Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
AtU^mi ÇAPAN Et ve kan, bağüyım her şeye. Asla serbest olamam senin ağır tekerlerin kapımdan süzülene kadar. O zaman tüm o direnen ateş, direnen asit, direnen güve ve zehirli mantar, kaldırılmış olacak benimle iz bırakmadan araba üzerinde hafif, gri toz gibi ve benimle götürülmüş olacak uzaklara, çok uzaklara zaman ve uzaydan öyleki ismim bile atılmış deri gibi kalır yol kıyısında, bomboş. Halldis Moren Vesaas/ Çeviren: Kemal Özüdogru "Bugün her şey nasıl da farklı" Halldis Moren Vesaas (19071995) 1907 yılında Orta Norveç'in doğu bölgesindeki Hedmark yöresinde Trysil'de doğmuştur. Genç yaşta yabancı diller ügisini çekmiş ve 1930'da Isviçre'ye gitmiştir. Bu sırada şiire de ilk girişini "Harpe og Dolk" (Arp ve Hançer 1929) kitabıyla yapmış bulunmaktadır. îsviçre'de sekreterlik yaparak üç yıl kalır. Yazar Tarjei Vesaas (18971970) ile olan romantik ilişkileri 1934 yılında evliliklerine yol açmıştır.Alman işgali yıllarında (1940 Nisan1945 Mayıs) konulu şiire yönelmiş işgal ve savaşa karşı olağanüstü duyarlıkta şiirler yazmıştır. "Çiğneyen Çizmeler" ile "Yağmnr ve Savaş" bunlardan ikisidir. Onun şiiri bütün acayiplİKİere karşı ümit ve direnen ve açı çekenlere karşı takdır ve sempati taşır. Şiirlerini 12 ciltte toplamıştır. YENİKADIN Dün gece bir çocuk uyumaya gitti. Bugün bir kadfın uyandı. Bu uyurken oldumucize saati geldi. Bugün her şey nasıl da farklı! O hem sevinçli hem ciddi. Hayat belki fevkalade zengin! Ve belki dehşetli tehlikeli? TOHUM Nehir, nehir hayattır, ve biz tohumuz, tohum, çağlayan bir nehirde. Ruhumuz nerede? nehir yatağımıza giden yol boyunca, çimenîer bitiyor ve ağaçlar. Biz kendimiz de bir gün orman ve otlak olacağız burada mı? Fakat nehir durmadan akar. Nehrimiz okyanusa doğru gidiyor. Fakat bir tohumuz. Nehir parıldar ve oyunumuz için şarkı söyler, o bizim beşiğimizdir kanatlarımız ve de. Onun arzusu tektir: Daima daha uzun, daima daha uzun. Ruhumuz nerede? BURADA KALACAĞIZ Hayır, burada kalacağız. Gitmeyeceğiz başka yerlere, daha güvenli yerlere yeryüzünde artık güvenli bir yer yok. Köklerimizi buraya saldık. Şimdi ülkemizi yabancılar yönetse de o bizimdir. Kayıplarımızın acısını burada taşıyacağız. Olduğu gibi olacak. Olduğumuz yerde kalacağız. Yüreklerimiz şimdi ey, artık bilmiyoruz nereye döneceğimizi! Nereye? Ve kime? Buraya olmalı. Kalplerimiz bütünüyle burada olacak yöremizde, . tümüyle bütün yörelerde ve acı çekip dayananın ülkesinde. Çokuz biz, hey çok, boyun kıvırmalı ve şimdi ktder içinde, acı içinde eli kolu bağlı. SAYFA 18 < SENtN SÖZCÜKLERtN Senin sözcüklerini okuyacağım kör bir okur gibi: parmakuçlarımla yolumu keşfederek sözcük, sözcük, sana doğru. Gözlerimle, görüyorum sadece yazılmış imleri. Duvulanm ve derim, belki sana dair belleğim seni yakın hissettirir, tanır seni, seni bilir içtiğim zaman sözcüklerini susamış, susamış parmakuçlanndan HASTA GEYtK Hasta geyik saklanmış güçsüz yaprakların arkasında. Yatıyor sanki yaşamıyor, ayakları dimdik gerildi sonra gövdesi, nalen sağır ve kör, aniden seğiriyor: Bir komut geldi, bir duyu hâlâ nöbette. Hasta geyik, ataletten kurtulmaya zorluyor, çekiyor kendini yavaşça otların içinden, ağrıaan inlemeler, fakat zayıf sezgisi onu bırakmıyor uyarıyor onu ilerlemesi için biraz daha şifaiı otların gölgesi içine. Olacak, olduğu gibi. Ne olursa olsun, olacak. Yüklere bak yürek. Kaldır ve taşı. Bırak senin tesellin olsun o zaman taşı buraya. (Haziran 1940) ÇÎĞNEYEN ÇtZMELER Çizmeler çiğniyor. Öylesine ritmik ki gidişleri. Evet, millerce çiğnediler. Şimdi yollarımızı çiğnemektedir. Çizmenin çiğnediği yerde ot yetişmez. Çizmenin çiğnediği toprak kararır. Tempolu adımların etrafında ağır bir sessizlik çöker. Düşmanlanmız var, biz önceleri sadece kardeşleri olanlar. Bizlerin o, yolunu çiğnedikleri bu çimenli düzlük.. Geçtikleri yerde kalan çorak toprak. Bir daha ne ot yeşerir ne de tohum. Fakat daha önce toprağımızda filizlenmemiş bir şey yeşerir bereketle oralarda şimdi ey zehirli dikenler! Bak, bu ağırçizmeler altında çiğnenen viraned t, liden Yeniden ıdikenler yetişiyor! Kutsanmış tohum! Kutlu ol sen toprak taşıdığın mahsul için yırtıcı ve dikenli! Evet, şimdi çiğneyebilirler! Çizmeler çiğniyor, ağır ve eri. Çizmeler, ekinleri ve çiçekleri öldürdüler. Bak, bu vahşi dikenfikten senin yolun gidecek! Çizme çizme boş değilki! Bir ayak var içinde. Bir ayak yürüyor, yorgun ve sıcak sert derinin içine tıkışmış. Yolîar meşakkatliydi. Ayak acıyor. Yükümüz ağır. Fakat bak herkes taşıyorSessizce dikiliyoruz, acıyanayaklı adamlara bakıyoruz. Soğuk gri akşamda geçiyorlar parlayan ve yanar gibi görünen çalıların arasından giden yolda. Şimdi biz hemen hemen acımasın istiyoruz. (llkbahar 1940) O ZAMAN Evet, o akşam tamamlanmış ve hazır olacağım kara arabanı getirdiğin zaman her şeyimi abp götürmek için, tüm dinginsizliğimi, arzularımı, utançlarımı. OBUR ORMAN Tüm ağaçlar güçlü ve düzgündü ormanda Dİlirdim. Her biri niyetlendiği kadar uzadı: uzun gövdeli ve başı feraha erişti. Dost kardeşlcr gibi nereye gitsem onları etrafımda görecektim. Neydi o hâlâ eksikliğini hissettiğim? Dinlenmeden araziae dolaştığım ve yamaçta ve aniden şimdi ormanın dışındayım sanki o sessizce kendini haşince ve suçlayarak benden çekmiş gibi. Ve orman şimdi açdıyor...? Burada ensiz ve belirsiz ve acayip dönmüş ağaçlar, fırtına harap etmiş, eğilmiş ve kırılmış daha önce böyle bir ormanda hiç bulunmadım. Öyle olabilir mi ki kalbim burada aramalı ve huzurunu bulmalı? Görüyorum, öJümsüz örnekte, cezbedilmiş açıkça gövde ve baş üzerinden dümdüz büyüme düşü her ağaçta yaşar, hatta burada, güç ve sağlık düşü gibi bedende hastalığın aman vermediği, öyle bir hedef ki bunların hiçbiri ulaşmayacak, fakat ulaşmaya yakınlaşma çabası aniden bana arzulattı ki hayat, benim hayatım, burada yaşanmalı. CUMHURİYET KİTAP SAYI 6 7 1