28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

ren kişilerden biridir. Şunu da vermek istedim ama: O da suçsuzdıır. Suç tetiğin arkasında duranlardadır. lktidann suçlama ya da suçlamama yetkisini elinde tutanlardadır asıl suç. Kitahın sonuna doğru, Mürüvet'le birZEYNEPERGUN * lıkte, belkide Nida'nın hiç dogmadıSt kuşkusu düşüyor akltmıza... Kitap gerçeklıgım üge Îplikçi'nin yeni öykü kitabı kırmayı rteden istedtn? Transit Yolcular, benzer bir izlek Bu kitaptaki oyunların bir parçası. "Bu üzerine kurulmuş ve tek bir kurbir oyundu ve Inanmamakta serbestsiniz" maca oluşturacak kadar birbirleriyle yabölümü. kından ilişkili on yedi öyküden oluşuyor. Ve kitabın son öyküsünde ortaya çıkan Kitabın başındaki, "Gidin. Ruhunuzdaki Zarife... Zarife'nin uçaklaki duruşu, yaniya ateşten yeşil çiçek açıncaya kadar," sözşam karştsındaki duruşu... Eylemc dönük cüklerinin de belirttiği gibi, öyküleri birkişiliği, hareketegeçiricivarlığt... Sonra, sonbirine bağlayan bu yolculuk izleği, deviparagraf, son tütnce: "En şimdi, en gelecek,nim ve eylem üzerinde odaklanıyor. Dedünya durana degin devam edecek yekpare vinim söz konusu olduğunda, onun tersi, ve en umut vaat eden 'yer'siz bir 'yaşam ken durağanlık, beklemek, tutulup kalmak gidilıği', bir devrimdi.' Kitabın son sö'zünü bi kavramlar da kaçınılmaz oluyor. Ana izsöylediama sen kitabtna ilişkin ne söylemek lek, işin içine kaçınılmaz olarak zaman ve istersin?.. Transit Yolcular tn sendeki anla mekân olgularını da dahil ediyor. mı ne? Ffda'nınyolculuğu Böyle bir devrime inanıyorum. ZamaÖyküleri birbirlerine bağlayan tek öğe nı zamanın silahlarıyla ehlileştirecek (hebu ortak izlek değil: Kurmacanın baş kamen akkma teknolojiyi insana getirmek inrakteri sayılabilecek olan Nida ile çevresanı teknolojiye götürmek değil geliyor, sindeki kişiler öyküden öyküye aktarılan teknolojiyi pozitifalanlara ve üçüncü dünbirer örge işlevini görüyorlar. Adının da yaya çekebilme fikri) ve adil bir oyunu yeranıştırdığı gibi, Nida'nın sesi, anlatıcı royüziine getirecek bir devrim. Sırtını ona lünü başlka bir karakter üstlendiği zaman buna dayamayan, yüzü tüm halleriyle kenbile okurun kulaklarında yankılanıyor. dini gören, kendini tanımtş, farklılıklara "Beklemek Zamanı Artırır Avsel" başinanan, farklılıklarla ve farldarla yaşamayı lıklı ilk öykü, Nida'nın Kafkaesîc yolculubilen ve bunu sevebilen insanlann yapabiğuna attığı ilk adımı betimliyor: Istanbulleceği ve dahası bunu günlük hayata taşıTzmirHamburg seferini yapmak üzere yabfleceği bir devrim rikrine inanıyorıım. bekleyen 'Ren' uçağına binen Nida, gitHem de çok. • mek/gitmemek/giaememek noktasında tutulmuş kalmış buluyor kendini. YolcuPerende/ Müge lplikçi/ lletişim Yaytnla Iuğu, devinim ve eylemsizlik arasında yaprı/132s. ması gereken seçim,yaşam üzerine kurulColumbus'un Kadınları/ Müge lplikçi/ muş bir eğretileme konumuna oturtululletişim Yayınlan/ 115 v. yor. lçinde olduğu uçak, düz okumanın Yıkık Kentli Kadınlar/ Müge lplikçi/ ardında saklanan ve okurun bulup çıkartMetıs Yayınlan/ l İ4 s. ması gereken anlam yükü ile boyut değişArkası Yarın/ Müge tplikçi/ CanYayın tiriyor. Adının anımsattığı, Ren geyiği, malart/ Ul s. ral, ahu gibi sözcükler, kurmaca boyunca Transit Yolcular/ Müge lplikçi/ CanYa yinelenerek öykülerin arasında kurulan yınları/ 175 s sürekliliğin bir öğesi oluyor. Ren geyiğinin çektiği Noel Babanın kızağı, Kuzey Denizine yapılabilecek başka bir yolculuğa, lerinin gücünii anlıyoruz. Sokaktaki insanın TIR'la gidilebilecek güneydeki süt deniyanında duran, onun ağzından haykıran, zine doğru bir yolculuğa, bir çocukluk haöte yandan bir yabancı olduğunu bilen ve yaline de gönderiyor okuru. Nida 'Ren' yüksek sesle tekrarlayan bu öyküler, hepiuçağının içinde, gitmek ve gitmemek aramizin yaşamlannın küçük bir toplamı gibi sınua bocalarken, "Yargısız Gece" adlı transit geçiyorlar önümüzden. öyküde, manzaralı bir yolluğun üstünde "Yapılacak şeyler; sabırlı olmak, metakarşılaştığımız başka bir geyik, polisler tanetli olmak, toleranslı olmak. Dahası susrafından anlamsızca öldürülen Osman'ın mak... Olgunlaşmak. I lergünüyenibirgün yaşam yolculuğunun son tanığı işlevini göolarak sefamlamak." rüyor. Ya da Maral Düğün Salonunun adına girip Gülistan'ın kırık kalbini yitirdiMuhamöykütap ği, yaşam içinde ölüme sürüklendiği meîplikçi'nin manifestosu olduğunu sandıkânı saptıyor. "Ren Uçağı" adlı öyküde ğım bu satırlar, bir çesit öğüt niteliği de taise, kalkacak uçağın geride, aşağıda, nefsıyor. Artan bilgelik özlemi, yaşamı çok yönreti ve sevgiyi, aşTcı ve tutkuyu, barışı ve lü kavrama ve dönüştürme arzusu, acılara savaşı, masallan, bırakacağını öğreniyokarşı bağışıklık kazanması umulan bir ruh ruz. Çağdaş bir Şehrazat'a dönüşen uçak, ve nihayetinde eylemlerin mutlaka hareketadı gibi Dİr geyik olup, okura kendi öyküle değil düşüncede de olduğunu bilen bir sünü, kendi Arabistan düşlerini anlatan kalem, bu öykülerin vazgeçümez izlekleri. bir kurmaca sunuyor. Bir uçta geyik ve Son derece muhalif öykülerden oluşuvor kurmacası, bir uçta "Gerçek adı verilen, 'Transit Yolcular'! lçinde muhalefetin bitkurmacadan daha anlamsız, daha fantasmez tükenmez sızısını, burukluğunu ve tik bir "naylon" kurmaca yer alıyor. Oyhüznünü bulacaksınız kuşkusuz. küsünü anlatmaya çalışan, "pınl pırıl geAncak bir yanıyla da itiraz etmenin, incede, imdat ateşleri gibi ürkek telaşlı" gözsanı nasıl arındırdığını, yaşama yeniden yelerle bakan geyikuçak, bir bakıma da niden katılmak için nasıl güç verdiğini, ötekendi öykülerini okura sunan üst kurmasinde ne denli yaratıcı bir eylem olduğunu canın yazarının, Müge Îplikçi'nin sesini da fark edeceksiniz. Sanki lplikçi bunu usokura anımsatıyor. ta bir matematikçi olarak hesaplamış ve biz öyküleri okurken, bir yerlerden bakıp güOdenmemiş borcu yüzünden havaalalümsüyor. nında, yerdebekletilen 'Ren' uçağının yolBu yazının, bir eleştiricinin elinden çıkcuları, transit yolcu durumunda olduklamadığını kavradığınızı biliyorum. Belki sırından bulundukları yerden ayrılamazlar. rasız çıkışlanmdan, belki de daha çok sezBaşkaldırdıklarında ise, bir anlamda megilerimle yaklaşmamdandır. Ancak bildikânın ve aracın Tanrısı konumundaki piğim bir şey var ki, 'Transit Yolcular' sizde lotun kendini onlardan tümüyle soyutlaae elinize kaJemi alıp, bir an önce hem kahyıp kabine kilitlendiğini, onlara sırtını ramanlanna, hem de Müge'ye tuzaklı öyküdöndüöünü görürler. flk anda uçmak, gitler kurma arzusu doğuracaktır. Bunu yamek gibi devinimsel ve özgürlükle bağlanparken kendi açmazlarımzla karşılaşırsanız tılı kavramları anıştıran uçak, giderek anşaşırmayın. En kurnaz hamleyi yaptığınızlamını yitiren, bireysel istence karşı koda Iplikçi'nin 'Transit Yolcular'ın avuçlannızdan kayıp gittiğini göreceksiniz. Çünkü yan, kısıtlayıcı bir güç haline gelir, oldu'Transit Yolcular' noktayı koyduğunuz yerğu yerden kalkamaz, yolcuları Lulundukde, yeniden başlayacak. Modern zamanlaıarı mekâna bağlı kılar. Başkaldıran yolcunn ilerlemeci fıkrinin bize dayattığı gibi delar seslerini duyacak bir yönetici aradıkğil, okudukça çoğalarak!* lannda, tek erk sahibi olarak 'Hudutyer'in Transit Yolcular belediye başkanı Bay Zorlu'yu ve onun egemen söylemini bulurlar. Bu mekân, hem uçak ve havaalanı, hem de verle gök arasında transit yolcuları barındıran Hudutyer, derlemenin ikinci öyküsünün de başlığıdır. Aşağıda, tozların arasında, hayal gücünün yıkıldığı, bireylerin kırık kalplerinin yafnız, bırakılmış hüznünün yaşandığı 'yer'den ayrılmak, "göğe kavuşmak" için bekleyenler, insana bir kurmaca ürünü kadar çeşitli seçenekler veren on kapılı bu mekânda, Bay Zorlu'nun "Hayal Gücü Andı"nda yinelenen "başlangıca dönmek lazım" sözleriyle karşılaşırlar. Başlangıca dönmek, Nida'nın eyleminin de bir parçasıdır: "b" adlı öyküde, beklemek ve beldememek arasında bocalarken, havaalanındaki salonda başını kaldırıp yukarı doğru bakar ve kendi çocukluğuyla karşılaşır. Yukarı bakan büyümüş Nida ile, mazgallann arasından ona, aşağı doğru bakan küçük Nida'nın el ele duruşu, okura Mikelanj'ın Sistine kilisesindelci tavan süslemesinde, Adern ile Tanrının bir türlü birleşemeyen ellerini anımsatır. "Çartır Yolcuları' öyküsünde sözü edilen Ölmüş Bir Kadının Evrakı Metrukesi'nin kahramanı olabilecek Neriman teyze ile, kavuşamadığı ilk aşkı futbolcu Joe Louis de, futbol sahasında Nida ve çocukluğu gibi bir an ele ele tutuşurlar. Iletişimin kurulabildiği, ender anıardır bunfar. "Telefon Yolculuğu"nda çalan telefon, yapılamayan konuşma, bir anlamda bireylerin ses yoluyla birbirlerine uzattıkları, birleşemeyen ellerdir. "Yargısız Gece"de, karanlıkla, yasa/yarasayla ilintilendirilen polis Ziya, karanlıkta, tek başına, elinde feneri ile betimlenir. Aynı el, TEK'de çalışırken kentin ışıklannı söndürecek, Oşman'ı öldüren tabancayı da tutacaktır. Önce dilleri yiyen, sesi, kurmacayı, hayal gücünü yok eden vampir Ziya, sinema diline, "Kuzuların Sessizliği"ne gönderir okuru. Fellini'nin " Ve Gemi Geliyor "undan Yeşilçamın eski filmlerine, görsel kurmaca olarak sinema da yerini alır Transit Yolcular'da. "Bensizsiniz" adlı öyküde Pamuk Prenses'e dönüşen Bay Şaka'nın anımsattığı Ayşecik, okuru çocukluğunun sinemalarına, "dile benden ne dilersen" sözleri ise, çocukluğunun masallarına gönderen, bireyi aynı anda hem şimdiye, nem de geçmişe bağlayan başka seslerdir. M bir kahramanı, "Mürüvvet'e Endaze Olmaz"da karşılaştığımız tıknefes, sürekli hasta Mürüvvet, sirozdan karnı şiştikçe hayali bir gebelik kurmacası yaratır kendine. "Sütü Seven Kamyon Şoförü"nde büyükannenin yok oluşu, yetişkinlerin arasındaki gizemli çekişme, çocukların canavar kamyona binip hayaliLir yolculuğa çıkışıyla geride bıralcılır. Birleştirici, yapıştıncı öğe tutkal, tut/kala dönüşerek devinimsizliğe zorlar, uhu ise uçmaya, özgürlüğe olanak tanıyan sesiyle, farklı kurmacalar sunarak imgeleşir. Sözcüklerle oynamak, seslere dönüştürüp onlarla dilediğince eğlenmek, anlamlarını aşan, kısıtlamaları yok eden olanaklar tanır yazara. Müge lplikçi, bızi bir yandan yaşamı eğretileyen, bir transit yolculuğa götürürken, bir yandan da başka kurmacalara gönderir. "Kalenin Bedenleri"nde, Topkapı Sarayına gitmek isterken, kendilerini Topkapı Surlannda bulan Ergun'la Servet, Istanbul'da bir yolculuk yaparlar ama, yıldızlara bakmak için kullanılan teleskop, uzayda, bir gezegenin üstünde beyaz kıyafetiyle dans eden, "sanki gebe" bir kadına doğru da farklı, hayal ürünü bir yolculuk yapmayı olası kılar. Karanlıkta, elektrikler sürekli kesilip geri geldiği bir sırada karşı pencerede deli gömleğine benzer bir gecelik giymiş öteki benliğini gören Servet, bizi doğrudan Mrs. Dalloway'e gönderir. Mürüvvet ile hayali gebeliği, yıldızlarda dans eden, Küçük Prens'i anıştıran yalnız kadın, öykülerde gebeliğe tek gönderme öğelerini oluşturmazlar. Gülistan, düğününde kalbini yitirdiğinde, bu yitiriliş bir doğum yapma imgesiyle anlatıhr. Kalbi yerde bulup apış arasından içeri sokan Nida, kitap boyunca bu kalbi taşıyan, iki kalpli bir başka gebe kadın imgesi oluşturur. Gebelik ve doğum, yaratıya dönük birer simge olarak, öykülerdekı anlatılarla somutlaşan kurmacalara gönderir okuru. Bu da bizi, yazarın kendi yaratısına, oluşturduğu kurmacaya, transit yolculuklarına götürür. Son öylcü "Transit Yolcular"da, kendimizi yeniden 'Ren' uçağında, sesini yükselten ve başkaldıran Zarife'nin eylemiyle yola çıkan Nida'yla birlikte buluruz. Uçak kalkacak, Nida'nın ve bizim beklemekte olduğumuz yolculuk sonunda gerçekleşecektir. Müge îplikçi'nin öykü kitabı olarak tanıttığı bu derleme, yazann da bir yolculuğun eşiğine geldiğini gösteriyor bize. Yazmak bir yolculuksa, Kurmaca da bu yolculuğun aracı konumundaysa, bundan sonraki aşama, daha uzun soluklu bir kurmacaya yönelmek, roman yazmak olsa gerek. • (*) Prof. Dr, Ulanbul Üniversitesi Ingiliz Dili ve Edebiyatı Bölüm Başkanı Zaten Nida ile öteki transit yolcuların bir ortak yönü de geçmişe, başlangıca yaptıklan gidip celmelerdir. Şimdiki zaman, geçmiş ve şelecek, öykülerde bir arada, bırbiriyle gırift bir ilişkiyle bağlanmış bir durumda, aynı anda varolurlar. Geçmişte, Şile'de, deniz kenarında yenen ekmek ve domates, 'Ren' uçağının kalkışı beklenirken yenen son yemeğin de bir parçasıdır. Uçakta Nida'nın seslendiği hostes Aysel, aynı zamanda "Berjer Koltuklarla Gelen "de, bir başka sesin, şarkılarıyla yolcuları kendine çeken, tehlikeli, ölümcül aenizkızı Siren'in akrabası olarak karşımıza çıkar. Siren'in sesini bastıran, onu denetimi altına alan, sonra da iki çocuğuyla işsiz, umarsız bırakıp giden Turgut, bir başka erkek sesine, Turgut Ozal'ın anıtmezarının önünde ayakta kalmaya söz veren, bizim memurumuz "Karanlık Ziya"ya gönderir bizi. Özal'a karşıt bir siyasal simge oluşturan 1961 Anayasası da, özgürlük vaat eden, susturulmuş bir başka sestir. Aynı öyküde, Ölmüş Bir Kadının Evrakı Metrukesi'nin başka Müge îplikçi'nin öykü kitabı olarak tanıttıöı bu derleme, yazann da bir yolculugun eşlğlne geldiğini gösteriyor bize. CUMHURİYET KİTAP SAYI 671 SAYFA 5
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle