Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
0 K U R L A RA Erendiz Atasü tütn yapıtlanyla Can Yayınları nda. Edebiyatımızın son yıllardaki yüzaklannaan Atasü yazın yasamına öykü ile başladı. îlk öyküsü "Balkon Saati" 1981 yılında "Sanat Edebiyat '81"de yayımlandı. Sonraki yazı ve öykülerinin adresi ise "Yeni Düsün", "Saçak", "ÇağdaşTürkDili", "Papirüs" ve "Varlık" dergileri idi. Bu öykü ve yazılannda kadın sorunlannı ve duyarlılığmı dile getirdi. îlk romanını ise 1995 yılında yayımladı Erendiz Atasü. "Dağın Öte Yüzü" adını tasıyan bu roman için, bu sayımızda Atasü üzerine bir yazısı da yer alan Dilek Doltaş "Öykü ile roman arastnda gezinen bir anlatı" tantmlamastnı yaptıktan sonra şunlan söylemişti: "Kitabı ilginç, çarpıcı ve çağdaş yapan ise kurmacayla gerçeğin yani belgesel, tarihsel diyebileceğimiz olaylar, kisiler ve durumlarla düs ürünü olanlann aynı düzlemde, birbirlerini etkileyen bir biçimde geiistirilerek sunulmaktadır" diyor. Atasü'nün yapıtlan ise yayımlanış sırasıyla şunlar: Kadınlar da Vardır (öykü1983), Lanetliler (öykü1985), Dullara Yas Yakışır (öykü1988), Onunla Güzeldim (öykü1991), Dağtn Öte Yüzü (roman1995), Taş Üstüne Gül Oyması (öykü1991), Gençliğin O Yakıcı Mevsimi (roman1999), Uçu (öykü1998) Benim Yazarlanm (deneme2000) Bol kitaplı günler... TURHAN GÜNAY DSP ve Ecevit olayına Atila Karaelmas'tan "Sayın Sekreterim!" mizahi bir bakıs PoltlıanıldfaİH Atila Karaelmas'ın yeni yayımlanan "Sayın SeKreterim/Dempkrasinin Solunda Politik Öyküler"i ülkeyi "kurtarmaya" hevesli bir yurtseverin DSP'ye katılışını ve orada karşılaştığı olay, insan ve tuhaflıkları mizahi düle aktanyor. Böylelikle Ecevit ve DSP olayı "içeriden" bir gözle anlatıyor. ATİLLA AKAR S Imtlyaz Sahlbi: Çağ Pazarlama Cazete Dergi Kitap Basım ve Yayın AŞ yi temsllen Cumhuriyet Vakfı adına llhan Selçuko Yayın Danışmani: Turhan GünayoSorumlu Müdür Mehmet Sucu OGörsel Yönetmen: Dilek Akıskalıo Baski: Sabah Yayıncılık AS o Idare Merkezi: Türkocağı Cad. NO: 3941 CağalOğlU, 34 334İStanbul Tel.(212)51205 05OReklam:PubllMedla KITAP on zamanlarda DSP ve Ecevit üzerine yayımlanan kitaplarda bir artış gözleniyor. (Yayım tarihi sırasıyla Faruk Bildirici'nin "Kuzum Bülent"i> Mehmet Çetingüleç'in "Rahşan"ı, Orhan Koloğlu'nun "Kım Bu Ecevit"i, Fikret Bila'nın "Phoenix/Ecevit'in Yeniden Doğuşu", Atilla Akar'ın "Öteki DSP/Ecevitlerin Gayrı Resmi Öyküsü", Fatin Dağıstanlı'nın "Rahçaniçesi". Bu artışın olması ise son derece normal çünkü bir politika duayeni olarak Ecevit, özellikle son 3 senedir hem zirveyi hem de düşüşü birlikte yaşadı. Ayrıca Türk siyasetinde 44 yıllık ağırlığı olan bir isim üzerine kitaplar yazılmayacaktı da ne zaman yazılacaktı? Bu anlamda bütün bunlara gecikmiş bir ilgi bile denebilir. Gene de bu yazma eğiliminin artarak süreceğini bekleyebiliriz. Ancak son olarak yayımlanan bir kitap var ki, benzerlerinden aynlıyor. Ayrılıyor, çünkü öncelikle üslubu tamamıyla farklı. Kitap mizahi bir tarzda yazılmış.Mizahi diyoruz ama kimse yanılmasın. Böyle oluşu tamamıyla biçime ilişkin bir şey. Yoksa ona rahatlıkla bir "anı kitabı" diyebiliriz. Diğer bir fark ise biz gazeteciyazarlann genellıkle yaptığı türden "dışardan" bakışla bir biyografi, Dİr eleştiri ya da popüler tarih yazımı da değil. Bu kitap doğrudan "içeriden" yazılmış ve böyle yazılmanın bütün detaylarını üzerinde taşıyor. Ona belki de bir "Politik kara mizah" örneği diyebiliriz. Bu anlamda bu tip konularda farklı bir yazım tarzı ortaya çıkmış. Okurken bana büyük üstad Aziz Nesin'i çağnştırdı yer yer. Evet, Atila Karaelmas'ın Büke Yayınlan tarafından yayımlanan "Sayın Sekreterim/Demokrasinin Solunda Politik Öyküler"inden söz ediyorum. Bu kitap aslında ülkesi içinde kaygı duyan 68 kusağından bir eski DevGenç'linin, şimdilerde işinde gücünde bir bilgisavar programcısının, bir yurtseverin politikaya atumaya karar vermesi ve bu süreçte karşılaştığı tuhaflık ve komikliklerin öyküsü. Partilerdeki insan kalitesinin düşüklüğüne tepki duyan kahramanımız biraz "tepeden" Dİr biçimde de olsa, kendini bir anda DSP lstanbul II Sekreteri olarak buluyor. Bu taze politikacı partinin il binasının yerini bile sora sora öğreniyor. Politikanın ayakoyunlarına, hassas dengelerine, kurtlarına yabancı 656 bir insan olarak "içindeki ülkeyi kurtarma azmi" ealip çıkıyor ve mücadele etmeye karar veriyor. Yavaş yavaş çarkın nasıl dönaüğünü, yapının nasıl işlediğini kavramaya başlıyor. Işte kitap böylesi bir insanın aynı süreçte karşılaştığı olaylar, insanlar üzerine mizahi bir iç döküş olarak şekilleniyor. Her ne kadar "hayali isim"ler, hayali yer ve olaylara dayalı olduğu belirtiyorsa da, herşey bir gerçekliğin yansıması olarak kaleme alınmış. Bu anlamda aslında kimse "yabancı" değil. Bence kitabın asıl önemi şuradan kaynaklanıyonbugüne dek partiler hep kamuoyunda lıderleri, bakanları, milletvekilleri ile tanındılar (ki, söz konusu DSP olunca o bile zor!). Ama asü önemli olan o partilerin tabanı, üyeleri, delegeleri, il ve ilçe yönetim kurulları. Çünkü partilerin omurgasını bunlar oluşturuyor ve tabiri caizse "işin hamallığını" bu kişiler yapıyor. Bu anlamda "Sayın Sekreterim" aslında partilerin ve dolayısıyla DSP'nin gerçek öyküsünü anlatıyor. Çünkü buralarda neler olup bittiğini anlamadan mümkün değil. Mikro düzeyde çarkı kavramadan makro düzeyde sistemi çözemezsiniz. Çok sözü edilen "lider sultası"nın da nasıl bir şey olduğunu ancak buralardan görebiliyoruz. Işte "Sayın Sekreterim" böylesi olay ve insan Karelerine dayalı bütünün bir tablosuna varıyor sonuçta. Üstelik siyasal araştırmaların olası kuruluğuna düşmeden, komik, keyifli, bir solukta okunacak bir politik serüven sunuyor size. medi olduğunu görmek ve buna uygun ince bir mizah duygusu aelıştirmek, daha "şenlikli" bir munalcfetin de kapılarını arayabilir. Karaelmas bunu başarmış gözüküyor. Şimdi biraz da kitaba ilişkin bilgi verelim. Kitap 8 bölüm 44 kronolojik öyküden oluşuyor. Henüz amatör bir politikacı adayının partiye katılışıyla başhyor. (En çok il örgütünün pirelerden kurtarılması operas'onuna güldüm!) Ardından tüzük vekuraların işlemediği bir partide yeni bir anlayışla kongre yapmanın zorluklarına, bunun üstesinden gelmeye, parti içindeki gruplaşmalara herkesin inisiyatif almaktan korkmasına, politik kıskançlıklara, parti yemeklerinin nasıl düzenlendiğine, tarikatlarla ilişki kurulmasına, seçim kampanyası organize etmenin nasıl bir şey olduğuna, partide eleştiride bulunmanın faturasının ne olduğuna, vb. gibi bir dizi olay aktardıyor. Bütün Dunlar bir il örgütünde geçmiş olsa da aslında "genel merkez"in soluğunu ner an enselerinde hissetmelerine, Rahşan Hanım'ın (Kitapta "Okşan" olarak geçiyor) müdahalelerine, örgüt içi demokrasisinin işlememesine vanncaya kadar birçok olay mizahi bir örgü ile veriliyor. Tabii bütün bunlar içinde Genel Başkan Bülent Eceyit'e dair gözlem ve kanaatlerini de usta mizahçılara taş çıkartır biçimde kaleme almış. Evet şimdiye kadar DSP ve Ecevit üzerine çok şey söylendi. Bunlann kimi doğru, kimi yanlış. Kimi haklı, kimi haksız (ki, son zamanlarda Ecevit'e yönelik çok kötü eleştiri örnekleri hatta hakaretlere rastladık). Ama DSP ve Ecevitler olayına mizahi bir gözle hiç bakılmadı. Hele de 'içeriden" bir isim tarafından. Bülent Ecevit ve partisi DSP'nin son dönemlerini yaşadığı iddıa edilen şu günlerde "Sayın Sekreterim" ayn bir önem kazanıyor. Tekrar ediyorum; bu kitaba sadece bir mizah kitabı gözüyle bakan çok yanılır ve hakkını veremez. Mizah sanatının gerektirdiği bütün inceliklere sahip olsa da.bu kitap benim gözümde öncelikle bir politik anı kitabı. Ben bu gözle okudum. Okuyacak olanlara da bu gözle bakmalarını tavsiye ederim. Şunu söyleyebilirim ki; politik eleştiri, anı ve mizah en uygun ölçütler içinde keyifli bir şekilde kaynaştırılmış. Dikkat edin, yazın dünyamız yeni bir yazar kazanıyor. • Sayın Sekreterim/y4ft7<3 Karaelmas/Büke Yaytttlart/ 351s. Î iVMMn MMM Ancak kitabın asıl önemi bence surada yatıyor: Isim yapmış politikacıların, liderlerin, bakanların bile anı yazma, yaşadıklarını başkalarıyla paylasma geleneği olmayan ve siyasetin daha çok bir kör döğüşü olarak algılandığı bu ülkede hiyerarşik olarak daha alt düzeyde görülebilecek bir politikacının bu gözlernlerini kaleme almaya cesaret etmesidir. Yanı sıra ülkemizde ve partilerde yaşananlar bize çok "ciddi", "ağırbaşlı" bir iş gibi gelebilir. Politikacıların çoğunun da kendilerini öyle göstermeye çalıştıklan, böyle görünmekten ayn bir hoşnutluk ve "mühim adam" duygusu yaşadıkları ortada. Onlann hamasi nutuklan ve bol keseden vaatleriyle ülkeyi ne hale getirdikleri de belli. Oysa bütün bu yasanardara bir "komedi" gözüyle de bakılabiür ve Atila Karaelmas'ın yapmaya çalıştığı da bundan başka bir şey değil. Gerçekte bütün bu hengâme içinde olan Dİtenin tam bir ko PoHtJkamn ayakoyunlan Atila Karaelmas, siyasal ara$tırmaiann olası kuruluOuna düşmeden, komlk, keyifli, bir solukta okunacak bir politik serüven sunuyor slze. SAYFA 3 T. C U M H U R İ Y E T K İ T A P SAYI