Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
I. Götürdüler seni bir şafak vakti.(3) Yürüdüm arkandan, tabut arkasından giden bir yaslı gibi. Anna Akhmatova / Şiirler / Çeviren: Selah Can Ağlıyordu çocuklar karanlık odada, Eriyordu mum ikon rafında. Dudaklarında ikonun üşümesi. Alnında ölümcül terler. Unutmayacağım! Feryat edeceğim Kremlin kuleleri yanı başında Streltsy eşleri gibi.(4) II. Durgun akıyordu, durgun Don Kayıyordu evin içine sarı ay, Kayıyordu eğri kepiyle ve görüyordu bir gölgeyi sarı ay. Bu kadın hasta, bu kadın yalnız, koca mezarda, oğul hapiste, Dua edin benim için. III. Hayır, bu ben değilim başka biri cefa çekiyor. Dayanamayacağım buna; bırakın örtsün kara perdeler tüm bu alanları, ve bırakın götürsünler lambaları... Gece. 1940 IV. Önceki ince olaycı kişiliğini gösterebilseydim eger, Tsarskoye Selo'nun(5) bir zamanlar kaygısız küçük gıınâhkarı, arkadaş çevresinde hep popüler olan hayatın ne olacak senin: Kresty hapishanesinin(6) kapısında bekleyeceksin kuyrukta üçyüzuncü, elinde hapishane çıkını, ve yeniyıl buzlu soğuğunda yanarak sıcak gözyaslarınla. Eğilir orda kavaklar sessizlik içinde. Kaç masum hayat sonlanıyor orda şimdi... V. Onyedi aydır çığlık atıyorum, eve çagırıyorum seni. Celladın ayaklarına attım kendimi. Sen benim oğlumsun ve benim terörümsün. Her şey sonsuza dek karma karışık oldu, ve canavarı insandan ayıramıyorum artık. Intaz için daha ne kadar beklemek zorundayım? Yalnız tozlu çiçekler, buhurdanlık şıngırtıları, ve bir yerlerden niçbir yere gitmeyen izler var. Müthiş bir ay dosdoğru gözlerimin içine bakıyor. ve hızlı bir yıkım gözdağı veriyor. 1939 VI. Hafif hahalar ucup gidiyor. Ne olduğunu asla anlamayacağım: Beyaz gecelerin,(7) hapishanede sana, güzel oğlum, nasıl baktığını bir atmacanın yanan gözleriyle tekrar bakmakta olduğunu. Çarmıha gerilmenden bahsediyorlar, ve blümden bahsediyorlar... 1939 VII. Hüküm(8) Ve düştü taş sözcük hâlâ çarpmakta olan göğsüme. Aldırma, hazırlıkJıydım, bununla baş etmenin bir yolunu bulacağım elbet. CUMHURİYET KİTAP SAYI 604 Requiem: Şiirler 19351940 Anna Akhmatova (18891966), 20. yüzyılda dünya ölçeğinde büyük ün kazanan ilk Rus kadın şairi kabul edilir. 11 yaşında şiir yazmaya başlar. 1910'da şair Gumilev ile evlenir. tlk şiir kitabı 1912'de St. Petersburg'da yayımlanır. Akhmatova'nın eşşiz eserlerinden biri sayılan 'Requiem' yazılışından yaklaşık elli yıl sonra yayımlanabilmiştir Hayır, başka bir gök kubbe altında değil, yabancı kanatların korunağı altında değil halkımla birlikteydim ben o zaman, halkınıın yok edilmeye mahkum edildiği yerde. 1961 ÖNSÖZ YERİNE Yezhov Terorünün(l) korkunç yılları sırasında Leningrad'taki hapishane kuyruklarında on yedi ay geçirdim. Orada arkamda duran ve suğuktan dudaklan mavileşen bir kadın elbette adımı asla duymuş. olamazdı hepimızi etkileyen uyuşmusluk içinden çıkarak kulağıma fısıldadı (nepimiz orada fısıldayarak konuşuyorduk): 'Bunu tarif edebilir misiniz?' 'Yapabilirim!' dedim. Sonra, gülümsemeye benzer bir şey, bir zamanlar yüzü olan yerden, kayıp geçti. 1 Nisan 1957, Leningrad Giriş Sadece öliilerin gülüınsediöi, yerlerinde huzur içınde olduğu bir zamandı. Ve Leningrad, hapishanelerin yanında, lüzumsuz bir fazlalık gibi sarkıyordu. Mahkumların acıdan çıldırmışcasına alaylar halinde yürüdüğü bir zamandı, ve buharlı lokomotif ışıkları onların kısa aynlık şarkılarını söylüyordu. Ölüm yıldızları üstümüzde duruyordu ve masum Rusya kanlı potinlerin ve Gizli Polis Araçlan'nın tekerlekleri altında kıvranıyordu. tthaf Dağlar eğilir karşında bu acının, koca nehir akmaz olur, takat güçlüdür kilitleri hapishanenin, ve arkalannda 'mahpus delikleri',(2) ve ölümcül keder. Birileri güneşin tadını çıkartıyor, birileri için taze rüzgâr esiyor. Biz bilemeyiz, biz her yerde aynıyız. Biz sadece kilitlcrin kahredici tangırtısını, ve askerlerin ağır adımlarını duyarız. Biz erken ibadete gider gibi kalkarız, ve vahşi başkenti baştan başa katederiz. Orada buluşmaya alışkındık, ölüden daha cansız, daha alçak güneş, Neva daha puslu, fakat uzakta hâlâ şakıyor umut. Mahkumıyet... Gözyaşlarının ani boşalışı Bir kadın, diğer herkesten şımdiden tecrit olmuş, sankı canı yureğinden burkutulup çıkartılmış, sanki arkadan ezilip dümdüz edilmiş, yürüyor... sendeliyor... yapyalnız... Neredeler şimdi iki cehennemi yılımın kader arkadaşları.' Kımleri dıı^hiyorlar Sibirya tipisinde, kinıler görünüyor onlara ayın çemberinder1 Elveda selamlarımı gönderiyorum onlara. Mart, 1940 SAYFA 18