19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Ya da Devlet Bahçeli'den Ramiz Ongun'a, Abdullah Çatlı'dan Muhsin Yazıcıoğlu'na, îbrahim Çiftçi'ye, Haluk Kırcı'ya kadar uzanan lider lcadronun katıldığı eylemleri sergileyemezseniz, siz de kolayca "onlar değişti" tuzağına düşersiniz. 197080 arasındaki siyasi cinayetleri örgüdeyenlerin ve hatta katılanlann, bir asİceri darbeden 20 yıl sonra Türkiye siyasasında nasıl etkin konuma geldiğini anlayamazsınız. Sanki bunlartn çoğu yaztldı gibi?.. Belki yazddı, hatta her olayın analizi yapıldı ama birbiriyle ilişkilendirilnıedi. Örneğin 1 Mayıs kınmı da 16 Mart 78 katliamı da yazıldı.Oysa bu iki kanlı olaya katılan bazı kisilerin Susurluk çetesinin de tetikçileri olduğu yazılmadı. 1 Mayıs 77'de Sular îdaresi'nin üstünden halka ateş ederken yakalanıp Beyoğlu Emniyeti'ne teslim edildikte sonra ortadan kaybolanları kimse araştırmadı. 16 Mart 78'de suç toplum polisinin başındaki deneyimsiz genç bir komiser yardımcısına yüklendi. Oysa bu korkunç olayda Susurluk çetesinin önemli adı Korkut Eken'in de.MHP'nin dinamitcisi Yüzbaşı Üyas Aydın'ın da olduğu ortaya çıktı.fşin bu yönüyle ilgilenen olmadı. Kimseyi suçlamak aklımın ucuna bile gelmez ama nedense hep bir şey eksik bırakıldı. Örneğiıı Devlet Bahçeli'nin özel arabasında uzun namlulu silah yakalandığı yazıldı ama bu arabanın "polise yem' olarak yakalattırıldığından, arkadan gelen portakal yüklü "silahla dolu asıl kamyonun' varlığından nedense kimse söz etmedi. Onlarca yüzlerce örnek sıralanabilir. Doktor Necdet Güçlü'nin öldürülmesine adı kanştığı için aranan Osman Durmuş "ben devamlı bir dğrenciydim" diyordu ama her nedense bıdunamıyordu. En çarpıcı örnck Abdullah Çatlı'nın 199O'lı yılların başından beri 1 ürkiye'de olduğunu bildiğini söyleyen gazeteciler çıkmasıydı. Birileri oraya kadar mı diyordu bilmiyorum ama her şeyde bir eksik vardı. Ve bana sorarsan yüzlerce, binlerce insanın geleceğini bu eksikler karaıt sanlık suçuna lcarşı şiddede değil ; kansık duygularla, göz pmarlarında biriken bir damla yaşla, rjuğulanan gözlerle ktsaca insan sevgisiyle karşı çıkmalannı amaçladını. Kitaplanntzdaki agtrlttına bakılırsa «ze insan hakları yazıası da denilebilir diye düşünüyorum.. Gazetecilik masasında siyaset izliyorsanız, bence, bu alanı izlemek zorundasınız. Hele hele belirli aralıklarla demokratik yaşamın rayından cıktığı bir ülkede yaşıyorsanız insan haklan bir gazeteci için "mecburi dunık" oluyor. Bir de şu var; insan haklan konusu günümüzde ülkelerin hükümranlık haklanna uluslararası vicdanın getirdiği en anlamh kısıt lama. Savunduğum tek kısıtlama, yanında olduğum tek baskı. Rejim, askeri güç, ekonomik zenginlik,ırk, din tanunıyor. insan haklan söz konusu oldu mu, ulusal sırurlar kalkıyor. Hak ve özgürlükler hukuku llıristiyan Müslüman, kapitalist sosyalist, kalkınnıı^ geri kalmış tünı ülkeleri insan onuru ortak paydasında birleş Buayrınttlardayog'unlasmak stztnyaZi türünüzün, anlatımımzın bir özelliği olabilir mi? Kitaplanmın tümünde neden sonuç ilişkisini değişik bir anlatınıla insanı sen teze yönelten belgesel bir özellik olduğu söyleniyor. Bu beni sevindiriyor. Araştırmacı başla deyisle belge yazıcısı olarak bunu başarabiliyorsam benim için sorun yok. Ben belge yazıcılığı yapıyorum. Aynntı söz konusu olunca araşürma ya da roman , anı ya da uzun öykü benim için fark etmiyor. Aynntılar yaşamı nasıl anlamh kılıyorsa, türii ne olursa olsun yazıya da anlamh kılan aynntılar oluyor. Köşe yazımda ya da bir dizi yazımda tiirü ne olursa olsun kitaplanmda anlatımım aynmı yok. Anlatırrundilin, tam karşılıyla üslubun aklın süsüolduöuna inanıyorum. Belge yazıcılığı yapıyor olsam da elbette estetik kaygısı duyııyonim. Masamdaki belgelerin hiçbiri düş ürünü değil ama ben insanların düş gücünii belgelerle harekete geçiımek istiyorum. Bu bir bakıma benim icin bir zorunluluk oldu. îlk kitaplanm Bin însan, Bin Ytaıyı anbmfc Uan ayrarttor tiriyor. Hiçbir ülke insan hakiarı konusunda dünya kamuoyunun denetiminden kurtulamıyor. Belki gündelik yaşama yansımıyor ama olağanüstü bir baskı var. lyi ki var. Kimse ayırdında değil ama Birleşmiş Milleder'in idamı kaldıran iki ayn sözleşmesi TBMM'nin yeni yasama döneminde ele alınacak. 29 yıldır sumen altında bekleyen ırkçıhğa karşı BM sözleşmesi meclise gönderildi. Bunlara Avrupa Birliği'ne aday üyelik nedeniyle elde edilen kazanımlan da eklersek ödenen/ödenmekte olan ağır bedeUn karşılığı olmasa da görece bir geh'şimden söz edebiliriz. Eylül Imparatorluğu kttabımzda insan haklan, önceliğinı, yerini ara dönemlerin siyasi arka planma biraktt?.. 1987 yıhydı ve kızım ilkokula başlayacaktı. Onun ve arkadaşlannın yalanla DÜyüyeceğini düsünerek onlara doğruyu anlatmak istedım. Yalanla büyüyeceklerdi çünkü. Yalanla üretilen bir korkunun üstünekurulmuştıı Eylül Imparatorluğu. Çocuklanmızın, geleceklerinin nasıl hazırlandığını bilmek haklan vardı. Gelecekleri çağdışı yöntemlerle biçimlendirmek isteyenleri tanımadan büyüyecek olurlarsa arkalannda acısı sonradan çıkacak yıllar bırakacaklardı. Öyle de oldu. SevgUi kızım ve onun sevgili arkadaşlan bugün yirmili yaşlannı sürüyor. Ve geleceksiz yaşamamn acısını çekiyor. Ama büyiik çoğunluğu bunun nedenini bilmeden yaşıyor. Onlar için tartışmasız, başkaldınsız, kitapsız, şiirsiz, bilgisiz, bilimsiz, demeksiz, partisiz ve politikasız bir gelecek öngörenleri gereği gibi tanımıyor. Yabancılaşmayı değişim, yozlaijmayı dönüşüm sayarak gelecek anyor. O dimemde gazetecı yazarlann, edebtyatın "pabucunu dama allıfa yıllar" olarakamldı (iazetecilerın yazatğt kıtaplar çok sattı, ç>k okundu. Bu haksız bir yargıydı. Türkiye'de kimin edebiyatçı sayıldığı tartışması bir yana en başta edebiyata/ yazına yapılan bir haksızhktı. Çünkü yaşananlar yazann düş gücünü zorfayacak boyutu aşıyordu.Gazeteci masasına yığılan gerçekler edebiya tın sınırlannı zorluyordu.En duygulu aşklar, en tutkulu sevgiler, en yakıcı özlemler ve de bir insan için düşünülecek en büyük acılar günlük yaşamı kuşatmıştı. Basın yasağa teslim olmuş, yalana boyun eğmişti. Gazeteci yazarların kitapları bu nedenle okuruna geç ulaşan haberler gibiydi. Heyecanla okundu, hızla tüketıldi. Insanlar acılarını, korkulannı, yılgınlıklannı, suskunluklarını, pismanlıklannı .umuüannı yeniden duydular yeniden yaşadılar. Gazeteci kitaplan sanki biraz uzun haberlerdi. Ve kaDul ennek gerekir ki bazılannda edebiyattan esinlenen kenar süsleri vardı. Gazeteciyazarlar kitaplarryla yine gündemdeler... Üzerinden bunca yıl geçmesine karşın son darbe tüm kişi ve kurumlanyla yaşamımızı hâlâ etkiliyorsa ki etkiliyorDU çok doğal. Gazetecilere duyulan güven dibe vurmuş olsa da pek azı tarihe tanıklık görevini hâlâ sürdürüyor. Tarihin dipnouarını yazıyor. Tarihin dipnotları olarak önce roman, öykü, şiir beste olacaklar, sonra tiyatroya, sinemaya aktan lacaklar. Bilmem ınanır mısın ben her kitabım yayımlandıktan sonra bir sinema adamının, bir oyun yazarının beni aramasını bekİedim bunca yıl. Son darbeyi anlatan yapımlan gördükçe umutsuzluğa kapıldığım da oldu. "Yazacağına kâğıt tabrikasında çalış.." dediğim günler oldu. Ama bizim coğraryamızda susmanın ka tılmak, susmanın suç ortağı olmak anlamına geldiği gerçeğini aşamadım. Susamadım. Yazmayı sürdürüyorum. Toplumda" sivilliğin", devlette "hukukun", emekte "eşidiğin", kültürde "çeşitliliğin" sağlanacağı günlere kadar yazacağımı sanıyorum. ()n yıl sonra değılse bile vüz yıl sonra yaşamın çok daha güzel olacağına ınanarak yazıyorum hem de. llk kilabımz Bin însan 19X5 'te yayıtnlandt, bugün ytrmincısınt, Bozkurtlar'ı okuyoruz. Masantn üstünde daha neler var? ünları da eklersek 26 sayısına ulaşabiliriz diye düşünüyorum. • Erbil Tuşalp'in Yayınlanmış kitaplan 1 İnsan Haklan Dosyası, Bin tn8811,1985 Tekin Yayınevi, 7 baskı 212 Eylül Tutanaklan, Bin Tanık, 1986 Dost Kitapevi,4 baskı 3 Cumhuriyetin OyküsüBin Belge, 1987 Dost KitapevM basfa 4Arök Demokrasi Isteyin 1,1988 Dost Kitapevi, 2 baskı 5Eylül tmparatorluğu, Doğuşu ve Yükselişi,1988 Bilgi Yayınevi.4 Baskı 6Bin lnsan,1989 Bilgi Yayınevi, 8 baskı 7 Ben Tarihim Bay Başkan.l 989 Bilgi Yayınevi,4 baskı 8 Once Çocuklar Öldü,1990 Bilgi Yayınevi,4 baskı 9Zehir Yüklü Buludar, Halepçe'den Hakkari'ye,1990 Bilgi Yayınevi,3 baskı 10 P a | « Üe Gcneral,1991 Bilgi Yayınevi^ baskı 11 Tarihle YüzleçmeEvrenki mi Özahnki mi?,1992 Bilgi Yayınevi,3 baskı 12 Plastik Papatya Kokusu,1993 Bügi Yayınevi,3 baskı 13Şeriat A.Ş.1994 Bilgi Yayıncvi,3 baskı 14 Artık Demokrasi tsteyin 2,1995 Papirüs Yayınları 15 Demokrasi Sizin Neyinize,1995 Papirüs Yayınlan 16Çürüme, 1995 Papirüs Yayınlan,2 baskı 17 ŞeriatıBeklerken,1996 Papirüs Yayınları 18îslam Faşİ2mi,1999 Doğan Kitap, 2 baskı 19Sen SoB'nin Oğlusun?,1999 Doğan Kitap, 2 baskı 20Bozkurtlar l,Töreden partiye Sofi'nin Belge, Bin Taruk son 30 yılda yaşanan insan haklarına aykırılıklardan, işkenceden, idamdan, cezaevlerinden örneklerle doluydu. Okuyanları kuru bir dehşetle karşı karşıya bırakmak istemedim.Tam tersine bu in ERB L T 3 L R U AP •1 EVKE*I1>K1 »II 7 ÖZAI.IİNKİ »II f tniıntaır zehir yüklü buıutkır piasttk pnpatya !wku*u SAYI 904 SAYFA 6 CUMHURİYET KİTAP J
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle