Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
gittikçe parlaklaşır, Ve biçer rüzgâr tepeyi bir an sürüsüyle. Şimdi biraz düşünceye dalarak ateşin ışıltısı üzerine Duyduk karanfığın geceyle göğüs göğüse çarpışmasını Ve yaşlı bir adamın veda iniltilerini Yüreğinden batıya dönük çatışan çeneleri arasından; Sonra Lytle sordu: Kimler ölü? Canlı olan kım ve kim ölü? Ve başka hıçbir şey söylenmedi. Böylece ben, bırakaralc Lytle'ı bu düşle, Karar verdim neyin zamanla kemirdiğini Bir dağ deresinin yorgun öfkesini Birden cahil bir kafanın yapacağı gibi, Düsündüm, duydum karanlığın başını vuruşunu Bir lcayanın uzerinde, bağırarak: Kimler ölü ? Sonra Lytle döndü bir sözleAllah için doğru! Ve gördük akşam karanlığının duvara saldırısını, Kara büyük dalga, gürültüyle çarpar taşa yükselerek! Bu tutkunun yoldaşı, düşerız biz, Tek başımıza ölürüz korkusuyla, dedim. Yabancı bir evde kalacağım ben Ancak bulacağım soluğunu onların Tüm yazgımı oluşturanOrada bir süre oturmak için Aldım yanıma karımı ve çocuğumu. II Her şey bittiğinde ve canı Tükendiğinde, gömmeyin bu adamı Uzak ırmağın yanına (babalarının Hiç durmadığı yere) Batı'ya akan, Ama götürün onu yaşamın başladığı Doğu'ya. Ey kardeşlerim, erinç var Derinliklerinde doğuya doğru akan bu ırmağın Anlayabildiğim; yalnız Düşünülmesin o vardığımız gerçeklik Ben yüreğin ıssız çekincesini de düşünürüm. Yaşayamaz insanlar sonsuza dek Ama sonsuza kadar ölürler. Böylece götürün bu gövdeyi güneş batarken Yola cıktığı yere Büyük ırmağa, mavi tepelerde Kaynadığı yere ve izin verin Bu küllerin Long Bridge'den sürüklenmesine Orada yalnızca son bir martı dağıtır O derin ve kalabalık gömütü. III Büyük ırmağın yanında atalarımız oyalamak için Onları, inanılmaz gençtiler, oydular Derin anı oyukları bir ırmak adasının üzerine Şimdi yitikonların mırdtısı bir bağınşın hayaleti Oyuklarda atalarımız Sakalsız, yüzleri parlak ve uzun, Yatarlar günbatımında serin ırmağın yanında Uzun söğütlerin altında kuş sesleri arasında; Ve serin ırmağın vanında uyudular Uzun uykuyu dolu ve uzun, şimdi hava Onların yankısı için alacakaranlığı bekler; yanan ürpertisi Ağustos'un, bir atmacanın pusmuş bir tavşana saldırısı gibi BAY POPE Alexander Pope gezindiğinde kentte Pırıl pırıldı inci ve altın renkli tahtırevanlar. Acımaktan çok korkuyla eğıldi hanımlar Çünkü insandan çok keçınınki gibiydi Pope'un dar sırtı. Mezarda toprağa hemen karışan iskeletler çok Kemikler ofmalı diye çoğu zaman düşünür insan, Mezar boşalır, taşlar kadar kırılgan örümcek ağları Kararsız bir pas dokur tabuta. Ve güneş altında eğilip bükülüp kıvrılan Bir yılan gibi beyitler damlatan Kayıp, Mezar boş; bakabilirsiniz Ona yalnızca Bay Pope'un gittiğini öğrenmek için. Bir gerçekliğin hangı gereksinmelerinin Us ve öfkeyi, kışkırttığını dişlerinın arasında onun Söyleyemez hiç Kİmse. Eğri bir ağacın çevresine Adı bir çelenk olması gereken bir etik tırmanır. GÖLGE VE KARALTI Gölge aktı duvaraDuvar, gölgekıran oldu çarpınca; Sözsüz kaldık biz uzun bir Karaltı gölgeyi sararken. Ulaşan karaltının seli Parçalarına ayırdı gölgeyi tüm, O zaman gölgeden her şey Karşılaştı zorlukla ve düzensiz aralıklarla gelen Uygun bir adının olmadığı yerde hiçbir şeyin Havanın o dingin ögenin dışında, Yanmış denizin evrensel yapının Içinde şimdi bizim kapatddığımız: Tuttum elini onun, kapadım gözlerini Ve onun tüm gölgesi karaltıyla yarılmış, Parçalanmıştı gölge ötesinde gizlenmenin Ama korkmuyordu, korku olmaktan. Sordum yanımdaki güzel gölgeye: Daha neye gereksinir ateşli karaltı? Karaltı ve gölgeli arzunun Kocaman gelgitinde uzun zaman yattık StMGELER I Maryland, Virginia, Caroline Kapattılar hayalleri uykuya Balçıktan vadiler kayalık tepeler eski çamlıklar Tanımlanamaz ve derin Zamanın kaynağından çıkan en uzak kanım Tuhaf bir biçimde akar bu güne Perişan kılıklı babalar yalnız başlarına yiter Balçıktan tepelerin altında Acılarından uzağa, onun ötesine kaçtüar Tennessee'de bir ırmağa ORHAN KARAVELId Nâzım Hikmet Yılı'nda Çarpıcı bir belgesel 'TANIDIĞIM 1 NÂZIM HtKMET Kitapçılarda 'Öldugume yanmam da, buralarda gömerler ona yananm... /sf. 249 1 Nâzrm Hikmet '... O tarihte (Agustos 1960) Moskova'da yaşadıklanmızın gazeteci tanıgı olarak yalnızca Orhan Karaveli kaldı. Gece gündüz demeden bütün zamanını Nâzım Hikmet'le arasında kurulan samimi arkadaşlıgı sürdürerek geçiren Orhan Karaveli'nin yeni kitabı, büyük şairin 100'üncü dogum yıldönümünde severek okunacak bir belgesel niteligindedir...' Profesör FAHIR İZ / Kitabın önsözunden '... Orhan Karaveli yeni kitabında anlatıyor: Nâzım Hikmet, Kurtuluş Savaşına katılmak için yola çıktı. Amacı cepheye gitmektı. Kader onu Moskova'ya sürükledi...' • Abdullah COŞKUN / AKŞAM DEVİN Kıtap Yayın Dagıtım Tel.: 0.212 511 83 70 51 1 43 39 • Faks: 0.212 520 53 75 PERGAMON YAYINI CUMHURİYET KİTAP SAYI 668 SAYFA 19