08 Mayıs 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Murat Gülsoy'la "Âlemlerin Sürekliliği" üzerine "Edebiyat yapıtjarımn, günümüzde de eşsiz olabilme sansları var Murat (4İİS4A' Ul.MI.FRlN M Kİ Kİ II l(\l yor. Her iki uçta da yer alan ve benim sevdiğim yapıtlar ruhuma bir yerinden dokunabılenler olmuştur. Sadece akla ve zekâya hitap eden yapıtlarda hep bir şeylerin eksikliğini hissetmişimdir. Gerçi bu eksiklik duygusunu kendimi onların çekiciliğine kaptırmama da engel olamıyor. Işte Âlemlerin Sürekliliği ve Diğer I iikâyeler benim bu sorunlarla boğuştuğum bir dönemde filizlenmeye başlamıştı. Bir yandan sahicilik ve içtenlik meselesi üzerine düşünüyordum (ki bu da kendi baNURSEL DURUEL şına kannaşık bir mesele benim edebiyatta yapılmasından pek de hazetmedim otobiyografik olma kavramı ile iç içe giriyor üthüt Kusu başlıklı öykünüziitı yazar kahramam komsu ço ve bu tür yapıtlar yazarlarını kahramancuğu Ali Can'ın edebiyat ödevi laştırıyor, belki bir tür hayal kahramam haline getiriyor), bir yandan da edebiyat nitamamladığı sabah on bir Yürkyazannâleminin içinde kurulabüecek karmasık dart yaptlmış ahntılan düşünerek şöyle diyapılan düşlüyordum. Âlemlerin Sürekliyor: "(...) bir kez daha edebiyatın ne muhte liği ve Diğer Hikâyeler benim için bir anlamda sınır sorunlarını tartıştığım bir kişem bir hüyü olduğunu anltyorum. Sabah sisine bulanmış sehrin içinde görünmez ağ tap, bir anlamda da edebiyatın (yazarın lartn bizleri birbirtmize bağladığını düşü kendi yapıtlarının ve diger tüm yapıtların) sürekliliği kavramını araştırdığım deneynüyorum. Hayatı yasanası kılan bir sey sel bir metin. Şunu da eklemek isterim: bu./ Bir yandan da içimde tuhafhisler dolaştyor. Bu cümleleri yan yana getirdiğim Bu sorunun cevabında kitabımı nasıl algıladığımla Ügili görüş belirtiyorum. Kide anlamlı bir bütün çtkar mı diye düşünüyorum. Ya da aralanna bağlantı cümle milerine göre yazar yazdıktan sonra koleri yazarak baska bir hikâye yazabilir mi nuşmamalıdır. Tartışabilecek bir görüş. Yazar hiçbir konuda fikir beyan etmeyeyim diye kuruyorum. İçimde fısıl ftstl kobilir, bu bir seçimdir. Ama bu tür bir susnusan bu sesiçok iyi tamyorum. Bu ses, bugün yeni bir hikâye yazacağımı söyleyen o kunluk yazarın yapıtları üzerine düşünmediğine mi işaret eder? Kimilerine göbenim güzel hüthüt kusumun sesi..." re düşünmemelidir de. Böylesinin doğal Sizin kendi hüthüt kuşunuzun yazdırve güzel olduğu da söylenir. Ben kitabım dıklartyla Oysa l ierkes Kendisiyle Meşgul yayımlandığtnda (1999) karşılaşmısttm ilk üzerine birçolk şey söylediğimde, metnikez. 1 leyecan veren, arkastnı merak ettiren min üzerine düşündüğüm natta belki başından beri tüm yazdıldarımı bir tür edebir kitaptı bu. Ertesi yıl Bu Kitabı Çalın biyat muhasebesinden geçirerek yazdıçtktt veSait Faık Hikâye Armağanı'nı kaf;ım izlenimi doğabiür. Bu tamamen yanzandırdı size; bu yıl da Âlemlerin Sürekış bir izlenimdir. Kurmaca ya da kurgu liliği ve Diğer Hikâyeler... Bu son kitabın aaı kurgusuyla, içeriğin yazdıklarımın iskeletini oluşturuvor, bu doğru. Kurgunun kendine göre bir madeki kalmanlarla doğrudan bağlantılı. tematiği de olduğu doğru. Ama edebiyat Öbür kitaplarmızla arasındaki ayrtmt da o iskeletten ibaret değil ki... Bu iskeletin isaret ediyor. Bu nedenle önce