Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yüzbaşı Selahattin'in Romanı'nı ani olarak da roman olarak da okuyabilmek olanaklı. Ne ki yapıtın ana niteliği değişmiyor; bakıyorsunuz, anılar demeti, okuyorsunuz, hayır, roman! lerine bile yansıyor onların MÂ C ıımhuriyet, sekscn yaşında... Cuınhuriyct kurulmadan daha adlarıyla, eylemleriyle yüreklere yerlcşen" Kuvayı Milliyeciler", yerleştiklerı yerdc varlıklarım koruyor... Bir büyıı gibi aramızda gezinirken adlarının anılması bile bizi heyecanlandırabiliyor. Onlar bir söylence kahramanı olarak, bıı söylenin yaratıcıları olarak bizden sonra da bıı konumlarını sürdürecek elbette. Dün böyleydi bu, yarın da böyle ola cak... Ilepsine birden "Kuvayı Milliyeci" denilen bıı kahramanların gücü ncreden geliyor peki? Bıı sorııya yanıt verebilmek için, ormanla yetinmeyip onu var eden ağaçları da tek tek tanımamız, bilmemiz gerekiyor. Öyle ya kinı adlan bir büyiiyc dönüşen bu güzel atlılar? tşte lllıan Sclçuk'un Yüzbaşı Selahattin'in Romanı (Cumhuriyet Kitapları; I. vc Iî. Kitap, Doku/.ııncu Basım, 2002) adlı yapıtı onlardaıı bıri ikisini tanıma fırsatı veriyor bize. Özlemleri, edimleriyle, tututnları, kılgılarıyla insaıiı çok daha derinden tanıma olanağı bulabileceğimız ctı iyi adres "roman" herhalde. Kuvayı Milliyecileri, tarih kitaplarındaki anlatımlarla değil, ronıaıılarda gözler önüne serilen yaniarıyla almak bizi çok daha çarpıcı, ilginç sonuçlara görürebilir. Çünkii bol ayrıntıyla işlenen kahıamanlar, romanda bize bu savaşin ne anlama geldığini, bıınun arka alanını çok daha çarpıcı bir gerçeklik içinde aktarabiliyor. Yanı sıra şaşırtıcı bir canlandırma olanağı da sunuyor. lllıan Selçıık'un "Onsöz"debelirttiğine gorc kitap, Yüzbaşı Sclâhattin Yurtoğlu'nun anılarından oluşuyor. Ancak anılarda Yüzbaşı Selâhattin Yıırtoğlu'nun enikonu silindiöi, yerine "Yüzbaşı Selâhattin" adında oir roman kahramanının geçtiği görülüyor. Bıı yüzden Yüzbaşı Selahattin'in Romanı'nı anı olarak Ja roman olarak da okuyabilmek olanaklı. Ne ki yapıtın ana niteliği değişmiyor; bakıyorsunuz, anılar deıneti, okuyorsunuz, hayır, roman! 1 langi anlamda roman; karşımıza Selâhattin'i roman kişisi olarak çıkardığı, ardından onu dramatik bir örgülemeyle bülünlediği için! 0 guzel atlılar. Kuvayı Milliyeciler VatanseverHklerlyto Kuvayı Milliyecllep Yüzbaşı Selahattin'in Romanı'nda "Kuvayı Milliyeci" diyebileceği miy tipc değgin tüm verilerle karşılaşabiliyoruz. Onların, önce Türklesip l'ürkçu yapı sergiledikleri, beslendiklcri Turancılığın ardından yıllarca süren savaşta bu özlemlerini tarihe gömüp, ötesinde hilafeti, tslamcılıfiı da bir kjyıya bırakıp ulusalcı kimliğe DÜıündüklen görülüyor. Kuvayı Milliyeciler, anne sevgisiyle yurt sevgisini özdeş tııtan bir yaklaşıma sahiplcr. Bir bölümü zaten annelcrini erken yaşta yitirmiş oldıığıından vatanı yitinııek derın bir korku ve kaygıya yol açıyor kendilerinde. Yüzbaşı Selahattin'in, kcndisine "Yurtoğlu" soyadını almış ol ması çok aıılanılı geliyor bana. Kuvayı Milliyeeilerin, kahaca, "vatanı nı sevcn, ölümden korkmayan, kadına, paraya, rakıya zayil olmayan" subaylar oldukları söylenenilir. Orneğin hepsi de yirmilı, otuzlu yaşlarını siircn genç subaylar onlar. Aynı ruhu soluyorlar. "Demir karakterli" olmak gerekiyor onlara göre. Yüzbaşı Selâhattin, bir yerde şöyle düşünür örneğin: "tsyan dalgaları her yana yayılırken Bursa sağlamdı. Bunda SAYFA 20 Bekir Sami Bey'in demir karakteri ve sonsuz cesareti rol oynuyordu. (...) tstanbul