05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

yamaz. Böylece ikinci Kamuran da ikinci Feride'yi yıkmıştır. Feride için bu düşten uyanış birkarabasanın içine girmek'le aynıdır. Neden bir eşcinsele aşık olmuştur? Neden cinselliğini hiç yaşayamamıştır? Kızı cinsel tercihini doğru olup olmadığını sorgulamasını istemiştir, bunu bile sorgular. Bu fırtınaları da atlatan Feride, yeniden ayağa kalkar bir kez daha yaşamı bıraktığı yerden toparlamaya çalışır. Yaşamında artık genç, güzel bir kız olan Şirin'den başkası yoktur. Sedat da ölmüştür. Feride cinselliklerini özgürce yaşayan, farklı cinsel tercihleri tepkisiz kabullenen bu genç kuşağın dünyasına yabancıdır, hayattan kaçmaz, diğer Feride'nin aksine kendisini yaşama döndürecek uğraşlar bulur ve devam eder. Romanın son kısmı, ikinci kadın'ın yani Şirin'in öyküsü ile tamamlanır ve son bulur. Şirin güçlü kişiliği olan bir üniversite hocasıdır. Güneydoğu Anadolu'da kadın intiharları konusunda bir araştırma yönetmektedir. Onun da aşk öyküsü hüsranla bitmiş, çok uzun ydlar birlikte olduğu kocası başka birisine hem de kendisinden çok genç bir kıza âşık oluvermiştir. Tek oğlu ise başka bir kentte çalışmaktadır. Feride de ölmüştür. Şirin yalnız yaşamaktadır, ancak özgüvenini kaybetmemiştir, evliliğinin bozulmasını doğru değerlendirmektedir. Araştırmalarına sponsor ararken tesadüfler karşısına şimdi zengin bir işadamı olan Kamuran'ı çıkartır. Feride'ye çok yakın olan bu iki kişi böylece bir kez daha karşılaşırlar. lkisi arasında yine Feride'nin anısı nedeniyle bir duygusal yakınlaşma olur. Kamuran Feride'ye yaptığı gibi, bu duygusal yakınlaşmayı sürdürmek istese de "varsıllarla orta halliler, eşcinsellerle kadınlar arasında yaşanan geçici yakınlıklara" güvenmeyen Şirin, yakınlaşmayı görmemezlikten gelir ve Kamuran 'ın sadece para yardımını kabul eder. Ancak Kamuran'ın Harran'daki baba konağını ziyaret etmesi isteğini de reddetmez. Bu ziyaret ve sonrası Harranlı bir Kürt ailesinin üç kuşak öyküsünün de geri dönüşler ve anılarla romana girmesine olanak sağlar. Cumhuriyetçi dededen, işkenceden ölen devrimci ana ile yurt dışında vurulan devrimci baba ve oradan "Türkiye'nin ve Dünyanın geleceğini kendi imparatorluğunu etküediği ölçüde" ilginç bulan kapitalist Kamuran Zülkadiroğlu'na uzanan çizgi içerisinde Türkiye'nin etnik kimlik meselesini ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi içindeki değişen konumlarını ele alır Atasii. Yine Kürt kökenli Sedat'ın ağzından etnik kimliklerin Türkiye'ye kazandmlabilmesi önerilerini gözden geçirir, tabii bu öneriler Atasü'den çok romanın kahramanı Sedat'a aittir. Romanın sonunda Şirin'i oğlunun evliliğini ve ileride olabüecek torunları ile yaşayacağı mutluluğu düşünürken bırakır Âtasü. Şirin'in karizmatik ve güçlü kişiliği, geleceğin onun için iyi şeyler getireceğine, en azından hayatla baş edeceğine ve mutlu olacağına inandırır okuyucuyu. Yine romanın sonunda romanın önemli tüm kişilerinin yaşamlarının belli noktalara kadar getirir yazar ve bu da romanın kurgusunu güçlü kılar. Görüldüğü gibi çok yönlü ve çok katmanlı bir roman Atasü'nün yeni romanı. Yazarın kusursuz Türkçesi de bu katmanların zevkle okunmasını sağlayan öğelerden birisi. Her zaman olduğu gibi kendine özgü imge ve eğretilemelerle bezenmiş, zaman zaman şiirsel, yer yer çıplak, sert ve gerçekçi ve akıcı Türkçesi ile Atasü gerçek bir dil ustası olduğunu kanıtlarken romanını bir başyapıt düzeyinde tutabiliyor. Yaz bitmeden, yaz romanları listenize katmanızı tavsiye ederim. *(*) Atılım Üniversitest SAYFA 6 Çalıkuşu'nun Feride'si 9O'lı vıllarda vasasavdı DİLEK DOLTAŞ ir Yaşdönümü Rüyası'nda Atasü, Reşat Nuri'nin 1922 yılında Vakit gazetesinde tefrika olarak yayımlamaya başladığı Çalıkuşu romanının çağdaş ve başarılı bir parodisini okuruna sunar. Çalıkuşu, cumhuriyetin ilk yıllarının romantizmini, idealizmini ve o dönemin yüzü Batı'ya dönük aydınlarının değer ve yaklaşımlarını Feride karakteri yoluyla aktaran bir öyküdür. Bu öyküde aynca Osmanlı'nın son döneminin tarihsel ve sosyolojik gerçekleriyle cumhuriyetin ilk yıllannda Anadolu halkının sıkı sıkıya bağlı olduğu inanç ve gelenekler ve Anadolu'nun sosyoekonomik sorunları da yine Feride'nin yaşamı bağlamında sergilenir. Feride'nin babası bir süvari binbaşısıdır. Annesiyle evlendiği yıl Diyarbakır'a gönderilir, oradan sırayla Musul'a, Hanıkın'a, Bağdat'a ve Kerbela'ya geçer. Annesi bir subay eşinin tabi olduğu ağır yaşam şartlarına dayanamadığından hastalanır. Istanbul'a geri dönerken Beyrut'ta ölür. Feride, altı yaşında iken babasının neferi Hüseyin tarahndan îstanbul'a, büyükannesinin yanına getirilir. Anne ve babasız büyüdüğü için o yaşında Türkçe bile konuşamaz (1). B Feride dokuz yaşındayken büyükannesi de ölür ve babası onu tstanbul'da Notre Dame de Sion Fransız Kız Lisesi'ne yatılı olarak verir. Yaz tatillerini teyzesinin Kozyatağı'ndaki köşkünde geçirir. Lise son sınıfa geldiğinde teyzesinin oğlu Kamuran ile birbirlerini sevdiklerini anlarlar ve evlenmeye karar verirler. Ancak tesadüfler Feride'nin hayatında hep önemli rol oynar. Kötü bir tesadüf düğün öncesi onları birbirlerinden ayırır, on yıl sonra ise iyi bir tesadüf onların kavuşmalarına neden olur. Bu on yıl süresince îstanbul şehrinin kozmopolit ortamında, geleneklere de değişime de açık bir biçimde yetişmiş bir genç kızı olan Feride Anadolu'nun çeşitfi köy, kasaba ve şehirlerini öğretmen olarak dolaşır. Munise isimli kimsesiz bir kızı evlat edinir ve kendisini toplumun baskısından ve bağnaz geleneklerinden koruyan yaşlı doktor Hayrullah Bey ile evlenir. On yıllık sürgün hayatının sonuna doğru önce Munise hastalanıp ölür, sonra da Dr. Hayrullah. Kocasının ölümüyle birlikte Feride ona verdiği sözü tutarak, Istanbul'a döner ve yine tesadüfen Kamuran ile karşılaşıp onunla bu sefer bir daha ayrılmamak üzere evlenir. Bir Yaşdönümü Rüyası'nın Feride'si ilk baluşta Çalıkuşu'nın Feridesi'nden çok başka bir kişidir. Feride gibi o da eğitimini yatılı bir okulda süraürse bile çocukluk ve gençlik yıllarında hep onu çok seven anne ve babasıyla birlikte olur. Universiteyi bitirdikten sonra emekli oluncaya kadar doğup büyüdüğü Ankara'da lise edebiyat öğretmeni olarak çalışır. Ankara dışında, Bodrum ve Girit gibi birkaç yörede yalnızca tatü yapmak amacıyla bulunur. Kısaca Atasü'nün Feride'si, 19702000 yıllarında hep Türkiye Cumhuriyeti'nin şehirli, orta sınıf aydın sınıfinın idealist ve sosyal demokrat bir kesitinde yer alır. Yaşama, kendine ve topluma bakışı da bu çerçeveyle belirlenir. Çalıkuşu'nun Feride'si ölçüsünde cesur, ilerici ve çevresinden başka bir genç kadın tipi oluşturmaz. Bir Yaşdö Atasü'nün FerMe'si Kırılması en zor zincirler içimize işlemiş olanlar, ruhumuzu, etimizi kısıtlayanlar. Dolayısıyla kimse hayatı bütün yönleriyle doya doya yaşayamıyor. Şirin'in kuşağı daha şanslı olabilir, eğer hayatın her alanına sızan tüketim ekonomisi ahlakının etkisinde çok fazla kalmazlarsa! Yaşantılar kullanılıp çabuk tarafından eskitilen ve yenisiyle değiştirilen birer sıradanlığa dönüşüyor günümüzde! nümü Rüyası'nın Feride'si yaşam öyküsü ve karakter yapısı özellikleriyle Erendiz Atasü'nün bir variyantıdır diyebiliriz. Feride karakterinin bu ölçüde çok katmanh, psikolojik gerçekliği olan ve zaman ve tarihsel olgulara göre değişen bir kimliğe sahip olması da sanırım Dundan kaynaklanmaktadır. Zaten ilk romanı Dağın Öteki Yüzü'nün "Sunuş" bölümünde Atasü öyküsünün büyük ölçüde biyografik olduğunu ve burada ana hattıyla annesinin yaşamını aktardığını söyler. Gençliğin O Yakıcı Mevsimi başlıklı ikinci romanının baş kahramanı Ayşe Aysu'ya yakından baktığımızda, onun da gerek ait olduğu mekân, tarih.sosyal konum gerekse romandaki aile Uişkileri (anne ve kız evlat) açısından Dağın Öteki Yüzü'ndeki yazar anlatıcı ile çok ortak özelliklere sahip olduğunu görürüz. Bir Yaşdönümü Rüyası'nın Feride'si de büyük ölçüde Ayşe Aysu'yu ve yazaranlatıcıyı çağrıştırır. Her üçü de Ankara'da doğup büyümüş, eğitimi kendisine meslek edinmiş, idealist, solcu kadınlardır. Her üç kadın da sevecen ve anlayışlı bir anne babanın tek evladıdır ve bir kız evlat sahibidir. Avrıca her üçünün yaşam öyküleri ve psikolojileri, Türkiye Cumhuriyeti'nde 19702000 yılları arasında yaşanan sosyopolitik olaylardan ve onların öne çıkardığı sosyal ve kültürel olumsallıklardan doğrudan etkilenir. Bu kadınlar, Reşat Nuri Güntekin'in ünlü Feride'si gibi toplumun geleneklerine başkaldıran ve öncü rolünü üstlenen simgeleşmiş, durağan kadın tipine uymazlar, Çünkü her üçü de benzer konum ve durusa sahip olsalar da sosyokültürel ve psikolojik gerçekliği olan, yaşayan dolayısıyla sürekli değişim ve dönüşüm içinde bulunan bireylerdir. Yaşdönümüne kadar Feride gerek ilk eşi Ferhat gerekse ikinci eşi Sedat ile töre ve geleneklere saygdı bir yaşam sürer. Isminin çağrıştırdığı özellikleri yorumlarken, "Ânnemin bana hamileyken Çalıkuşu romanını okuması, bunca etkilenmesi, gereksiz, abartılı bir duygusallık" der. Ona göre bu konuşmayı yaptığı 1970'li yılların sonlarında duygusallıklara yer yoktur. Kadınlar da erkekler de duygusallıklarla uğraşacaklarına toplum gerçeklerini irdelemeli ve eşitliği, sosyal adaleti her açıdan sağlayacat sosyal bir devletin kurulması için çalışmalıdır. Ancak bu Feride bir yandan da Reşat Nuri'nin kahramanı gibi temelde tutkulu, acımasızca dürüst, idealist, sorumlu ve sevecen bir kadındır. 1970'li yılların başlarında, henüz yirmili yaşlarında iken ve ait olduğu toplum kesiti kadınların erkeklerle evillik öncesi Uişki kurmasını kesinlikle kabul etmezken Feride ilk kocası Ferhat'a CUMHURİYET KİTAP SAYI 656 Sevecen Mr kadın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle