25 Nisan 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Betül Çotuksöken'den uzun bir araştırmanın sonuçlan MUSTAFA GUNAY * ürkiye'de felsefe var mı?", "Bizde filozof varmı?" türünden sorulara yakın zamanlara kadar çoğunlukla olumsuz yanıtlar verildiğini saptamak mümkündür. Hatta birkaç yıl önce öğrencilerime uyguladığım bir ankette, belli başlı Türk fefsefecilerinin adlarını ve kitaplarını yazmalarını istemiştim. Sonuç oldukça üzücü ve düşündürücü çıkmıştı. Elbette bu durumun çeşitli nedenleri bulunmaktadır. Ilkin, bizde felsefi düşüncenin tarihi, Batı'da olduğu kadar eski ve köklü değildir. îkinci olarak da, felsefecilerimiz/düşünürlerimiz nedense kendi ülkemizde üretilen felsefe ve felsefi söyleme karşı kayıtsız kalmakta, birbirlerinin çalışmalarına gönderimde bulunmaktan sanki özenle kaçınmaktadırlar. Ancak son yıllarda "Türkiye'de Felsefe" konusundaki çalışmaların çoğaldığını ve hatta felsefe bölümlerinde bu konuyla ilgili dersler verilmeye başlandığını görüyoruz. Bunlar elbette sevindirici gelişmelerdir. Bu yazıdaki amacım, Betül Çotuksöken'in ülkemizde Cumhuriyet dönemindeki felsefe çalışmalarını inceleyen ve yaklaşık dört ydlık uzun bir araştırmanın ürünü olan ."Cumhuriyet Döneminde Türkiye'de Öğretim ve Araştırma Alanı Olarak FelsefeSeçilmiş Metinlerle"(**) adlı kitabını, çeşitli yönleriyle tanıtmak ve değerlendirmektir. Çotuksöken, kitabında, özellikle öğretim ve araştırma bakımından ülkemizdeki felsefi düşüncenin gelişimini irdelemekte ve değerlendirmektedir. Kitabının ekler bölümünde, felsefe bölümlerinden bazılarının yüksck lisans ve doktora tezleri kaynakçası ve bazı bölümlerin lisans ders programları yer almaktadır. Kitabm son bölümünde felsef ecilerimizden seçilmiş birer yazıya yer verilmiştir. Çotuksöken şöyle demektedir: "Bu oölümde felsefe anlayışlarını doğrudan doğruya ya da kimi felsefe disiplinleri dolayımında yansıtan yazılarla, Türkçenin bir felsefe dili olarak kuruluşuna katkıda bulunan yazılara ve evrensel felsefi söylemin ülkemizdeki alımlanışını içeren çalışmalara özellikle yer verilmiştir." (s. 100) Felsefe dünyamıza yönelirken göz önünde tuttuğu ölçütler konusunda Çotuksöken şunları söyler: "Felsefe dünyamızın neliğini ve evrensel felsefe dünyasına katkılarını gözler önüne sermek için daha ilk ağızda bırtakım ölçütler geliştirmek gerekmektedir. Bu çalışma çerçevesinde zaman zaman filozoflanmızın/felsefecilerimizin yapıtlarının ve ele aldıkları konuların dökümü yapılmakla birlikte, esas olarak onların felsefi anlayışlarının ne olduğu üzerinde durulmuştur. Aynı zamanda daha sonraki kuşakları yetiştiren kişilerin kurdukları ya da kurdurdukları "düşünce akrabalıklan" da dikkate alınmaya çalışılmıştır." (s. IV) Çotuksöken, Cumhuriyet döneminde felsefenin durumuna bakarken saptadığı ölçütlere önem vermenin yanı sıra, özellikle Cumhuriyetin bir "yurttaşlar", "kurumlar" toplamı olduğunu göz önünde bulundurmakta ve yine özellikle üniversitlerde üretilen felsefe çalışmalarını ele almaktadır. Ancak söz konusu kurumların dışında ya da belli bir kuruma bağlı olmauan çalışan kişilerden de söz etmektedir. Çünkü bir kişinin akademik dünyanın dışında bulunması, onun felsefe dünyasında verimli ve etkin olmasma engel değildir. Çotuksöken, Türkiye'deki felsefi düşüncenin gelişimini, üniversitenin çağdaşlaşması süreciyle birlikte ele almaktadır. Üniversitelerimizdeki felsefe bölümlerini incelerken de, gerek çağdaş üniversitenin gerekse de Modern 7 ürk FelsefeSAYFA 12 Cumhuriyet Döneminde Felsefe Betül Çotuksöken, kitabında, özellikle öğretim ve araştırma bakımından ülkemizdeki felsefi düşüncenin gelişimini irdelemekte ve değerlendirmektedir. Kitabının ekler bölümünde, felsefe bölümlerinden bazılarının yüksek lisans ve doktora tezleri kaynakçası ve bazı bölümlerin lisans ders programları yer almaktadır. Kitabın son bölümünde felserecilerimizden seçilmiş birer yazıya yer verilmiştir. sinin baglangıcı olması bakımından, Islümlerde çalışan öğretim elemanlannın tanbııl İJniversitesi felsefe bölümünü ele felsefeye ilişkin tasarımları ve yönelimlealarak konuya girmekte ve bu bölüme diri etkilcmektedir. Yapılan çalışmalarhanğer bölümlere göre daha fazla yer vergi doğrultudaysa, verilen dersler de o mektedir. Bildiğimiz gibi, Istanbul Ünidoğrultuya yakın olmaktadır." (s. 29) versitesi ülkemizde kurulan ilk üniversiŞimdi söz konusu felsefe bölümlerinin tedir. Aynı zamanda bu kurum içinde yer başlıca niteliklerini gözden geçirmek yealan felsefe bölümü de ilk olma özelliğirinde olacaktır. ni taşımaktadır. Yine bu üniversitemiz1940'lardan itibaren Ankara'daki Dildeki felsefe bölümü, oldukça uzun bir süTarihCoğrafya Fakültesi Felsefe Bölüre için, ülkemizdeki değişik üniversitelermünde yer alanların ortak yönleri, Islam de çalışan felsefecilerin de yetiştiği başlıdüşüncesi ve bilim tarihi konularıyla uğca kurum durumunda olmuştur. Çotukraşmalarıdır. (s.2) Hacettepe Felsefe Bösöken'in deyimiyle: "Diğerüniversitelerlümünde ise," ağırlıkîı olarak bilgi sorunde şu sıralarda eğitimöğretim etkinlikleları, değer sorunları, etik sorunlar ve inrini gerçekleştiren, araştırma yapan kişisan haklan konusu işlenmektedir. Bilgi lerin büyük bir bölümü, Istanbul Üniverkonusunda ontolojik yaklaşımı benimsesitesi'nde yetişmiş ya da bu bölümde belyen öğretim üyelerinin büyük ölçüde, îsli bir süre çalışmışkişilerdir. (...) Yine Istanbııl Üniversitesi kökenli antropolojik tanbul Üniversitesi'nde yetişen, en azınyaklaşımı öne çıkannaya çalıştıkları öne dan doktora derecesini bu kurumdan sürülebilir." (s. 31) Çotuksöken bu böalan kimi kişjler, halen herhangi bir felselümde görevli olan kişilerin aynı zamanfe bölümünde çalışmamakla birlikte, bu da TürKİye Felsefe Kurumu'nda da etkin lundukları kurıımıarda bu bölümden alçahşmalar yapan kisiler olduğunu da bedıkları etkiyi sürdürmektedir." (s. 24) lirtmektedir. Örnek vermek gerekirse, "Bölüm Başkanı loanna Kuçuradi, felseIstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünfenin üniversitelerde kurumsal olarak de felsefe anlayışlan ve eğilimleri birbirinoluşturulmasının yanı sıra, sadece üniden çok farklı kişiler bulunduğunu belirversitelerde kalmayarak, felsefenin doğten Çotuksöken'e göre: "Modernligi ve rudan topluma da vayılması konusunua Aydınlanmacı tutumu benimseyenlerin son derece duyarlı davranmaya ve bu türvanı sıra, Aydınlanmacı tutumu eleştirenden çalışmaların kurumsallaşması doğlerin, karşı çıkanlarm da bulunduğu bir rultusunda özel olarak çaba harcamaktagerçektir." (s. 24) F'elsefi düşüncenin tadır." (s. 33) ODTÜ Felsefe Bölümünde rihsel gelişimini ele alırken, bu bölüme ise mantık, bilim felsefesi ve bilim tarihi ağırlıkîı biçimde yer vermesinin gerekçetüründen çalışmalar ağırhktadır. Ama sini ise Çotuksöken şöyle acıklar: "Türson yıllarda daha farklı konulara yönelişkiye'de felsefenin her anlamaaki tarihinin lerin başladığı ve çeşitli çalışmaların yaIstanbul Üniversitesi Felsefe Bölümünün pıldığı görülebilir. (s. 37) Atatürk Ünitarihiyle büyük ölçüde örtüştüğü açıkça versitesi (Erzurum) Felsefe Bölümü 1975 görülmektedir. Bu nedenle Istanbul Uniyılında Istanbul versitesi'ne daha ve Ankara ünigeniş bir yer ayversitelerinin rılmıştır." (s. 56desteğiyle ku57) rulmuştur. "BöÇotuksöken, lümde yetişendana sonra sıralerin zaman zasıyla Ankara, man TanzimatHacettepe, Ortan bu yana yetadoğu Teknik, rel düşünce Atatürk, Ege, dünyamızı gözBoğaziçi, Ululer önüne serdağ, Gazi, Mermeyi amaçlayan sin ve diğer bazı çalışmalar gerüniversitelerdeçekleştirdikleri ki felsefe bölümve bunun yanı lerini ve felsefe sıra, karşılaştırgrubu ööretmalı çalışmalar menliği bölümyaptıkları (...) lerini ele almaköğretim eleta ve bu bölümmanlannın bülerin kendine yük çoğunluğuözgü nitelikleri nun dinfelsefe ve ayırt edici ilişkilerini son özellikleri üzederece önemli rinde durmaktabir sorun alanı dır. Çotuksöolarak gördükken'e göre, "Bir leri ve bunun bakıma, her bir felsefe bölümü Cotuksökenin bu vapıtı, Türklye'de Cumhuriyet döne yanı sıra, kimi minde felsefenin sürecini öğretim elenün yapısı, bö durumunu gözlergelişmesermekteve günümuzdekl önüne manlannın günümüzün önemli felsefe sorunlarıyla ilgilendikleri görülmektedir." (s. 39) 1979'da kurulan Ege Üniversitesi Felsefe Bölümü'nün ise, daha çok, antikçağ felsefesi, Islam felsefesi, hermeneutik ve Dİlim felsefesi alanındaki çalışmalarla tanındığını belirtir. (s. 41) Uzun yıllar bölüm başkanlığını yürütmüş ve Islam Felsefesi çalışmalarıyla tanınan Ahmet Arslan DTC^F, şu anki bölüm başkanı olan ve Estetik ve I)il Felsefesi alanında yoğunlaşan Taylan Altuğ ve tarihselcihermeneutik gelenek bağlamında çalışan ve halen Muğla Üniversitesi'nde görevli olan Doğan Ozlem Istanbul Üniversitesi mezunudurlar. Çotuksöken 1982'de kurulan Boğaziçi Felsefe Bölümünde, Analitik Felsefe geleneğinin egemen olduğunu belirtir. Bu bölüme ilişkin olarak şunları ifade eder: "Yurtdışı ilişkileri baîummdan diğer üniversitelerin felsefe bölümlerinden daha farklı bir anlayış içinde olan Boğaziçi Felsefe Bölümünün kadrosunda hemenher zaman bir ya da iki yabancı öğretim üyesi konuk olarak bulunmaktadır." (s.43) 1990 yılında Hacettepe F'el sefe Bölümünün desteğiyle kurulan Uludağ Üniversitesi Felsefe Bölümünde, ontolojikantropolojik bakış açısı egemendir. Gazi Üniversitesi Felsefe Bölümü de 1990 yılında kurulmuştur. 1993 yılında kurulan Mersin Üniversitesi Felsefe Bölümünde ise insan felsefesi ve bilim felsefesi başlıca yönelimler olarak görülmektedir. (s. 47) Ûniverstte dışmdakl klşi ve kurmların çalışmaları Felsefe alanuıda üniversitelerin dışında da çeşitli kurumsal ve kişisel etkinlikler gerçekleştirilmektedir. Söz konusu kurumlar arasında, Çotuksöken, Türkiye Felsefe Kurumu'nu (kuruluşu 1974), Türk Felsefe Derneği'ni (kuruluşu 1986) ve Anadolu Aydınlanma Vakfı'nı anmaktadır. (s. 5253) Bu kurumların yanı sıra, bağımsız çalışan kişiler de mevcuttur. Ço tuksöken'e göre, "Çoğun, kitap türü yayınlarla kendilerini tanıtan ve kabul ettiren bu kişilerin bir kısmı, doğrudan felsefe eğitimi almış kişilerdir; bir kısmı bir zamanlar üniversitelerde çalışan bu alanda çalışmalar yapan kişilerdir." Çotuksöken bu kişiler arasınua Arslan Kaynardağ, Selahattin Hilav, E. Sezgin, Füsun Akatlı, Oruç Aruoba, Vehbi Hacıkadiroğlu (uzun yıllar Felsefe Tartışmaları dergisini çıkarmış ve yönetmiştir) ve Celal Kanat'ı saymaktadır. (s. 54) unlversitelerde Felsefe Çotuksöken, çalışmasının sonuç bölümünde, Türkiye'de felsefenin günümüzdeki durumuna ilişkin bazı saptama ve değerlendirmelerde de bulunmaktadır: "Görüldüğü gibi, ülkemizde felsefe alanuıda birbirlerinden oldukça farklı nitelikte birçok çalışma yapılmaktadır. Bir bakıma üniversiteler felsefe alanında gerçekleştirilen çalışmalar için önemli bir zemin oluştunnaktadır. Başlangıçta büyük ölçüde "aktarma"ya yönelik çalışmalar, giderek daha özgün nitelikli çalışmalara dönüşmüştür. Elbette, Türk dilindeoluşturulan felsefi söylemin her zaman "özgün" nitelikli olduğu ileri sürülemez. Bununla birlikte felsefe üretenlerin ve bıınu Türkçede gerçekleştirenlerin kurdukları "düşünce akrabalıldan" yoluyla çeşitli bağlamlardaki sorunlara felsefe açısından bakabilmeyi başardıkları ileri sürülebilir." (s. 56) Çotuksöken'e göre, "Türkiye'de felsefi söylemi halis bir çabayla oluşturmaya çalışanlar, temelde felsefenin küreselleşmesine katkıda bulunmayı amaçiamaktadırlar; çünkü insanları birleştirecek olan temel de budur: Felsefi temelli kültürel küreselleşmedir. Ekonomik bağlamda küreselleşmenin getirdiği sorunları aşmada bireyleri, kişileri, yurttaşları uyaracak olan felsefi düşünce biçimidir." (s. 56) Çotuksöken, ülkemizde felsefenin durumuna ilişkin olarak bazı şaşırtıcı özelCUMHURİYET KİTAP SAYI 637 Küreselleşmeye Doğru Felsefi Temelll Kürtürel
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle