Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
(1993), Ağıtlar (1996), Ey Aşkı Anlayanlar (1999) şiir kitaplarıyla genç kuşağın önemli bir şairi olan Hasan Öztoprak'ın yeni şiir kitabı Kırklar Kitabı şairin kırk yaşına bir armağanı. Olgun ve oturmuş şiirler tpplamı Kırklar Kitabı. Kitabın Önsöz başlıkL şiirinde de yakalıyorsunuz bu gelişmeyi: "btlir miyim nerden/ venasıl geldiğimi/ kaç zaman daha/ nereyc gideceğimi/ .../ meğer ki/ kırk yılım geçmiş/ ona ömür denmiş" Hasan Oztoprak da şiirinde kendini şiirsevere açıyor, ömrünü sunuyor okura. Ömrünün koyakJarından, doruklarından, sıkıntılarından, aşklanndan, kavgalarından... süzüyor şiirini ve bunları da getirip önümüze koyuyor bizimle paylaşmak için. Yer yer oldukça karamsar dizelere rastlasak da, onun bu şiirleri, gençlik tedirginliklerini ardında bırakmış, yerine yeni huzursuzluklar edinmiş bir şairin dupduru şiirleridir.. Çünkü, o, "lanetli bir ömür"den çekip çıkarmıştır şiirini ve "çöl"de arınmıştır, ardında bırakmıştır kayınları, yaraları; geriye dönülmez bir yoldadır şair içinde "hançer ve lâl "le birlikte. "Her gün biraz daha anlaşılmaz" da olsa dünya, yaşanan "Ölümsüz Aşk"lardırinsanı ayakta tutan. Hayatı sımsıcak kucaklıyor Hasan Oztoprak Kırklar Kitabı'yla. * Şiirseverler Oya Uysal'ın 1997 Ceyhun Atuf Kansu Şiir Ödülü'nü aldığı Uçuruma Diişen Nehir başlıklı şiir kitabını anımsayacaklardır. Kitabın 3. basımı da kitapçı vitrinlerinde yerini aldı. Bir şiir kitabının üç baskı yapması ne demek, bir düşünün nele! Oya Uysal'ın şiirlerinin sevildiğini göstermez mi bu? Ince bir erotizmin elinden tutan Oya Uysal, Hilmi Yavuz'un yazdığı gibi, 'kenarına iliştiği hayat'ın kırdığı insanlan" şiirinde ağırlıyor. Hayatın yıktığı, yaraladığı, yıldırdığı, acı çektirdiği, üzdüğü, kenara ittiği... insanların dünyasına şjiriyle usul usul sokuluyor Oya Uysal. Ote dünya düşünce sığınan insanların iç dünyasına, aşklarına, yaşadıklarına ustaca ayna tutan Oya Uysal, şiirini hayata karşı ayaklandırıyor. Oya Uysal şiirini "Uçuruma Düşen Nehir"e emanet ediyor. Uçurum ki, yaşanmalıdır hiç olmazsa bir kez kaybolup gitmek için "Ayak Sesleri"nin gizinde ya da "Geçmiş Bir Yazın Güze Düşen Gölgesi"nde, "Güvercin Bulutları"ndaki şiiri devşirmeye. "Din Odalar"da biriken "Güz Gülümsemeleri"dir onun şiirine en çok yakışan; öyle ya, o, dizelerini "Mavilikte" sektiren bir şairdir ne de olsa. * diir'de (2. basım) toplamış. Kitapların yazmaya cesaret edemediği bir dünyanın üstüne şiirleriyle gidiyr A. Hicri Izgören. Parçalanan bir dilin, bir dünyanın peşine takılıyor, parçaları birleştirmek için değil, parçalarm dramına yetişmek için. "Içerdenişleyen biryara/Kanayan bir imge düştü payıma" Dünyası karar mış bir hayatın ışığını yakalamak için yola çıkıyor şair; "Sürgün" günlerin elinden imge topluyor "Eksik Bir Akşam"a. Hallt ziya usakiıglı Enls Batur Betül Tarıman,AySoIoları (1995),Uzgündür Kırlar (1996) ve Kardan Harfler'de (2000) topladığı şiirlerine Güle Gece Yorumları'nda biriktirdiği şiirlerini de ekledi geçen günlerde. "Keskin" bir "bıçak" gibi "meseller"in şiirini okurun şiir dünyasına saplıyor Betül Tanman bu yeni kitabında da. Meseller, Gece Fotoğrafları ve Güle Gece Yorumları bölümlerinden oluşan yeni şiirler toplamında Betül Tanman, unutulmayan benleri, göz göze geldiği yağmuru, "Gülün hayata akış"ını, mutlu olma düşlerini, zarfsız, mektupsuz ve de "efkâr"sız geçen günleri, terk edilmiş zamanları, tehlikeli işaretleri, kardeş yalnızlıkları içindeki "melez" acıyı, unutulmaz göçleri, göçmenlikleri... dize dize döküyor önümüze onunla hayatı paylaşalım diye, yaşanan kırgınlıklardan, acısı üstünde aşkların, günlük yaşamın parçalarından devşirilen şiirler okurun etine, kanına unutulmaz bir biçimde işleniyor. * A. Hicri Izgören de "Yeni MenziT'lerden devşirdiği şiirlerini Verilmiş SözCUMHURİYET KİTAP SAYI 6 5 5 "Tek bir gül yeterdi belki/ Herşeyi anlatmaya" Onun şiiri için külün izini sürüyor demek de yanlış olmaz. "Ve eskimeyen o acıya/ Urnut ve aşk da ek"lenir. Gurbetin ne olduğunu çok iyi bilen ve onu incitmekten çekinen bir şairdir A. Hicri Izgören. * Ömer Aygün, şiirlerini sonunda Taş Gün'de bir araya getirdi. Bir ilk kitabın ötesinde bir ilk kitap Taş Gün. Şair hayatın ortasındaki ateşi avuçlayandır. Elinde tuttuğu ateşi yürefiine taşıyandır. Yüreğindeki ateşi şiirinoe ağırfayandır. Şiirindeki ateşi şiirsevere aşılayandır. Hayatıntn kapısını, penceresini okuruna açandır. Acılarını, aşklarını, yaşadıklarını samimi duygularla okuruna sunandır. "Orada mısın/ Buradayım/ Bekle" Nesneler dünyasıyla insanın içinde kavrulup duran yaşama sevincini aynı potada eritiyor Ömer Aygün Taş Gün'de. Günlerin giderek taşlaşmasına, tortulaşmasına şiirleriyle tepkı gösteriyor şair. Odun, su, ot, ekmek, taş, dalga soluklanırsa bir şiir kitabında, " Atak" bir şiirle isteğine, yalnızhklarına okuru da davet ediyor. "Erhan" başlıklı şiiri onun iç dünyasını, içinde bulunduğu konumu öyle yansıtıyor: "Hoynu bükük/ Ömer yitik/ Şehri uzakta/ Sözü buruk/ Gönlü kırık/ Bir sırsız ayna/ Kendini bırak/ Biraz dinginlik/ Çöker nasılsa/ Yorganı delik/ Yastıgı yırtık/ Parkları yatak/ Sen böyle uzak/ Upuzak ellere/ Düştün nasıl da/ Torbasında yolluk/ Alnında tufan/ Taşıyan erhan/ Işteyalnızlık..." Kitap şu hazin iki dizeyle bitiyor: "Cîöreceksin şimdi gör beni/ Çünkü tabutlak ışık geçirmez" * Rüzgâr Dolıı Konaklar'la (1996) dikkatleri üstüne çeken Bejan Matur, 2. şiir kitabı Tanrı Görmesin Harflerimi'nin (1999) ardından, bu yıl iki yeni şiir kitabıyla şiir okurunun önüne çıktı: Ayın Büyüttüğü Oğullar ve Onun Çölünde. Destansı bir anlatunın elinde tutuyor Bejan Matur. Parçalanmış ve parçalarına uzak diişmüş bir yaşamın peşinde kırsalın kente sokuluşundaki sırat köprüsünün şiirine elini sokuyor. Azınlık ve muhalir bir yaşamın, bir dilin içinde soluklanan şair, kendi geçmişini, gözlemlerini, geleneklerini de ustaca ağdırıyor şiirine. "tepelerin ıssız ve yağmurdan artakalan kokusunda/, Bir anneme bakıyorum, bir baba./ Kimse daha eski değil sanki yeryüzünde onlardan." Onun şiirindeki aile, baba ocağı, toprağın doğurganlığı ve genzi yakan kokusu okuru hemen sanveriyor. Ölümler, ayrılıklar, göçe zorlanılan yaşamlar bastırılmış, itilip kakılmış ömürlerin çakıl taneleri gibi onun şiirinde yeniden üretiliyor. ' Ağaçların dağınık gövdelerini toparladığında bahar,/ Yaprakların anlatacağı, arkadaşımın ölümü olacak." Bejan Matur, "Sözcükler acımızı doldurmayacak." diyor. Duyuyor musunuz? Onun Çölünde ve Ayın Büyüttüğü Oğullar'daki şiirler bir bütünlük oluşturuyor. Sonra şu iki dizeyi kolay kolay unutamayacağınızı da düşünüyorum.: "Duvarında el ve yürek izi olan aşkın/ Kuyusuna düştüm." Deniz kenarındayım; yeni şiir kitaplarıyla başbaşayım. Yalnız değilim; dızelerle, imgelerle dertleşiyorum; şiirler benim can yoldaşlarım. Arada bir martılara ekmek atıyorum. Balıklar, martılar önce davranıyor zıplayıp duruyorlar denizde ekmek kırıntılarını kapmak için. Dalgalar kıyıyla öpüşüyor. îğde kokusu genzimi yakıyor. Balıkçı teknelerinin pat patları içime bir serinlik veriyor. Güneş biraz sonra Kaz Dağlarfnın ardında batacak. Bulutlar kızaracak. Etraf grileşecek. Karşıdaki Çiçek Adası görünmez olacak biraz sonra. Evlerden yemek kokuları geliyor. Halkımız geceye hazırlanıyor. Hiç içmemişiz gibi içeceğiz yine.» Mensur Şiirler/ Mezardan Sesler/ lialid Ziya Uşaklıgil/ Düzyazt Şiirler/ Özgür Yayınları/ Uazıran 2002/237 s. Papirüs, Mürekkep, Tüy/ Enis Balur/ Seçme Şitrler/ Yapı Kredi Yayınları/ liaziran 2002/ 249 s. Kırklar Kitabı/ / iasan Oztoprak/ Şiir/ Can Yayınları/ 2002/ (V s. Uçurumda Düşen Nehir/ Oya Uysal/ Şıır/Can Yayınları/ 2002/ 61 s. Güle Gece Yorumları/ Betül Tarıman/Şıır/ Can Yayınları/ 2002/ 75 s. Verilmiş Sözdür/ A Hicri tzgören/ Şiir/Avest a Yayınları/ 2 baskı 2002/ 6 3 s. Taş Gün/ Ömer Aygün/ Şiir/ Yapı Kredı Yayınlart/ Mart 2002/ 76 s. Ne Balık, Ne de Kuş/Ahmet Erhan/ Everest Yayınları/ Mayıs 2002/ 69 s. Onun Çölünde/ Bejan Matur/ Şıır/ Metis Yayınları/ Nısan 2002/ 86 s. Ayın Büyüttüğü Oftullar/ Bejan Matur/ Şiir/ Metıs Yayınları/ Mayıs 2002/ 56 s. SAYFA Hasan Oztoprak karşı karşıyayız demektir. "sesim o yüzden değişti/ Orda mısın/ Burdayım" Ahmet Erhan da yeni şiirlerini Ne BaIık, Ne de Kuş'da sıcağı sıcağına okurla buluşturan şairlerden. Ankara'dan lstanbul'a taşınan şairin henüz iyice alışamadığı bu kentle hesaplaşmasının, hiç bitmeyen kırgınlıklarının bir özetini buluyoruz sanki bu şiirlerde. Ahmet Erhan'ın tanıdık, bildik sesinde, şiir söyleminde bir değişiklik yok. Kendıni şiiriyle yoğurmasında da bir değişme görülmüyor. Şiirlerinde kendine ayna tutmaya clevam eden Ahmet Erhan yürüdüğü ollara, üstüne gittiği uçurumlara, intiar düşüncelerine, ölümle kucaklaşma