Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
E Y L 0 L 2 0 0 2 • Nevra Bucak, Gülseren Engin'in yapıtını değerlendirdi . }. sayfada • Adnan Binyazar'dan, birYusuf Ziya Bahadınlı portresi 10 sayfada • Alev Coşkun. Siyasal ve sosyal yaşantımızla ilgili beş önemli yaprtı değeriendirdi 12. sayfada ü Gültekin Emre, şiir kitapları arasında geziniyor u. Cumhunyet I Z E K Eray Karınca Eray Karınca bir yasa adamı, bir yargıç. Ama, edebiyatla içiçe bir yasa adamı. Yayımladığı beş kitabıyla bir yer açmış edebiyat evrenimizde kendisine. însan, toplum, tarih üçgeninde oluşturduğu öyküleri insancu bakışı ve içtenliği üe de öne çıkiyor. însanın asıl mesleğini yaparken edebiyatla bağlarını güçlü bir Dİçimde sürdürmesiyle de örnek bir yazar Eray karınca. Bu hafta Onu tanıyoruz. SELAMİ KARABULUT ykü, aralıkların, eksiklerin, titreşimlerin, kırılma noktalarının yamnda ve en çok da bir ayırntı sanatı aslında. Bir o kadar da bireşim ve bütünleme, tamamlama sanatı doğal olarak. Ister aralıkta yani geçiş anında, isterse bireşimde, tümleme de yıldızın parladığı bir an vardır. Kimi öyküde bu apaçık ortadadır, hatta tüm öykü o anı vurgulamak için yazılmıştır. Kimi öyküde ise tüm metne yedirilmiştir. Istediği kadar durum öyküsü ya da açık uçlu öykü olsun, yıldızın parladığı o an bulunduğu zaman, o metin öykü olur. "Însanın iç dünyasındaki çalkantdarı algıîayıp o çelişkileri islemek, tam da edebiyatın ve edebiyatçmın uğraş alanı' diyen Eray Karınca'ya göre," Sanat insanı daha çok insanlaştırır." Sayın Eray Karınca, edebiyat ve öykü serüveniniz ne zaman ve nastl başladt? Hem içenk hem de kurgu açısından öykünüz hangı kaynaklardan besleniyor? Sevgüi Karabulut, bence tüm insanların öykü serüvenleri var. Dünyaya geldiğimiz anda duyumsadığımız o ilk korku, ilk çığiığımız, annemizin bedeninin sıcakUğı, memesinden çektiğimiz ilk yudumla başbyor bu serüven. Dünyayı, yaşamı, çevrede olup bitenleri algılamaya başlamakla birlikte yani. Ne var ki ilk algılama ile başlayan bu süreçte işin içine bilinç giriyor. Yaşadıkları, okudukları ile ve kimi aynksdıkları birikimiyle yakalayıp birleştirebilme ile birlikte sanatsal yaratıcılık başlıyor, öykü oluvor, şiir oluyor, resim oluyor... Okuyucuyla buluşan ilk öyküm olan "Şak", Zonguldak'ta 1993,1994 yıllarında 12 sayı çıkan Uğraş dergisinde yayımlandı. İlk kitabım "Çökelez", Uğraş, Adam Öykü ve Damar gibi kimi dergilerde yayımlanan diöer öykülerimin toplamından oluşan ödüllü bir kitap. Âydın'da bulunduğum sırada 19971998 yıllarında 16 sayı çıkardıftımız " Aydınca" dergisinde, edebiyatın mutfağında devam eden öykü serüvenim, daha seyrek de olsa Adam Öykü, Agora, Ardıçkuşu ve diğer edebiyat dergileriyle, Cumhuriyet Kitap'ta yayımlanan yazılarımlasürdü. Bu arada 1998 ydında yine ödüllü "BirTop Sarı Işık" adh bir öykü kitabım yayımlandı. Her iki kitabım da bir yayınevi tarafindan değil de kurumlarca bastırıldığı için kitapçı raflarında yer alamadı. Bu yüz Iç dünyamızdaki ı KİTAP O den üzerindekonuşmayahazırlandığımız "Erken Açan Papatyalar" okurlabuluşma yönünuen daha şanslı. Bunun yanında üçüncü ödüllü kitabım olan "Hayvanat Bahçesinde Bir Gün" ile "Denizkızı" adh iki çocuk öykü kitabım daha var. Sorunun ikinci bölümü oldukça zorlu. Çoğu öykü yazan gibi ben de öykü üzerine zaman zaman bir şeyler yazmaya çalıştım. Ancak yazarken hangi kaynaklardan besleniyorum diye düşünmüyor insan. Bunu sorgulamak öykücünün işi değil bence. Belki akademisyenler, belki eleştirmenler araştırmalılar yanıtını. Algılama, duyumsama, gözlemleme süreci bilinçle doğru orantılı olmakla birlikte, yaratma yani algılananın Jeğişip dönüşmesi, benzetmek gerekirse tohumun çadama evresi, bilinçli değil kesinlİkle. Gerçekten de uygun su, uygun yen kaynaklann aynştırdması olanaksız bence. 111e de toprak ve uygun ışık da tohum çatlamakla birlikte, sanatsal yaratıcılıkla hep karşılaşılan binlerce uyarıcı arasından pek azınm seçilip kullanılabilmesindeki o seçim ve değiştirip dönüştürme sürecinin aşamalarını besle bir yanıt gerekirse, öncelikle kendi iç dünyam olmalı sorunun yanıtı. Sonra yaşadıklarım, duyumsadıklarım ve tanık olduklarım, okuduklarım diye uzatabilirim listeyi. Öyküleriniz, ayrıntılardan bütününe doğru yelpaze gibi açılırken okuyucunun hıç beklemedıği bir anda, yine başka aynntılann üzertnden fınale varan kurgulama anlayı$tnaan oluşuyor. Öyleyse öykü bir aynntı sanatı mıdır sızce? Öykü, aralıkların, eksiklerin, titreşimlerin, kırılma Devamı 4. sayjada. CUMHURİYET KİTAP SA// 655