kitabın üzeüzerine inşa ettiğim hikâyelerin içinde son rinde duralım. derece özgür bıraktım kendimi. Gerçekten deönceki kitaplardan farklı. Öncelikle yazma sürcci, benim kitapla Son zamanlarda öykünün temel öğeleve içindeki hikâyelerle kurduğum ilişki rinden biri veya birkaç çevresinde odaklaaçısından farklı oldu. îlk kitabım Oysa narak bütüne yönelen ya da en baştan kiHerkes Kendisiyle Meşgul, daha önceki tap bütünlüğü gözetılerek kurgulanan, doyıllarda Hayalet Gemfde yayımladığım layısıyla birbirinc bağlt, birbirinin içinde hikâyelerden oluşuyordu. Dolayısıyla bir tür seçme idi. Bu Kitabı Çalın'aa ise kurgusal bütünlüğü sağlayacak, kitap için yazmış olduğum hikâyeler vardı ve iki ayn okuma önerisi getiriyordu o hikâyeler. Kitaba adını veren ilk hikâye kitabın tamamından belü bir biçimde söz ederken, kitabın son hikâyesi (Yasadısı Öyküler) kitaba bir tür aşın yorumla bakıyordu. Yapmak istediğim tam olarak neydi? Bu soruyu hep sordum kendime. Çünkü kurgu kimi zaman edebiyatın düşmanı da olabilir. Bu bir doz sorunu mu? Sanmıyorum. Emin olmamakla birlikte, edebiyatı edebiyat yapan temel özelliğin sahicilik olduğu sonucuna vardım. Sahicilik le kuıınaca arasında çetrefil açmaz ise hep karşınızda duracağa benziyor. Kimi zaman büyük edebiyat yapıtı karmaşık duygular ve olağanüstü mimari özeîliklerle ortaya çıkarken kimi zaman da müthiş bir naifük ve yılınlık içinde kendini belli edi Murat Gülsoy edebiyatımızın en yetenekli gençlerinden biri. Dördüncü kitabı "Âlemlerin Sürekliliği", okur katında yine ses getiren bir öyküler toplamı oldu. Murat Gülsoy'la bu öykülerini konuştuk. H yürüyen öykülerden o/usan kitaplarda artıs görülüyor. Sizin kitabtnız daha da öteye geçiyor. Özellikle ikinci bölümünde bir yandan ana hikâyeye (Sakalt Serif) bağlanan parçaları ve onların oluşum sürecini açıklarken bir yandan da kendisinin dısına taşıyor ve edebiyatın bütününe yöneliyor. Çok genış bir yelpazeye yayılarak devinen öykü türünün doğrultularından birini ışaret ettiği için (öykünün romana yaklaşması) bu eğilımin nedenlerini merak ediyorum ve sizin bu konudaki düşüncelerinizi öğrenmekistiyarum. Ama asıl sormak istediğim Âlemlerin Sürekliliği'yle ilgili: Kitabıntzda süreklilik, parçalıltk kavramlannt çok iyi karsılayan ve hayattakı halleriyle tam olarak çaktşan bir biçim kullanmışsınız. Bunu en hastan mı tasarladınız yoksa yazılırken mi çtktt ortaya? Sorunuzda konuşmak isteyeceğim birçok şey bir arada. Belki kitabın yazım sürecini biraz daha açarsam, sorunun içerdikleri kendiliğinden yanıtlanmış olur. Evet Âlemlerin Sürekliliği ve Diğer Hikâyeler kendine özgü bir biçimde bütünlenen bir hikâyeler kitabı. Üçdört yıl önce ilk kez küçük bir camiden çalınan Sakalı Şerif haberini duyduğumda Sakalı Şerif hikâyesi düşmüştü aklıma. Hatta bu hikâyeyi yazmak için oldukça yoğun bir ön çalışma yapmaya başlamıştım. Tasarladığım hikâyede Sakalı Şerif Topkapı Sarayı'nın Kutsal Emanetler bölümünden çalınacaktı. O yüzden Müze'ye inceleme amacıyla gidip dolaşıyor çalışmalarımı zevkle yürütürken bir yandan da içimi bir tedirginlik kemiriyordu. Bu süreçtc ters giden bir şeyler vardı. Yazarcıiık oynuyormuşum gibi geliyordu. Bir yandan da Hayalet Gemfde yazmaya devam ediyor, iki yıl içinde peşpeşe yayınlanan üç kitabımın keyfini sürüyordum. Hatta durum o kadar iyi gidiyordu ki, Sakalı Şerif hikâyesinin ana karakteri olarak tasarladığım Gazeteci Cem, birbiri ardına başka hikâyeler yazdırıyordu. Bu Kitabı Çalın hikâyesinde de azımsanmayacak bir rolü olan Gazeteci Cem'in bir türlü benim istediğim hikâyeyi başlatamaması ve bunun yerine adeta kendi seçtiği hikâyelerde rol alması beni Yazarın Belleği adlı öyküyü yazmaya itmişti belki Sakah Şerlf hikâyesi de.bilemiyorum. Durum hayli karışıktı ve birgün Sakalı Şerif hikâyesini sonsuza kadar rafa kaldırdım. Daha doğrusu kaldırdığımı sanmıştım. Topkapı Sarayı Müzesinin koridorlarında yazarcılık oynarken içimi kemiren kurt, edebiyat etiği ve sahicilik konusunu daha yoğun bir şekilde düşünmeye itmişti beni. O sırada Kasiyer ortaya çıktı. Sonra bir şekilde tüm bunlarla hesaplaşmaya karar verdim. Gazeteci Cem, yazılamayan Sakalı Şerif hikâyesi, diğer hikâyelerin birbirinden farklı biçimlerde yaşanan doğumları... Tüm bunların da yazılış serüveni izleklerden biri oldu. Çünkü ner şey birbirini doğuruyor, besliyor, iç içe giriyordu. Kendi aralarındaki süreklilik, benim edebiyatın kendi sürekliliği meselemle birleşince kitap ortaya çıktı. Soruya dönecek olursak, genel bir hütünlüklü öykü kitabı yazma akımt olduğunun çok da larkında değilim. Çünkü zaten çok daha önceleri yapümış, denenmiş kurmacalar bunlar. Artık hiç bir kurmacanın o anlamda ilk olabileceğini sanmıyorum. Belki de hiçbir zaman bir ilk olmadı. Tüm anlatım biçimleri, belki de yazarların, anlatma ustalarının anonim olduğu dönemlerde düşünüldü ve söylendi; ve söylenerek bize ulaştı. Aslında yazarın isim sahibi olarak metne eklenmesi çok da hoş bir durum değil. Üzerine konuşmasın deniyor ya, alttan alta bu sıkıntıyı yansıtıyor o dilek. Eskiden sanki tek tek kitaplar, hatta kitapların kahramanları yazarlarından daha önemliydi. Sherlock Holmes gibi... Peki bugünün yazarı ne vapıyor diye sorulabilir. Her şey denendiyse, söylcndiyse... Ben edebiyat yapıtlarının günümüzde eşsiz olabilme şanslarının olduğunu düşünüyorum. Çünkü, edebiyat kurgu tekniklerinin, buluşların ve içerdikleri bilgilerin üzerinde bu özelliği nedeniyle ruhumuza dokunur. Onun yazarının dünyayı öznel kavrayışı ve anlatımı ve de bizlerin öznel okumaJarımız yapıtı özgün kılar. Yapıt, insanın ruhunu ve zihinsel sürecini bir yerden başka bir yere taşır. Diğer sanat dalları gibi. Sanatın kalbinde duran şey o yapıtı ören matematik değildir. Hatta daha da ileri gidilerek matematiğin temelinde bu türden bir sanata özlem olduğu söylenebilir. HayatEdeblyat lllşkisi Hayat ve hayatedebiyat ılıskisı bastan beri stmstkı bir sarmal halinde aktyor sizin öykülerinizde; dolayısıyla hayata ve edebiyata dair sorular ve saptamalar da... Bunları birbirinden ayırmak mümkün değil. Yine de konuşma kolaylığı olsun diye ikiayrı düzlemde ele alalım öykülerinizi. Önce yazı: Okumaya, yazmaya, yazma eyleminin araçlarına, süreçlerine, hasta öykü olmak üzere edebiyatın türlerine, örneklerine, yorumuna, bunların birbiriyle iliskisine, edebiyattn etiğine, ortamlarına, kısacası akla gelebilecek bütün öğelerine değiniliyor öykülerinizde. Kahramanlannızın çoğunun yazar olması, nnların bu alanları köse bucak yoklamasınt zorunCUMHURİYET KİTAP SAYI 648 SAYFA 10
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle