02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ezber Yaşamlar, bir örnek pısınk yaşamlann romanı gibi duruyor ilk bakışta. Gürboğa, üç kitaplık deneme serüveni sonunua haklı bir senteze varmış. Her biri tartışma konusu olabilecek kısa ve yalın denemelerin satır aralarında dolaşıldığında, eğitimin ciddiyeti ve vazgeçjlmezliği çağdaş bir aynada yansıyor ve uyariyor kişiyi. Eğer öğrenme ve öğretme sürccine sınır tanımıyorsanız, hele hele karnenin sağ tarafındaki yaşam derslerini önemsiyorsanız geç kalmadan okumalısınız Ezber Yaşamlar'ı. AHMET GÜNBAŞ Karnenin sağ tarafına çalısmak! Muzaffer Gürboğa 'dan ' Ezber Yaşamlar' O ğretmen yazar Muzaf fer Gürboğa genelue eğitim ile ilgili dene melerini şürdürüyor. Düşünmeyi ve Yaşamayı Oğrenmek (1999), Sen Kendi Şarkını Söyle (2000) kitaplarından sonra bıı kez Ezber Yaşamlar (*)ya pıtıyla çıktı karşımıza. Sonınsalı aclım adım kavrayan, kendi ıçinde bütünlüğü olan toplaın kırk beş deneme ile soruyor, soruştumyor, sarsıyor. O aslında bir kiınya öğrctmeni. Üstelik emekli. Unıınıı elemiş eleğini asınış rehavetiyle davranmalı değil mi? Ne gey.LT?., Yazmak onda tııtkıı olmıış. EmeklilikJe öğretmenlik ilişkisine gelince, kazın ayağı öyle değil! Bakın, ne diyor bu konuda: "Ben emekli olduğuın lıalde öğretmenliği kavrama surecim devam ediyor. Omür boyıı gerçekleşen bir süreç olarak. Yazarak sizlerle paylaşıyorum. Farklı görüşler beni zenginleştiriyor." (Öğretmcnin Misyonu/Oz Görevi, s.75) s.15) "Kütüphanelerdeki okur sayısı ile loto kuyruklarındaki kalabalıklaı önceliğimizin ne oldıığıı bakımından ıızuciı dür." (Kazanan Nıımaralar, Kaybeden Kim?, s.<S8) fjimdi sıkı dıırıın, hepsınden <,ok ı,ok önemli bir saptamaya geliyoruz: "...Oysa karnenin sağ taralında yaşam okıılunun notlaıı yeralıyor. tli.şkıler, gorgü, sağlık, beceriler, iletışım, özsaygı, özgüven, sevgi, eşyaları koruma, sorumlıı luk vb... Asıl bunların değerlendiıilme si gerekir diye düşünüyorum." (Karnenin Sağ Tarafı, s.30) Gürboğa, karnenin solundaki ak.ıdemik notları pek önemsemıyoı. Nasılsa herkes yeteneğine göre herhanKİ bir <\A la bağlanır değil miı» Gerçi orada da hastalık var: Çocuklan bir 'yarış atı' kımli öine sokup ve rengârenk dünyalarından koparıp pek seçme şansı bırakmıyoruz. Mesleksel yönlendirmeleri '\ok kazanmak" dürtüsüyle bir tutııyoruz. Yani karnenin sol tarafıyla yatıp kalkıyoruz yaşam boyu. Sağ taraiına ise aldıran yok! Oysa adam olmanın koşııllaıı orada. Oradaki değerleri üst üste koyacaksın ki sol tarafına sıra gelsin. Yaşam okulu nun notları yükseltilmeden sağlanacak başarının yapaylığı, eğretiliği hakkında bilmem daha ıızun konuşmanın gereği var mir1 Ç.ıinkii eğitimin, bir yeıde insanımıziiiyaıası karnenin sağ tarafmda kanıyor. Görmeden, dııymadan bozulan toplum yapısıyla ilgili zayıflıkları silme 'pekiyi' çekmek sahrekârlık değil de ne dir? Ne yazık ki ezberci eğitim sisteminin üzerini ölü toprağıyla örttüğü can alıcı konulardır bunlar. Gürboğa, yaratıcı eğitimin olmadığı her alanda birtakım sonucları olağan karşılar. Orneğin "Kopya Çekmek 1 lak kımız" denemesinde, "Oğrenciler, oğretmcnin doğrtılarını doğru belleyip st)i gulamadan, bilinç düzeyinde kavramadan belleğine doldurmaya kalkarlarsa sınavda yapacağı şey bunları kusmaktır" (ş.61) açıklamasınaa bulunur. "Aslında Üniversite Seni Kazanamadı" denemesi de aynı bağlamda değerlendirilecek ya zılardandır. Yazar, madalyonun arka yüzürıe bakarkcn ezberci eğitim sistemiy Ie alay eden gülmece yazarlarına taş yıkartacak biçimde ironik bir iislııba bii rünmektedir. Her şeyin düzelebileceği noktasında kararlı, bilgili ve inançlıdıı Gürboğa. Sevgi okulunda ders verir gibi içten ve paylaşımcıdır. ükunıaına hastalığı dorinden sarsar Gürboğa'yı. F>.bercieğitim sibtemi yanlış kullanılan bilgisayar teknolojisiyle birlikre kolaycılığı, hazırcılığı körüklemekte, kişiyi okumak vc yazmak edimin den alıkoymaktadır. "Bilgi zehirlemesi" gibi gördüğü kültürel kirlenmenın ortasında, "Yazmak, belki egemenlik üreten bütün ilişkilerimize karşı koyuş, bir dıı ruş. Bir varoluş biçimi, bir muhaleret bicimi" (Yazma Tutkusu, s.54) görüşleriy le yüceltir yazma tutkusunu. Sanatın ise insanı özgürleştirdiğini, düşünme yetisi kazandıruığını savlar. "Yeteneklerimizi derin uykulardan kaldıralım. Hayal gü cümüzü uyaralım" (SanatManat, s.24) önerileri insanı doğasına kavuşturmak için özverili bir çırpınıştır aslında. Ezber Yaşamlar, bir örnek pısırık yaşamların romanı gibi duruyor ilk bakışta. Gürboğa, üç kitaplık deneme serüveni sonunda haklı bir senteze varmış. Her biri tartışma konusu olabilecek kısa ve yalın denemelerin satır aralarında dolaşıldığında, eğitimin ciddiyeti ve vazgeçilmezliği çağdaş bir aynada yansıyor ve uyariyor kişiyi. İiğer öğrenme ve öğretme sürecine sınır tanımıyorsanız, he le hele karnenin sağ tarafındaki yaşam derslerini önemsiyorsanız geç kalmadan okumalısınız Ezber Yaşamlar'ı. • Ezber Yaşamlar / Muzaffer Gürboğa / Etki Yayınevt / Ağustos 200 3 / 95 s. K İ T A P KolaycAk, hanrcılık Gürboğa'ya göre öğretmenin ve öğrcnmenin sonu yok. Kişi eğer öğretmense bilgi akışına seyirci kalmamalı, bilimin ışığına ayarlanmaJı, eskiyeni çürüyeni atmalı, dağarcığım yeni şeylerle doldurıııalı. Bunları yapmalı ki öğretmenlik misyonu hiçbir zaman yitmesin, öğrencileriııin hııZLirııi)da dcdiğim dedik çaldığım düdük bır bilgiçliğe düşmesin. 1 lep büylelerinden yakınır Gürboğa. Ezberci eğirim sistemi içinde öğrenciye katılım şansı tanımayan, soru sormasına, farklı düşünmesine fırsat vermeyen: "Ne yazık ki öğretmenlerin bir böliimü söz dinleyen öğrenciyi tartışan, düşüncesini açıklayabilen öğrenciye yeğlemektedirler. Eğitimde sorumların çözümü her anlamda yeniden yapılanma ve aktif eğitim/öğretiınle olanaklıdır." (Takım Ruhu, s.l 1) Ezberci bir eğitim sisteminde kısaca öğretmen üstlendiği rolü oynamaktadır. Elbette kalıba girmiş, koşutlanmış öğrenci de... Onun başarısını ne pahasına olursa olsun sınavlarla, notlarta ölçüp biçen veli de... Öylesine trajikomik, öyIesine yapay, bir adım ileriye gitmeyen davranışlar toplamıdır ki bu; natta yabancılaşma çemberini daha da genisletebilir, Ezber Yaşamlar'ı dipsiz bir kuvuya benzetebiliriz. Sevgiden, insancıllıktan, insanı insan yapan erdemlerden uzak adam yiyen bir kuyudur dile getirilen. Şimdi önemli bir noktaya dikkat çeknıetıin zamanıdır: "Tatlı bir ııyuşuklukla bize sunulanları izliyoruz. Nasıl davranacağımız, nasıl düşüneceğimiz, nelere güleceğimiz, nasıl seveceğimizin sınırları başkaJarı tarafından çizilmiş durumda. Duyarsızla^tırma politikası etkili olmu§ ve ilikleriSAYFA 10 BllglçHjje düşmeden mize işlemiş. 