bizi ele geçirmek için her araca babvuruyordu. Bu araçların içinde kadın da vardı." (II, 189, 190) Kuvayı Milliyeciler lıasta, yorgun, aç, uykıısuz, acılı in^anlar belki aına onıırları, yurt sevgileri onları ayakta tııtuyor yi ne de. Nitekim günlercc yıkanmadıkları, yıkanmak şöyle dıırsun çamaşır bile de ğiştiremedikleri oluyor. Yüzbaşı Selâhattin, 27 1 laziran 1919'da, sonunda soluk alıp dinlennıek için Bursa'da bir fırsat bulduğunda şöyle der: "Eşyalarımı?! Anadolu'ya Ük çıkışımızda Baıulırma'ya bıraktığımızdan ben 2^ Mayıs'tan bu ya na, yani kırk gündtır çamaşır değiştırmemiştim." (Tl, 102) Kuvayı Milliyecilerin dayanamadığı tek şey sanki onursıızluk. l ler sıkıntıya kat lanabiliyorlar, ama onursuz yaşamaya asla! Kurtuluş Savaşı'nın parolası olan " Ya lstiklal Yaülüm!"iın akmda Kuvayı Milliyecilerin bıı onur anlayışı yatıyor herhal de. Onursuz yaşamaktansa elleri tabancalarına gidiyor hemen. Bu tutumları, oıı lara, her an kendilerini yok edebilme gucü kazandırıyor açıkça. Ama yine de öliimc karşı yaşamdan yana insanlar onlar. Kuvayı Milliyeciler, korkusuzluğu, ce sareti, vefa duygusuyla, erdemle birleştiren insanlar. Felaketleri, acıları birlikte yaşayan insanların dayanışma dııygıı.su içindeler hep. Aralarında enikonu bir ak rabalıgın oluştuğu söylenebilir Yalnız kalmış, temiz, soylıı insan, birer erdem anıtı hepsi de. Ne ki ekonomik sıkıntı içindeler Kuvayı Milliyeciler. Kuvayı Milliyeciler, birbirlerine güvenen, birbirlerine omuz veren, sırt veren, Erdemlerlyle Kuvayı Milliyeciler ailelerini teslim edip, paralarını, varlıklarını, çoluk çocuklarını emanet eden insanlar. Bu kadronun, birbirine hep bagiı kaldığı görülüyor. Birbirlerinin aile ahlakına sahip çi kıp bunların üzerine titriyorlar. Biri nin başına geleni, kendilerinin başına gelmiş sayıyorlar. I ler biri ken dinde ötekini, ötekinde kendisini görüyor. Bu nedenle birbirlerinin ailelerine son derece bağlılar; arkadaşlannın eşlerini kendi eşleri, çocuklarını kendi çocııkları gibi sahipleniyorlar. Bu gözetme kavrayışı, özellikle ekonomik bağlamda belirgin biçimdc kendini gösteriyoı. Oıneğin şehit düşenlerin eşyasını açıkarttırma havasında satıp parasını hemen ailesine gönderiyorlar. Kısaca Kuvayı Milliyeciler, birbirlerinin yoksııl ailelerinin bakıcılığını da üstlcniyor nöbetleşerek. Kuvayı Milliyeciler, yoksul ama gönül zengini insanlar. Örneğin "9 Eylül 1934'te Bekir Sami öldügü zaman cebinde 9 lirası vardı(r)." (II, 157) Yüzbaşı Selâhattin şöyle düşünür: "Birsubayınbanka defteri hizmet cetvelidir." (II, 137) Kuvayı Milliyecilerin paraya dönük tutumları, bir lokma bir hırka mantığına dayanır, yoksul bir yaşambiçerler kendilerine. Kasalarında elli bin lirayı .ışkın para bulundıığıı bir dönemde Yüzbaşı Selâhattin şunları geçiriraklından: "Bennormal /amanın tümen yaveri değildim. Ben ihtilal yapan adamın arkadaşıydım." "... Ben Bekir Sami Bey'e, milli emeller için toplanan bir paradan kişisel ihtiyacım için harcayarak ihtilale ihanet edemeyeceğimi söyledim." (II, 133, 138) Bir örnek de Yüzbaşı F.dip'ten verilebilir. Yiubaşı Selahattin'in aktarımı şöyle: "Sonradan binbaşı ve Aydm cephesinde kahramanca şehit oldu. Ben 1928'de Tekel Idaresinde memıırkcn ailesi ve kızı konyak imalâthanesinde işçilik ediyordıı. C.ünkü emekli maaşı çok azdı." (II, 139) Bu veriler şunu gösteriyor: Onlar, ellerine pek çok olanak ve fırsat geçmişken, bunu kendi çıkarları yönünde asla kullanmayıp yoksul bir derviş gibi onıırlu yaşamayı yeğliyor. Yoksullukları, ölüm Kuvayı Milliyeciler, /.aten kadına ba kışlanyla da larklılar. Kadına eşitlikçı bir tutumla yaklaşıp onları yücelten, onlara erkeğin yanında yer, değer veren ilk er kek tipi onlar belki. Tam bir aşk bile yaşamadan cephede öne atılmiş gençlerdir onlar. Aşklarını neredeyse yiıreklerine gömerek, yurtlanmn kurtuluşu, halkın özgürlüğü için çalışı orlar hep. Oıneğin şu satırlar, bize böy e bir kahramanı tanıtır: "Muzaffcr hare ket tarihinden bir hafta önce evlenmış... Alay hareket emrini alınca kendisini ls tanbul'da bırakmak istenıişler. Yırmı dört yaşındaki delikaıılı arkadaşları haı be giderken evinde karısıyla kalmayı aldığı terbiyeye sığdıranıamış, alayıyla bir likte hareket etmiş... Muharebenın yoğun bir anında MuzaHer gırtlağına rast layan bir kuışıınla vurulup düşüyor." (I, 212,213) Kuvayı Milliyecilerin, aşklarını, daha doğrıısıı kadınlarını da kendi karakietle rine uygun seçtikleri görülüyor. Çunku geride kalan eşler de sorumlııltıklarını bı len yiğit kadınlar. Yüzbaşı Selâhattin, kendine eş olarak seçtiği Nimet icin şöyle düşünür: "Nimet, kanlı bir ihtilalin içinde yazgısını bir ıhtilalciyle birleştir mişti. Ben onu bir ihtilal arkadaşı gibi saymaya başladım. Bıı dııygu bağlarımı yoğunlaştırdı." (II, 173) Bu aradaKuvayı Milliyecilerin, sevgiyle örülü davranışları kadar tutumlıı aile anlayışları da büyük önem taşıyoı. ()rne ğin Yüzbaşı Selâhattin, 1917de kendisine armağan edilen, içinde yarını diizine çorap bulunan kutuyu, ancak I92()'de evlendiğinde kullanıyor. (I, 295) Onlar, Cumhuriyeti kuran kıışak oldu ğıı kadar Cumhııriyerin var ettiği bir kıı şağın da bireyleri kuşkusıi7. Bu nedenle Cumhuriyeti kurmakla kalınayıp her nc pahasına olursa onun vanında yer alıyor, Cumhuriyete destekieriııi, katkılarını sonrakı yıllarda hep sürdiirüyorlar. UnııtulmusluBu, hak etmediklcri davranışları hüzünlu kalpleriyle içlerıne gömüyorlar. Yüzbaşı Selahattin'in, son bir çığlık olarak Nimet'ine yazdığı, ama sonuçta bize bıraktığı mcktubundan şu satırları birlikte okuyalım: "Biryamlahorgorülen emeklerim, ezilen onurıım; öte yandan yııvam. Bir yan dan her şeyi koparmak istiyordıım; bir yandan sıısmak gerekiyordu. Bu iki kııtup arasında bocalayıp duruyordıını." "Nimet, / Meşhur tran şairi Ömer 1 layyaın'ın bir şıiri halırımda kaldığına göre şöyle: / 'Bir /aman bize oturma yeri olan şu dünyada gam ve beladan gayrı bir sey kazanamadık. Yazık ki hiçbiı müskuıümüz çözümlenmedi. Yüreğimizde bin özlemle dünyadan gittik.' / Hepinızin gözlerınizden öperim." (II, 270, 272) Tam bıırada, Nimet Hanım'ın yanıtına da yer açmalıyız: "Elbet aç kalmayacak bir iş bulııruz.Yeter ki sen sağ ol. Kendini hiç iizme. Ben inandım ki yükselmek için namııssuz, ahlaksi/. olmak lazım. O da bızim elimizden gelmez." Cıımhuriyetin seksenınci yılında Kuvayı Milliyecilerin geçmişte çektiği sıkıntılar karşısında derin acı, uzüntü duyuyorum. Bu utanmazlıklar ortamında ııtanmanın bir anlamı kaldıysa eğer... Cuınhııriyetin sekseııinci yılında Yüzbaşı Selahattin'in Romanı'nı okumayan kafmamalı. Sekseııinci yıl, kutlıı olsun! • Aşklarıyla Kuvayı Milliyeciler l ALTYAZI: Bu yazıyı, şu sıralar yayımlandığını tahınin ettiğim, Mürşit Balabanlılar'ın hazırladığı Türk Romanında Kurtuluş Savaşı (İş Kültür) adlı kitaptaki "Kim Bu Kuvayı Milliyeciler.•'" başlıklı yazımdan Cıımhuriyet Kitap okurlan için ö/.üne dokunmadan yeniden biçimlendirin aktardım. Andığım kitap üzerine ileriue ayrıca duracağım. K İ T A P SAYI 7 1 C U M H U R İ Y E T