Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Yemekler yiyin o güzel toprağı anlamak için! Şölen ve cümbüş, yaptığımız kumsuz Çukılların üzerinde, korsanlık günlerimi/.i etkileyen, Boşalmış tabakların hangi kehanetini yıırtsuz Avareler gerçekleştirir eski denizin yanında? O zaman tadabiliriz ünlü çağı Burada sonsuza dek, ancak gözlerimizden gizlenmiş Güç tutkusıı kurtulduğunda içi boş öfkesinden; Onlar, şarap tulumunun içinde, taşıdılar yeryüzü cennetini. 1/in verin bir kez daha yatmamıza Okyanus'un Soluyan yanına, yaşayan atalarımızın ııvudıığu Hilinen Deniz hâlâ sanki bir aylık yol u/ıınluğunılaymış gibiÂtlantis ulur ama bundan böyle sarp dcjiildir hiç! Hangi iilkeyi fethedeceğız, hangı giızcl toprak lilimi/ılen alacak tethimizi ve yeıini belirleyecekkanımızınj* (,.atlattık yankiireleri hoyrat ellerle! Şimdi, Herkül'ün Kapılarından taşarız Batıya doğrıı, batıya doğru, Püsküllü mısırın, semiz tasulyenin, misket şarabından daha tatlı üzümlerin Asmaların üzerinde çürüdüğü yorgun toprağa Barbar tuzlu su bizi yenene dek: o toprakta uoğduk biz. Allen Tate (18991979)/ Şiirler/ Çeviren: Nice Damar "Amansız gücü üzerinde belki birkaç söz / Biiyülü bir velkenli gibi süzülen zamanın" Kentucky'nin yerlisi olan Tate, Vanderbildt Üniversitesi mezunu ve Fugitives adlı bir grubun kurucu üyelerindendir. Hem şiiri hem de eleştirileri ile kendine önemli bir yer edinmiştir. Biçimci bir gelenekten gelmesine karşın, şiirleri entelektüel coşku vc derin moral duygularla dolu olarak sırayla ince, öfkeli ve eşsiz bir şekilde özgündür. Onlar birçok izlek üzerinde gezinirler, ama başlica modern Amerikalılık ve özellikle de modern güneyliliğin kültürel güçlüklerine deginirler. Tate'in denemeleri, zeki, bilgili ve genellikle gelenekçi bir biçemle, Latin şiirine, Kraliçe I. Elizabeth devrine, Edgar Allan Poe'ya, Kraliçe Viktorya devrine ve özellikle kendi çağdaşları üzerine yoğunlaşmıştır; muhtemelen başka niçbir eleştirmen, 1925 sonrası Âmerikan edebiyatının standartlarını oluşturmakla bu kadar ilgilenmemiştir. Columbia, Princeton ve Minneasota dahil, birçok üniversitede ders vermiş, The Setuance Revieıv'nun editörlüğünü yapmış, radyoda güncel eğitim dizilerinin kadrolarında bulunmuş ve hep genç şairlerin yüce gönüllü arkadaşı olmuştur. Önemsiz bir klasik olan, tek romanı The Father (1938) birçok dile çevrİlmiş ve yurtdışında çok beğenilmiştir ve yeni bir baskısı (1958) ABD'de yarımuhalif varlığını sürdürür. Tate emekli olduktan sonra, Sewance, Tenn.'de yaşamıştır. Poems. Scribner's, 1960., Collected Essays. Denver: Alan Swallow, 1959. AKDENÎZLİ Quem dasfinem, rex ntagne, dolorum? Tekneyle gittiğimiz uzun bir koydu Bir taş atımı genişliğinde, yükselen taş duvar ile kuşatılmışDoruklaşmış sının antikitenin Ve gittik oraya zamanın tekdüzeliğinden çıkıp: Kara tekne ile gittiğimiz yerde devinmedi hiçbir ışık Ama devindi beyaz kanatlı bir martı cansız dalgalar boyunca, Belirsiz ama, tutkulu, aşk kadar meltem de, Arzulu bir köle gibi ilerledi tekne: Küçük gemi ile gittiğimiz yerde deniz yosunları Aralanarak sundu bize mırıldanan kıyıyı, Ve şölen yaptık ve gizli yoksulluğumuzda Yiyip bitirdık Aeneas'ın taşıdığı dolu tabaklan: Terkedilmiş gemiyi gördüğünüz yerde alaca karanlığın içinden Gök gürlemesiyle alt üst, vanrsınız yeşil kıyıya Yelken indirin ve acele edin içmek için gece boyunca NOEL SONELERI (1934) I Bugün Onun yaşam saatinin yaklaştığı gündür, Baştan ayağa izin verin onun için hazırlanmama Kolaylıkla seçmek amacıyla yıi Kanatlı bir usu ödüllendirmek için biraz besleyerek. Kimileri bunu ilahi bir tecelli olarak görür Erinçte, yiyecek ve içecekte, ötekiler avda Ancak ben, acıyla yorgun, coşkusu Tükenmemiş, tartışırım mevsimin bu zor sorununu Bu yüzden: Insan, sıkıcı kölesi koca kafanın, Neye bakar kıvrılan gökyüzünde? Ama yeniden diz çökmeliyim O'nun önünde Beyaz ve kırmızı kâğıttan Noel çanları, Bir luzaktan dökülen oğlanlar ve kızlar betimlenmiş Çınlatırken benim tükettiğim sessizliği. II Ah, îsa, seviyorum senin yabanıl gökyüzünü çınlatmanı Ve düşünmeliyim biraz geçmişi: On vaşında pis kokan bir yalan söyledim Neden olan bir kara çocuğun kırbaçlanmasına; ama şimdi sonunda Tutuldu tam bir kızıllıkta, geçmiş yıllar, Yeşil çuha üzerinde falsolu toplar gibi geri gelirIzin verin dönsünler, çınlayan trompetler üflesin îsa'nın derin bakışlarının eskil çıtırtısını. Kör ve sağır, henüz ayırdına vardmamış duyularla. Ben, bilgUenmiş usun cahili, Biliyorum bir kâbusun sesi olmadığını; Bu nedenle aylak aylak otururum Aralığın son günlerinde ateşin önünde şaşkın Kurtulmuş olduğum sııçlarla cezalandırılmış. soz nı Yakındı akşam, oda soğuktu Yarı karanlıkti; Ben Amca'nın pirinçten fişek kovaVe barutluğu ve Binbaşı Bogan'ın yüzü Atesin üzerindeki yarı aydınlıkta söylediler sadece: Öldürecek bir şey yok, ama yaşayan ölüler var. Ne barutluk, ne kovan, ne de binbaşı izler avı. Üşüyerek götürdüm Lytle'ı ateşe AlacaranliKta konulmamış pek bir şey kalmadı Ikisi de pek yalancı olmayan iki eski arkadaş arasın Oturduk öylece dumanlı sokakta. Söylenmeye değer pek az şey vardı gündüz ve karanlık arasında, Amansız gücü üzerinde belki birkaç söz Büyülü bir yelkenli gibi süzülen zamanın Ya da güzellikler için iyi bir şeyler, Akşam karanhğı pencereyi damgalayana dek, ateş SAYFA 18 CUMHURİYET KİTAP SAYI 6 6 8 da.