkaç isim vardı ama hepsi kaç kişiydi bu imzaların? Ve bir kitap oluşturulabilir miydi bu ürünlerden?" Bu soruların yanıtını bulmak için vapılan araştırmaya Varlık'taki "Dil BaIığı" köşesinin yazan genç öyküeü Tülin Er de katılmış. Sonuçta ikiyiiz sayfayı a§ kın bir seçki hazırlanmış. Seçkideki ilk şiir 1935 tarihli Bu Ak şam da. Varlık'ın 42. sayısında yer alan bu şiirin şairi Cahid Safret (Irgat). 1916 doğumlu Cahit Irgat şiir yayımlandıöında nenüz 19 yaşında. Yayımlanan ilk şi irinin son dizesi, bize ilerde nasıJ bir şairle karşılaşacağımızın muştusu gibi : VARLIK ŞİİRLERİ ANTOLOJİSİ Varlık'ta tlk İmzalar "Akşam dıişünceleri aydınlığa çıkanr." Cahit Irgat'ın şiirini iyi tanımayan genç okur, onıın Varlık dergisinde 1942 yılında yer alan üost şiirini de okumalı. (Bunun için Varlık Şiirleri Antolojisi'ni okuması gerekecek). Cahit Irgat, hâlâ imza smı Cahit Saffet diye atıyor. Şiirini adaşı Cahit Sıtkı'ya adamıs; "Inan kardeşim inan/Ciök mavidir, dal yeşil/Aynı hava ozmozunda nefeslerimiz/Cîökyüzünü yıldız yıldız/Dilim dilim bölüşürüz yer yüzünü./ Payına düşen dertler payıma diişer/ Sen benim gününıdesin/Ben senin geeende/Bir ucıı sende deni zin/Bir ucıı bende/lnan kardeşim inan/Aynı suda yüzer bindiğimiz gemiler." 1935 yılında Varlık'ta ilk şiirini yayımlayan bir başka şair Behçet Necatigil. Cahit Irgat'la yaşıt olan Necatigil'in ilk şiiri Irgat'tan on iki sayı sonra yer alıyor dergiae. Necatigil, yayımlanan ilk şiirinde sesini bulmuş görünüyor:"Bir köşe ye büzülüp / Böyle susmazdım ama / Kapılardan süzülüp / Gece doldu oda ma..."(Gece ve Yas) Melih Cevdet (Anday), Orhan Veli (Kanık) ve Oktay Rifat 1936 yılında yayımlamışlar ilk şiirlerini, birer sayı arayla. Üçii de genç, Melih Cevdet 21, Orhan Veli ile Oktay Rifat 22 yaşındalar. Birikimli, yetenekli sa irler ama Ciarib'i müjdeleyen bir şeyler pek görünmüyor bu şiirlerinde. Ama ilk şiirlerşairlerinin kişiliklerinin ipuçlarını taşırlar: Melih Cevdet umııdıı değişik bir biçimde söylüyor, Anday şiirinin de/*i.şmeyen pusulası akıl, Ukde'de de belir gin:"Birgün ışıöadöneryaprak./Üzümler kızarır kütükte;/Elbette diner bu sa ğanak/Kayboluriçimdeki ukde". Denizle yaptığı eğretileme Odyseus'u müjdeler gibi: "Sandalımı bırakmıyorsu./Silin miş dönüp baktığım iz;/Ç.oktandır kay bettiğim aızu./Boşuna çırpındığım deniz." Orhan Veli, şiirinin temposundan hiç eksilıneyecek ögeleri, Istanbul'un küçük semtlerini, türküleri anıştıran ilk aşk li rizmini, yitik çocukluğun hüzünlesevinci yarıştıran dünyasını Oaristys'te de duyuruyor:"Ey sevgi dalımda ilk çiçek açan tomurcuk/ Kanımın akışını yenileştiren damar,/Cuıl rengi ışıkları sevda dolıı akşamlar/lçinıe yeni bir fecir gibi dolan ço euk.//Ey tahtaperdenin üzerinden asan hatmi/Ve havafarı seslerimizle dolu ba har/Koşuştuğumuz yollar, oynadı^ımız sular/ Kâğıttan teknesinde sevinç taşıyan gemi." Oktay Rifat'ın, Ikinci Yeni'yeöncülük edecek imge dünyası, Eza 'nın "Bugüngördüğüm rüya, bu billur mahfaza" di zesiyle de özetlenebilir. "Sulardan içime yayılan bu ezaA/e mercan dallarda ay ı CUMHURİYET KİTAP SAYFA 4 J SAYI 704