1 lcr ^ey ama her şey tiiketime sıınııluyor. Biz de onu alımlıyorıız." (Yaşadığın HayatSeninmi?,s.8()81) Gürboğa, "Amerikan tarzı hayat"ın toplumu pısırıklaştıran etkisini görür yabancıla^manın temelinde. Ancak o, zincirleri kırnıa sevdahsıdır. Ne pahasına olursa olsun bu kuşatma yarılmalıdır. Sis çanlarınm bile, duyıılmaz oldıığıı bir anda yiirek (,anlarıyla uyandırır bizi: "Durum bu kadar kötüleşriğine göre her sey düzelebilir diye düşünüyorum" (Körleşme, s.57) diye haykırır. Sahi, umarsızlıgın ve umutsuzluğun dibe vurdu^u bir anda gelecekJe bağını kesmeyen kaç ki şi vardır aramızda? GürbogVyı önçelikle cesareti için alkışlamak gerekir. Üstelik eğitim uibi yalcıcı bir konuda en gizil köşeyi ayaınlatma çabası nice Gürboğalar ın önünü açacak bir çabadır. îstatistiklere göre her dört öğretmenden birinin dayağı meşru saydığı bir ülkede güleryüzlü bir eğitim adamıdır Gürboğa. Ukulöğrenci ilişkisinin harcına katışıksız sevgiyi kor. Hatta "Sevgi Okulu" diye bir kavram geliştirir. "Okullar dıişünmeyi öğreten, yaşama sa natının öğretildiği, uygulandığı yerler olmalıdır" (Sorıımlulukları Paylaşmak, s.35) tanımı koşutluğunda sınıftaki demokrasiden, katılımdan, özgüvenden ve velilerin eğitime katkjsından söz eder. En büyük dileği, notların amaç değil araç sayıldığı, başarısızlığın, sınırta kalmanın olmadığı okullar görmektir. Ona göre her öörenci bilgin potansiyelinde dir. "Çocuklardan gelecek sorulara verilecek yanıtlarımız yoksa ne yapaca ğızr " diye sorar (Her Çocıık Bir Bilgin, s.40). üzellikle şiddet külturıiniin yıkıcılığından yaka silker; klasik disiplin anlayışından ötede okulların öğrenciler itiıı 'güvenli bir yer* olması gerektiöini nedensonuç bağlanunda anlatır. Mızmız ve ezberci eğitim sisteminde özgür bireyler yaratmak icin eldeki bireyi tanımakla işe başlanmalıdır. Yaşamımızın neredeyse dörtte birini geçirdiğimiz okullarda şu andaki durum nedir acaba? Ilk basamaktan son basamağa değin değişmeyen tutum ve alı^kanlıklan ortaya koyarsak, hastalıklı bir davranış bütünlüğünün de farkına varmaz mıyız? Gürboğa'ya göre soru gelip şurada düğümleniyor: "Doğallığını yaşayan bir insana ters bakıyoruz. Soru sorana kötü niyetli diyoruz. Başkalannın düşündüklerini çok önemsiyor, kendi düşündüklerimizi ortaya koyamıyoruz." (Soruna Odaklı Toplum, s.19) Olumsuzluklan art arda sıralamayı sürdürelim: "Basan bir başkastndan üstün olmak değildir. Insanın kendini geliştirmesi, kendini aşmaya çalışması daha gerçekçi bir tutunıdur (Başarı, s.7) "Gence ilişkin seçimlerde seçici o değil büyükler olmaktadır. Seçen insan eleştirebilen insandır." (Güç Bende, s.13) "t)ysa disiplin otokontroldür. Disiplinin icselleştirilmesi bu bağlamda önemlidir. Disiplinli olmaya çalışan biri aslında 'Kendime ve başkalarına önem veriyorum' demektedir. (Suç ve Ceza, 1 Ezberci eğltfen •Savgokulu' C U M H U R İ Y E T SAYI 71 S
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle