Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Bir Arzuyu Beslemek METİN CENGİZ ahir Öztaş, sırasıyla Ay Gözetleme Komitesi (öykü, 1987; 1988 Sait Faik Hikâye Armağanı), Korku Oyunu (öykü, 1989, Yunus Nadi 198990 Öykü Kitabı, îkincilik Ödülü), Ruh lkizini Korur (1997) ve Soğuma (1995, Yunus Nadi 1996 Şiir Ödülu) gibi başarılı kitaplara imzasını atmış bir yazardır. Doğrusunu söylemek gerekirse aldığı ödüller dışında gerektiği biçimde değerlendirildiği kanısında da değilim. Bunda öykü ve romanlarının güç okunmasının, belli bir kültürel düzey gerektirmesinin, genellikle olay örgüsünü takip etmeye çalışmış bir okur yaratılmış olmasının, saygın eleştiri adamlannın gerektiği kadarıyla üstünde durmamasının vb. ne gibi payı var belirsiz ancak medyanın ilgisini de yine aynı nedenlerle çekmemiş biri. M Oysa insanı insan yapan duyguları varoluş ekseninde gittikçe derinleşen boyutlarda ele alması, bu duyguları etten kemikten insanlarla karşımıza çıkarması, günümüzün dünyasını ve gerçekliği felsefi kavrayış derinliğinde vermesi, onu bu yanlarıyla bile öykücülüğümüzde önemli kılan bir olgu olmalıydı. Her ne kadar önemli bir öykücü olduğu söylense de, yalnızlık, yalnızlığın verdiği korkurahatlık, insanlara karışma duygusu ve bu duygunun verdiği korku ve sevinç gibi birbirine zıt eksenlerde duyulan duygusal gerilimleri anlatmadaki başarısı, bunları yarattığı atmosferlerde insanı ürpertecek denlıbir genişlikle ele alması ve işlemesi gerçekten de öykücülüğümüzde Blrblplnezıtıhıygular yepyeni bir özellik. Yarattığı dünyalardaki insanlann ruh âlemlerini yukarıda da belirttiğimiz gibi onların yaşantı biçimleriyle koşut olarak işlemesi, bu ruhsal âlemleri somutlaması ise Mahir Öztaş'ın ayrı bir özelliği. Bir Arzuyu Beslemek'i hep bu duygularla okudum. Roman kişilerinin dikkatimizi çeken ve romanda sanki olumsuz bir öğe gibi duran yaşantı benzerlikleri, bir süre sonra bilinçle seçilmiş hayatların ister istemez doğal bir sonucu olduğunu görmek de yazardaki kurgusal bilinci gösteriyor. Gerçekten de Bir Arzuyu Beslemek'teki hayatlar ve mekânların bile birbirine benzemesi, roman kişilerinin duygusal yoğunluklannın bile bir süre sonra birbırini andırıyor olması, günümüz dünyasının önemli özeüiklerine dikkat çekiyor. Her ne kadar Bir Arzuyu Beslemek'teki roman kişileri ekonomik olarak rahat, kafalanna estiği gibi yaşamlarını kurabilecek kadar ekonomik ve sosyal bakımdan özgürleşmiş, hayatlarını istedikleri biçimde kurabilecek bir bilince sahip olsalar da... Günümüzde tekdüze bir yaşantı biçiminin yerleştirilmesi, aynı yiyecekiçeceklerin, aynı marka giysüerin yaygın olması, kültürlerin bir alt kimlık olarak kalması ve küreselleşmenin bir yoksulluk boyutunda herkesi birbiriyle aynı kılması, cinsel tutkuların, kadın erkek ilişkilerinin aynı duygusal boyut ve gerilimlerde yasanması, birbirleriyle ortak yönleri olanlan yeni ve modern cemaatlerde bir araya toplaması, her şeyin bu yeni cemaatler içinde yaşanması, dünya görüşlerinin, politik zihniyetlerin bu aynı dünyalar içinde erimesi vb... roman kişilerinin de bütün bunlara uygun olarak bu dünyanın özelliklerinde ele alındığını ve işlendiğini gösteriyor. Birbiriyle çatışma temeli üzerinde yaşanan geçmiş günlereeski dünyalara ait roman kişilerini bulmak da olanaklı olmuyor bu durumda. Romanda geçen roman kişilerinin adları ister istemez pek fazla bir ehemmiyet keşfetmiyor. Claus Offe'ın "Artık sanayi sonrası ve kültürel kapitalizm, çeşıtli kolektif eylem biçimlerinin (siyasi partiler, dernekler, sendikalar) bir zamanlar temel dayanağı olan 'üretim sistemi içindeki yerler'e dair kesin ve net bir kategorileştirme sunmadığı için, siyasi faillerin oynadıklan rollerden ve eylemde bulundukları alanlardan emin olamamaları" (Anan, Zygmunt Bauman, Siyaset Arayışı, s. 108109) biçimindeki sözlerin de gösterdiği gibi aynı üniforma sıntıyor herkesin sırtında. Renkler ve zevkler ne kadar ayrıolsa da! Nitekim Mahir Öztaş'ın bu romanında ele aldığı kentler her ne kadar kendilerine özgü, onlan farklı kılan yasamsal özellikleriyle anlatılsa da, kişiler her yere kendilerini değişmez bir biçimde taşırlar. Hiç mi bir değişıklik olmaz? Eğer romanda roman kişisinin geçirdiği değişme trajik bir sona, bir olaya yol açmıyorsa buna pek değişiklik denebileceğini sanmıyorum. Romanın olay örgüsünün yalnızca mekân bağlamında değiştiğini ve kişilerin kaçınılmaz ve romanda işlendiği birimde zorunlu sonlanna yaklaşırken bie sarsıcı bir farkülık geçirmediklerini görüyoruz. Kişiler kamu sorunları haklunda verilecek cevapların hiçbir anlam ifade etmediğinin ayrımındalar. Ayrımındalar çünkü günümüzde ortada fikir yokluğundan çok fıkirleri taşıyabileceği düşünülen hiçbir fail yok ortada. (Siyaset Arayışı, s. 108) Kişiler birbirleriyle kurdukları ilişkide birbırlerine görünmez iplerle bağlılar, hepsi bu kadar. Bu ipler de daha çok duygusal boyutta çekiliyor kişilerin arasında. Aşk, cinsellik, dayanıl Yaşamsaj özeNIMer İ maz bir kendi özerkliğini gerçekleştirme isteği, vb. Roman kişüeri, bir dünya görüşü, bir felsefî anlayış doğrultusunda da davranmıyorlar. Sanip oldukları dünya görüşleri yukanda değindiğimiz gibi dünyanın bugünkü görüntüsü içinde öylesine donup kalıyor. Hepsi günümüzün aydın tipleri. Resim yapan, roman yazdığını söyleyen veya yazan, akademiliüniversiteli. Aynı çevrelerin ve kültürel sosyal düzenin hatta ortak mekânların insanları. Eylem yalnızca kendi özel alanlarında geçerli. Bauman'ın dediği gibi kamusal alandan ne kadar uzak olurlarsa o kadar kârlı olabileceklerinin ayrımında hepsi. Ve mutluluklannı bu alandan bağımsız ve kopuk olmakta buluyor ve kutluyorlar. Birbirini takip eden birçok olay art arda ya da aj'nı zaman sürecinde meydana gelirken arka planda birçok siyasi olay" anlatılır. Ülkemizde hepimizin tanık olduğu siyasi geçmişimize ilişkin anlatılar, olaylar yer alır. Ancak bunlar öyle soğukkanlı bir biçimde işlenirler ki, roman kişileri üzerinde hemen hemen hiçbir iz bırakmazlar. Hani ülkemizde 60 bin insanın ölümüne, bütün toplumu saran ve birçok insanın mahvına, yer değiştirmesine, toplu göçlere, toplumsal ve kişisel travmalara yol açan olaylar nasıl sanki hiç yaşanmamış gibi sürüp gidiyorsa hayat, Bir Arzuyu Beslemek'teki politik olaylar da öylece geçip gidiyor gözlerimizin önünden. Soğuk bir biçimde ve hemen yanımızdan, yalayarak, nafif bir iç sızısı olarak... Öyle toplumsal altüst oluşlar, bireysel ve toplumsal trajediler nasıl yaşanmıyorsa, romanda da olaylar ve kişiler öylesine yaşayıp gidiyorlar. Kırgınlıklan, gücenikleri, aldatılma duyguları, aldatma istekleri, kabarıp duran cinsel iştahları, dünyamızın bugününe derinden bir ayna tutuyor, yaşadıklarımız üstüne bizleri düşünmeye itiyor. Mahir Öztaş'ın Bir Arzuyu Beslemek romanı günümüzün özellikleri düşünülerek okunmalı, roman kişüeri bu bağlamda değerlendirilmeli. • Edebiyat hayata dair pek çok soru sormayacak ve durmadan yanıt aramayacaksa hiçbir şey değildir. YAPI KREDİ YAYiNLARi'nın ı o yıldan bu yana yayımladığı KÎTAPLIK; edebiyat dergisi en ustasından en gencine Türk edebiyatı'ııdan yeni ürünlerle, "Çin'den Peru'y a " dünya edebiyatından ilk kez Türkçeye aktarılan Dosya Edebiyat ve Otomobil Sait Faik'ın hiç gorülmemış fotoğrafları, yayımlanmamış şıirleri ve hayatı hakkındakı fânıklıklar ılk kez Gun Işığı'na çıkıyor Profil' Rus sımgecılerden paır, romancı, gezgın Andre Belıy Turkçede ılk kez Yahya Kemal'ın ılk kez yayımlanan şiır ve çevırı temrınlerı Füruzan'ın yeni oykusü Ibrahim Yıldırım'la söyleşı Selçuk Altun'dan 2002'nın en iyı kıtapları Manganellı'nın " 100 Temel Eser" lıstesı 64 sayfalık ek A'dan Z'ye Cemal Süreya örneklerle; ünlü yazarlanmızdan gün ışığına çıkmamış metinlerle^ yazının renkli dünyasını açığa çıkaran dosyalarla Edebiyatla Hayat arasındaki bağlantdarL, üsteUk Artık Her Ay^ kuruyor Her sayısında özel bir ek ya da küçük bir ansiklopedi ile... YIKIY 2 . 5 0 0 . 0 0 0 TL