Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Gültekin Emre son zamanlarda yayımlanmış kitaplar arasında bir gezintiye çıkarıyor bizlcri. Izleri bizde kalsın diye... GÜLTEKİN EMRE riy kahvcsinde oyun, kâğıt oynayanları seyreden yaşlıca biri yanındakine "Üzülsen de, sevinsen de izi kalıyor. Gerisi boş!" dedi, ama bu canalıci felsefi yorııma niçbir kimseden yanıt gelmedi. Sonra, okuduğum kitaptan başımı kaldırdım; sözü, yanıt yerine şöyle sürdürdüm kendi kendime: Okusan da izi kalır, okumasan da!", "Yaşasan da izi kalır, yaşamasan da!" Gazetelerin hafta sonu eklcri, magazin dergileri bir zamanlar yaz okumaları için yakaJadıklan ünlülcre bu yıl hangi kitapları okuyacaklarını sorarlardı. Onlar da, işlerinin çoklıığundan yakınırlardı vanıtlarında. Ah, bir zaman bulsalarnefeı okuyacaklar!... Zamansızlıkla yarışan insanlar olduklarından okumaya iırsat bulamadıklarını itiraf ederek kendilerını seven, alkışlayanların önündegünahçıkarırlardıbutürgörüş melerle. Bu yıl, henüz, bu tür mide bulandırıcı soruşturmalara rastlamadım. Okumanın yazı kışı olur mu? Okumak için kim kime zaman bağışlıyor. Okumak için zamanı insanın kendisi yaratmak zorunda değil mi? Birileri birilerine okumak lırsatı vermediği için okuyamıyorlar, yoksa ne kitaplar devireceklerdir ardı ardına! Oku da izi kalsın Kitaplar arasında bir gezinti K muıı romana yansıyan yuztı "Bıçkın ve OrtaHalli". Kitabın alt başlıgıdasizekimi ipuçları veriyor: "Cınayet, Ülke, Cin net'. Bu üçgenin ıçine sımsıkı sıkıştırılan insanın adım adım olaylann içinde ycralmasının "CîazeteKesikleri"yleöriıii li bol iz sürmeli, labirentlerin gizemli dunyasına gömüliip kalına, "Kanıi Peşinde" devrilip gicfen yaşam çızelgesi... daha ne ararsanız var bu çarpıcı, vakıcı, düşündürücü romanda. Bir romanı bir çırpıda özetlemek olası nıı? Yalnızca poüsiye düşkünlerine seslenmiyor Îbrahim Yıldırım, "kanlı, meraklı, atak bir ro man" okumak isteyenlerle de buluşturuyor kitabını. Okumanın hallerıyle ger değe buyurun beyler bayanlaı "Otuzlu yılların sonlarınılan ellili yılların ortalarına" dek Akşam gazetesinde yazan, Aile, Resimli Hayat ve Doğan Kardeş dergilerini çıkaran usta gazeteci Şevket Rado'nun yazılarını "Sö/.ün CJelişi" başlığıyla Cem Akaş yayına hazırlamış. "SözünCclişi,"onun "vasam veya zıyla ilgili çeşitli konularda kaleme aldığı" Akijam'daki fıkralarınılan bir seçki. "Hazır Elbise"den "Saat"e, "Panto lon"dan "Şöhret"e, "Siyasi Adam'dan "BekârlıkVeıgisi'ne, "Bahara Daır"den "Kurban Pazarı"na, "Plaj"dan "Paıasız Yolcu"ya, "Tatil Nedir"den "Sıc.ıklaı "a, "El Opmeden" "Ham Erikler"e, "Aşk Faciaları"ndan "Ceza"ya.. ve daha pek çok konuya yelken açıvor, açtırıyor !jevket Rado. Ö güzel Türkçesiyle ' I)ıl, Edebiyat, Kitap, Sanat" konularına ilişkin düşüncelerini de paylaşıyor okuruyla. Şevker Rado, dilimizi zayıf düşürmemizden "Spor Dili"ne, "Sanat Ahlakı"ndan "îşkence"ye, "Kötü Afişler"den "Chopin'in Kalbi"ne, "Çakır'ın Destanf'ndan "Coğrafi !>iirler"e, "Kitabın Kıymeti"nden "Kurşıınkalem"e... alıp gotürüyor fıkra okumayı sevenleri. Şevket Rado, larklı birTürkiyetarihi su nuyor geçmişi merak edenlere. Geçmişle bugün arasında bir köprü kuruyor hk ralarıyla. Bııgünü daha iyi anlamak için "Sözün Gelişi" olağanüstü bir fırsat ben ce. Ahmet Güntan'ı bilirsiniz, sımsıkı şa irlerimizdendir. Bu kez şiirle çıkmıyor karşımıza. Ya? 2000/2001'de yazdıgı sımsıkı "Esrârîler"iyle buluşuyor bizimle. Esrârî onun mahlası. Türkçede sigaralığa "esrâr" denmesiyle onun bu sö/.cügü kendine mahlas almasıylü bir ili^kisi vok. O, "Esrârî ısmı ni, dünyanın esıârlı bir ver olduğunu dıı şündüğü için alnııij." Iki yılı esrârlı denemelerıyle yorumluyoı Ahmet Cliintan. Elbette, bu denemeler onun düzyazı şiirleri. O, ona "Kader gi bi sessizcegelip yerleşeııler. "i pavla^ıvor bizimle "Esrârîler."de. Bu denemeleide Ahmet Güntan "Büyü Tamircısı"nden "Yağmur"a, Mukadderat"tan "Boınoz Kotası"na, "'l'ratik Kazası"ıulan "Gı/lı Dosyalar"a, "Dolar Mark Kıi/.ı"ndeıı "Ayrılık Acısı"na, "Korku"tlan "Mtıs lüm baba"ya, "Boşalan Bağırsaklaı "dan "Yakamoz"a, "Un Kurabiyeleri"nden "Özal"a... gotürüyor bizi. Taliban'dan Afganistan sorununa, dıınvayı yazıyla yorumluyor Ahmet Güntan. Bu kıpkısa denemeleri okurken dünyanın halını bi/ de dert etmeye başlıyoruz bir kez ılalıa. Pek çok sorun, olay, tarih gelıp bııluyor bizi dilde. "Dil kııtsaldır" elbetie. "Bıınu Esrârîler."de de apaçık göruyorıız "Ateşin çıkardığı ilk ses, Hint'te ilk ^iir sayılır. Esrârîler, ilk insanın boşluk kar şısında çıkardığı ilk bögürmevi ilk şiir sayarlar... Yani bir ateşin çıtırtısına kıı lak vermiş, onu dinlemiş, anlamış, mitolojisine o çıtırtıyı ilk şiir olarak kaydet miştir. Dil kutsalsa, kulak da esastır..." K İ T A P S AYI ŞevketRado'danseçkHer Oyle ya "Okusan da i/i kaJıyor, okumasan da". Bu şu mu demek? Sivasal çalkanrı, herkesin gözü önünde devıetin, kurumların soyıılması, haksızlıklar... devam edecek, ediyor. Entlasyonun düşürülememesi, işsizliğe çare bulunamaması, iilkenin kalkınma hamlesinin iyice topallaması, dinin yaşam biçimi olaıak iyice dayatılması, türbansız yapamama... devam edecek, ediyor. Eğer, Den, kitap okursam tüm bu olumsuzluklara karşı daha güçlü duyıımsarım kendimi. Yaşama daha güçlü tutunurum. Toplumsal olayları, siyasal gelışmeleri, dünyayı dahu yakınJan izler, daha iyi kavrarım. Ama, eğer ben okursam. Okuduklarımııı beııde bıraktığı izleri dışardnn kim sc goremez elbette yüzümueki çizgiler gibi. Ama ben bılırım kı, okuduklaıım nende derin izler bırakır. Ha, eger ben okumazsam da toplumsal olaylann baskısı, acısı, yıkımı bende yine iz bırakır. Okuyanla okumayan arasındaki tarkın ne olduğunu da siz bulun. Hava sıcak. Denizin yüzü henüz burıısmamış. Poyraz alan gölgelik bir koşe buluyorum Çiçek Adası'nın karşısında, Avyalık'ta, Bizimköy'de. Açıyorum ilk kitabımın kapağını: 'Ibmris Uyar'ın ölüm haberini getirmese ne olurdu gazeteler. Sabah gazetemi açar açmaz görmeseydim keşke o yakıcı haberi: "Odeşnıeler ve Şahmeran Hikâyesi"ni elime yeni almışttm halbuki. Onun "Görenler"inden ve "Duyanlar"ından biri olmak için oturmuştum öykülerinin başına. ünun sesi beninıle birlikte başkalarına da ıılaşıyor "Odeşmeler"i açar açmaz: "kahvelerde masal dinleyenler, onlar için yazanlar ve onla ra okuyanlar, türkü çığırarak çalışanlar, eğlenmeye cambaznanelere gidenler; ateş yiyenler, sihirbazlar, beyaz kızları kesenler, yılanlar, kuşlar ve onları gözleyenler; Anadolu toprağında iri bir papatya gibi açılan çadırlarda tırnak kemirip hokkabaz bevıeden, kemiksiz kızla ra alkı^ tutan yoksul çocuklar...bir alan da, güvercinlerin sektigi basamaklara çöküp işportacıların seslerine kulak ve renler, cigara tüttürüp öylece bakanlar, şoförler, işsizler, ırgatlar ve onların çoSAYFA 10 Okuyanla okumayan cukları..." Tomris Uyar öldü, haberini/ oldu mu? Tomris Uyar'ın "uyumsuz" olup olmamasından öte, yaşadığı doneme, siyasal erke cıddi bir muhalit olduğunu düşünüyorum. Onun yasadığı donemdekı siyasal iktidarların küıtüıümüzc ne kadar katkıda hulundug'ıınu hele bir gözü mü/iin önüne getirelim, içimize sıkıntı basar. O da, sıkıntılarmı usturııplu bir bıçımde dışa vurdu. İyi de etti. Anlayan anladı, anlamayan vine anlamadı. Ama o yazdıklarını kalıcı kılmavı başardı. Türkiye'yf geldiğımde ben onu araya mavacak olduktan sonra, şöyle mi demelivim yani: "Barsın bu dünya!" l'a kültede Rusçasından okumuşlum Puşkin'in unlu şiirromanı "Yevgeni One gin'i. Kâzım Taşkent Klasik Yapıtlar Dizisi'nin bir kıtabı olarak karşıma çıkmca, hele Azer Yaran'ın guvenilir çevırisıy le onümde durunca bu özgün, önemli kitabı bir kez daha okuyorum sindire sindire. Bu önemli yapıtın başjarıyla dilimizc kazandırılmasının sevincını be nim gibi duyanlar da olmu:, mudur acaba? Azer Yaran'ın Puşkin'e ve yapıtına f, ili^kın degerlendirmesinden alıntı yap nıadan duramıyorum: " 'Yevgeni Onegin' Puşkın'in epik şiirler dizisi içinde oylumu ve olgunluğuvla doruk oluşturan vapıtıdır. 'Yevgeni Onegin' yaratıcısının şair ve romancı kimliğinin yansıdıöı bir biçım olarak şıir roman türünde neliımİ!;tiı. Ve bu ^iirromanda daha ilk kıtalurdan haşlayarak kolay algılanan ve sürükleven bir ^iir dili etki uyandırmakradır Yaratıcısının şair Puşkin ve yazar Pu^kiıı olarak yaratıcılığının ilgi çekici olgusıı olan yapıtta en sıradan yaşam sannclerinin yansıttlmasından en yiiksek şiirsel yaratıya dek şiir dili sadelikler ve yükselmeler gösterir..." Rusya'nın bir clönemi tarihiyle, kültürüyle, yaşam biçimivle, aşklarıyla ele alınıyor bu şiirromanda. Kendisi de bir aşk kurbanı olan Pıiijkin'in dilimizde ağırlanmasına Yapı Kredi'niıı destek vermesine de, özenli baskıya da gönderme yaparak, çok sevindim. Yazı sevince bogacak bir kitap "Yevgeni Onegin". îbrahim Yıldırım, yeni romanı "Bıçkın ve Orta Hallf'yle Cumhuriyet Kıtap'ın 17 Temmuz sayisı na kapak oldu. Cinnet getiren bir toplu C U M H U R İ Y E T 704